Cghyg chfhtifufgigg

İtalya`dan, İstabul`a gelen üç gencin, İstanbul da yaşadıkları. (Kapak değişecektir!)

22 yaşındaki Duru ÖRZAN, hayatı boyunca sadece babasıyla yaşamıştır. Annesinin ölümüne dağir anlatılanlar, Durunun hafızasında şişli ve eksiktir. Babasının zoruyla gittiği iş yerinde yolu 24 yaşındaki Tuğra DİRİ ile kesişir. Tuğranın geçmişi de en az Durununki kadar karmaşıktır. Bu karşılaşma Duru ve Tuğra, geçmişinsessiz sırlarını aralarken birbirlerine çekilirler; ama öğrendikleri gerçekler onları hem birbirine yakınlaştırır, hemde uzaklaştırma tehtidi taşır

Daha çok yeni bir kitap hemen yayınlamacam

Bulutlar ağladığında en tepede... o zaman güneş uzaktan seyredermiş... İşte bu bir Bulut ve bir Güneş hikayesi...

Sesiz bir adam ve acı bir hayat kaybetikçe savaşan kazandıkca kaybeden bir hayatın nekadar kararlı ve ne kadar savaçı ve ne kadar acımasız olabileceğini hiç düşündünüz mü? Külerinden doğan bir adamın saygı ve korku arasında verdiği acımasız mücadele buyrun beraber okuyalim

Efil Altay… Sosyal medyanın göz kamaştıran fenomeni. Milyonlarca takipçi, ışıltılı bir hayat ve bitmeyen sponsor anlaşmaları. Ama tüm bu gösterişli dünyanın ardında, yalnız ve eksik bir kalp vardır. Bir gün, ünü kendisinden bile büyük olan karizmatik Rüzgar Karaca ile yolları kesişir. İkili, şöhretlerini katlayacak bir anlaşmalı evlilik yapmaya karar verir. Her şey planlıdır: sahte gülümsemeler, kusursuz pozlar, milyonların önünde sergilenen kusursuz bir aşk masalı… Fakat hesap edemedikleri bir şey vardır: Kalpler planlara uymaz. Zamanla gösteri gerçeğe, rol tutkuyla karışır. Sahte başlayan bir hikâye, Efil ve Rüzgar’ın dünyasını altüst edecek gerçek duygulara dönüşür. Şöhret, çıkar ve aşk arasında sıkışan bu iki kalp; gerçek mutluluğa giden yolda en büyük sınavlarını vermek zorunda kalacaktır. “Aşk, bazen en beklenmedik anda sahneye çıkar.”

Burada yayınlanmayacak taslak yanlışlıkla yayınlamam inşallah Yazım tarihi: 5 ağustos 2025

Genç ve yeni yazar olan Deniz ile Yüzbaşı Demirhan yıllar sonra beklenmedik şekilde karşılaşırlar. Bu karşılaşma ikisini de dumura uğratır. Bir taraf hâlâ üzgün, bir taraf hâlâ aşık. Belki de her iki taraf... Deniz ve Demirhan`ın bazen geçmişlerine bazen de yarınlarına yolculuk yapacağız. Keyifli okumalar dilerim...

"Kavuşmak bir ömre bedeldi ama ayrılık her güne ölüm getirdi..."

O gün çarpışmaları tesadüf değildi. Her şey kaderin bir oyunuydu. Ve Mina kaderin oyununa ayak uydurmaya karar verir. `Hayat, tesadüf gibi görünen ince hesaplarla doludur. Sen sandığın kadar rasgele düşmedin kalbime.`

Gözlerini hastane odasında açan Nevra ne olup bittiğine anlam veremiyordu...

20`li yaşlarında aniden kabuslar görmeye başlayıp geceleri zindan olmuş bir kızın aslında gördüğü şeylerin bir kabustan öte olduğunu hissetmesiyle başlayan serüveninde geçmişini bulma arayışına girer ve artık yüzleşmesi gereken gerçekler gözler önüne serilir.

Kitap kapağı düzenlenecektir.

Havin ve poyrazın hikayesi … İkisi de yemin etmişti birbirlerinden nefret edeceklerine .

Yaşanmış hikayeleri anlatacağım. Okuyan bir kişinin dahi fikir dünyasında değişiklik yapabilsem yeter. Yazar değilim, olma kabiliyetim de yok ama anlatacak çok şeyim var.

Bir kız komaya giriyor ve koma da rüyada gördüklerini anlatıyor ve sonunda uyanıyor

Hayatımın tamamen başladığı o gün

Ailesini küçük yaşta kaybetmiş olan Defne ve abisi Çınar`ın hayatını ele alır . Çınar`ın avukat olması ile tayini Eskişehir`e çıkar . ve Ankara`dan Eskişehir`e taşınmak zorunda kalırlar .

Saf bir sevginin üzerini kanlı bir tutku örtebilir mi? Bir panzehir ne kadar iyileştirebilir bir insanı? Ya da ne kadar öldürebilir bir insanı? Karanlıkla aydınlığın birbirine karıştığı bir hikayede gerçek ile yalan arasındaki çizgi bulanıklaşıyor. Her adımda biraz daha derine çeken tutku aynı zamanda ölümcül bir tuzağa dönüşüyor. Bir yanda kalbi titreten saf bir sevgi. diğer yanda kanın ve ihanetin sıcak kokusu... Ve tüm bunların ortasında, hem kurtuluş hem de sonu getirebilecek kadar güçlü panzehir. Peki kurtuluşun bedeli ne kadar ağır olabilir?

Geçmişini unutmuş bir kadın; Hilal Karahan… Ve geçmişinden tanıdığı iki adam; Karan Işıktutan ve Deniz Çölaşan… Hayatın akışı içerisinde sürüklenirken her şey tam vaktinde oldu. Geçmişin büyük aşkı yeniden alevlendi. Kadın iki adama da aşık oldu. Birine ilk görüşte, diğerine tüm kalbiyle… Yalanların ve sırların olduğu bu yaşamında, eskiyi hatırladıkça canı çok yanacaktı. Bocalayacak, arada kalacak ve kimin gerçek aşkı olduğundan emin olamayacaktı. Her aşk gibi ani ve güzelliklerle başlayan bu aşk, ona sihirli bir geçmişin ve büyük bir sevdanın kapısını aralayacaktı. Ama bazı gerçekler, çok yaralayıcıydı.

Bilmem ne olduğunu

Hikâye okuyup görün çünkü ne kadar açıklamaya çalışırsam çalışim tam olarak yansıtamayacam ve belki bu sizin okuyacağınız bir kitap olacakken buna engel olabilir.

Blablabla Neehsksnsknsksmsk

Rüzgâr, tozlu avludan geçerken eski taş duvarların arasına karışıyor, bakır tepsilerde çay bardakları titriyordu. Avlunun ortasında uzun, ağır bir sofra kurulmuştu. Halılar yere serilmiş, sofranın başına iki aşiretin en yaşlıları oturmuştu. Efsa, annesinin hemen yanında, başı hafif öne eğik duruyordu. O an sadece gümüş bileziklerinin bileğinde çıkardığı ince sesi duyabiliyordu. Kulağı, karşı taraftaki derin ve sert erkek sesine takıldı: “Kan davası bitecek… İki taraf da sözünü tutacak.” Sözler, sofranın üzerinden sert bir taş gibi yuvarlandı. Karşı aşiretin reisi, kara bıyıklarının altında dudaklarını sımsıkı kapatmış, gözlerini Efsa’nın babasına dikmişti. Babasının sesi tok ve sakindi: “Kızım Efsa, oğlunuz Polat Ağa ile evlenecek. Oğlum Cihan da kızınız Alya ile…” Cümle tamamlanmadan, Efsa’nın içi buz kesti. O anda istemsizce başını kaldırdı. Gözleri, sofranın diğer ucunda oturan genç kıza, Alya’ya takıldı. Zehra bakışlarını yere indirmişti. Ama Efsa, ağabeyi Cihan’ın onu nasıl dikkatle izlediğini gördü. O bakışlarda yılların sessiz bir sevgisi vardı. Bir anlık sessizlik çöktü. Sadece rüzgârın halıları hafifçe dalgalandırdığı duyuldu. Sonra yaşlılardan biri, ağır bir nefes aldı: “Berdel, töre gereğidir. Verilen söz bozulmaz.” Efsa, sofrada kimin gülümsediğini, kimin dudaklarını ısırdığını seçemedi. Çünkü içinden tek bir soru yankılanıyordu: “Benim hayatım ne zaman benim olacak?” O sırada Cihan, bakışlarını Alya’dan ayırmadan başını eğdi. Sonuçta ne şekilde olursa olsun kavuşmuşlardı. Cihan, Efsa`nın yıkılmış halini bile görmemişti. EFSA & T. POLAT