Bir gerçek ailem kurgusudur. Bütün kurgu bana aittir. Çalıntı değildir. Ve çalınmasını istemiyorum. İyi okumalar

İki hayatın mahvoluşu ve geç edilen itiraflar. Önceden tanışmış iki hayatın uzun zaman sonra birbirlerini bulması. Geçmisini hatırlamayan Aysima Korkmaz ve hatırladığı halde bir şeyleri kabullenemeyen Doruk Turanoğlu`nun hikayesi.

İstanbul`un gürültülü kalabalığında iki yalnız ruh… On dokuz yaşındaki Nazlı, kelimelerin ardına saklanan, dış dünyaya kapalı, iç sesleri birikmiş bir genç kız. Kaan ise başarı baskısı altında ezilen, kalabalık ailesi içinde yalnızlığı yaşayan bir genç. İkisi de bir çıkış yolu ararken, hiç tanımadıkları birine yazdıkları mektuplarla birbirlerine ulaşır. Kelimeler, Nazlı ve Kaan için bir köprü olur. Birlikte müziğin notalarında kaybolur, kitapların sayfalarında teselli bulur ve İstanbul`un gri sokaklarında kendi renklerini keşfederler. Mektuplar ilerledikçe, birbirlerinin kırılganlıklarına, hayallerine ve en derin sırlarına dokunurlar. Bu sanal dostluk, "ya bir gün karşılaşsak?" sorusuyla gerçek bir sınavdan geçecektir. "Satır Arası Sevda," yalnızlıkta yeşeren bir dostluğun, kalplerin mektuplarla örülen eşsiz hikayesi. Peki ya satır aralarında yeşeren bu sevda, yüz yüze geldiklerinde de aynı büyüyü koruyabilecek mi? Bu mektuplar, iki kalbi bir araya getirmeye yetecek mi? Kendini arayan herkesin içinde bir parça bulacağı bu hikaye, okuyucuyu duygusal ve sürükleyici bir yolculuğa çıkarıyor.

Aynı mahallede oturmalarına rağmen çocukluklarından beri yan yana durmaya bile tahammül edemiyorlardı. Fakat bir düğüne engel olmak için takım arkadaşı olacak kadar çaresizlerdi. --&-- Derya: Sen ve ben birlikte pek bir şeye benzemiyoruz ama fena suç ortağı olmayız bence Cihangir: Biz anca bir suçun ortasında bir araya geliriz zaten [yarı texting]

Gerçek ailemi Bulduğumda koruma aşık olcağımı nerden bilebilirdim ki

İnsanlar yanmaktan, kaybetmekten korkardı. Hiç düşmek istemez, hep ayakta durup devam etmek isterlerdi. Fakat bilmedikleri birşey vardı. Bir insan ne kadar yara alırsa, o kadar güçlendirdi. Ben yıllarca düştüm. Düştüm ama kalkmayı da bildim. Her kalktım da daha da güçlendim. Her düştüğüm de iste daha da tecrübe edindim. Pes etmek ,kelimesine benim kitabımda yer yoktu ve asla da olmayacaktı. Ben düştükçe büyüdüm, güçlendim. Ben düştüm ama her düştüğüm de daha da yenilmez oldum. Ben Alev Alçın. Yeri gelip düşmeyi, yeri gelip kalkmayı bilen kadın. Ben Alev Alçın. Canlı canlı yanıp o yangınların külleriyle güçlenen kadın. Ben Alev Alçın. Her ayağı takıldığında daha yenilmez bir şekilde kalkan kadın. Ben Kıdemli Üsteğmen Alev Alçın ve bu benim hikayem. Yangınlardan doğan kadının hikayesiydi bu hikaye...

Normal bir voleybol maçı iki gencin kaderlerinin birleşme noktası olur. Futbolcu bir çocukla Voleybolcu bir kızın aşkının hikayesi Fatmanur her zamanki gibi bir voleybol maçına gitmişti ama bu maçta hayatının aşkını bulacağını bilmiyordu Arslanın, herkese soğuk davranan sadece en yakınlarına gerçek benliğini gösteren bir kızı hayatının en değerlisi ve biricik sevgilisi yapma hikayesi.

Tanı; Aşk “Bazı yaralar sadece neşterle değil, kalple de iyileşir.” Baran Demir... 28 yaşında bir genel cerrahi uzmanı. Disiplinli, kusursuz, duygudan arınmış bir zihin. İmkânsız bir ameliyatla adını ülkeye ezberletmiş ama kimse onun içindeki yıkımı bilmiyor. Asla asistan yetiştirmiyor. Çünkü kimseye güvenmiyor. Geçmiş, onun ellerini olduğu kadar kalbini de kapatmış. Ama artık bu yalnızlık sona ermek zorunda. Yağmur Ünal... Genç bir genel cerrahi asistanı adayı. Hayatının en kırılgan yaşlarında babasını, sonra da sağlığını kaybetti. Diyabetle yaşarken bile vazgeçmedi hayallerinden. O sadece cerrah olmak istemiyor; kendine, bedenine, geleceğine hükmetmek istiyor. Ve bir sabah adı, hiç istemediği bir dosyada yazıyor: “Asistan atamanız Uz. Dr. Baran Demir’e yapılmıştır.” Neşterlerin gölgesinde, gece nöbetlerinde, kan ve sevgi arasında bir yolculuk başlıyor. İki yabancı. İki yaralı. Bir ameliyat masası kadar keskin bir çizgide, birbirinin hayatına tanı koyacak.

Ankara`da başlayan bir hikâye... İki kalp, geleceğe dair umutlarla ve en saf sevgiyle birleşir. Ama bazen gerçekler, en derin bağlılıkları bile sınar. Gizli kalan bir kayıp, suskunluklar ve yitik yıllar... Bir kadının, bir çocuğun ve görünmez bir adamın sessiz savaşı... Yaşanmamış sayılan yılların ardından, yeniden yazılan bir sevda. Bu kitap, her sözcüğünde saklı kalan umutların, Toprakta büyüyen sevginin ve zamana meydan okuyan bağlılığın hikâyesi.

Lise 2 ye başlayan Hilal Savaş taşınma sonucu başka bir koleje geçer Ve hayatına da yepyeni dostluklar eklenir Ve yıllar boyu var olan bir sırrı çözer.

Soğuk bir sessizlik… nefeslerin duyulduğu bir boşluk. Dudaklarınızda beliren bir gülümseme, ne mutluluk ne de huzurdan; karanlığın hediyesi. Zaman burada donmuş, her adımınız gölgenizle konuşuyor. Kalbiniz hızlı çarpıyor, zihniniz kendi fırtınasında kayboluyor. Bir soru var… cevabı bilmiyorsunuz, ama bilme isteği her an içinizde büyüyor. Ve o merak… sizi, hem korku hem de çekimle, adım adım bilinmeyene sürüklüyor.

Cihangir, küçüklüğünden beri Adel`e karşı derin ve sessiz duygular beslemektedir.Ancak yıllar geçtikçe Adel`in yolu başka yöne sapar,başkasıyla evlenmenin eşiğine gelir. Cihangir,onu kalbinde sakladığı umutlarla beklerken hayatın sert gerçekleri ile yüzleşir.Bu kez de Cihangir`in kalbi başkasına kaymaya başlar.Yanlış zamanlarda kesişen yollar,içten içe saklanan hisler ve iki yüreğin bitmeyen mücadelesi...

Ada Selin Hür, ailesi tamamen katledilmiş bir kadındır. Ailesinin intikamını almak için katil olan Ada, elbette gün sonunda Kurt Kapanı`nda yargılanacağının farkındaydı. Fakat oraya amacına ulaşmadan gitmeyecekti. Mert Efe Durmaz ise onun planlarını altüst ederek daha erken yollayacaktı parmaklıklar arkasına. Ada hem oradan kurtulup ailesinin intikamını almanın yolunu bulmalı hem de hislerine engel olmalıdır. Başarabilecdk midir?

Gerçek Aile serisi Birbirlerine deliler gibi aşık olan Asi ve Baran Asi`ye gelen bir telefonla hayatları değişir. Herşeye rağmen el ele duran ikili yine her zaman ki gibi el ele olabilecekler mi? ~~Alıntı~~ Sert adımlarla avluda Baranın yanına gidip sertçe konuştum. "Benden niye gizledin Baran" dediğimde Baran duygulu gözlerle gözlerime baktı. "Üzülmeni istemedim ailenle benim aramda kalmanı istemedim bebeğim." dediğinde içimden bişey akıp gitmişti. Canım ya. Neyseee "Benden bunu gizlememeliydin Baran ne olursa olsun söylemeliydin. Bunu başkasından değilde senden duymalıydım" dedim. O sırada gözümden yaş düşmüştü. Baran göz yaşıma bakıp içi gidercesine bakıyordu. ~~Bitti~~ Aldatma kuma vb yok bilginize.....

Mardin`di burası aşkların yarım kaldığı Şehir.. Azad ile Dilan töreye kurban gitmişti, Azad sevdiği kadın ile evlenirken Dilan acı çekeceğini sanıyordu.. DİLAN KOZAN,Mardin`de güzelliği ile tanınmış Dilan KOZAN, diğer lakabı ile ŞEHRAZAT, Şehrazat özgürlüğüne düşkün demekti peki Dilan bu özgürlüğe ne zaman kavuşacaktı,evleneceği adam ailesinin veremediği sevgiyi de özgürlüğüde verebilecekmiydi.. Mardinin en ün sanmış Ağası AZAD ŞAHİN bu özgürlüğü sevdiği kadına verebilecekmiydi yada bu şehrin yarım kalan aşklarına mı dönüştürecekti aşkını.. "Dilan`ım çek vur beni ama bu herif ile gitme, eğerki gidersen ben o zaman ölürüm"... Gelin beraber Mardin töresi yüzünden evlenen bu iki gencin aşkını okuyalımm. Bence kitabımı beğeneceksiniz bi şans vermeyi unutmayınn😊

Tamamlandı Abi+Asker+aşk kurgusu

Gerçek aile kitabı. Tamamlandı🌼

Aileleri düşman 2 kişinin görevi yüzünden yaşadıkları, yaşayacakları, yapacaklarını anlatır.

Korkusuz gecenin korkaklarıydık biz. Kimisi başarısızlıktan. Kimisi karanlıktan korkuyordu. Biz kendi kendimiz yaralarını sarıyorduk

Bir futbol camiası , iki takımın dünyaca ünlü oyuncuları. Bir yandan futbol Bir yandan karanlık bir gizem . Ve bu gizeme ortak olan olmak zorunda bırakılan Buğu . Buğu Bulut . Ve belkide asla oluşamayacak bir aşk hikayesi 📚✨️

Sevdiğinle mi? mutlu olursun... seni sevenle mi?... 🤔

Bir zil sesi en fazla neyi ifade edebilirdi ki? Bunu öylesine birine sorsanız çok da iç açıcı bir cevap alamazdınız belki ama konu bir lise öğrencisiyse her şey değişebilirdi. Zil sesi; neşeli kahkahalar, sıkı dostluklar, kalabalık kantin sırası, son güne bırakılmış ödevler demekti. Ama en çok bir daha geri gelmeyecek günler demekti. Kiraz, her sabah okula gitmek için lanetler ederek uyanan, ödevlerini son güne bırakan, ders çalışmaktan nefret eden, yine de başarılı, sıradan bir lise öğrencisidir. Sınav stresi, dersler, arkadaş ilişkileri, ödevler ve günlük hayat koşuşturmacası üst üste gelirken bir de onu oldukça yoran bazı kalp çarpıntılarıyla baş etmeye çalışmaktadır. Bu zorlu yolculukta ise kendine sürekli söylediği tek bir şey vardı: Ne olursa olsun, hayat gülünce çok güzeldi.

Mesleğini dürüstlükle ve titizlikle ilerleten avukat Dilan Işık Aktaş , gördüğü rüyalar yüzünden gün geçtikçe çaresiz kalır. Gerçek rüyadan mı ibarettir? Gördüğü rüyalar geçmişi hatırlatmaya yeter mi? Gerçek her zaman ayrıntı da mı gizlidir? Davalar onu gerçeğine sürükleyecektir. Geçmişini hatırlamayan bir avukat , ayrıntılarda kaybolur. Kuşkusuz , rüyalar peşini bırakmayacaktır. Kendi hayatını gözler önünde seyredenlerin hikayesi. Bu biraz da senin hikayen. SEYİRCİ

Arya deli dolu ve karakoldan çıkamayan biridir, peki ya o herkesten sakladığı kırık kalbi yeni ailesiyle ortaya dan diye düşerse?..

Ama içimdeki yılların verdiği hayal kırıklığı ve ezilmişlik duygusu beni durdurdu. Usulca kafamı çevirip anneme baktım. "Bir söz var bilir misin?" Ne dediğimi anlamak istercesine baktı "Bir şeyden ne zaman vazgeçersen, o şey vazgeçtiğin gün sana gelir, derler." İstemedende olsa kırgın şekilde baktım. "Senin, beni sevebilme ihtimalinden yıllar önce vazgeçtim. Ama senin sevgin bana hiç gelmedi," gözlerinde anlandıramadığım bir duygu belirdi. Boğazımda yanma hissi oluştu "Anne." Benden hiç bir zaman duymadığı `Anne` kelimesini duyduğunda afalladı. Bana bakan gözlerinde ilk defa iğrenmeden farklı bir duyguyla, şaşkınlıkla baktı.