devam ediyor 34dk önce güncellendi
DÜŞLERİN ARŞİVİ
@maviimre
Okuma
1
Oy
0
Takip
1
Yorum
0
Bölüm
2
"Hiçbir rüya masum değildir."
İnsanlar her gece uyur…
Ve her gece rüyaları çalınır.
Hiç fark etmeden, hiç hissetmeden, en mahrem duyguları, korkuları, arzuları, pişmanlıkları…
Hepsi, tozlu raflarla çevrili kadim bir yeraltı arşivinde toplanır.
O arşivin adı: Toprakarşivi.
Ve onun en soğukkanlı bekçisi: Aeris Noct.
O duygusuzdu.
Çünkü görevi bunu gerektiriyordu.
Onun işi, başkalarının rüyalarını kaydetmekti.
Kendi rüyasını asla görmemek şartıyla.
Görürse... görürse her şey çökecekti.
Ama o gece geldi.
Sistem dışı bir rüya kitabı, hiçbir sahibin kaydında olmayan, kuralları ihlal eden bir düş.
Sayfaları yanık, kapağında bir tek kelime: BEN.
Aeris okudu.
Ve o rüyanın içinde bir adamla karşılaştı.
Adı Varen.
Sesini daha önce hiç duymamıştı, ama kalbi onu tanıyordu.
Dokunuşu, içini paramparça eden bir karanlıktı.
Ve Aeris, ilk defa bir rüyayı geri kapatamadı.
Ama Varen bir düş değildi.
O, arşivden kaçmayı başarmış bir yankıydı.
Bir zamanlar birine ait olmuş, sonra silinmiş.
Yok olmamış. Gömülmüş.
Ve şimdi Aeris’in içinde yeniden doğuyordu.
Arşiv çöküyor. Rüyalar sızıyor.
İnsanlar kendi düşleriyle uyanıyor ve delirmeye başlıyor.
Çünkü bir düş bir tek düş arşivde tutulamayacak kadar güçlüydü.
Ve o düş, aşkı hatırlıyordu.
Ama Aeris’in aşkı, Varen’i dünyaya geri getirirse, arşivin duvarları değil, insanlığın dengesi çökecek.
Gerçeklik ve rüya arasında bir savaş başlıyor.
Aeris, ya aşkını hatırlayacak…
Ya da her şeyi sonsuza dek unutacak.
“Bazı rüyalar geri dönmek için yaratılır.”
“Ve bazı aşklar, yeryüzüne dönmeden tamamlanmaz.”