boşalmak isteyenlere icinnn

Zorla kurulan bir evlilik, nefretle başlayan bir hikâye. Eylül Altanlı, hayatı boyunca yoklukla mücadele etmiş, annesini küçük yaşta kaybetmiş ve babasının ilgisizliğinde büyümüş bir genç kadındır. Üvey annesi ve kardeşiyle birlikte yaşarken, babasının şirketi iflasın eşiğine gelir. Bu krizden kurtulmanın tek yolu, Eylül`ü zengin ve güçlü bir ailenin oğlu Baran Aslanoğlu ile zorla evlendirmektir. Baran da bu evliliği istemez. Babasının baskı ve tehditleriyle Eylül`le nikâh masasına oturur. İkisi de birbirine karşı duvarlarını kaldırmaz. Alay, soğukluk ve nefretle örülmüş bir evlilik başlar. Sizce bu nefret ve kin bir gün biter mi, birbirlerini sevebilirler mi? Zorla girilen bir hayat, imkânsız görünen bir aşk ve geçmişin gölgesinde doğan bir ihtimal.

Moda tasarımına küçüklüğünden beri tutkuyla bağlı olan Derin, ne kadar çabalasa da bir türlü hayallerine ulaşamaz. Ne başvurduğu okullar kabul eder onu, ne de düzenlenen yarışmalar... Ama o, umudunu kaybetmez. Mahallesindeki insanların kıyafetlerini dikerek hem geçimini sağlar hem de içindeki hayali yaşatmaya devam eder. Bir gün, mahallenin sevilen "Ayten Abla" gelinliğini dikme sorumluluğunu üstlenir. Bu süreç tam dört ay sürer. Her ilmeğinde sabır, her dikişinde hayal vardır. Ancak Derin’in en yakın arkadaşları Aslı ve Berfu, onun içine kapanık bu hâlinden sıkılmıştır. Derin’in sürekli evde kalması, kendini modaya kaptırması onlara artık monoton gelmeye başlamıştır. Tam da bu sırada Aslı, sosyal medyada karşısına çıkan ve ses getiren bir moda tasarım yarışmasını keşfeder: "PalasLab Moda Tasarım Düellosu." Derin istemese de, Aslı ve Berfu onu bu yarışmaya zorla başvurur. Derin için bu yarışma, sadece bir sahne değil, yıllardır içinde büyüttüğü hayalin ilk büyük sınavıdır. Ancak her şey yarışmayla sınırlı kalmaz. Derin, yarışmanın sponsorlarından olan genç iş insanı Yaman Kardağ ile beklenmedik şekilde tanışır. Aralarında kavga başlar.Yaman’ın gelişiyle, Derin’in hayatında yepyeni bir sayfa açılır. Ama bu sayfa sadece başarılarla değil, zorluklar, seçimler ve kalp kırıklıklarıyla da doludur...

Mai Valentine, bedenini sunuyordu ama kalbini çoktan duvarların arkasına gömmüştü. Bir seks otelinde geçen yıllar, ona duygusuzluğu öğretmişti. Artık ne sevişmek bir hazdı, ne de yaşamak bir umut… ta ki o geceye kadar. Chris Emanuel, zengin, seçkin ve her şeye sahip bir adamdı. Ama hiçbir şey, onu orada bekleyen gerçekle yüzleştirmeye hazırlamamıştı. Bir dost ısrarı, bir rastlantı… ve sonra tek bir bakışta değişen iki hayat. Bazen aşk, ne zaman geldiğini söylemez. Sadece gelir. Ve seni, senden alır.

"İmkansızları imkan dahilinde yaparım yeter ki benim ol "

“Ama her yara iyileşmez. Bazı yaralar o kadar derindir ki, sen ısrarla yara bandı kullanırsın. Oysaki o yara dikiş ister, zaman ister. Yanlış tedavi ediyorsundur. Bu ise, canını daha çok yakar.”

1970`lerde yaşayan bir adamın kendi benliğini bulma çabasındayken, bir anda aşık olduğu kadın için sarı ışıklar eşliğinde mücadele etme macerası ve yaşanılanlar...

Siz hangisini seçerdiniz Mahalle aşkı mı yoksa gerçek aşkı mı sizce bir kız buna cevap verebilir mi ? aksiyon dolu Mahalle kurgusu sizi bekliyor canlarım💐💐💐💐💐💐💐💐🌷🌹🌷🌹🌷

Yıllar süren kan davası artık son bulmak üzeredir. Aileler, yıllardır süren düşmanlığa son vermek için Su’yu Ateş ile evlendirme kararı alır. Su, bu evliliğe zorla ikna edilir, çünkü ailesi tarafından küçüklüğünden beri hor görülmüş ve susturulmuştur. Ateş ise bu evliliği yalnızca barış için kabul eder… ama karşısına çıkan bu sessiz kızın gözlerindeki fırtına onu derinden sarsar. Birbirlerinden nefret ederek başlayan evlilik, zamanla geçmişin küllerinde alevlenen bir aşka dönüşecektir. Fakat aşkları sadece ikisini değil, tüm Karadeniz’in kaderini değiştirecek bir sırla sınanacaktır…

Her kişinin bir hayat arkadaşı yoldaşı vardır

Aylin küçükken yaptığı hatayı şimdi çekmek zorunda ama farkında değildir intikam almak için gelen hakan ayline aşık olur. Aylin ise başka birine aşıktır.

"Kirazın mevsimi değil ama tatmam lazım." diyerek dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı. Sıklaşan nefeslerim onun sakin nefeslerine karışırken, belime sıkıca sarılan parmaklarla tedirginliğim gittikçe artmaya başladı. Birisinin görecek olması korkuma korku katıyordu. Yakalanmak en son isteyeceğim şeyken, sanki bunu hissetmiş gibi burnundan sert bir nefes verdi. Eğilerek bir çırpıda beni kucağına aldığında titrek bedenim onun kolları arasında odasına kadar kaldı. En son duyduğum ses ardımızdan kapanan kapının sesiydi.

Baran Saylan, mafyanın karanlık yüzü. Neva Işık, hayatın ışığı. Bir yarayı sarmak için buluştuklarında, sadece kan değil, kalpler de akacak. Peki ya düşmanlar her köşedeyse?

Toprak`ı tanıyorsunuz. `Aşk mı? Bu Dünyada?`nın buz adamı. Papatya`nın en büyük yangını. Peki, onun en yakın arkadaşını yeteri kadar tanıdık mı? Hazır olun, Mahir`in hayatına şahitlik edeceksiniz. Not: Kitap, Aşk mı? Bu Dünyada?`nın ikinci kitabıdır. İlk kitaptaki erkek karakterle benzer gelebilir. Farklıdır. Mahir aşka düşman değildir, sadece şahit olduğu olaylar sonucu kabuğuna çekilir. Ta ki, mahalleye yeni taşınan komşu kızı Feride ile tanışana kadar. Mahir, ilk kitaptaki yan karakterdir. Çok sevdiğim için ona da kurgu yazdım. Onun hayatını anlatmam gerekiyordu. Tek başına okunabilir eser, ancak sonrasında ilk kitaba dönmenizi önermem çünkü spoiler almış olursunuz. Söylemek istedim. Komşu Kızı sizlerle 🦋

Babası cezaevine giren gecenin karşılaştığı minik sürpriz;)

Ailesiyle birlikte çok mutlu olan bir kız ailesinin ihanetine uğar ve bir adamla zorla evlendirilir aradan yıllar geçer adam ilk başka kıza takıntılı aşık olsada artık kız onu istemez ve adamda vazgeçer hergün kızı aldatır ama kızın karşısına birgün bir adam çıkar ve kızın tüm yaralarını sarar ona boşanmasında yardım eder...

Kaan, derin bir nefes aldı. Gözlerine baktı, sesinde beklenmedik bir sertlik vardı. “Bu iş çocuk oyuncağı değil, Defne. Eğer istemiyorsan, bu evliliği sona erdiririz.” Defne, tereddüt etmeden cevap verdi, sesi kararlıydı: “Ben de diyorum ki, bu çocuk oyuncağı değil. Bu evliliği istiyorum. Ama bilmeni isterim ki; ben bir müzisyenim. Evlensem bile, bu işimi bırakmayacağım. Arkadaşlarımı da bırakmayacağım. Hiçbir şeyimi bırakmayacağım.”

“İ𝘯𝘴𝘢𝘯 𝘣𝘢𝘻𝘦𝘯 𝘬𝘰𝘯𝘶ş𝘮𝘢𝘻, çü𝘯𝘬ü 𝘢𝘯𝘭𝘢𝘵𝘴𝘢 𝘥𝘢 𝘢𝘯𝘭𝘢şı𝘭𝘮𝘢𝘻.” — 𝘛𝘶𝘳𝘨𝘶𝘵 𝘜𝘺𝘢𝘳

Herşey Lidyanın yabancı bir futbolcuya yazması ile başlar Siz=acaba inekler insan olsaydı nasıl olurdu? Siz=aaa sen bakmıycaksan işimiz zor Siz=Neyse lama bey görüşürüz 🙃

Bir futbolcu genç ile voleybolcu kız arasındaki aşk

"Aşk kesinlikle şu şekilde başlamalı." diye bir şey yok bence. Her şekilde, her yerde, her an başlayabilir. Eğer o an yaşanacaksa zaten yaşanır. Bunun örnekleri de bizdik. Melih ve ben.

Aldatılma sonrası depresyon, hayatımın ellerimden kayıp gidişi... hayır hayır bunları anlatmayacağım, acıyı inkar eden biriyim ve haliyle de hayatımın yas dönemlerini yaşanmamış sayıyorum. Şimdiyse bana ihanet eden şerefsiz eski sevgilimin yeni sevgilisini hatta müstakbel karısını kurtarma operasyonu yapıyorum. Banane diyemem çünkü kız biraz saf, hemcinsimin hayatının kaymasına göz yumamam. Tüm bunlar planlıylı evet ama itiraf etmem gerekirse planlarıma bir meteor gibi düşen ve her şeyi altüst eden falımdaki ve karşı binadaki yakışıklıyı hayal bile edemezdim. Tesadüfe inanmam, kader onu benim karşıma çıkardıysa vardır bir bildiği.

Bir kızın babasının işini üstlenmesi sonucunda bizi neler bekliyor ...

비 어느 날 소녀는 여행을 떠나게 되는데, 사랑에 빠지다...

Uzun zaman sonra çocukluk aşkımı bulmuştum