devam ediyor 3h önce güncellendi
Sinek Valesi | Asker & Avukat
@nedenkineeee
Okuma
0
Oy
0
Takip
0
Yorum
0
Bölüm
0
“Eşref Yalkın`ın işitme ve konuşma engelli kızına yakın koruma olarak sızacaksın. İmparatorluğun gücünü, kaynaklarını, silahlarını, arkalarındaki desteği bana getireceksin. Zayıf noktalarını bul. Masayı yık.” dedi Haluk Albay, kararlı çıkan bir sesle.
Pamir, bakışlarını ağır ağır masadan sıyırıp önüne koyulan dosyayı aldı. Bakışları, masadaki kırmızı okla işaretlenmiş tek bir isime takıldı:
“Eflal Vira tam olarak kim ve bu kadın neden işaretli?” diye sordu, şüpheci bir sesle. “Koruma olacağım kadın bu mu?”
Albay, sahici bir şekilde manevi oğluna gülümsedi.
“Hayır.” Omuz silkti. “Sen küçük kız için gidiyorsun fakat Eflal ile bağlantın daha fazla çünkü...” derin bir nefes aldı, oğlunu resmen kendi ölümüne kendi elleriyle yolluyordu.
“Çünkü?”
Albay, nefesini bir anda koyverdi. “O masanın yeni varisinin Eflal olduğunu düşünüyoruz, Pamir...”
Pamir`in kaşları havalandı. “Kendisinin bundan pek haberi yok gibi. Hem bu kadın avukat, bu işlere neden bulaşsın?”
Haluk, onaylayan bir mırıltı çıkardı. “Aynen öyle. Ama haberi de olabilir, bunu görmeden bilemeyiz. Zaten kardeşi bu operasyonun bahanesi; asıl hedef Eflal ve Eşref. Bir de o masada beslediği itleri. Şimdi söyle: Bu görevi kabul ediyor musun...” başını hafifçe sağa yatırdı, “yoksa etmiyor musun?”
Pamir, hiç düşünmeden cevabını verdi:
“Kabul ediyorum.”
🃑:
“Komutanım...” dedi Pamir, küçüklüğünden beri belki de ilk kez ağlayarak telefona doğru konuşurken. “Komutanım, yardım edin. Gidiyor… Çiçeğim soluyor.” Acıdan boğazı düğüm düğüm oldu, nefesi ciğerine battı. “Baba,” dedi aniden bu sefer de. “Bir şey yap… Nefes almıyor!”
Derin bir nefes almaya çalıştı fakat hıçkırık yüzünden bunu bile yapamadı.
“Yalvarıyorum,” dedi bu kez de. “Yalvarıyorum… Yaşat onu. Lütfen...”
Sonunda Haluk Albay`ın sesi geldi. Yorgun, çaresiz, ama bu durumlara alışkın bir sesti:
“Ne oldu Pamir? Anlat bana. Ne oldu çiçeğine?” dedi temkinli bir sesle. Şu an askerine sağ ve akıllı olarak ihtiyacı vardı. Delirmiş olarak değil.
Pamir gözlerini kapattı. Gözlerinden düşen yaşlar yanaklarından süzülüp toprağa düştü. Dizlerinin bağı çözülmüş gibi yavaşça duvarın dibine çöktü.
“Su verdim… Toprağını değiştirdim… Güneşe koydum, rüzgardan sakındım… Ama yaprakları bir anda sarardı baba. Oysa söz verdim ben ona... Senin solmana asla izin vermeyeceğim dedim... Ama soluyor baba... dudakları morarıyor; mor bir renk değil benim için baba. Mor ölüm, mor çürük. Yapmasın baba, yine benden biri gitmesin...”
Kapağı yapan Melo`ma da buradan teşekkürlerimi iletiyorum, emeği büyük canımın içinin✨
Keyifli okumalar dilerim.
Nedenkineeee.
13.07.2025