Bu kitabı keyfiyen yazıyorum zorunlu değil okumak isteyen okusun kendi tarzında yazıyorum

Bir sihirbazın gizemli dokunuşları, güllerin fısıldadığı sırlar ve ışıltılarla çevrili bir dünya... Pekin, sıradan bir sihirbaz değil; çocukların yüzünü güldüren, hayallerini süsleyen ama kendi ruhunu sessiz bir gölge gibi taşıyan bir adam. Algın ise kaderin acımasız oyunlarından kaçarken, sihirbazın hayatına giren genç bir öğretmen. Onların yolları, karanlık bir gecede kesiştiğinde, bu tren yalnızca bir ulaşım aracı olmaktan çıkar; sırlarla örülü bir kader düğümü haline gelir. "Pekin`in Treni", yalnızca fantastik bir yolculuk değil; arkadaşlık, cesaret ve kendini keşfetme üzerine yazılmış bir masal. Her sahnesinde bir damla sihir, her sayfasında bir kalp atışı saklı. Biletinizi alın... macera yeni başlıyor❣

“Royal Academy’e hoş geldin, diana sindrella” dedi beyaz üniformalı adam. Şaşkınlıkla anlık olarak yaslandığım beyaz korkuluklardan sırtımı çekip “Ne dediniz bana, ben bir sindrella mıyım?” Diye sorduğumda sorum havada asılı kalmıştı. Etrafımızı saran kalabalıkta benim gibi şaşkın olmuşlardı ama benim gözlerim tek bir kişiye bakıyordu. Bana özlem ve derin sevgiyle bakan cam mavisi gözlere…

“Derin Zifir, tanrıların hükmünden bağımsız doğmuş bir kızın, Sidra’nın hikayesi. Yusufçuksuz dünyaya gelmesi, onun lanetli mi yoksa özgür mü olduğunu sorgulamasına neden oluyor. Ancak bu sadece başlangıç. Cangıl’ın karanlığında tanrıların sesi yankılanırken, Sidra kendi kaderini yazmak zorunda. Özgürlüğün bedeli ne kadar ağır olabilir? İşte bu, kitabın asıl sorusu.” Tanrıların bile yanılabildiği, özgürlüğün tatlı bir yalan olabileceği, kaderinse baştan yazılabileceği bir dünya düşün. İşte orada, Sidra var. Yusufçuksuz doğmuş, yani kurallara ait olmayan biri. Peki, böyle bir dünyada özgür olabilmek mümkün mü?” Sidra, hiçbir zaman ait olamadı. Yusufçuksuz doğan ilk insan olarak, onu koruyacak bir kanat bile yoktu. Ama belki de asıl laneti buydu: Özgürlük. Sınırları olmayan bir dünyada kaybolmak… Ya da kendi yolunu kanla, küle ve unutulmuş hikâyelerle çizmek. Tanrının bile tereddüt ettiği bir kaderin içinde, Sidra ya kendini bulacak ya da her şeyi yok edecek.

🔅 Kitapda yetişkin içerik unsuru, argo, şiddet ve psikolojik şiddet içermektedir ona göre okumanızı tavsiye ederim. Yeni yaşının uğur getirmesini beklerken lanet getireceğini bilemezdi Fiorella, geçmişte yapılan hatanın bedellerini de kaderine işlenip yaşayacağını da. Doğum günü balosunda tanıştığı dedektif ile hem babasının ölümünü hem de şehrine inen bu garip yaratıkların peşine düşerler. Ama bilmedikleri bir şey vardı ki bu yolda sadece gizli sırlar yoktu, birbirini katletmeye hazır büyücülere ve cadılara rastlayacak, aslında kendisininde onlardan biri olduğu ortaya çıkacaktı. Nereden bilebilirdi ki dedektifle geçmişiyle kaderinin bağlantılı olduğunu. Belki de bu yolculuk sadece lanet için değildi?

İntikam bir insanın gözünü kör ettiğinde onu ne duyguları, ne de mantığı durdurabilirdi. Çünkü söz konusu yaşadığını yaşatmaksa kimse gözünü kan bürümüş birinin önüne geçemezdi. Ve söz konusu intikamsa, masumların canının yanması kaçınılmazdı. Perdosteria. Yıllar önce dokuz krallığın birleşip kurdukları o krallık. Ve bu krallığın başına geçecek bir prenses. Aura Crowded. Bir prenses için gayet normal bir yaşam süren Aura`nın hayatında her şey yolundaydı. Arkadaşları, ailesi ve gelecekte çıkacağı tahtı... Her şey alıştığı gibiydi. Lakin tüm bu monoton hayatın tek gecede alt üst olacağından habersizdi. Anka Kuşu ve Davetsiz misafirin ziyaretiyle tüm hayatı değişecek ve kendini bir anda acımasız bir savaşın ortasında bulacaktı. Kayıplar verecek, canı yanacak, bu uğurda öldürecek ve hatta belki de ölecekti. Bu, bir prensesin hak ettiği taht için verdiği bir savaşın hikayesi. Bu, o prensesin savaşın ortasında aşkı bulma hikayesi. Bu, hayatını çalanların hayatına davetsiz misafir olan bir çocuğun hikayesi. Bu, intikamın yaktığı canların hikayesi. Bu, yapılan hataların harladığı bir yangının hikayesi. Aura kendini tam ortasında bulduğu bu yangından sağ çıkabilecek miydi?

O aydınlıkta durmuş bana bakıyordu. Omuzu ve başı arasında sıkıştırdığı kemanı çalıyordu Meledosi göğsümde ki hissi kanatıyor oluk oluk kanıyordum, ben hiç bir zaman aydınlığı sevmemiştim. Arkamda kalan karanlık kanın arasına süzüldü büyüdü ve onu yuttu. Elvis`in aydınlığı yenildi. Karanlıkta onun koca ve uzun bedenini gördüğümde başımı kaldırmış onun karanlık gözlerine bakmıştım. Karanlık bir gökyüzü gibiydi. Umut var eden bir karanlık. "Leydim," dedi. Oluk oluk kan akan hissi örttü. Kanı durdurdu. "Kanınız karanlığıma karıştı, şimdi söyleyin ben sizden nasıl kopacağım." Aşk delilikti ve karşımdaki varlığın aklı yerinde değildi. "Leydim, Kara Büyücü Coleman emrinizde." Ben Perla. Soylu Ütopya`nın Kral Benjamin ve Kraliçe Amy`in kızı Perla. Annem ve babamın Karanlık ile yaptığı anlaşma yüzünden karanlığa mahkum olan bir periyim. Ben Soylu Melez Perla Hayır... Ben Karanlığın Hükümdarı Perla`yım. Ya asıl iyi olan aydınlık değilde karanlıksa?

Kendimce yazıyororum

Macera ve gizem dolu.

Prenses Alice başına geleceklerden habersiz taç giyme törenine katılır, peki bu savaşta hayatta kala bilecek mi?

Gözlerini kapıdan ayırmadan ablasının zihninde şekillenen ve esasında cevabını öğrenmeye pek de hevesli olmadığı o soruyu yanıtladı; "Geldiler," dedi. Ablası sessiz çığlığını boğmak ister gibi elleriyle sıkıca ağzını kapattı. Gözlerinden taşan korku neredeyse elle tutulur vaziyetteydi. Kız kardeşi gergin bakışlarını ablasına çevirdi ve devam etti; "Buradalar!"

Tokito dünyasında insanlara hizmet eden bir insandı. Öldüğünde Tanrı tarafından affedilerek başka bir dünyaya gönderildi. Tokito, gözlerini açtığında suların büyüyle oluştuğu hayal gibi bir fantastik evrendeydi. Tokito kahraman olmak yerine Şeytan Kral olarak doğduğunu fark etti. Bir çok ırkın yaşadığı bu dünyaya ayak uydurmaya çalışan Tokito`yu nasıl zorluklar bekliyordu?

Hiç bilmediğiniz bir yerde, tanımadığınız varlıkların arasında bir şeytana bağlı olduğunuzu öğrenseniz, ne yapardınız? Üstelik tüm varlıkların soyu sizin elinizde olsa... Asıl soru, siz hiç bir şeytana sonunu bile bile aşık oldunuz mu? Onun ateşinde kül olacağınızı bildiğiniz halde... (KİTAP YASAL OLARAK KORUMA ALTINDADIR. KURGUSUNUN KOPYALANMASI VEYA ÇALINMASI YASAKTIR.) (Wattpadte bir milyon okunmayı aşmış, düzenlenmiş bölümleriyle buraya tekrar yüklenmiştir.)

İlginç yaratıklar ve onların yaşamında olanlar... Abby Starling adındaki casus bir gün Owen Clark adındaki bir haydutla tanışır. Ön yargılar, Psikopat ablalar, Gıcık cadılar ve daha bir sürü olay ile karşı karşıya kalırlar. Bu olaylar sırasında bazı yeni arkadaşlara kavuşurlar ve eski arkadaşları kaybederler...

Hayat bir satranç tahtasi gibi. Her bir detayı düşünmen gerekir. Seni yıldırmak isteyenler veya yoldan çıkarmak isteyenler olacaktir. Her oyuncu bir piyon. Bu oyuncular güç kazanmak için savaşıyor lakin bilmedikleri bir şey var. Şah her zaman kazanir. Yani sanirim. Belki de bu evrende kurallar farkli isliyordur.

Acı dolu hayat buruk bir son, bu son gerçekten son mu? Reenkarne olan birinin müthiş serüveni

Kötülerin kötüsü Netes`in iki oğlu olur. Biri sağ, diğerinin ölü olduğu düşünülür. Bilgelik simgesi İsfendibah, Netes`e engel olmak için yaşayan oğlunu iyi, donanımlı ve güçlü yetiştirip "Korkunun Krallığını" yıkmayı amaçlar. Ancak kehanet Korkunun Krallığını yıkmak için başka birini seçip, kaderin taşlarını ona göre dizmiştir.

İnsanlar düzeni bozdu ve tüm büyüyü kendilerine istediler,büyüyü aldılar ama zamanı kaybettiler.Kaybolan zaman ise huzuru bozdu ve topraklar üç adaya ayrıldı.Alderomin,Algedi ve Alkurah.Ve her şeyin sonunda adaların en güçsüzü Alkurah adasından bir kız,tıpkı onun gibi bu düzene karşı bir korsanla zamanı bulmak için yola çıktı.

Capella Geldwin, Singard Krallığı’nın köklü ve güçlü bir ailesinin genç üyesidir. Ancak o, ailesinin gölgesinde yaşamaktansa kendi ismini ve kaderini şekillendirmek istemektedir. Bu yüzden, krallığın en prestijli akademisine katılarak savaş sanatları, büyü ve strateji eğitimi almaya başlar. Capella`nın en büyük amacı, sadece soyadıyla değil, kendi yetenekleri ve zekasıyla tanınmaktır. Ancak bu amacı onu hiç ummadığı noktalara götürecektir.

Donysa`nın kraliçe olma macerasına tanıklık edin.

Dedeceğim bu sayfaları sana armağan ediyorum.

Onun gözlerine baktığımda… tüm kehanetler susmuştu. Işıkla karanlığın bir araya geldiği o anda, biz sadece bizdik. Kraliçeydim. O benim lordumdu. Ve bu hikâye… bizim evreni sarsan aşkımızın hikâyesi. Ama bu hikaye basit bir aşk hikayesi değildi"

Carter ailesi sıradışı güçleriyle ünlü safkan bir ailedir. Lakin içlerinde karanlık sorunlar yatar. Peki bu ailenin varisi Alin Carter, Hogwarts`ta okumaya başlarsa ne olur? Ya da daha da kötüsü, ailesi karanlık olmasına rağmen iyi biri olmaya çalışan Alin, Tom Riddle ile yakınlaşırsa ne olur? Hadi gelin beraber öğrenelim. (Arkadaşlar Tom`u herkes saf kötü bilir ya hani ki öyle de zaten. Ben bu kurguda belki benim gibi kötü olmasına rağmen Tom`a düşenler vardır diye Tom`u tam kötü yapmayacağım. Yani Tom gidişatta neyse o olacak, kullanmak gibi bir mevzu yok.)

"Bozuk" olarak adlandırılan bir şeytan ve melek tanışırsa en kötü ne olabilir ki?

Efsanelere inanır mısınız? Bu kasaba`nın efsanelerini duyana kadar bekleyin. "İki ölüm ayı" efsanesi bütün kasabaca bilinir fakat kimse gerçekliğinden emin olamaz iki aya girmediğiniz sürece. Kaderin ipleri iki ayı özel kılmak için planını yaptı. Kurbanlarını seçti. Sıra belkide sizdedir ;)