"Kıskanır rengini baharda yeşiller, Sevda büyüsü gibisin sen Firuze..." Firuze`nin kaderi, adını aldığı şarkıyla başlamış ve şekil almıştı. Biri yeri, diğeri gökleri andıran gözlerini dünyaya açtığında imtihanı belirlenmişti. Başkan`ın kızı olarak doğmak belki de masum bir bebeğin en büyük suçuydu. Ama kaderin cilvesi dedikleri bir gerçek vardı. Bir sevda büyüsü ile savruldu ve her şeyin en başına döndü. Köylü İbrahim`in kızı Firuze, aşkın kollarına düştü. Başkan`ın kızı olma suçu bu kez peşini bırakmadı. Alp. Herkesin Kahraman lakabı ile seslendiği, zamanla ona isim olan Kahraman Alp. Daha küçücük bir çocuk iken Başkan ve ailesini kurtardı. Hayatını hep büyük bir sorumluluk yükü ile geçirdi. Fakat bilmiyordu, bu yük hayatın ona verdiği en büyük ödüldü. Onun ödülü Sevda Büyüsü idi. Wattpad: missyazarr İnstagram: missyazarr_w Tiktok: missyazarr

" Ateş saçmamalama nasıl sarhoştum diyip kurtulmaya çalışıyorsun. Farkındamısın ben hamileyim " " Seni anlıyorum ama dediğim gibi ben sarhoştum. O yüzden o çocuğu aldıracaksın kabul etmiyorum. " " Sen nasıl bu kadar kalpsiz olabiliyorsun. Ben nasıl kıyarım o mahsuma. "

Hilal o gece asla aşık olmaması gereken birine aşık oldu bilmiyoki o aşık oldugu kişi türkiyedeki en tehlikeli mafyası bakalım nasış bi hikayeleri olucak??

______öyle olsun _______

Bir mimar, bir peyzajcı, bir yanlış anlama… Ve bir ada kadar sıcak, deniz kadar derin bir hikâye. Kaan Aksoy, Ankara’dan Kıbrıs’a uzanan profesyonel bir yolculukta duygularını yıllar önce ardında bırakmış başarılı bir mimar. Talya Derinöz ise Kıbrıs’ın kalbinde, inatçı ruhu ve renkli hayalleriyle yaşayan genç bir peyzaj mimarı. Bir sabah yanlışlıkla başlayan alaycı çekişme, onları hem aynı projeye hem de aynı oyuna sürüklüyor: sahte bir sevgililik… Ama oyun, zamanla gerçeğe dönüşürken asıl mesele sadece proje değil artık… Bu, kalbin çizdiği en karmaşık planın hikâyesi.

"O bana bir deniz kabuğu uzattı. sonra içimdeki her şey fırtınaya döndü." Lara yeni okuluna başladığında tek isteği görünmeden geçip gitmekti. Ama Rüzgar`ın mavi gözleriyle kesiştiği an, geçmişin sırları gün yüzüne çıkmaya başladı. Ve sonra bir çocuk daha çıktı karşısına: Deniz. Bir kabuk... Bir gülümseme...Bir geçmiş. Bu hikayede aşk var. Kırgınlık var. Ve herkesin sakladığı bir yüzü var. Bazı kalpler birbirine çok geç rastlar. Ama bazen, bir kabuk bile yeter.

Ayçiçek Ankara’da büyümüş bir avukat Mardin’de büyümüş ayza aşiretinin lideri plan ayaz Karakurum macera dolu hikayesi

Sevgilisinin ona ihanet ettiğini öğrendikten sonra hiç heklemediği bir haber başlığıyla karşılaşır.İstemeyerek zoraki evlilik yapar.

Çiçek Mucize, gittiği okulun sevilen çocuğu Kıraç Semiz`e beslediği hisleri ile bütün okulun diline düşmüş ancak bir türlü Kıraç`ın gözüne girememiştir. Ailesizliğini unutarak sevdiği Kıraç ile yaşadığı kırıcı anlar kalbini kırarken Kıraç ile şansı olacak mı dersiniz?

İki liseli genç bir gün okula gelirler ve ilk ders bedendir . Kızın ismi deniz erkeğin ismi ise ateşdir. Bunlar birbirlerini severler. Deniz Ateşden hoşlanır onu tatlı bulur. Deniz ise hiç öyle işlerle uğraşmaz. Yani hep derse odaklanır. Hiç sevgilidir bilmem ne dır uğraşmaz.

Ne zaman ellerini hatırlasam titriyorum. Sanki bana ait olmayan bir hayatı taşıyordu avuçlarının içinde. O hayatın gölgesi şimdi odamın duvarlarında dolaşıyor. İnsan, aşık olduğu kişiden korkar mı? Ben korkuyorum. Çünkü içimde hissettiğim şey aşk değilse… ya neyse?”

📻x📺 hazbinhotel fanları içindir

Ne zaman bir dert gelse; Yağmur yağar, diner, dokunur Ve topraktan kalkan o kokuyu koklardım, Ateşim sönerdi... Sonra büyüdüm, Gözlerini gördüm. Yandım. Yağmur yağdı Ve ilk kez sönmedim... Ben yağmurdan daha fazla bir seni seve bildim... *** Adamın aşkı sol yanında ki demiri eritti. Küçük bir kadın tek bakışı ile adamı kendine köle etti... Ve kadın; adamın her bakışı ile tutuştu. Koca adam, küçük kadının feleğini şaşırttı. Hayalllari vardı küçük kadının... Hayalleri vardı adamın... Masum bir aşk, hayaller uğruna verilen bir mücadele. Sonunda ise acımasız bir tutsaklık. .... Sözleri, karşımda ateş saçan gözleri ile kesinlikle kalbimi verdiğim adam değildi bu! Hırsla üzerime yürüyüp beni yatağa düşürdüğün de kalbim eziliyor, korkum nefes aldırmıyordu. " De.. Devrim bu sen değilsin! " Burnundan alıp verdiği keskin nefes, sıktığı yumrukları... Hiç korkmadığım kadar korkuyorum. Tiksiniyordum kendimden. ``Ben ben olmaktan çıkalı çok oldu Aysima hanım! Sen, sana köpek olan Devrim`i geri de bırakalı çok oldu!" Gözümden yaşlar akarken üzerime doğru eğilip nefesi dudaklarımı yakarken eli fermuarıma gidip açıp beni öldürken, gözlerini gözlerimden ayırmadan konuştu beni ateşe atacak o alev alan sözleri. " Şu ana dek sana köpektim, aşkım sana köleydi! Şu saatten sonra kölelik sırası sende! " Kuşunu uçurmamaya yeminliyse geriye bir tek tutsaklık başlar... NOT : KİTABIMIN TACİZ VEYA TECAVÜZLE UZAKTAN YAKINDA ASLA AMA ASLA ALAKASI YOKTUR!

Düşmanların dostlara, dostların ise düşmanlara dönüştüğü bir dünyada büyüleyici bir aşkın hikayesi... "Yalan söylüyorsun." "Öyle mi?" Bunu bir meydan okuması olarak görmesini istemiyordum ama yine de yüzümü çevirmedim. "Sana ait olmayan şeyleri istememelisin." dedim düşünmeden. Bedenim zincire dolanmış olmasaydı eminim daha ikna edici olabilirdim. Susuzluk boğazımı yakmıştı. Onu eğlendirmiş olmalıyım. Kısa ve içten bir kahkaha attı. "Ve bunu küçük bir hırsız söylüyor?" Bana doğru eğilip çenemi kendisine doğru kaldırdı. Bana bu kadar kolay dokunabilmesinin şaşkınlığıyla donakaldım. Parmak uçları soğuk yanaklarımdan boynuma doğru inerken doğrudan gözlerimin içine baktı. Tüm tüylerimi diken diken etmişti. "Hala anlamadın mı? Sen zaten bana aitsin." Kesinlikle şaka yapmıyordu.

Gençlik lise aşkları biribirine tutuku ile bağlanan iki genç cin lisede birbirlerine bağlı hayatını geçtiği zamanları anlatan bir kita

Sarılmakla geçer mi beni üzmek istemeyen, sıcak kalbinin ürkekliği? Ya da sonsuza dek, göz göze baksak... Unutmak ne mümkün senin eserini. Mütevazı olsan da onardığın yüreğim senin en büyük eserin... Mücadele eden insanlar, en çok gökyüzüne bakar." Isfahan, kelimelere aşık, kalemi her daim işleyen bir genç kız. Tuğrul ise konuşmaya ve kendini keşfetmeye ihtiyacı olan bir delikanlı...

Başta sadece bir anlaşmaydı. Birbirlerinden uzak durmaya söz verdiler. Ama Karadeniz’in hırçın dalgaları onları kaçınılmaz bir aşkla buluşturdu. Anlaşmalı Yarim: Sözleşmeyle başlayan bir aşk hikâyesi.

Başrol karakrerimiz ve bir kişi daha adada Mahsur kalmalarını anlarıatır

Kucağımdaki minik, onun uzattığı oyuncaklarla kendince gülüp, mırıldanıyordu. Ben ise sanki yerime çakılmış gibi, otura kalmıştım burada. Tek yaptığım Duru`nun saçlarıyla oynayarak oyalanmaktı. Onu ise ben oturduğumdan beri suratıma baktığını gayet hissede biliyordum. 1 hafta önce duyduklarımın şokuyla ne hiss edeceğimi bilmeyerek, suratına bile bakmıyordum. "Ahu." diye bana seslenmesiyle sadece "hm" dedim suratına bakamazken. Aniden çenemde hissettim parmaklar, kafamı ona doğru döndürdü. Bakışlarını kısaca Duru`ya değdirdikten sonra hayranmışcasına bana baktı. "Bizim de bundanımız olsun mu?" deyip beni hem dumura uğrattı, hem de bedenimdeki bütün kanın yüzüme hücum etmesini sağladı.

Kılıçlı Aşk Eda, babasının kaybıyla içine kapanmış, sessizliğe sığınmış bir genç kızdır. Aklı hep geçmişte, kalbinde ise adını bile anmaya çekindiği biri: Mehmet. Annesinin ısrarıyla hayatına giren Arden’i ise ilk başta fark etmez bile. Çünkü Eda’nın gözleri, hep başka bir yerdedir. Ama zaman, kalpleri şekillendirmeyi iyi bilir. Arden’in sessiz gücü, sabrı ve varlığı Eda’nın duvarlarını yavaş yavaş çatlatır. Bir yanda silinmeyen bir geçmiş, diğer yanda beklenmedik bir gelecek... Kılıçlı Aşk, bir genç kızın içsel savaşı, değişen duyguları ve kalbinin gerçek sahibiyle yüzleşmesinin hikayesi.

Kızımızın Yanlışlıkla bir Mafia`ya yazması..

“Bir deli sevdanın peşine düştüm.” Bağlamayı ağır ağır çalmaya devam etti genç adam. Bir deli sevdaya kapılıp gitmişti yüreği. Farkında olmak istemiyordu ama yüreği hiç olmayacak birine çoktan saplanmış kalmıştı. “Bir deli sevdanın peşine düştüm.” Çayhaneye gelmiş 7’den 70’e tüm yürekleri yanık sesi ile yakıp geçmişti. Bir muallime tutulan yüreği bunu kabul etmez, okumayan kendini hor görürdü. Şunun şurasında ortaokulu bile zor bitiren o kimdi, okuyan koskoca öğretmen kimdi. Oysa yürekti bu. Ne cahil dinlerdi ne de alim…

Sen benim yıldızlı geceme doğan Ayçiçeğimsin...🌻

`Herkes İyilikler ve kötülükler yazarak iyiliğin onlar için önde olduğunu gösterir. Ama ben Kötülükler Ve İyilikler yazarak kötülüğün benim için öde olduğunu gösteriyorum.` Dedi daha on bir yaşındaki Alruna. Yedi yaşında isteği bir cinayet sonrası hayatım değişen Alruna işbirliği yaptı karşı çetenin lideri olan Reven Umut`a aşık olur. Hayatı hiç düzene girmeyen Alruna`yı ondan aşk denen duygu çıkarır. Ve Alruna Kılıç adaleti ararken Adaletsizliği yaratır. Ama sonda onu bekleyen bir sürpriz vardır

Arkadaşının yerine gittiği kör randevuda, hayatının dönüm noktasını yaşayacak olan Yâde İdil Aykut, ardı ardına sıraladığı yalanların, doğruya doğru gittiği noktada çırpınıp durmaya devam edecekti. Yaşamı boyunca attığı her adımın kendine hesabını veren Yâde, karşısındaki adamın yara izleriyle kendi yaralarını sarmaya, onunla yoluna çıkan çetrefilli yolları aşmaya niyetliydi. Hesaplar şaştı, kaderini elindeki kalemin mürekkebi bitmesine yakın yeniden şekillendirmeye başladı. Kaçmaya çalıştığı yerde,kalemi onu, ona sürükledi. Adamın elindeki kalemi kırıldı, o da acısına ortakçı bulduğuna inandığı kadınla, kaderlerini baştan çizmeye başladılar. İyileşmeye meyilli ruhlarını, tekrar tekrar kaybettiler. Acının içinde yaşadıkları duyguların tarifini yapamazlardı, birbirlerinden kaçmaya çalışsalar da ruhları çoktan kenetlenmişti o gün. “Zihnimin kuyularında, kalbimin en derin mahzenlerinde saklayıp büyüttüğüm acılarım, geçmişimin ağında dönüp duran ama geçmeyen yara izlerimin içinde amansız bir döngünün kucağındaydım. Ölüyordum, fakat yaşıyordum. Kendime olan merhametim uçurumun kenarındaydı, ölümün kıyısında yaşamayı diliyordum. Yaralarımı tekrar tekrar kazıyıp izleriyle alay ederken, O`nun varlığıyla zihnimde susmak bilmeyen çığlıkların gidişini gördüm. Kendi yarasının kabuklarından bize duvarlar ördü. Uçurumun kıyısında beni beklerken, defalarca parçalara ayrılmıştı. Yine de yaralarıyla beraber sardık ikimizin acısnı. O`nun yaraları, onun izleri. Beni kurtardı, beni acılarına sardı iyileştirdi. Onun sığınağı oldum, onun zehiri, onun şifası oldum. Onunla iyileştim, acıya alıştım. Kalbimin gürültüyle attığını Onunla hissettim.”