Evlendiğimizde bizi bekleyen zorluklardan haberim dahi yoktu. Onunla her şeye vardım. Ama o gün sorguladım.

Ben asel anlamı bal olan bal gibi bir kızım sarı saçlı mavi gözlü ama bir sorun vardı. Üstüme bela çekme konusunda bir numarayımdır.

Her yara izinin bir hikâyesi vardır. Ve bazı hikâyeler, yıllar sonra gelen bir mektupla başlar… Doktor Serin Atasoy, mesleğinde başarılarla dolu, dışarıdan bakıldığında güçlü bir kadındır. Ama kimse onun içindeki kırık dökük çocukluğu bilmez. Sevgi yerine korkuyla büyüdüğü, sesini çıkaramadığı bir evde geçen yılları… Yalnızlığı, kabullenişi, suskunluğu… Bir gün, posta kutusuna düşen zarfta geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalır. Mektubu yazan kişi, onu büyüten kadın… ve hâlâ hayattadır. Ama bu kez, geçmişin sessizliği bozulmuştur. Serin, satır aralarına gizlenmiş bir itirafla, yıllardır ona yalan söylendiğini öğrenir. Gerçek ailesi, gerçek adı ve neden susturulduğu… Hepsi bir bir ortaya çıkmaya başlar. Şimdi Serin’iın önünde sadece geçmişin değil, kendi kimliğinin kapısı da aralanmıştır. “Kırık Kökler”, geçmişin gölgeleriyle yüzleşen bir kadının, kendini bulma yolculuğunu anlatıyor. Her şeyin yıkıldığı yerde, kim olduğumuzu hatırlamak mümkün müdür?

yeni kız ve popüler basketçi çocuk

Bütün ülkeye nam salmış ünlü Yıldız Aksoy`un kardeşi yeni şirket`in sahibi Esra Aksoy`un hayat mücadelesi...

Mehir Morana Yanık. İsminin lanetimi taşıyan genç bir kız. Hayatının başında en büyük terk edilişi yaşayan bir kız. İnsanların garip bakışlarına alışmış ve umursamamayı secmişti.

Kırık Ayna Bir ev. Beş kişi. Ve her biri diğerine yabancı. Aşk, ihanet, sırlar ve geçmişten gelen günahlar… Bu hikâyede herkes bir şey saklıyor. Ve bazı çocuklar her şeyi duyuyor. “Kırık Ayna”, masumiyetin kırıldığı, güvenin tükendiği, aile olmanın sadece aynı soyadı taşımaktan ibaret olmadığı karanlık bir dram. Gerçek hayat kadar yakın. Bir rüya kadar yabancı. Ve sonu, düşündüğünden çok daha ağır.

Birbirlerini çok seven fakat bir türlü adım atmayan,her defasında vazgeçmeye çalışıp kalbinden silemeyen bir çift düşünün.Sizce ne kadar trajikomik olabilir?

Ana karakterimiz Bigem Nil Yücel`in abisi olan Kılıç Bartu Yücel bir mafyadır. Kılıç`ın en yakın arkadaşlarından biri olan Baha Bora Mirza da mafyadır. Bir plan sonucu ana karakterimiz Bigem ile Baha tanışırlar. Bu süreçte de Bigem Baha`dan nefret eder ama sonradan gittikçe daha çok birbirlerine çekildiklerinin farkına varır ve yavaş yavaş aşık olur. Devamı için kitabı inceleyebilirsiniz.

Yıllar sonra sırlar geri dönüyor ve kader yeniden yazılıyor

Konuşamayan, kemik kanseri ve çeşitli fobileriyle mücadele eden genç bir kız, hastalığının getirdiği zorlukların yanı sıra, abisinin kızı kendince nedenleri ile şehirden uzak bir eve kapatması kızı kötü etkilemektedir. Genç kız, bir gün çaresizlik içinde evden kaçar. Bu kaçış sırasında, hasta ve kimsesizlere yardım eden ancak aynı zamanda yeraltı dünyasının da büyük ve güçlü figürlerinden oluşan gizemli bir örgüt ile yolları kesişir. Özellikle örgütün içindeki önemli bir adamla karşılaşması, kızın hayatında bir dönüm noktası olur. Bu karşılaşma, örgütün karmaşık dünyasının getirdiği tehlikelere ve gerilime zemin hazırlayabilir. Abisinin onu neden eve kapattığı ve bu durumun kızın örgütle ilişkisini nasıl etkileyeceği ise merak konusudur. Uyarı: Bu kitabın; gerçek hayat, kurum ve kuruluşlarla hiçbir ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür.

Nefha Aslan küçük yaşlarda “Balta” isimli bir katil tarafından annesi ve babası canice öldürülmüştür. Büyüdüğünde ise hayatının bir yerinde bu katili bulacağını biliyordu fakat ona aşık olacağını bilmiyordu

Bir kızın normal bir hayatı varken bir anda hayatına giren kişilerle değişen hayatı

Bir kızın normal giden bir hayatı varken bir anda hayatına giren kişilerle değişen hayatı

Azra normal bir hayatı olan bir kızken bir anda hayatına giren birkaç kişi ile değişen hayatı acaba bu bir tasadüfmü yoksa farklı bir şey mi???

Noyan kırallığında bir savaş çıkar ve bunla beraber karlus kırallığından olan Aras ile Sara tanışır sara sırılsıklam aşık olur ama saranın bilmediği bir nokta vardır aras noyan kırallığının baş düşmanıdır...

Sirnus krallığının prensesi layla ve nordina krallığının prensi ama kendini muhafız olarak tanıtan hazar tanışır peki bu aşk nasıl ilerler...

Belki zaman alacak ama olacak.

İnsan Mutluluklarının Kefaretini Kırgınlıkları İle Öder...

Bir akıl hastası, bir psikiyatrist, bir asker ve bir doktor. Kendi hayatlarını ortaya koyarak, oynanan riskli ama onların açısından zevkli bir oyun. Alkım Büyüküstün, genç bir psikiyatristtir. Yeni tayin olduğu akıl hastanesinde yatılı bir şekilde kalarak hastaları kontrol edip, her zaman gözetler. Geceleri gece yarısından sonra hastanede işlerin tuhaflaştığını ve bir şeylerin ters gittiğini hisseder. Bu garipleşen hisler karnına bir bıçak gibi saplanır.

Mercan Yılmaz nazik ve saygılı bir kızdır ama babası borçlarını kapatmak için onu ikinci eş ya da “kuma” olarak satmaya kalkışınca kaçar. Yolda Mercan` nı koruması altına alan zengin genç işadamı Alaz` la tanışır. İkili birbirlerine aşık olur ama Mercan` nı Alaz ` ın kardeşini öldürmekle suçlanmasıyla aşk nefrete dönüşür.

Benimki bir yasak aşktı. Hiç olmayacağım imkansız birine aşık olmuştum. Benimkisine aşk değil, sevda denilirdi. Bir sevdanın derinliklerinde kaybolmak, her anını yasaklarla ve çelişkilerle yaşamak ne demekti, bunu ancak içinden geçerek anlayabilirdim. Bir yanda sevdanın en saf hali, diğer yanda ise her adımda daha da derinleşen bir acı vardı. Her şeyin bir bedeli olduğu gibi, bu sevdanın da… Hejar Dinar, Mardin’in her köşesinde adı anılan, sadece gücüyle değil, duruşuyla da dikkat çeken bir adamdı. Koskoca Mardin ağasının tek oğlu olması, ona hem bir sorumluluk hem de bir yalnızlık yüklemişti. İnsanlar onun her hareketini izlerken, gözlerinden bir şeyler anlamaya çalışırlardı ama o, her zaman uzak dururdu. Yalnızca babasının gölgesinde büyümekle kalmamış, aynı zamanda tüm Mardin’in beklentilerine de omuz vermek zorundaydı. Ama ne yazık ki, kimse onu gerçekten tanımazdı. O, bir zamanlar çocukken birlikte oynadığım, gülüşünde bir güven olan Hejar’dı; ama şimdi o adam olmuştu. Ve ben, onu her geçen gün daha derin bir şekilde seviyorum, ama o kadar uzak ve imkansızdı ki… Bu bir imkansız bir sevdanın hikayesidir…

Yıllardır çocukluk aşkını gizlice izleyen ve hayatı ölümlerle dolu olduğu için onu hayatına almaya korkan Mirza Soylu. Mirzanın çocukluk aşkı olduğunu bilmeden onun mekanında solist olarak işe başlayan Lavin Savaş.

Kitabım dostluk ve arkadaşlık üzerine yazılmış bir hikayedir. Keyifli okumalar dilerim.

"Dancing Moon-Star", hayallerinin peşinden gitmek için hayatını riske atan bir gencin hikayesini anlatan bir roman. Kitabın başkarakteri, dansçı olma hayalini gerçekleştirebilmek için Kore’ye kaçan bir kız. Ancak, onun yolculuğu sadece fiziksel değil, duygusal ve zihinsel olarak da büyük bir mücadele içeriyor. Ana karakterin Kore’ye gitmesinin ardında, ailesinin ve toplumunun baskılarından kaçma ve kendi kimliğini bulma arzusuyla şekillenen bir içsel çatışma var. Dans, onun özgürlüğünü ve gerçek kimliğini bulma yolculuğunda bir kaçış değil, aynı zamanda bir savaş alanı. Kore’ye vardığında ise büyük bir keşif başlıyor: hayallerini gerçekleştirmek için güçlü bir azim ve bir dizi zorlu engel ile yüzleşmek zorunda. Roman, özünde hayallerin peşinden gitmenin ne kadar zorlu ve tehlikeli bir yolculuk olduğunu ama aynı zamanda bu yolculukta insanın kendi gücünü, cesaretini ve direncini keşfetmesini anlatıyor. Başkarakterin, dansçı olma yolunda karşılaştığı zorluklar, yalnızlık, yabancı bir ülkede yeni bir hayat kurma ve kendi kimliğiyle yüzleşme süreci, romanı derinlemesine bir keşfe dönüştürüyor. "Dancing Moon-Star", sadece bir hayalin değil, o hayali gerçekleştirme sürecindeki içsel dönüşümün ve insanın kendi güçlerini keşfetmesinin de öyküsü.