“Bizimle dalga geçiyor Nova. O manken değil cesetti.” Manken değil cesetti. Zalimce parçalara ayrılmış ve yerine ustaca dikilmiş bir ceset… “SADECE YERİNDE KAL! SEN SUÇ MAHALLİNİ İNTİKAL EDEBİLECEK GÜÇTE DEĞİLSİN!” Güçsüz muamelesi gördüm. Onlardan daha güçlü olmama rağmen. “Yoksa katil… bir doktor mu?”

Yankı, yeni bir okula başlayan genç bir kızın, zorluklarla başa çıkıp dostluk ve değişimi keşfetme hikayesi.

Münzevi bir yaşam süren ünlü polisiye yazarı Aster Anderson gecenin bir vakti kapısını çalan yaralı kadına evinin kapılarını açtığında hiç bu kadar gerilmemişti. Yaralı kadın ondan tek bir şey istiyordu. Bir zamanlar Aster`ın da üyesi olduğu Çelik Manolyalar kulübünü tekrar kurmasını. Aster tüm üyeleri evine davet ettiğinde olacaklardan habersizdir. Kendi adını bile söylemekten delicesine korkan kadın bir anda ortadan kaybolmuştur. Aster yaralı kadını bulmak ve onun gibi kadınlara yardım edebilmek için kulübü yeniden kurduğunda arkadaşlarının ölümleri etrafında kanlı bir çembere alınır. Kim, Çelik Manolyaları ifşa etmek uğruna onları avlamaya karar vermiştir ve neden öldürülen her bir kadın kaybolmasından üç gün sonra bir nehir kenarında bulunuyordur? Hem bir kasap hem de koleksiyoncu olduğu düşünülen katil nasıl oluyorda Aster`in kitaplarında kurguladığı cinayetleri bu denli kusursuz canlandırabiliyordur? *** Nefesini, ensenizde hissettiğiniz bir katilden ne kadar süreliğine kaçabilirsiniz? Üstelik o katil kırmızı eldiveninin bir tekini en yakın arkadışınız cesedinin yanına bir diğerini de yatağınızın altına bırakırken.

O gün ailemin öldüğünü bizzat gözlerimle gördüm. Onların sakladıkları sırlar birer birer ortaya çıktı. (aşkın ve oldukça gizemli olan bu hikayeye dikkat edin!)

Her zaman ki gibi işe gittiğiniz bir sabah, bir anda eski okulunuzda yani lisenizden bir mail alsanız ve bu mail hayatınızı belirleyecek bir yarışma maili olsa ne tepki verirdiniz? İşte bu Zarif`in bir sabah ansızın eski lisesinde müdürlük yapan müdüründen bir yarışma maili aldı. Sonsuz Labirent yarışması. Eskiden gittiği lisenin çoğu yapım şirketleri sayesinde yapıldığı zannedilen büyük bir yarışma. Ve bu yarışmanın içinden doğan büyük bir aşk ve aşkına göz koyan bir arkadaş. "Yaşamak için ya öldürecektik ya da ölümü kabullenecektik."

Hayatın normal aktığı zamanlar, her sabah, yürüyüş ile başlar, nefes egzersizleriyle kendini geliştirir ve abisi gibi savunma sporlarıyla ilgilenir. Sakin duran doğa ana ile bütünleşmiş, abisi gibi, yalnızlığı kendine ana bileşim haline getirmiş biri, kendini hiç beklenmediği bir benliğin içinde bulur ve olaylar gelişmeye başlar.

7 insan düşünün.Bir psikopat tarafından korkunç oyunlar oynanmaya zorlanan 7 kişi düşünün. Bu oyunlarda yaralana bilir hatda öle bilirler

Her şey bir yolculukta başlamıştı. Nereden bilebilirdim böyle olacağını pişmanım hemde çok pişmanım

İnsanlar basittir. Korku ve umutla yönlendirilirler. Korku yaratmak, umudu yok etmek benim işimdi. O yüzden buradayım, bu satırları yazıyorum. Bir itiraf mı bu? Hayır. Bu, benim hikayem.

İçinizi ısıtacak, kendinizden bir parça bulabileceğiniz kısa bir hikaye

Bunu okuyan kişi teşekkür ederim tamamen benim fikrimdir

Bir çığlık koptu acı çeken mahkûmun dilinden, seslik kaplamıştı tüm hapishanenin içinden, korku sarmalasada tüm mahkumları derinden, özgürlük yaşanacatı, tüm bu çığlıkların eserinden. Bir rüzgar sızdı, hapishanenin eski duvarlarının açık olan penceresinden, bir kış ayıydı, bahar gelecekti ardından ama ne fayda ederdi içerdeki mahkumlara, onlar dört duvar arasında sıkışıp kalmışlardı. Bazıları ölmeyi beklerken bazılarının hala umudu vardı. İçeri sızan rüzgar hapishane koridorlarına kadar sızmıştı, bugün kara gündü mahkumlar her şeyden habersiz monoton olan bir gün daha geçireceklerini düşünüyorlardı. Kaçan on bir mahkumun üzerinden on beş gün geçmişti, Kraliçe çıldırmış vaziyette soluğu hapihane kapısında almıştı dün gece, ellinde kralın verdiği mühür kağıddı vardı. Buna sebep olan her kimse ölmeye hazırlanmalıydı. Ama unutuğu bir şey daha vardı ki, bazen insan kendi sonunu kendi getirirdi.

Mihriban`ın yaşadığı zorlu aile hayatından kurtulma çabaları...

kişiliğin var mı diye sor 1TCKM2agm3abBg 9Enc8Ks7vD6gm5,

Bu kitap tamamen kurgudur.

Issız bir malikâne, sessiz bir bebek ve derinlerde gizlenen karanlık bir sır… Sophie, Olivia adında bir bebeğe bakıcılık yapmak için uzak bir malikâneye taşındığında, her şeyin fazla sessiz olduğunu fark eder. Malikânede, havada asılı duran garip bir huzursuzluk vardır. Olivia neredeyse hiç ses çıkarmaz, geceleri bebek monitöründen gelen insan dışı sesler vardır, bazenleri ürpertici bir şekilde bebek, sanki görünmeyen bir şeye bakıyormuş gibi boşluğa kilitlenir. Sophie, evin geçmişini araştırdıkça kaybolan insanların ve karanlık ritüellerin çevrili bir lanetin izlerini bulur. Ancak malikâne sırlarını açığa çıkardıkça Sophie’nin zihnini ele geçirmeye başlar. Kapıların ardında ne saklandığını, gece gelen o fısıltıların kimden ya da neden olduğunu bilmemektedir. Ancak bir şey kesin: Evde yalnız değildir. Bu sessiz malikâne, Sophie’yi sonsuz bir kâbusun içine çekmeye çalışıyor. Peki Sophie, karanlığın içine hapsolmadan kurtulabilecek mi? O, her köşede saklanıyor ve seni bekliyor...

Ekin, okulun yapmış olduğu kamp etkinliğine katılır. Kamp günü herkes uyurken Ekin etrafı gezmek istemiştir. Fakat bilmediği birşey vardır. Kamp yaptıkları yerin yanında mezarlık vardır. Mezarlığın 2 kilometre ilerisindeyse bir ev! Ekin bu duruma çok şaşırır çünkü söylentilere göre bu kamp alanında hiç bir şekilde ev bulunmazdır. Ekin önce korkar sonra bu korkusuna yenik düşüp o evin içine girmeye karar verir. Ama bu ev Ekin`in hayatının dönüm noktası olacaktır...

2012 yılında başlayan salgın ile hayatlar tamamen değişir. Karantinaya alınan yerler arasında küçük bir köyde yer alır. Köy halkı çeşitli zorluklara göğüs gerip hayatta kalmaya çalışırlar...🥀

Yalanların,oyunların,intikamların,acıların ve maske takmaların altında kalmaktan yoruldum…. Ama sıra bendeydi bu sefer ben maske takıcaktım ve o zaman oyunu görücekler…

Sevgiyi birbirinden öğrenmiş iki çocuk, aileleri tarafından birbirlerinden uzaklaştırılır. Yıllar geçtiğinde, Ayla çocukluk aşkının ona geleceğine dair umut etmekten vazgeçmezken, çocukuluk aşkı olan Atlas onu aramaktan vazgeçmiştir. Artık Atlas, çocukluk aşkına verdiği sözleri tutmaya kendini adamıştır. Doktorlardan değil psikologlardan oluşan Yaralı Ruhlar Hastanesi`nde sözlerini tutabileceğine inanır ancak olaylar inandığı gibi gelişmez. Hastanede karşılaştığı durum, onu ve Ayla`yı büyük bir kumara atar. Ayla ve Atlas, yaşam ve ölüm arasında oynan kumarın altında yatan olaylardan habersizdir. Bu kumar sonucunda, ikisinden sadece biri yaşamaya devam edecektir.

3 arkadaş bir lanet koruyucusunu uyandırır ve koruyucu onlara musallat olur.

Bir katilin yazdığı bir kitap ve o kitabı okuyan herkesin lanetlenip öldürmesiyle ortaya çıkan o gizemli gerçek

Ufak Yaşta Henüz Yetişkin Olmamış Psikolojisi İyi Olduğu Düşünülmeyen Bir Çocuğun Yaşadıkları Ağır Olaylar

Oyuncak odasına girdim.. *Garipti* Kitabı okumak için hazır mısın dostum?! #Gerilim #Gizem

Eğlencesine yazılmıştır (ilk defa kitap yazmayı deniyorum)