texting wattped dede yazıyorum aynısını oradanda destek olabilirsiniz

Bu kitabı yazdığım zamanda psikolojik olarak kötüydüm bunu bilseniz yeter sanırım

9. Sınıf 2. Dönemde Okula giden bir kızın keko olan bir çocuğa aşık olması ve daha sonrasındaki ilişkileri

Bazen insan, kim olduğunu unutarak başlar hayata. Kimliğini bilmediği bir yüzle, geçmişi hatırlamayan bir kalple, sadece hayatta kalmaya çalışarak… Bazıları için hayat bir seçimdi. Bazıları içinse kader, çoktan kararını vermişti. Nil Ataş… Bir kız çocuğu yetimhanede büyürken kim olduğunu hiç sorgulamadı. Çünkü cevabın, asla hoşuna gitmeyeceğini biliyordu. Ama o cevap, yıllar sonra bir gecede hayatına çarpan bir adamla birlikte gelecekti. Arsel Salvatore Gallo… Dünyanın en tehlikeli mafya ağlarının merkezinde büyümüş, gücün, kanın ve soğuk kararların arasında hayatta kalmayı öğrenmiş bir adam. Her şeyin sahibi gibi görünen, ama içten içe bir boşluğun içinde kaybolmuş biri. Ta ki… onu bulana kadar. Nil’i. İki farklı dünya. İki yarım kalmış geçmiş. Ve bir anda çarpışan kaderler. Bu, sadece bir aşk hikayesi değil. Bu, unutulmuş bir soydan gelen sırların, kaybolmuş bir kimliğin, acımasız gerçeklerin ve karanlıkla yazılmış bir kaderin hikayesi. Aşkla başlayan, sırla devam eden, kanla mühürlenen bir yolculuk. Bu hikâyede hiçbir şey göründüğü gibi değil. Çünkü bazı kimlikler sadece nüfus cüzdanında değil, geçmişin derinliklerinde saklıdır. Ve bu kez… Gerçek ortaya çıktığında, hiçbir şey aynı kalmayacak. “Saklı Soy”a hoş geldiniz. Gerçek aşk, en karanlık sırlarla karşılaştığında başlar.

Paris`in ışıltılı sanat galerilerinde, iki kayıp ruhun beklenmedik karşılaşması... 32 yaşındaki buz gibi galeri sahibi Evelyn, geçmişin sisleri ardında saklanan bir sırrı arıyor. 35 yaşındaki karizmatik tarihçi Matthew, hafızasının derinliklerinde yankılanan tanıdık bir melodinin peşinde. Birbirlerine değdikleri an, zaman duruyor; tanıdık bir dokunuş, kayıp bir anının fısıltısı. Gençliklerinde Paris`in romantik sokaklarında filizlenen tutkulu bir aşk, sarsıcı bir olayla küle dönüştü. Şimdi, yıllar sonra, kader onları yeniden bir araya getiriyor. Geçmişin gölgeleri, aşkın küllerinden doğan bu gizemli karşılaşmanın üzerine düşerken, Evelyn ve Matthew, hafızalarının karanlık labirentlerinde kaybolmuş gerçekleri arayacaklar. Peki, bu arayış onları yeniden aşka mı, yoksa acı bir yüzleşmeye mi götürecek?

“Gökyüzü olup nefes veren maviliklerim yeri geldiğinde de okyanus olup nefes kesmesini iyi bilir.” Dedim başım dik bir şekilde bal rengi gözlerine bakarak…

Hocasının verdiği ödev üzerine bir mafyayı araştırmaya başlayan Melis Sonay hiç beklemediği olaylarla karşılaşır.

Karanlık ve ışık, her zaman birbirini çeker. Kardelen, genç yaşında kendi şirketini yöneten başarılı bir iş kadınıdır. Güçlü, kararlı ve kimseye boyun eğmeyen bir kadın… Ta ki, hayatına bir gölge gibi düşen Kılıç ile karşılaşana kadar. Kılıç, tehlikeli yeraltı dünyasında adı anıldığında bile insanların tedirgin olduğu bir adamdır. Soğukkanlı, zeki, acımasız… ve Kardelen’in hayatına bir kez girdiğinde asla çıkmayacak biri. Her şey, Kardelen’in hiç düşünmeden attığı bir imza ile başlar. Onun için sıradan bir belge gibi görünen bu kağıt, aslında hayatını sonsuza kadar değiştirecek bir anlaşmadır. Bu imza, Kardelen’in Kılıç’a ait olduğunun resmi bir kanıtıdır. Kılıç, Kardelen’i istiyordu. Ama ona sahip olmanın kolay olmayacağını biliyordu. Kardelen özgürlüğüne düşkündü, kontrol edilmekten nefret ederdi. Ama Kılıç’ın kurallarına göre oynanacak bir oyunda özgürlük diye bir şey yoktur. “Ben kimsenin değilim, Kılıç.” “Bunu söylemeye devam edebilirsin, Kardelen. Ama gerçek değişmeyecek.” Kardelen, Kılıç’ın sınırlarını zorladıkça, ona karşı koymaya çalıştıkça daha da tehlikeli bir oyunun içine çekildiğini fark eder. Bu adam sadece iş dünyasında değil, karanlık bağlantılarıyla da sınırları aşan biri. Onun elinden kurtulmak mümkün mü? Yoksa Kardelen çoktan onun tuzağına mı düştü? Kaçmaya çalıştıkça Kılıç’ın dünyasına daha da saplanan Kardelen, bir noktada kendi kalbine karşı da savaşmak zorunda kalacaktır. Aşk mı, esaret mi? Tutku ve nefret arasındaki ince çizgide yürürken, bir karar vermesi gerekecek. Ama… Kılıç’ın dünyasında aşk bile bir savaş meydanıdır. Ve bu savaşın kazananı olmayabilir. Bir adam. Bir kadın. Ve geri dönülmez bir yol. "Sonsuza kadar benim olacaksın, Kardelen. Kaçman hiçbir şeyi değiştirmez.” Peki ya Kardelen? Gerçekten kaçabilir mi, yoksa çoktan Kılıç’ın karanlığında kayboldu mu?

Bazı savaşlar insanın içinde başlar. Canan, babasının katı kuralları ve annesinin sessiz çaresizliği arasında sıkışıp kalmış bir genç kızdır. Hayatının yönünü belirleyememek, başkalarının çizdiği sınırlar içinde yaşamak onu her geçen gün daha da tüketmektedir. Öfkesi, yalnızlığına sığınmasına neden olurken, kalbinin derinliklerinde kimsenin göremediği yaralar birikmektedir. Ama sonra Baha gelir. Canan`ın sert duvarlarına rağmen pes etmeyen, onun kaçışlarını gören ve suskunluğunun ardındaki fırtınaları anlamaya çalışan biri... Onun inatçı varlığı, Canan`ın en büyük korkusunu su yüzüne çıkarır: Anlaşılmak. Ama birine güvenmek, her şeyin daha da zorlaşması demek değil midir? Bazı hikâyeler yaralarla başlar. Peki, her yara iyileşir mi? Bir gün Canan ansızın hayata gözlerini yumar defterinin kızında olmasını ister. Çilem defteri alır ve annesinin geçmişiyle yüzleşir

İlk kitap ım yanlışım olırsa af ola

YouTube ve diğer plartformlarda Sessiz Çığlık olarak bilinen bir genç kız ya doğumda karıştırıldıysa...? Gece 22 yaşında bir hukuk öğrencisiydi. Canlı yayınında çalan telefonunun hayatını nasıl değiştireceğinden habersizdi. "Kimse sizin çığlığınızı duymuyorsa çığlığınızı duyurmanın bir yolunu bulun."

Okulda genç bir grup öğrencilere zorbalık yapıyor grubun başkanı okula yeni gelen kıza aşık oluyor

Kısa bir lise| texting kurgudur. Müziğin ritmine kendimizi kaptırmış dans ederken kulağıma doğru fısıldadı. "İyi ki o gün o saçma anlaşmayı teklif etmişim." Gülümsedim. Ben de ona doğru fısıldadım. "İyi ki ben de kabul etmişim."

Asya lisede okuyan bir kızdır ve oryantring spor dalıyla ilgilenmektedir. 10. Sınıfa geldiğinde okulunun oryantring kız takımı bu yıl da şehir dışına gitmeye hak kazanmıştır. Fakat okul müdürü oryantring hariç bütün spor dallarına ilgilidir, özellikle de futbola. Asya ve arkadaşları daha bir formaya sahip olamazken futbolcuları müdür maç kazandıkları zaman tuttuğu bir İnternet kafede sınırsız oyun hakkı verir. Asya bu duruma çok sinirlenir ve müdürden forma istemeye karar verir. Tabi bu şüreçte o ve bütün arkadaşları futbolculardan nefret etmektedir. Peki ya futbol takım kaptanı Asyanin nefret dolu bakışlarını yakalarsa, o zaman neler olur?

Simay platonigi oldugu yayincinin yayininina girer ve cocuk onu fark eder... NOT:ARKADASLAR NOKTALAMA ISARETLERIYLE ARAM PEK IYI DEGIL BU YUZDEN PEK DIKKAT ETMEDIM SIZDE ETMEYIN

"Sana aşık oldum galiba..." "Öyle mii?" Sesi dalga geçer gibiydi, neden?.. "Evet." Diyebildim, saçlarım önüme geliyordu kafam önüme eğik olduğu için onu göremiyor ve utanıyordum. Evet sevdiğim adamdan utanıyordum, beni izlediğine emindim ve bu beni daha çok utandırdı. "En başından bana aşık olmaman gerektiğini söylemiş miydim acaba sarışın? (Kitap bana aittir çalanın mahkemeye kadar yolu var.)

Bu gökdeniz ve gece nin hikayesi.

“Yanisi şu demek oluyor İlhami Bey," dedi hemen karşımda sonuçlara bakan doktor. Elimdeki telefonu sıkı sıkıya tutarken nefes dahi almadan dinliyordum karşımdaki adamı. Elindeki kağıtlardan başını kaldırıp sıkıntıyla iç çekti. "Her şey tahmin ettiğiniz gibi. Afitap sizin biyolojik kızınız değil." Beklediğim kelimeler doktorun dudaklarından tek tek dökülürken yutkundum. Başka ne yapabilirdim ki o an? Ne bir gözyaşı aktı gözlerimden ne de şok dolu bir nida çıktı dudaklarımdan; dediği gibi, her şey tahmin edilebilirdi. Başımı eğebildim sadece. Sanki yanlış bir şey yapmışım gibi tekrar tekrar yutkundum. Bu yaşadıklarım hangi günahımın cezasıydı? Ya da ne tür bir günah, tüm hayatımı bir anda hiç edebilirdi? Yüzüm yanıyor, başım çatlıyordu. O an çok şey istiyordum ama listenin başını yok olmak çekiyordu. Evet, o an sadece yok olmak, kimse tarafından tanınıp bilinmemek istiyordum. Şu koca evrende hiçbir önemi olmayan küçücük bir nokta bile olsam bir an bu evrene bile fazla gelmiştim sanki. Birileri bağırıyor, ağlıyor hatta feryatlar ediyordu. Kimi mutlulukla haykırıyor, kimi bunca yılın hesabını kime soracağını bilememiş gibi Allah`a yakarıyordu. Bana sesleniyorlar, adımı söylüyorlar hatta bana dokunuyorlardı. Garip olansa o an hiçbir şey hissetmiyor oluşumdu. Ne hissetmeliydim ki? Sonuçlar açıklandığından beri hiç başımı kaldırmadan elimdeki telefona bakıyordum. Bana sesleniyorlardı, başımı kaldırıp onlara bakmıyordum. Dakikalar önce titreyen telefonuma gelen bildirimlere baktım nemli gözlerle. Whatsapp`tan 2 bildirim. ilgi kaşarları ve mutlu yaşamları ✨💖 ballikiz: YANİ ŞİMDİ SEN BANA DOĞUMDA KARIŞTIĞINI VE ASLINDA İSHALMİ AMCANIN ÖZ KIZI OLMADIĞINI MI SÖYLÜYORSUN? ballikiz: OH! MY! ALLAH!

Beğenirseniz devamı gelir.

~Aşk Bir İnançtır. Tanrısı Kadın Olan. Nefret İse Bir Günahtır, Bir Adamı Kadına Taptırıcak Kadar... .............. Bu kadar mı Zevk alıyorlardı şu iğrenç şeyden! Tüm evi inleticek Kadar mı zevk veriyordu yaptıkları şey! Yukarıya çıkan merdivenleri takip ettiğimde Seslerin geldiği kapıyı bulup yumruklamaya başladım. Evet tıklamanın zaman kaybı olacağını bilecek kadar zekiydim! Kısa bir süre sonra sesler kesildi ve odanın içinden gelen ayak seslerini duydum. Kapı yüzüme boylu boyunca Açıldı. Son derece sinirli ve gözlerinden çıkan lavları üzerime hic acımadan püskürten bir Aras yarı çıplak odanın içinden gözlerime bakıyordu. Ah! Vücuduna sakın bakma Doğa! Sakın! "Bana işimi bölmen için geçerli bir sebep ver ki seni gebertmiyim." "Şu lanet kadınların sesleri yüzünden ben iki gecedir uyuyamıyorum! Artık Yeter! Bu evde bir insan daha yaşadığını farkına var!" Bu son derece geçerli bir sebepti değil mi? İçerdeki kadın Yarı Çıplak Dışarıya çıktı ve beni göz ucuyla süzdü. Sinirliydi! "Aras başkaları da mı var! Seni lanet olası Pislik!" Kadın hızla içeriye girdi ve kısa bir süre sonra üzerine aldığı kıyafetleri ile çıktı ve koşarak merdivenlere yöneldi. Aras kısa bir süre yerle Bakıştıktan sonra birden sağ elini boğazıma Geçirip Sıkmaya başladı. Her şey o zamanki gibiydi. Aynı Sinir, Aynı Öldürme hissi ve aynı hızda atan Damar. "Seni Öldürmeyeceğim, En azından boğarak değil. Altımda kıvranarak gebersen de! İnan umrumda bile olmazsın!" NEFRET BÜYÜK BİR AŞKI GETİREBİLİR MİYDİ? YA DA AŞK, BÜYÜK BİR NEFRETİ KIRIP GEÇEBİLİR MİYDİ? BU NEFRET BİR AŞKA İHANET EDEBİLİR MİYDİ?

Defne, annesini doğumda kaybetmiş, uzun yıllar boyunca anneannesi ve dedesiyle ufak bir kasabada yaşamış genç bir kız. Dedesinin ölümünün ardından, hayatının bu aşamasında babasının yanında olması gerektiğine inanan anneannesi, Defne`nin babasıyla iletişim kurmaya karar verir. Babası Cem Bey ise uzun yıllar sonra kızıyla tanışmayı kabul eder. Cem`in korkaklığı Defne`nin hayalkırıklığı yaşamasına sebep olur. İki yabancı, aynı evi paylaşmaya başladıklarında, aralarındaki boşluğu doldurmanın zorluğunu hissederler. Geç kalınmış bir baba-kız ilişkisinin içsel bir yolculuğunu başlamış olur. Aynı zamanda Defne hem babasına ,hem de babasının yaşadığı çevreye adapte olmaya çalışır. Defne yeni hayatında arkadaşlığı,aşkı ve yeni birçok şeyi daha öğrenecektir.

Kalbimi ona emanet ettiğim an onun tutsağı olmuştum. Kalbimi ruhumu bedenimi kendine tutsak eden mafya adamın tekiydi!

Aranızda bu kitabı bilenler var mı bilmiyorum. Ancak yanlış anlaşılmasını istemem. Ben bu kitabın yazarıyım. Hesabım kapatıldı. Doğal olarak kitabımda kaldırıldı. Tekrar yazıyorum. Ancak bazı yerleri değiştireceğim. Sizi seviyorummm

ne demek gercek ailem ve 4 abi lan!? ~bu kitap ilk kitabım bir şans verebilirsin bence ne dersin?~

En samimi arkadaşların,en azılı düşmanların,en tehlikeli oyunların ve en imkansız aşkların hikayesi...