Lina Kara, 6 yaşından 16 yaşına kadar yüzücülükle iç içe büyümüş, suyun içinde adeta yeniden doğan başarılı bir öğrencidir. Her hafta sonu babasıyla birlikte okyanusa açılır, dalgalarla yarışır, özgürlüğü ve mutluluğu denizin derinliklerinde bulurdu. Fakat 16 yaşında hayatının en büyük fırtınasıyla karşılaşır: büyük dalgalar arasında babasını kaybeder. O günden sonra Lina için okyanus, özgürlüğün değil acının simgesi olur. Ne kadar denese de suya her girdiğinde boğulacak gibi hisseder, geçmişin korkusu onu bırakmaz. Ama hayatın en beklenmedik anında karşısına biri çıkar. Ve Lina, yıllardır küstüğü okyanusun derinliklerinde değil, kalbinin derinliklerinde yeniden nefes almayı öğrenir…

Merhaba sevgili okurlarım, ilk kitabım bu benim. Düzenli bir şekilde yazmaya çalıştım. Yorumlarınızı bekliyorummm. Umarım beğeneceğiniz bir kitap olur. 😻💖

Babası tarafından sürekli olarak şiddet gören ve hayatını hiç yaşayamamış olan Güneş okuldaki salgın hastalık sayesinde biriyle -Gece`yle- tanışır. Gece Güneş`in hayatının merkezi tek yaşam kaynağı olacaktır. Onlar birbirlerinin yarasını saracaklar birlikte tüm sorunların üstesinden geleceklerdir.

Bir kız erkeklerden nefret eder bunu duyan rehberlik hocası da okul 3 haftalığına Anadolu`dan erkek getirttirir izin alarak O zaman diliminde...

İki köy, iki aile, iki koca konak… Demirhanlar ve Karahanlar, yıllardır süren düşmanlığın gölgesinde yaşıyor. Her sofrada susulan, her duvarın ardında fısıldanan bu kin, artık yalnızca geçmişin değil geleceğin de üzerine kara bir mühür vuruyor. Emin ve Kemal, iki farklı dünyanın mirasçıları… Zahide ve Duygu, kaderleri çoktan başkalarının ellerinde yazılmış iki genç kadın. Toprak için başlayan kavga, zamanla kalplere, hayallere ve aşklara da karışacak. Her adımda sırların açığa çıktığı, her bakışta yasakların çoğaldığı bu yolda, kimileri kan dökmek için ant içerken kimileri sevmek için ömrünü riske atacak. Çünkü bu hikâyede hiç kimse kendi kaderini seçemeyecek… Ve herkes, bir gün Kara Yemin’in bedelini ödeyecek.

Kırık Kalbin Işığı Damla’nın dünyası, babasının ölümüyle karardı. Her şey anlamsızlaştı, umut uzak bir yıldız gibi görünüyordu. Ama karanlığın içinde biri vardı: kalbine dokunan, yarasını fark eden biri… Zamanla sevgi yeniden filizlendi. Damla, rüyalarında babasıyla konuşarak hayata tutundu. Kırılmış bir kalpten de ışık sızar bazen — yeter ki umut etmeye cesaret et.

Annesi ve babası ayrı olan Nil, bir gün annesi ile teyzesinin evine gider. Dönüşte ise trajik bir kaza yaşanır. Kaza olarak görünse bile aslında planlanmış bir suikasttır...

“Kaderin çok kötü.” Herkes ona bunu söyledi. Daiki Kurosawa, küçük yaşta bu kelimeyle yüzleştiğinde bir karar verdi: Kader diye bir şey yoktu. Acılarla dolu çocukluğu, onu mükemmeliyetçiliğe sürükledi. Hayatını kendi kurallarıyla şekillendirmek istedi. Ama her ne kadar kusursuz bir düzen kursa da, kalbinin bir köşesi hep eksikti. Bu eksikliği, sevgiyle tamamlayacağını düşündü. Ama belki de… inanmadığı kaderin, ona söyleyecek başka sözleri vardı. --- ✨️ Bu kez hikâye, bir erkeğin kalbinden anlatılıyor. Aşkın, pişmanlığın ve arayışın gölgesinde; kendi kaderini yazmaya çalışan bir adamın hikâyesi.

Bir hastalık yüzünden kısa bir zaman içinde öleceğini öğrenen Yaman ateş güçlü ömrünün geri kalanını mutlu geçirmek istemesi üzerine Evrim tunç ile evlenmek istiyor.onu daha önceden tanıdığı birine benzetiyor ama zihninin bir oyunu olduğunu düşünüyor.Peki Yaman`ın zihni oyun oynamadiysa bu kadın kimdi

Her farklı renkli lale farklı bir anlam demektir. Kırmızı tutkuyken, sarı neşe, pembe şefkat demekti... Tıpkı her insanın hayatının farklı olduğu gibi. Benim hayatım beyaz laleden ibaretti. Masumdum ben, hikayenin en masumu ama en safların canı daha çok yanarmış.

İnsan bazen sevdiğini bilmeden yaşar...

Eskiden çok yakın arkadaş olup sonradan erkeğin onu bırakıp gitmesi ile oluşan hikaye...

Babası yüzünden annesini kaybeden Dilem, annesinin katilleri ceza almadığı için avukat olur. Bir gün hiç ummadık bir yerde biriyle karşılaşır. Bu kişi onun hayatını tamamen değiştirir. -Kitaplarım her ayrıntılarıyla kurgudan ibarettir. İyi okumalar.

Ben hiçbir zaman normal bir insan olmadım. Alacağım bir sonraki nefesin, atacağım bir sonraki adımın garantisi yoktu... Ailesi gözlerinin önünde katledilmiş, kendini hep bir adım geriye atmış, hayatın zorlu yollarında kaybolmuş biri. Asena AKSEL. En güzel çiçekler hep terk edilmiş yerlerde açar...

Gizemli olayların arkasında saklanan bir aldatma ve bunu çözmeye çalışan bir kadın.

Her şey bir yalandan ibaret değil miydi zaten? İnsanlar kötü, onlara iyi davrananlar iyi olurdu. İyi olmanın bir anlamı kalmadığı bir dünyada kötülük kazanmaz mıydı zaten? Peki neden hala bazıları çabalıyordu iyi olabilmek için? Vicdan diye bir şey kalmış mıydı ki de rahatlatsınlar? Belki de insanları korkutan hissizlikti. Çünkü hissetmemek en büyük cezaydı alınabilecek.

Gece Vitale. Ünlü model. Herkesi güzelliğiyle etkileyen büyüleyici bir güzelliğe sahip olan kadın. Kunt Santoro. Tehlikeli Mafya. Bütün kadınların dikkatini çeken yakışıklı bir adam. Gece Vitale`ye aşık olan kim varsa ölecekti. Çünkü onun tek bir sahibi vardı. Kunt Santoro. Gece`nin büyüsüne kapılmıştı. Gece Kunttan hoşlanabilirmiydi? Belki de hoşlanabilirdi. Gece Vitale sadece kendini kandırıyordu. Herşey Gece`nin bir numara sallayarak ona yazması ile başlamıştı. Eğer o gün Gece numara sallayıp Kunt`un numarasını tutturmasaydı. İkiside sadece birbirini internette gören bir ünlü olarak kalacaktı. Fakat bu aşkın arasında aynı zamanda da Kunt`un büyük sırları vardı, aynı zaman da Gecen`inde. Bu aşk ya olacaktı ya olacaktı.

Çocukluk aşıkları yılar sonra karşılaşırlar biri kırgın biri unutmuş

Her zaman insanı kendi yapan kusurlardır ve onlar her hali ile güzeldir. Bu kusurlar ile birleşik yaşayan Suda nefretini vücudunda gizler. Onu kusurlarıyla seven kişi ise aynı zamanda onda en büyük yarayı açandır. Bu daha çocukken ruhu öldürülen bir çocuğun hikayesi.

Her sokağın bir hikayesi her izin bir yarası vardır...

İkinci el bir kulaklık aldım. Eskimiş bir eşya, tıpkı hayatım gibi... Yurtta büyüyen, hep başkalarının eskileriyle yetinmek zorunda kalan bir kızım ben. Kendime ait tek bir şeyim yoktu. Ta ki... ...kulaklığın içinden bir ses gelene kadar. "Oh be... sonunda aldı biri bu kulaklığı." Bu bir arıza değildi. Bu bir tesadüf de değildi. Bu, beni anlayan ilk şeyin-bir sesin-hikayesiydi. Yalnızlık, geçmişin gölgeleri ve bir kulaklıkla başlayan sıradışı bir bağ. Korkacak mıyım? Yoksa sonunda birine güvenebilecek miyim? Bazı sesler, sadece duyulmaz... Kalbe işler.

Her şeyini kaybetmiş Umay ın Afran Çevikle yolunun kesişmesi

Hayalleri olan iki gencin berdel olması... 1 Eylül = 500 🥳

**Dünyanın dört bir yanından toplanan çocuklar gelecek için eğitildiğinde beklenmeyen sürprizler boy gösterdi. Kanla mühürlenen bir ayrılık, gölgeler tarafından yutulan beş çocuk. Unutulan bir geçmiş… Ve küllerin içinden yükselen ihanet. Geçmişin küllerinden doğan her sır, yeni bir ihaneti körükler. Artık güvenmek, savaşmaktan daha ölümcül. Dördü birbirine erişti. Sonuncununsa geri döndüğünde bir yabancıdan farkı yoktu.

Baş karakter ada trajik bir hastalığa yakalanıyor ve bu hastalık ona hayallerine ve hedeflerine engel olmasından korkuyor ve diğer baş karakter Egeyle tanışıyor hayatına bir ışık gibi giriyor ama kalan son günlerinde hayata karşı ve kendine karşı nasıl bir yol izliycek