Kalp gerçekten şaka gibiydi. Ne zaman ne yapacağı belli olmuyordu...

Basrol kızımız Umay,babasının vefadı üzerine abisi calısmasına ragmen kanser annesi ve kücük kız kardesine bakma gorevini ustlenir.İlk baslarda bir kafede calısırken bir yandan okulunu okuyarak hostes olur,ucakta sakatlandıgı anda bir doktor ortaya cıkar.

SİZ: Uraz, SİZ :Hiç duydun mu gözyaşı şişesini?Bugün gittiğim müzenin müdürüyle biraz konuştum o anlattı. SİZ:Eskiden insanlar, söylenemeyen acılar için küçük bir şişe saklarmış. Her gözyaşını içine damlatırmış, konuşmak yerine ağlarmış. Çünkü bazı kelimeler ağırdır, bazı duygular ise sessizdir. SİZ : Ben de böyle bir şişe hayal ediyorum bazen. SİZ :İçinde bir şey yok gibi… ama aslında dolup taşıyor. SİZ: Belki biri birini çok sevmiştir, ama söyleyememiştir. Belki yanında gülümsemiş, ama içinden bin parçaya bölünmüştür. Ve her susuşunda bir damla daha bırakmıştır o hayali şişeye. SİZ : İşte o şişe, benimle yaşıyor. SİZ :Görünmez bir rafta duruyor, sessiz ama orada. SİZ: Belki bir gün fark edersin, belki de hiç... (Görüldü) (Yazıyor...)

"Ne demek bakamam " " bakamazsın iste sen daha çocuksun biz çocuğuz " dedi demir beni çocuk bizi çocuk olarak görüyordu "Ne demek çocuğuz ..." "Çocuğuz iste bunu anlamayacak kadar küçüksün sen anne olamazsın ben baba olamam anladınmı alev " dedi gözümden bir yaş aktı " def ol eğer bu çocuğu dogurursam önüme gözükme demir tamam mı " dedim ve koşarak çıktım

Bir rakkase ve bir asker. Bazı aşklar sahneden izlenmez... yaşanır, yakar, tüketir. Meyhanenin loş ışıkları altında dans eden bir kadın... Her adımında geçmişin gölgeleri, her tebessümünde içi kanayan bir sır. Ve o gece, izleyen kalabalığın arasında gözlerini ondan alamayan bir adam... Bir asker. Ne dans planlıydı o gece, ne kader. ------- RAKKASE. All Rights Reserved

Yüreğime ilmek ilmek işledin kendini.

Gölge, gerçek adıyla Yıldız ajandır ve ünü her yerdedir fakat bir sebepten dolayı biri için çalışmaya başladığında karşısına neler çıkacağını bilmiyordur. Hayatına ansızın aşk girmesiyle dengeleri bozulur. Yıldız önündeki engelleri aşabilecek midir

Açelya küçüklükden beri büyük acılar çekmişti. O ise hep resimlerine sığınır resim yapardı. Büyüdükçe ünlü bir ressam olan Açelya, çocukken yakın arkadaşı olan Aras ile karşılaşır. Fakat yaşadığı zorluklar onu bırakmamakla birlikte hayatına aşk da girer. Açelya neler yapacak?

O benden intikam alacaktı boşu boşuna yakınıma gelmedi babamın gözüne girecekti ondan sonra benden intikam alacak ama ben ne yaptım ki bir tek sevdim

İlk kitabım nasıl olmuş?

İki deli yürek, Biri yangın diğeri yangın yeri. Dila Barbaros, genç güzel bir kadındı. Fakat bir katildi. Kendi kocasını öldüren bir katil. Binlerce acıyı sırtında taşırdı. Vücudundaki izler her şeyi anlatırdı. Melih harika, bir psikiyatristi. Dolayı iyileştirmek onun göreviydi. Peki ya aşk onu da hesaba katmış miydi? "Yüreğim Leyla, peki sen mecnun olabilir misin?"

Bildiğiniz tüm mafya kurgularını unutun gitsin bu kitap klasiğe meydan okuyor hazırsanız başlıyorum:))✨

"Aşkın unutuşa, geçmişin ihanete yenik düştüğü bir hikâyede; gerçekle yalan, kalple akıl arasında kalan bir aşkın savaşı..." Unutulmaya mahkum bırakılan bir aşk… Saklanan bir hayat… Ve yeniden atan bir kalp… "Biz birbirimizin sıfır noktasıydık" Deva Alkım Erendiz & Ferman Erendiz

Akın küçükken yazlıkta gördüğü kıza aşık olur. Ancak Akın kızın ismini bile bilmiyorken kız bir anda ortadan kaybolur. Yıllar geçse de kızı unutmaz, Kumsal`ın mavi gözleri aklından gitmez. Kumsal yıllar sonra terkrardan yazlığa geldiğinde hikaye başlar...

Annesinin gizemli ölümü sonrası Lina, aslında ülkenin en güçlü adamlarından biri olan Kenan’ın kızı olduğunu öğrenir. Gerçeği saklayarak onun hayatına girer ama bu dünya; ihanet, sırlar ve intikamla çevrilidir. Lina’nın gelişiyle herkesin dengesi altüst olur… Çünkü bu kez oynanan oyun, onun acısıyla yazılmıştır. “Gerçekler gömülse de, intikam hep yerini bulur.”

diana`nın daha adını bile bilmediği çocuğa olan aşkı ve ondan vaz geçememesi

Bazen en büyük sır, en yakında olandır. "En kötüsüde ben senin aşkından ölürken senin hiçbir şey bilmiyor oluşun!" Gerçeklerin, rollerden daha ağır bastığı bir hikaye...

İğrenilen,fakir ve yetim olan Sui birgün yaşlı bir cadı tarafından öldürülür ve kadının son sözleri şunlardır."Hayat başa saracak sen onu bulana kadar." Sui tekrar gözlerini açtığında hayata geri döner.

Abisiyle beraber kafeye giden Bade kahveyi üstüne döker ama kahveyi dökmesinin sebebi Batu`nun öküzlüğüdür...... Merak ediyorsann; devamı satırlarımda

hesabım kaldırıldığı için burdan devam keee Sadece gururum kırıldığı için numarasını sildiğim eski sevgilime yazıp içimi rahatlatacaktım nerden bilebilirdim bir son rakamları karıştırıp bir Türk askerine yazacağımı? TEXTİNG KİTABIDIR öylesıne yazıyom çerezlik 😝

“Bazen bir adım… cehennemin tam ortasına düşmene yeter.” Babasının evinde geçen karanlık yıllardan sonra Aylin, hiç tanımadığı bir dünyanın kapısından içeri sürüklenir. Onu kaçıran adam Lucifer… Gözlerinde cehennemin ateşi, dilinde ise buz gibi bir sessizlik taşıyan bir yabancı. Ancak Aylin zamanla fark eder ki, Lucifer da yalnızca bir adam değil; geçmişi suskun, kalbi kanayan, duvarlarını öfkeyle örmüş biri. Malikânede geçen her gün, Aylin için yeni bir sır, yeni bir çığlık demek olur. Ve bu çığlıklar, sadece onun değil… Lucifer’ın da içinde yankılanmaktadır. Zorla tutulduğu bu yeni hayatta Aylin, hem kendi yaralarıyla hem de Lucifer’ın karanlık geçmişiyle yüzleşmek zorundadır. İkisi de farklı cehennemlerden gelmiştir, ama belki de aynı ateşte yanmaları kaçınılmazdır. Aşk, bazen kurtuluş değildir. Bazen, en büyük esarettir.

Yaşanmış ve gerçek bir hikayeden alınmıştır!!

Bu kitap hem geçmişi hem de günümüzde Irmakın yaşadığı olayların anlatmaktadır

Bir tarafta Rajasthan’ın önemli ailelerinden birinin dul gelini Vidhya,diğer tarafta ise televizyonların aşina yüzü Shankar.Farklı yaşantıların ve geleneklerin çatışmasını,geleneksel aile yapısını ve kan bağının ötesinde ilişkiler kurulabileceğini anlatan (Hintçe:Tere Sahara Türkçe:Senin Desteğin) sizlerle.

"Safranbolu`nun gizemli taş sokaklarında, aşk ve karanlık iç içe geçer." Safranbolu`nun mistik sokakları, yüzyılların sırrını taşıyan taş evleri ve geceyi örten ağır sessizliği... Burada, geçmişin gölgesinde saklı kalmış kırgınlıklar ve yasak aşklar, kaderin ince iplikleriyle örülür. Miray, hayatının en karanlık döneminde, annesinin acı hastalığı ve babasının yıllardır süren yokluğuyla boğuşurken, Safranbolu`ya taşınır. İçinde büyüyen kırgınlıklar, affedemediği bir baba ve çözülmeyi bekleyen eski yaralarla doludur. Yeni bir başlangıç umut etse de, kader ona başka bir yol sunar: Tarihin tozlu sayfalarından çıkmış gizemli bir seramik parçası, Miray`ı saklı kalmış sırların ve unutulmuş acıların içine çeker. Barut, şehrin zengin ve asi çocuğu, hayatının her alanında ateşi yakarken, Miray`nın soğuk ve mesafeli dünyasına tehlikeli bir dokunuş yapar. Onların yolları tesadüfen değil, kaderin oyunuyla kesişir. Bir yanda sevgiye aç, diğer yanda kendi karanlığıyla savaşan iki ruh; tutku ve ihanetin sınırlarında dans eder. Ay ışığının gizemli parıltısı altında, her seramik parçası çözüldükçe, geçmişin acı dolu fısıltıları gün yüzüne çıkar. Sırlar, gözyaşları ve küller arasında dokunan bu hikaye; aşkın en karanlık, en kırılgan ve en büyüleyici halini gözler önüne serer. "Sırlarla Dokunan Safran" Safranbolu`nun taş sokaklarından yükselen, tutkunun, kırgınlığın ve gizemlerin iç içe geçtiği unutulmaz bir yolculuk.