Melda bütün zorluklara rağmen çocuk büyütmüştü. Ama bilmiyordu ki daha da zor günler onu bekliyordu. Ailesi onu uyarmıştı o adamdan koca olmaz diye ve çocuğu olduktan sonra eve kabul etmedi. Ayaklarının üzerinde durabilmek için iş aradı ve buldu. Hem çalıştı hem de kızını büyüttü.

Kalem ile başlayip kurumuş gülle biter hikayem. + bir kitaptir

Lara, hayallerine ulaşmak isterken gizemli bir değişim yaşar. Gerçek güzellik ve kimlik üzerine düşündüren bir hikaye. "Hayatı kökten değişir"

bir metroda başlayan imkansız kaçış.

Bir okul. On ögrenci Ve zombilerle çevrili bir kabus

Kötü geçmişi olan bir kızın büyüdükten sonra katil olması ve görevini yaparken onu öldürmek için görevlendirilen Alex adındaki bir adamla tanışması.

Zamanın arasında, boşluğun altında kalmıştım. Tek isteğim onlarca masum insanın canını acıtan o mahlukatların hayatını kendi ellerimle yırtıp atmaktı. Fakat her düşüncem beni bir yeraltı zindanı gibi sopsoğuk yapsa da o... Onun yaşam dolu gözleri hayatım daha önce sanki hiç yaşanmamış gibi baştan yaratmak istedi beni. Ama nasıl yaşarsan öyle ölürsün. -Barlas... Onun titreyen sesini duyduğumda tek isteğim ilk defa bir insanı yaşatmaktı ellerimin arasından kayıp gidişini izlemek değil. -Gitme Hare, şimdi değil. İzin ver ilk kez istemişken birini yaşatayım. Peki benim bu zift dolu toprağımda bir kez olsun bir kalp yeşerecek miydi?

Takıntılı aşk, nasıl gerçek aşka dönüşür yada dönüşür mü? Asya’yı ilk görünce hemen aşık olmuştu Sarp, ve Asya’nın ondan nefret ettiğini bilmesi “seni sevmiyorum”demesi artık onu takıntılı adama çevirmişti. Onun için tek bir şey vardı Asya’nın onun olmasıydı.

Türkiye`de geçen bu Zombi Salgını hikayesinde 6 Adet Arkadaşın ölüm Kalım Mücadelesini Konu Alıyor.

Alp Öztürk. Adı fısıltıyla anılır. Göz göze gelen bir daha unutamaz. Ela gözlerinin arkasında, geçmişin karanlığı saklıdır.

Psikopat var ve şimdi bu yargılara gelen bi özel harekat komutanını kendine aşık ediyo ama sonra ebenin ayaklarını yaliyo spoiler yeter amk yada dur vazgeçtim bu konudan okuyun anlarsiniz abi kardeş ile ilgili onu söyleyim ve ikiside biraz sey

“Aynadaki Ben”, zihinsel bölünme, travma ve benliğin sınırlarını irdeleyen sarsıcı bir psikolojik gerilim. Gerçek ile kurgu arasındaki çizgiyi silen bu roman, okuyucusunu son sayfada bile huzursuz bırakacak kadar derin bir soruyla baş başa bırakıyor: “Sen gerçekten kim olduğunu sanıyorsun?”

Charlie`nin ormanda 5 günü

Lilith adlı 15 yaşındaki kızın babasının ölümünü kaldıramamakla birlikte cinayet işlemeye başlaması .

Bu bir aşk hikâyesi değil. Bu, bir ölüm hikâyesi… Kadınların sessiz çığlıklarını, bastırılmış öfkelerini, adaletsizliğe direnen gölgelerini anlatan bir anlatı bu. Her sayfası, yok sayılan hayatların yankısı. Her kelimesi, üstü örtülen bir cinayetin fısıltısı. “SENİN” CİNAYETİN; toplumun gözünü kaçırdığı, haber başlıklarında kaybolan, sadece rakamlara dönüşen kadın ölümlerinin ardındaki derin karanlığı açığa çıkarıyor. Kimi zaman bir annenin sessiz vedasında, kimi zaman genç bir kızın susturulan hayallerinde yankılanıyor. Bu kitapta anlatılanlar kurgu olsa da, ilhamı acı gerçeklerden alınmıştır. Bu, bir kadının değil, kadınların sesi. Ve bu cinayet... belki de senin, benim, hepimizin göz yummasıyla işlendi. Unutma, bazı cinayetler yalnızca silahla değil, sessizlikle de işlenir...

Terkedilmiş Bir Hastane.

Senin seçimlerin ile ilerleyen bir hikaye

"Bazı karşılaşmalar tesadüf değildir... Ve bazı duygular, inkar edildikçe güçlenir." Deniz Aras Karal. Soğukkanlı, karanlık dünyanın içinde büyümüş bir mafya lideri. Emir verirken tereddüt etmez, duvarlarıysa kimse tarafından aşılmamıştır. İpek Karaca. Sahne ışıklarının altında parlayan, özgürlüğüne düşkün, hayatı kontrol etmeye alışkın bir oyuncu. Bir gece... Bir kaçırılış... Ve iki zıt dünyanın sert çarpışması. Nefretle başlayan bu yolculuk, beklenmedik bağlarla örülür. Ancak her duygunun bir bedeli, her seçimin bir gölgesi vardır. Ve bazen... en karmaşık hikayeler, en çok iz bırakanlardır.

Bu yaşanmış olay, ismini gizli tutan (isimler değiştirilmiştir), sonrada maalesef irtibatımızın koptuğu, yaşadığından da emin olmadığım bir dostuma aittir. Yedi yıl kadar önce Wattpat hesabımdan paylaştığım ve yüzbinlerce okunmaya erişen değerli bir hikâyedir. İnsana bulmaca çözüyor hissi veren (tabi yazarken düzenleme yaptım); Korku, Gizem, Gerilim ve Dramın iç içe olduğu; ilk bölümlerin belki sıkıcı, ama ilerleyen bölümlerde okumak için can atıp korkacağınız, ama okumaktan vazgeçemeyeceğiniz bir hikâyedir. Yıl: 2008 Paranormal Oyun (Ben Sana Layık Değilim) İyi okumalar.

avukat DİLAY ALKANIN hikayesi yeni tanıştığı müvekili, aslında yılar önce şans eseri tanıyıp aşık oldugu adamla yılar sonra karşılaşmasının hikayesi . Bizi neler beklediğini bilemeyiz, kimseye güvenemeyiz

Kuzeyin sisli gri gökyüzü altında, yüzlerce yıldır ayakta duran Ravenshire malikanesinin uyanmasına sebep olan bir olay olmuştu o gün. Sisler arasında uyuyan malikane artık uyanıyordu...

Küller soğudu sanıldı. Cinayetler durdu, şehir unuttu, insanlar sustu. Ama Ağıt Tarikatı hiçbir zaman yok olmadı—sadece gözlerini yeniden açacak günü bekledi. Yıllar sonra, bir af kararıyla serbest kalan Michel Larson, geçmişin kanlı gölgelerinden çıkıp özgürlüğe adım attı. Ancak onu bekleyen ne barıştı, ne de kefaret... Şehir yeniden uyanıyor ve katiller artık sadece inançla değil, inançsızlıkla da besleniyor. Sokaklarda derisi yüzülmüş bedenler, yüksek binaların tepesinden düşen sessiz mermiler, kurbanların teninde asit damlalarıyla çizilmiş ayetler… Tarikatın üyeleri farklı milletlerden, farklı geçmişlerden ama aynı karanlıktan geliyor. Ve içlerinden biri sadece öldürmüyor—arındırıyor. Çünkü bu kez amaç ceza değil, yeni bir din kurmak. Michel geçmişiyle yüzleşirken, bir başka genç adım atıyor karanlığa: Shantel — Ellie ve Jill’in kızı. Kanında sırlar, gözlerinde karanlık var. O, kim olduğunu bilmiyor. Ama tarikat onu biliyor. Ve onu istiyor.

Bu hikâye; öğretmen Fuat Erdağ ve eşi Füsun Erdağ`ın başından geçen olayları konu alacaktır. Kişilerin izni sonucu buraya ve belli sosyal ortamlarda yazıya geçilmesi için izin alınmıştır. Hikâye Fuat Erdağ`ın ağzından yazılmaktadır. İyi Okumalar Dilerim. _murat_

İzem Kırca babası tarafından canlı canlı gömülüp, intikam almak isteyen bir kızdır. Ama hesaba katmadığı bazı şeyler vardır...

Derin Ayer Psikoloji anabilim dalında tez dönemine yeni geçmiş bir yüksek lisans öğrencisidir. Sigmund Freud üzerine uzmanlaşmak isteyen genç kız, okuldaki hocalarından birinin tavsiyesi ile bölüme yeni gelen Can Ardel adında bir akademisyeni danışmanı olarak belirler. Can Ardel hayatı boyunca bütün çalışmalarını Sigmund Freud üzerine yapmış, bu alanda artık tanınan ve bilinen bir isim haline gelmiştir. Can Ardel bütün bunların yanında gizemli ve akıl almaz derecede dengesiz bir adamdır. Derin Ayer ile inişli çıkışlı gerilimin asla eksik olmadığı bir ilişkinin ortasına düşüverir. Derin yasak bir aşkın getirdiği vicdanın yanında bir yandan da akademisyen babası ve her konuda babasına destek çıkan annesinin baskıları ile boğuşurken Can Ardel hayalinde yaşattığı Freud’un yansıması ile iç hesaplaşmalar verir. Freud ile her fırsatta konuşan, bazen kavgaya tutuşan Can için hayat Derin ile yaşadığı yasak ilişkiden daha karmaşık bir hal alır. Şehirde bir yandan belli statüden kadınların öldürüldüğü seri cinayetler gerçekleşirken, bir yandan da tehlikeli bir macera başlar. Katil karakterlerin olduğu Üniversiteyi kendine hedef belirleyince korku kaçınılmaz bir hal alır. Can Ardel`in Freudyen ekole bağımlılığı ve Sigmund Freud takıntısı sadece kendisini değil çevresindeki herkesi tehlikeli bir maceraya sürükler. Aşk libidonun bir yansıması mı? Yoksa tutkunun bir oyunu mu? Gerçek sevgi mümkün mü? Yoksa hayattaki ilişkilerimiz büsbütün yarar ilkesine mi dayanıyor? Freud ile bir gece, tutkunun peşinden koşanların, ateşe yürüyenlerin ve yanmaktan çekinmeyenlerin serüvenini gözler önüne seriyor. Her karakterin bir öyküsünün olduğu, yanarak ateşe koşanların hikayesinde; Sigmund Freud karakterleri yönlendirmekten çekinmiyor.