Dedektif olmanın hayallerini kuran Alisa Gökpınar klasik bir üniversite son sınıf öğrencisidir. Sosyoloji bölümü okuyan Alisa bölümünün düzenlediği "Yurt Dışı Yaz Kampı" etkinliğine katılır. Planlarda Kanada`da bulunan eski ve terk edilmiş bir yaz kampında yaklaşık 3 ay geçirmek ve bu üç ayın sonunda yaz kampını tekrardan aktif hale getirmek vardır. Sosyoloji ve mimarlık bölümü öğrencilerinin birlikte çalışması ve eğlenmesi planlanmıştır fakat işler hiç de planlandığı gibi gitmeyecektir. Artarda işlenen seri cinayetler, Alisa için kendini gösterme fırsatı olacaktır. Sizce Alisa bu vakayı çözebilecek midir?

Karanlık sokaklarda yalnızca suçlular değil, adalet de gizlenir… Deniz Karan, sıradan bir katil değildi. Onun kurbanları, yıllarca cezadan kurtulmuş suçlulardı. Adaletin sessiz kaldığı yerde, o kendi yöntemleriyle konuşurdu. Ancak asıl hedefi çok daha büyüktür: Suçluları koruyan ve ülke dışına kaçıran güçlü bir isim, devletin başındaki Serkan Kayahan. Bir gece işlediği cinayete tanık olan Arden, devlet için çalışan bir kadın. Onu ele vermesi gerekirken, kalbi aklının önüne geçer. Deniz’e duyduğu yasak aşk, onu adalet ile ihanet arasında bir seçim yapmaya zorlar. Çığlıkların yankılandığı şehirde, herkesin bir sırrı vardır. Peki, en büyük sır ortaya çıktığında kim hayatta kalacak? “Evinden neden çığlık sesleri geliyordu?” “İnsanlar ölürken çığlık atarlar.”

Restoranta vardılar. Herkes en sevdiği yemekleri söyledi. Çok mutluydular. Afiyetle yemeklerini yiyorlar,büyük bir coşkuyla sohbet ediyorlar,geçmiş davaları anlatıyorlardı. Yaşlı ve tecrübeli polisler gençlere hava atıyordu. Herkes çok mutluydu. Olacaklardan habersiz bir şekilde....

ASKIYA ALINDI!!!!

Herkesin bir sırrı vardır. Bazıları bu sırları kalbine gömer, bazılarıysa... başkalarının kalbini söker. Nazlı, öğrencilerine adanmış, sessiz ve sakin bir öğretmendir. Sıradan bir gün, Ömer adındaki küçük bir öğrencisinin yüreğini sızlatan hikâyesiyle başlar. Fakat hayat, sadece duygusal yaralardan ibaret değildir; bazı yaralar bedenin ta derinlerine kazınır. Küçük bir kasabada, dostlukla örülü ilişkiler, bir anda korkunç bir cinayetle sarsılır. Ormanın derinliklerinde kalbi sökülmüş bir ceset bulunur. Herkes birini suçlar. Herkesin şüpheli olduğu bu yerde, asıl tehlike, gözlerin görmediği bir mutfağın arka odasında gizlidir… "İyilikle kötülüğün sınırı, bazen sadece bir tarif kadar incedir." Gerilim, duygu ve şaşırtıcı gerçeklerle örülü bu hikâyede, kalpler sadece atmaz; bazen de susar.

Normal bir hayat yaşayan Asena`nın ev arkadaşının evlenmesiyle yalnız kalmaya başlar ve hayvani dürtüleri kabarır. Yapılan bazı hastane kontorlleri ile beyninde bilinmeyen bir kitle bulunur. Peki bu kitle neye sebep olacak? Asena nasıl bir yol izleyecek?

Yıllardır yakalanamayan, her cinayetinde bir siyah gül, bir tarih ve bir sayı bırakan gizemli bir seri katil, "Kayıp Gölge" adıyla tüm ülkenin kabusu hâline gelir. Soruşturmanın başına getirilen Başkomiser Murat, katilin peşine düşerken bir yandan da kendi geçmişine dair karanlık sırlarla yüzleşmeye başlar. Bu zorlu davada ona, yeni tanıştığı ve işine fazlasıyla bağlı olan Amir Hazan eşlik eder. Aralarındaki görüş farkları ve gerginlik, iş birliğini zorlaştırırken; katilin zekice kurduğu psikolojik oyunlar ikisini de bir kumar masasına sürükler. Her ipucu bir seçimdir. Her seçim bir bedel. Kayıp Gölge, birbirine yabancı iki polisin, cinayetlerin ardındaki karanlık sırları çözmeye çalışırken hem birbirleriyle hem kendi geçmişleriyle verdiği mücadeleyi anlatan çarpıcı bir psikolojik olarak ilerlerler.

Kan bazen konuşur… ve söylediğini asla unutturmaz. Şehir, karanlıkta boğulurken ardında kanla yazılmış mesajlar bırakılıyor. Her cinayet, susturulmuş bir çığlık gibi yankılanıyor. Başkomiser Lara, bu sessizliğin ardındaki karanlık zihni bulmak için zamana karşı yarışırken, kendi geçmişindeki yaralar da yeniden kanamaya başlıyor. Ama unutmamalı… Sessizliğin bittiği yerde, kanın hükmü başlar.

Yalanlar can alır mıydı? Onlarınki almıştı. Yıllar sonra bir araya gelen bir arkadaş grubunun eski günleri yad etmek için gitmeye karar verdikleri dağ evinde bir cinayet işlendi. Atan dokuz kalpten birisi durdu, durduruldu. Yanan dokuz mumdan birisi söndü, söndürüldü. Onlar on dokuz Ocak sabahına bir ceset ve bir katil ile uyandılar. Bu cinayeti kim, neden işlemişti? Katili bulmak zordu, onlar önlerinde yanan bir mum olmadığı sürece kusursuz yalancılardı. Ama her yalancı elbet bir gün mum ışığında yansıyan gölgesiyle yüzleşmek zorunda kalırdı. Değil mi?

Tik... Tak... Tik... Tak... Ölüm saatine son 10 dakika. Arabada. Yolda. Tik... Tak... Tik... Tak... En sevdiğim eğlence. ... 5... 4... 3... 2... 1... Ve 0... Kalbi durur. Nefes alamaz. Araba kaza yapar. Beyin sarsıntısı ve ölür.

Nur gizli bir teşkilata bağlı akıllı ,güzel bir o kadar da sırlarla dolu bir geçmişe sahip birisi. Azad ve Nur’un karşılaşması bu karşılaşmanın iş anlaşmasına dönmesi Azad için güzel gibi gözüksede Nur için tam bir ateşten çember haline gelmişti. Azad bir aşiretin ağası aynı zamanda bir mafya lideri. Zehirli sarmaşık operasyonu nasıl devam edicek?

Derin, çok başarılı bir komiserdi. Derin Özyılmaz, adaletin peşinden yürümeyi değil, onun için savaşmayı seçmişti. Zeki, cesur ve doğru bildiğinden şaşmayan. İnandığı tek şey ise "Suç kimin elinden işlenirse işlensin, cezası olmalıydı." Çocukken hoşlandığı erkek büyüyünce savcı olarak karısına çıkar ve yolları yine kesişir "İyi geceler sayın savcım" "Size de komser hanım" Okumaya başlasan mı

Yaşadığı ülkede çıkan bir savaştan kaçan Marcus`un hayat hikayesi.

Küçük yaşta gizemli bir şekilde ailesi ölen Mert`in ailesini öldüren kişiyi yakalamak için verdiği yemindeki macerasını anlatıyor. Kardeşi Kumru gerçek aşkını bulucak mı? Mert ailesinin katilini bulacak mı? Ben Kumru 7 yaşında ailemi kaybetdim 17 yaşıma kadar yetimhanede büyüdüm hep eziklendim çok düştüm çok eziklendim ama hep kalkmanın bir yolunu buldum. Çok gizemliydi o hep çözdüğümde yeni birisini tanıyorum gibiydi, çok gizemliydi Ufuk onu tam çözemiyordum... benimle bu mecaraya çıkmak ister misin? "İntikam sıcak yenilen yemektir" "İntikam almak en mantıksız yoldu belki?" " Her sevginin arkasında acı durumlar vardır.."

Daniel Black herkesin olmak istediği çocuktu. Zeki, yakışıklı ve popülerdi. Ama dışarıdan parlayan hayatının altında karanlık bir sır gizliydi. O, zamanı dolmak üzere olan bir bombaydı. Ve o bomba… en beklenmedik anda patladı. Okulun yıl boyunca hazırlandığı, önemli konukların ağırlandığı büyük bir etkinlik sırasında Daniel’in cansız bedeni bulundu. Tüm okul dehşet içindeydi. Herkes bunun bir intihar olduğunu sandı. Ta ki ölümünden sonra, Daniel’in yakın arkadaşlarına gizemli bir mesaj ulaşana kadar. Peş peşe gelen mektuplar, şifreli mesajlar ve geçmişe gömülmüş sırlar… Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Kim suçlu, kim masum? Daniel gerçekten öldü mü? Yoksa bu sadece oyunun ilk hamlesi miydi? “Gerçekler saklanmaz, gizlenmez… Ama ortaya çıkması için bazen büyük bir bedel ödenir.

İstanbul`da ünlü iş adamı Selim Öztürk`ün cinayeti, Kumsal ve Toprak`ı bir araya getirir. O olaydan itibaren birlikte çalışmaya başlarlar. Geçmişte tanışan bu iki insan, yıllar sonra bir olay yerinde karşı karşıya gelir. Onları önlerinde, maceralı bir yol bekler.

TSI benim kurguladıgım bir ajan takımıdır benim özenle yazdıgım cinayetleri cözmeye çalışacaklardır. Polisiye sevenler bir denesin ilk bölûmleri kısa olacak begenilirese uzun uzun yazcagım

Konu : İstanbul… Geceleri sessiz, ama morgları hiç susmayan bir şehir. Cesetler konuşamaz sanılır. Oysa bazıları bağırır: “Beni kim öldürdü?” Adli Tıp Uzmanı Dr. Neva Karaca, mesleğini bir görev değil, bir adalet mücadelesi olarak görmektedir. Onun neşteri, sadece ölü bedenleri açmaz; yalanları da keser. Ama bir gün, otopsi masasındaki sıradan bir ceset, onu karanlık bir ağın içine çeker. Bu sadece bir cinayet değildir. Bu, yıllar önce faili meçhul kalmış kardeşinin ölümüne uzanan bir zincirin halkasıdır. Cinayet Büro’nun zeki ve kuralları esneten başkomiseri Harun Öztürk, bu davaya atanır. Ancak dosyadaki detaylar, onu da geçmişiyle yüzleştirir: eski eşinin gizemli ölümü ve çözülememiş bir adli rapor. İki yaralı zihin, bir araya gelir. Deliller siliniyor. Raporlar sahte. Ve her şeyin ardında "Kuzgun" adında kimliği bilinmeyen bir katil vardır. Neva ve Harun, gerçeğe adım adım yaklaşırken, geçmişin gölgeleriyle de savaşmak zorunda kalırlar. Ama bu savaşta kanıtlar saklanmış, kurbanlar susmuş, adalet gecikmiştir. Ta ki... onlar bulana dek.

Koşuyordu, nefes nefese kalmıştı ama hala aynı noktada olduğunu bilmiyordu kaçmaya çalışsa da bu koridorun bir çıkışı, ve bir bitişi yoktu....

Yakaladığı erkeklerin cinsel organını keserek çeşitli işkenceler ile öldüren bir psikopat bir kadın ve onu arayan emekli bir polis arasında geçenler

Isabella Bennett, küçük bir sahil kasabasında kendi hâlinde bir çiçekçidir. Renkli dükkanı, nazik tavırları ve sessiz yaşamı ile çevresindekilerin sevdiği bir insandır. Ancak geçmişte yaşadığı trajik bir olay yüzünden insanlara olan güvenini yitirmiştir ve yalnızlığı tercih eder. Kasabanın huzuru, peş peşe gelen şüpheli yangınlar ve kaybolan bir genç kızla sarsıldığında, soruşturmayı yürütmek üzere şehirden gelen Dedektif Aaron Mercer kasabaya gönderilir. Soğuk, mesafeli ve kurallara bağlı Aaron, küçük kasabanın sıcaklığına ve dedikodu dolu atmosferine yabancıdır. Üstelik ilk gününde yolu Isabella`nın çiçekçisine düşer ve aralarında ani bir gerilim oluşur: Aaron onu şüpheli, Isabella onu kibirli ve fazla burnu havada bulur. Ancak Isabella`nın kayıp kızla olan eski bir bağ, istemeden onu soruşturmanın merkezine çeker. Aaron, şüpheleri ve mesleki sezgileri yüzünden onu takip ederken; Isabella, istemediği hâlde kendini bu huysuz dedektifle sürekli yan yana bulur. Sert sözler, soğuk bakışmalar, ama bir o kadar da merak dolu anlar arasında istemeden bir bağ oluşmaya başlar. Isabella`nın çiçeklerin diliyle kurduğu duygusal dünya ile Aaron`un mantık ve kurala dayalı düzeni çarpıştıkça, ikisi de kendi içlerindeki eski yaraları fark eder. Aaron, yıllar önce çözemediği bir dava yüzünden suçluluk duyar; Isabella ise geçmişte yaşadığı kaybın hâlâ içinde yankılandığını itiraf edemez. Soruşturma derinleştikçe, kasabanın görünen yüzünün altındaki sırlar gün yüzüne çıkar. Ve Aaron, Isabella`ya duyduğu duygunun artık şüpheyle değil, koruma ve sevgiyle şekillendiğini fark eder. Ama aşkları, yalnızca kasabanın karanlığına değil, birbirlerine söyledikleri yalanlara da dayanmak zorundadır...

Geçmişimiz çantamızda, duygularımız tetikte. Aynı okulda başlayan hikayemiz, şimdi aynı cephede devam ediyor. Bu benim hikayem. Umay Kılınç`ın...

Biraz acemi yim ön yargısız olanlar okumayabilir

Yazar Notu - Miraysu Gök`ten > Bu hikâye, sadece bir ilk bakışın, bir sessiz yolculuğun ve söylenememiş cümlelerin izini taşıyor. Ne hayal ettim, ne kurguladım... Sadece yaşadım ve yazdım. Her genç kalbin içine bir gün ansızın düşen o ilk kıpırtıyı, anlatmaya çalıştım. Belki onunla hiç konuşmadım. Ama hissettiklerim, kalemimle dile geldi. Bu, bir otobüs mesafesi kadar yakın... ama bir ömür kadar uzak bir hikâye. Bu satırları yazarken ne kurgu düşündüm, ne edebiyat. Sadece yaşadım. Belki birkaç durak süren bir yolculuk, ama benim için ilk defa kalbimin farklı attığı bir anıydı Herkesin bir "otobüs mesafesi" vardır. Ulaşılamayan, söylenemeyen, ama içte büyüyen... Bu da benimkisi.

yıllar önce aynı üniversitede okumuş ve birbirine aşkı olan Oğuz Tuğra ve Duru`nun belirli nedenlerden dolayı ayrılır. yıllar sonra aynı davanın savcısı ve avukatı olarak bir araya gelirler.⚖️