Normal bir hayat süren Asena, her şey yolunda giderken annesini kaybeder. Bu acı Asena`yı derinden yaralamış olsada, annesinin vefatından bir süre sonra yeni bir eve taşınmak için eşyalarını toplarken bir kitap gözüne çarpar. Kitabı eline alıp incelediği zaman bunu alan kişinin annesi olduğunu hatırlar ve gözünden bir damla yaş kitaba damlar. Asena bir dilek diler "Keşke bu dünyadan yok olsam!" Kim bilir belki de Asena`nın dileği gerçek olur.

Ölümlü ve ölümcülün aşkı ve bu dünyadaki yansıması. Sadece bir kitap değil hayata ayna tutan bir yolculuk. "Nereden bilebilirdim ki kaderim de bir ölümlünün değil bir ölümcülün var olduğunu. "

Vampirler terk ettikleri toprakları Cadılar ile kurt adamlardan almak için geri dönmüşlerdir. Vampirlerin dönmesiyle büyük bir savaşın ilk kıvılcımları yanar ve büyük bir savaş başlar. Cadılar ve vampirler yıllar süren bir savaşa girer. Fakat savaş bittiğinde herkes köşesine çekilir. Ama şehirde beklenmedik bir tehlike baş gösterince Cadılar, kurtadamlar ve vampirler arasındaki sessizlik anlaşması bozulur. Artık şehir büyük bir tehlikeyle karşı karşıyadırlar. Not: Kitabım şimdiki zamanda başlayıp çokça geçmişten detaylara yer verecek. Lanetli Soy serisinin ilk kitabı.

Karanlık, soğuk, yağmurlu ve kanlı bir sokak. Bir bebeğin ağlayış sesiyle, çığlığıyla dolmuştu...

DONUK KANLAR,MEVSİMLERDEN KATLİAM. ZOMBİLER VE VAMPİRLER AYNI EVRENDE YAŞAR,FANİ OLANLARDA VAR...

Uzay boşluğunda, uçsuz bucaksız bir galakside evren enerjisinin dengesini sağlayan bir gezegen, Pearl... Gezegendeki canlılar dünya insanına benziyordu, onlar gibi uyuyor, yiyor, içiyor, onlar gibi duygular taşıyorlardı. Tek farkları Pearl halkının özel güçlere sahip olması idi. Yıllar önce Pearl`ın kraliçesi ikiz kız doğurup ölürken Kral derin bir hüzne boğulmuştu. İkizlerden bir iyi olanın adı Jaynah, kötü kalpli olanın ise Saynah idi. Saynah`ın kıskançlığı babasının düşmanları ile birlik olup kendi halkına ihanet etmesine neden olmuştu. Öyle ki kardeşinin aşkını çalmaya çalıştığı yetmiyormuş gibi bir de sonsuz güç ve enerjide doğan yeğenini dünyaya kaçırmıştı. Hiray yıllarca teyzesiyle Dünya`da yaşarken tüm bu olanlardan habersizdir. Ta ki Pearl`ın görevlendirdiği muhafızı onu bulana kadar. Meyra Hiray`ı ikna edip Pearl`a geri götürmeye çabalarken Prens`in aşkıyla, öfkesiyle ve inadıyla savaşacaktır. Tek savaşacağı bunlarla kalmayacak, bir de görünen düşmanlarla mücadele edecektir. Kayrınlar, eğer Prens Pearl`a geri dönerse yenileceklerini çok iyi bildikleri için Prens`i öldürmek için ellerinden geleni ardına koymayacaktır. Meyra tüm bunların farkındadır. Ve mücadelesi aşkına galip gelebilecek miydi? İşte bunu kendisi de bilmiyordu...

Bir kedinin gözünden dünyamız...

Instagram: azimet340 Garanti veriyorum. Hikayeyi bitirdiğinizde ben bu hikayeyi neden daha önce görmedim diyeceksiniz!! Kan Borcu isimli ilk Fantastik ve mafya hikayesidir. Hikâyenin bütün hakları şahsıma aittir. En ufak taklit veya kopyalamada gereken yapılacaktır. Ateş Yıldırım. Ela Dinçer. Kırmızı bir göz geleceğe açılan bir pencere olabilirmi? Kırmızı bir göz olacakları ve ölecekleri görebilir mi? Bulunamayan bir kan Ateş`in geleceğini değiştirebilir mi? şiddet içeren sahne ve konuşmalar geçecektir. Bunu bilerek okuyunuz. "Kan grubu ne biliyormusunuz ?" Dediğinde iki adam baktı sadece. AB Rh negatif dedi dede sıkıntıyla. Hemşirenin bakışları değişti. Bin kişinin sadece yedisinde olan bir kana sahip olmak nasıl bir kaderdi. Şansı varsa kan bankasında vardı. Yoksa ne olacaktı, yada yetmezse. ***** "Bana artık kan borcu var Ateş Yıldırım`ın. Zamanı geldiğinde isteyeceğim." Yaman Bey sayıklar gibi konuştu. Kan borcu.! Kan borcu.!

Hayat bizlere hep seçenekler sunar. Önemli olan doğruyu seçmektir. Ya doğrularımız aslında hatalarımızsa? Güçsüzlerin savaşına hoş geldiniz!

Bitmeyen bir dünyada bitmeyen imkanlarla büyünün, bilimin ve cahilliğin olduğu bu dünyada bir macera Not:hata olursa rica edersem söyleyin yazim hatasi, noktalama hatasi, cümlede anlam hatası UYARI:Kan ve şiddet ögelerine yer verilmiştir

Yıl 1653. Xavier adında bir tanrının yasak bir sevgilisi vardı, Rose. Rose sadece bir ölümlüydü. Ne yazık ki, vebadan öldü. Xavier diğer tanrılar tarafından alay konusu oldu... ona bir ölümlüyü sevmenin sonuçlarını söylemişlerdi... sonsuza kadar yaşamayacaklardı. Ama Xavier Rose`u beklemeye kararlıydı. Rose`un yeniden doğmasını her seferinde beklemeye...

Lunaria Astoria sıradan bir genç kız gibi görünüyordu; ama zihninde fırtınalar kopuyordu. İnsanların rüyalarına gizlice sızabiliyor, bilinçlerini manipüle edebiliyordu. Bu güç, onu hem dış dünyadan, hem de kendi içinden koparıyordu. Okulda yalnız, dışlanmış ve korkulan biriydi. Kimse gerçek yüzünü bilmiyor, kimse onun içindeki karanlığı anlayamıyordu. Ta ki, gizemli bir mektup gelene kadar… Astral Akademi, dünyanın en gizli ve tehlikeli yeteneklere sahip gençlerin yetiştirildiği bir okuldu. Burada, astral seyahat, ruh göçü, rüya kontrolü ve zihin okuma gibi güçler öğretiliyordu. Lunaria, kabuğunu kırmaya ve içindeki gücü anlamaya çağrılmıştı. Ama akademide her şey göründüğü gibi değildi. Her dolunayda bir öğrenci komaya giriyor, bazıları ise bir daha asla uyanmıyordu. Lunaria, bu gizemin merkezindeydi ve gücüyle hem akademiyi, hem kendi ruhunu korumak zorundaydı. Karanlık sırlar, ihanetler ve sınırları zorlayan büyüler arasında, Lunaria’nın yolculuğu başladı. Kendi benliğiyle, dostlarıyla ve düşmanlarıyla yüzleşirken, gerçek gücün ne olduğunu öğrenecekti. Ve öğrendiğinde, dünya asla eskisi gibi olmayacaktı.

Canavar ve Küçük kızın Masalı Kötü Son la bitmektedir.

Bu bir kalp değildi. Bu bir kalpten fazlasıydı. Dünyaya zarar veriyordu, fakat kimse bu laneti tanımıyordu. Peki şimdi size sorayım; sevdiğiniz kadın dünyaya zarar veriyorsa ne yapardınız?

İntikam arzusuyla tüm diyarı lanetlemiş kimsesiz bir kralın kehaneti yıllar sonra ortaya çıkıyor...laneti yalnızca 14 genç lekeliden biri bozabilir. Tüm diyarın kıyamete sürülüşüne şahit olmaya var mısınız?

Milyonlarca masal okundu, dillerde milyonlarca rivayet dolandı. Ama bir tanesi sadece yalnız kalplere ekildi. Corvina Meadow, Manhattan`ında yaşayan tasarımcılardan sadece biriydi. İşinde başarılıydı ancak ona bakan gözlerin yorumuyla `pırıltısı` yoktu. İçine kapanık bir çocukluğun lik evresinde devam etmesi Corvina için de sürpriz olmamıştı. Nihayetinde doğum günü sabahında gitmek zorunda olduğu iş görüşmesi de istediği gibi sonuçlanmadı, hakkı olduğunu düşündüğü işi kaçırmıştı. Görünmez olduğunu hissettiren kalabalığın içerisinde umutsuzca bir dilek tuttu. Ama beklediğinin aksine onu dinleyen biri vardı: Gökyüzündeki vadedilen ruhu.

Lyra alkam büyükannesinin yanına gittiginde istediği sadece biraz vakit gecirmekti Peki bunu başardımı Onun ruhunu kendine alan bir adamdan bahsediyoruz ve bu yüzden lyra yı öldürmek isteyen ruhlardan Lyra kaçabilecekmi yoksa bu ruhlara esirmi düşecek "bana bunu yapmak zorunda mısın" "emin ol benim için hiçbir önemin yok" Peki buna eminmiyiz? ○●○●○●○●○●○●○●●○ Eğer bu kitap beğenilir diğer iki kitabımızda yayınlayacağım Watpad adım Sadecelerdenzeynep_

“Sen bana ölümü bahşedeceksin küçük ecelim.”

Rüzgar, atın yelesini savururken kendi evine doğru gitmenin huzuru vardı içinde. İntikamını en etkileyici şekilde alacaktı. Hakkı olan her şeyi geri alacaktı. Bir gün gelecekti. O gün geldiğinde gerçek Kuzgun`un öfkesini göreceklerdi. Ancak o güne kadar kendisine yakın tutması gereken biri vardı. O kişi öldürdüğü adamın yan odasında kalan Prenses Freya`ydı. Bütün kraliyet soyundan nefret ediyordu ancak bir tek o, bir tek Freya, ona güzel geliyordu. Nefret edilemeyecek kadar güzel. Çünkü Freya Kuzgun`un ilk ve tek aşkıydı. Bütün bu planlardan onu bir tek kendisinin yanındayken koruyabilirdi. Bütün Solthania İmparatorluğu`na meydan okuyacak güçte olan Kuzgun, bir tek Freya için dizlerinin üstüne çökerdi. Çünkü bu aşktı. Ancak bu aşk bütün Solthania`yı tehdit edecek derecede büyüktü. Çünkü Kuzgun aynı zamanda Theodore Rosenheim`dı. Solthania`daki en yetenekli asker. Asker güçleri vardı. Karanlık büyüsüne hükmediyordu. Bu karanlık Solthania`yı içine alırdı almasına ama yanında korumak için tuttuğu kadın aydınlık ruhları temsil ediyordu. Bu iki tezat yürek, kıyameti başlatacaktı.

Mitolojiden esinlenerek yazılmaktadır. Sizleri Senem`in mitolojik Dünya`ya girerek. Ulu Ruh Gömeç`in yardımıyla Toprak ve Ay` ın varış Tanrıçası Ayana kimliğiyle Savaş Tanrısı Kubai`nin Yolculuğuna beklerim. Sonları nasıl olacak? Şeytan Erlik ne yapacak? Heyecanla devam eden Tanrı ve tanrıça olaylarına sizleri misafir olarak beklerim.

Fantastik kitaptır, ilk kitabım

Gökyüzü cennetinde tanrılar arasında bir telaş vardı. Saniyeler hiç bu kadar hızlı ilerlemiyordu. Hava da kırmızı bir toz bulutu oluştu. Tanrılarını içine aldı. İnanılmaz bir çığlık ve patlama oluştu. Herkesin duyduğu tek ses "ALEA İACTA EST." Tüm tanrılan sesin baskısına daha fazla dayanamayıp yere kapaklandı, nefes almakta dahi zorlanan tanrılar daha önce böyle bir şeyle karşılaşmamıştı. Onlar tanrıydı hepsi birer yaratıcıydı.Tüm tanrıların üzerinde tek bir tanrı vardı `PRİMO`.

Babasının tayini sebebiyle Ankara`dan istanbula giden 19 yaşındaki Asena, yeni okulda Burak ve yusuf adında iki kişiyle tanışır. Fakat yusufun ve Babasının amacını öğrendiğinde çok geç olacaktır.

BİR KIZ MEHLİZ ŞAH. BİR PORTALA YANLIŞIKLA KURBAN EDİLİR VE KENDİNİ DAFEN DİYARINDA BULUR YANİ İSKELET ŞEHRİNDE...

Kamari Krallığı`nın varisleri Eleanora Kamari,Sora Kamari ve Mark Kamari babalarının yani kral Harrison`ın ölümü ile tahta geçmek için aralarından birini seçeceklerdir. Ancak babaları Harrison hepsine bir mektup bırakır. Mektuptaki görevleri kim yerine önce getirirse Krallığı o yönetecektir. Ancak kardeşlerin hesaba katmadıkları birşey vardı. Bu hikayede kim hükümdar olursa diğer kardeşlerini öldürecekti... Artık kardeşlik yok. Kan, düşmanlık ve binbir türlü yalan vardı. Krallık artık şarkısını söyleyecekti. Krallığın şarkısı başlıyor...