Anneannesinin yasadigi köye sehirden gelen Acelya, yillar once tanisip dost oldugu Mirac ile tekrardan karsilasir ve butun yazi dolu dolu gecirirler. Peki arkadasliklari arkadas olarak kalmaya devam edecek mi?

— Anahtarları bırakabilirsin. — Buyurun. — İlginç… Sanki seni bir yerden tanıyor gibiyim. — Yanılıyorsunuz. Ben sadece bir sinek valesiyim. — Belki de…

Ahenk, tüm hayatını değiştirecek bir kararı vermek zorunda kalacak. Hayat, beklenmedik anlarda kırılabilir, insanın içindeki karanlık ise sadece bir adım ötede... Ahenk, bir adım daha atarsa, artık geri dönüş olmayacak. Kimse, onun gerçekten kim olduğunu anlamaz. Peki ya Ahenk, kendini keşfedecek mi? Suç, ihanet ve intikamın gölgesinde, doğru bir yol var mı? Bu, yalnızca hayatta kalma mücadelesi değil, bir karakterin içsel savaşını da konu alıyor. Ahenk`in yolculuğu seni bekliyor.

Yağmur, okul bahçesinin çatlak zeminine düşerken gökyüzü gri bir perde gibi şehri örtüyordu. Çığlık atmayan ama sessizliğiyle kulak tırmalayan bir akşamdı bu. İpek Deniz, ince omuzlarına yapışan saçlarını geriye itip adımlarını ağırlaştırmadan yürüyordu. Çantasının içinde, suyun izlerini taşıyan eski defteri vardı. Defter onun gerçek evi, gerçek annesi, tek dostuydu. Yurt koridorlarına girdiğinde, çocukların fısıldaşmaları kulaklarına değdi. Onun sessizliği, onlar için hep bir hedef olmuştu. Konuşmayanı susturamazsın, ama damgalayabilirsin. O yüzden herkes, göz ucuyla bakıp kendi dünyasına dönerdi. İpek’in gözleri ise derin, dalgalı bir deniz gibiydi. Ona bakanlar, kendilerini yutulacak bir boşluğun kenarında bulurdu. Odada yalnız kaldığında defterini açtı. Sararmış sayfalar, eski bir aynanın kırık parçaları gibi önünde duruyordu. Kalemi kağıda değdiğinde kelimeler önce şiire dönüştü, sonra ince bir çizik gibi kağıdı yırtan çığlıklara… (düzenlenecektir)

Ben Liva Blackwel ailem öldükten sonra İstanbula Nur teyzemin yanına taşındım. 19 yaşındayım hayatım iyi gidiyordordu. Birgün sabah okula giderken yolda biri ile karşılaştım.

Her insanın bir miladı olurdu. Açelya Çeliğin ilk Miladı doğumuydu , ikinci Miladı babasının ölümüydü. Üçüncü Miladı ise annesinin yeni evlendiği adam ve onun altı oğluydu...

Bir Şarkıcının Hikayesi **** Bir şarkıcının hikayesi... Ne kadar zor olabilir? Ne kadar acı verici? Ve Ne kadar aşk dolu?

Bir genç kızın gelecek için kurduğu hayallerine ulaşma serüveni

.......................

"Bora karaca...Benim kıyametim Olacak o Adam tamda karşımdaydı ve birazdan açıklayacağı şeyler hayatıma yön verecekti ya ondan sonsuza kadar gidecek yada son nefesime kadar onun yanında olacaktım" Biz kıyametin ortasında BirBirini Bulmaya çalışan iki insandık, ama kimse bizi insan olarak görememişti onlara göre Biz canavarların ta kendisiydik Efsun 17 yaşında kendi halinde bir kadındı taki Bora karacayı tanıyana kadar Borayla tanışmalarından kısa süre sonra eski defterler açılacak ve o defterdeki gerçekler efsunun yüzüne tokat gibi çarpacak onu fazlasıyla sarsacaktı. Belkide bu gerçekler Efsun`un gerçek aşkı bulmasını, kendini gerçek anlamda tanımasını ve ne istediğini anlamasını sağlayacaktı. Ama ona bunu yapanlar çokta uzakların da değil bilakis çok yakınlarındaydı... Onlara bunları yapanlar ikisininde zayıf yönlerini çok iyi biliyordu ama Efsun ve Bora`nın zekası herkesi,herşeyi altüst edecekti ve bunu kimse bilmiyordu Bu savaştan ya sağ çıkacaklardı yada bu savaş ve öğrendikleri gerçekler hayatlarına mal olacaktı

X gizli bir insandır

Bir rüya gördüm. Çıplak ayaklarımın taş zeminde yankılanan adımları vardı ama yürüyen ben değildim sanki. Adımlarım bir göle vardı sandım. O ıslaklık kandı; hiç kapanmamış bir yaradan sızan… Birikintiye baktıkça terledim. Sanki ben de bir yara açıyordum ama kan benim değildi. Aynı anda kaçıp gitme ve kalıp parçalanma isteğiyle doldum. Adımladıkça kana batarken, yürüyen ben değilken, kaçamadım. Orada durdum ve kapatamayacağım bir yaranın açılmasına izin verdim. Uyandığımda terliydim. Bedenimde değilse de zihnimde bir yara açmıştım. Güneş henüz doğmamıştı bile. Gözlerimi uyuma ümidiyle tekrar yumduğumda rüyaya yeniden çekilir gibi oldum. Hızla abajuru yaktığımda cızırtısı, dışarıdaki karganın sesine eşlik etti. İkilemeli halde ötüp duruyordu. Kafa karışıklığıyla yataktan kalkıp cama yaklaştım ama onu göremedim. Ötmeye devam ettikçe sesi kafamda yankılanıyordu. Kargalardan nefret ederim! Sesi dayanılmaz gelmeye başlayınca kulaklarıma ellerimi bastırdım ama kâr etmedi. Ses gittikçe artıyordu; sürekli ve sürekli, ikilemeler halinde. Camın önüne çöktüm. Çığlık atmak istediğimde sesimi bulamadım ama karga benim yerime haykırdı. Uyandım. Terliydim. Sabah olmuştu ve dışarıda araba sesleri, sıradan günün gürültüsü vardı. Yataktan doğrulduğumda — yaz sıcağına rağmen — terli vücuduma rüzgâr esmiş gibi titredim. Bir hırka giyip cama yaklaştım. Tül perdeyi araladığımda tek gördüğüm, camdaki kan lekeleri ve pervazdaki karga leşiydi.

İnsan tanımadığı biri ile ilk defa motor yarışı yapar mı? Ben yaptı. Ve bu kişiyi hiç bilmeden sevdim...

Genç baristacı Alya ailesini ve abisini ararken ordan oraya savruluyor ama asla pes etmiyor

Abimin arkadaşo flaan dilan öule bililer

Kitabım ilkokuldan bir çocuğa aşık olan kızı anlatıyor umarım beğenirsiniz

Babamın işi nedeniyle başka şehire taşınmaz en fazla ne olabilir ki

Türkiye`den yurtdışına okul kazanan 3 arkadaşın, okuldaki gizemli macerasını anlatan bir kitap...

Büyük bir şehirde, lisede okuyan dört genç, aşk, dostluk ve hayatta kalma sınavlarıyla yüzleşir. Ali ve İsa ikizdir, ama kalplerinin yöneldiği kişiler farklıdır. Buse ve Nur birbirlerinin kardeşi gibi en yakın arkadaşıdır, ancak gizli duygular karmaşık bir hal alır. Bir gün Buse’nin aniden kaçırılması, dört gencin hayatını alt üst eder ve onları hem duygusal hem de fiziksel olarak sınırlarını zorlayan bir maceraya sürükler. Aşk, endişe, dram ve küçük mutlulukların iç içe geçtiği bir hikâye başlar.

`` Senin aşkın nefretten doğmuş .`` dedim hayal kırıklığıyla `` Aşk sensin nefret ben .Benim aşkım olamaz Ayza durulay.`` dedi tiksinir gibi . `` Her batan güneşin ardından gün yine doğar . Lütfen öyle konuşma .`` dedim `` Yanılıyorsun . Hiç doğmamış bir güneş ne yeniden doğar , ne de batar.`` dedi bu sözler hançer gibi saplanmıştı en derinlerime. `` Biz o intikam bıçağıyız . Birimiz bıçağın gövde kısmı , diğeri ise keskin ve yaralayan yanı .`` dedi gözlerime bakarak. Ayza yaşadığı sıkıntılardan dolayı dedesinin kendisine yardımıyla başka bir hayat kurmak için olduğu şehirden taşınır . Annesi ile babasına çok kızgın ve kırgındır ama bu kadar şey risk almaya yetmez tabiki de. Okulum arkadaşlarım en önemlisi ailemi geride bıraktım peki ya neden .

15 yaşındaki Ada`nın annesi ile babası ayrıldığında beri İstanbul`da annesiyle beraber yaşamaktaydı.Annesiyle arasında anlaşmazlıklar olan Ada evden kaçarak en yakın arkadaşının yanına gider.Ada`nın okulu arkadaşının evine uzak olduğu için arkadaşının okuluna nakil olur.İşte olaylar şimdi başlıyor...Peki kim bu Ada?

Bu kitap bir aşkın nasıl cehenneme dönüştüğünün, bir kadının sessiz çığlığının ve bir adamın geri dönüşsüz pişmanlığı...Bir aşkın, bir ölümün ve geride kalan gölgelerin hikayesi... Okurken kalbiniz sıkışacak, satır aralarında Mila`nın sesini duyar gibi olacaksınız. "Beni görmedin, beni seçmedin... benden geriye sadece gölgem kaldı...

Zamanında ailesinin yaptığı hataların bedelini ödemek istemeyen genç kız kaçmaya çalışır

Bu duygular zormuş

Sosyal medya Aşkı:)