Geleceksin! Gelmeyeceğim! Bu boktan dünyada kalamazsın. Gel ve Ülkene sahip çık! Kes sesini!

Ormanda kaybolan genç kız zehirlenmiş olan birine yardım etmek ister. Yardım etmek istediği kişi ise bir canavardır. "Canavarlar hissedemez Emelia. " dedi soğuk bir sesle. Kararlılıkla baktım. "Ya canavar değilsen...?"

Themis kardeşi Nemesis ile beraber 2. Düşüş`e yakın zamanlarda doğmuş soylu bir ailenin kızlarıydı. Nemesis ülkede sözü geçen bir komutanken Themis bir tarihçiydi. Themis eski tapınakları araştırır, Veykron`larla ile ilgili bilgi edinir ve Rinmorya halkının güçlerini incelerdi. Hayatında pek bir heyecan yoktu, ta ki Veykron`lardan birisinin ilgilisi çekene kadar.

"Elemeyi geçen büyücüler olarak dersimize hoş geldiniz." Herkesin dikkati oraya kaymıştı, rahatlamam gerekiyordu. Fakat üzerimde hissettiğim öyle bir bakış vardı ki, rahatsız olmamak elde değildi. Savaş, beni izliyordu. Derin bir nefes aldım ve onunla göz göze geldim. O da benim gibi ifadesizdi. Aklından ne geçtiğini, neden beni izlediğini bilmiyordum fakat bu çok sinir bozucu olmaya başlamıştı. "Bugün sizinle dövüş teknikleri üzerinde çalışacağız. İlk ders olsa da derslerimize büyük bir gayretle başlayacağız. Bu ders sizleri yormayacağım. Sadece üst sınıflardan Ulaş ve Onat bize ülkemizin dövüş tekniği olan Navi tekniğini gösterecekler. Onlar bu taktiği gösterdikten sonra sizler, sizin için görevlendirdiğim askerler ile birlikte ısınma hareketlerini öğreneceksiniz. Böylelikle benim her dersimden önce bu ısınma hareketlerini yapmış, hazır bir şekilde bekliyor olacaksınız. " Belindeki kılıcı kınından çıkardı ve önündeki toprağa sapladı. "Çok çalışmanız gerekiyor. Dövüş tekniğinden sonra kılıç ve ok kullanmayı da öğreneceksiniz. Unutmayın büyücüler," Öğrencilerin gözlerinin içine baktı. "Sizler lanetli ülkenin büyücülersiniz. Herhangi bir cadı ile karşı karşıya gelirseniz ve lanet yüzünden sizden gücünüzü alırlarsa artık bir fani olursunuz. Ayrıca fani olduktan sonra vebadan veya açlıktan ölmek istemiyorsanız, sarayda kalıp orduda görev almak istiyorsanız savaş tekniklerinde iyi olmanız gerekiyor. Biz kural bükücüler, size bu konuda yardımcı olacağız. Biliyorsunuz ki savaş tekniklerinde hiç kimse bizim kadar iyi olamaz." "bir varmış bir yokmuş. Çok uzak bir ülkede büyücüler yaşarmış."

Bir peri ve bir atın imkansız aşkı, yüzyıllardır süren bir lanetin gölgesinde yeşerir. İki farklı dünyadan gelen bu iki kalbin, kaderlerini değiştirecek bir maceraya atılmasıyla, aşkın her engeli aşabileceğini göreceğiz.

Geleceksin. Gelmeyeceğim! Yaptıklarının cezasını çekeceksin! Seni uzun zamandır arıyoruz. O pis ve iğrenç dünyaya geri dönmeyeceğim! Orası senin ülken! Gel ve sahip çık.

Bu bir bitiş ya da intihar hikayesi değil. Bu bir başlangıç,doğum hikayesidir. Evrenin en sessiz çığlığıdır bu. Uçurumdan düşmeyi beklerken yükselmeye başlayan bir ruhun hikayesidir bu. Freya nın ölüm sandığı şeyin,aslında kendisiyle ilk kez yüz yüze gelmesidir. Peki sen? Sen ikinci şansın olsa ne yapardın? Az da olsa klişe ve düz hikayelerden sıkıldıysan benim dünyama göz atabilirsin. Kim bilir belki kendine ait bir şeyler de bulursun.

Kilitsiz anahtar olur, peki ya anahtarsız kilit? Nasıl olacaktı?, bu iş başka bi kilit miydi sizce?

Kahramanlar Tanrıların ışığıyla seçilir… Peki ya ışık hiç seni seçmezse? Yuto, çocukken göğe uzanmak isteyen biriydi. Kahraman olmayı hayal etti. Ama ışık ona inmedi. Ve o gün anladı: Kahramanlar seçilir. Geri kalanlar unutulur. Kahramanlık nedir? Işık mı… karanlık mı? Yoksa ikisinin birleştiği yerde doğan gerçek güç mü? Kahramanın Yolu, ihanet, inanç ve içsel savaşlarla örülü bir karanlık-fantazi light novelidir. Her bölüm, seni bir adım daha derine – karanlığın kalbine – götürecek.

Ruh İkizleri`nin alevi tüm evreni saracak, kimse bu ateşten kurtulamayacaktı. Farah davet edildiği filmin başrolü olarak filmin çekileceği ormana gider. Nedendir bilinmez, sevmediği ve hiç görüşmediği çocukluk arkadaşı Doğukan, aynı filmin başrollerinden biridir. İki düşmanın başrolü oynayacağı bu dizinin çekileceği ormanda, birbirlerini korumak zorunda kalacaktırlar. Bu ormandaki yalnızlıktan haftalar sonra kurtulan çifte bela, bu sefer iki katına çıkan rekabetle karşı karşıyadırlar. Bu dörtlü ormandan kurtulacak mı, yoksa işler daha farklı yönlerden farklı kapılara kadar ulaşacak mı ? ♪ Kendi ormanımda koparılan bir çiçektim.. Sen bana yeni bir kök verene kadar. ♪ Belki papatyalar yapraklarından koparılarak ölmemiştir ama canı illa ki yanmıştır..

Yıllar önce ailesinden koparılan Arya, üvey ailesi ile mutlu mesut yaşıyordu. Ta ki Ares ortaya çıkana kadar. Her şey bir anda olmuştu. Ares`in hayatına dahil olması ile bütün hayatı bir anda değişti. Kendisini çok farklı dünyalarda buldu. Gerçek benliğini buldu. Hayatımdaki amacını buldu.

Her erkek arkadaş edindiğimde bir şekilde ortaya çıkan abi. Baran her ne kadar üvey abi olsa da Şirin`e aşık oluyor. Bu kitap kıskançlıktan doğan bir aşk hikayesi.

Mirza zeynebi cok sever ama zeynebe kotu davrandigi icin Zeynep mirzadan nefret eder

Yazar : Evet sayın okurlar bendeniz yazar ve size arkadaşları tanıtıcağım önce sağ odada olan İkizler olan Ayperi ve Ayaz yanında ise Nur ve Okan var sol odada ise İkizlerin babası Arthur Nur kızımız annesi Lisa ve Okanın babası Steve var şimdi bu aileyi hep beraber tanıyalım

Dery nin kızı Biana kılıç ustası olmak için doğan kadın. Uzun zaman önceden planlanmış bir yolculuğa çıkıp kılıç ustası olacaktı. Yalnız kılıç ustası olmak için kılıçların savaşçısını öldürmesi gerekiyordu. Ama öldüreceği adama yani en büyük düşmanına aşık olacağını bilmiyordu. "Beni öldürüp kılıç ustası olmayı mı düşünüyorsun aptal kadın? Buna cürret edeni ilk defa görüyorum." dedi ve yüksek bir sesle kahkaha attı. Kılıcımı ona savurduğumda elimi tuttu ve kılıcı elimden aldı. "Çok güzelsin turuncu kadın. Kılıç sana hiç yakışmıyor." Gözlerim ona yalancı diyordu. Ama kalbim onu el veremiyordu. Sözleri tıpkı şiir gibiydi. Ama beyinim ondan nefret ediyordu. "Keşke bir gün seni gerçekten sevebilsem aşığım..."

Asiret mirza zeynebi seviyor sonra zorla evleniyorlar ama saka yani tamam m8

Zarafet Okulu’na Hoş Geldin… Dünya üzerindeki en seçkin okulda, yalnızca kaderin özel bir şekilde işaretlediği öğrenciler eğitim alabilir. Ama burası sıradan bir okul değil. Burası, dört ana elementin gücünü keşfetmeye, onları ustalıkla kullanmaya adanmış gizemli bir akademi: Zarafet Okulu. Yüzyıllardır dış dünyadan saklanan bu ihtişamlı yapı, yalnızca içindeki öğrenciler için değil, tüm dünyanın kaderi için de hayati bir rol oynuyor. Ateşin dans ettiği, suyun fısıldadığı, toprağın nefes aldığı ve havanın şarkılar söylediği bu büyülü mekânda, genç yetenekler elementlerin dilini öğrenirken, kendi içlerindeki gücü de keşfetmek zorundalar. Ancak bu yıl, okulun duvarları arasında sıradışı bir hareketlilik var. Öğrenciler arasında fısıldanan uğursuz kehanet, eski bir tehdidin yeniden uyanmakta olduğunu söylüyor. Gücün dengesini korumak için eğitilen gençlerin arasından biri, ya bu düzeni sonsuza kadar sarsacak ya da dünyanın kaderini değiştirecek. Yeni öğrencilerden biri—belki de sen—okula ilk adımını attığında, hangi elementin seni çağıracağını biliyor musun? Ve daha da önemlisi… ona gerçekten hazır mısın?

Her şey Azel`in vitrinde gördüğü ve ilgisini çeken kitabı satın almasıyla başladı. Deri kapaklı yeşil renkte olan kitap masum bir kitap gibi gözükse de Azel için Silvarya`nın anahtarıydı. Ancak Azelin daha bunların hiçbirinden haberi yoktu. Genç kız eve gelir gelmez kitabı açtı ve içinde tek bir cümle dışında başka hiçbirşey yoktu.Genç kız çok şaşırsada merak edip sesli bir şekilde cümleyi okudu.İşte o saniyeden sonra hayatı darmaduman oldu. * Cevaplar karanlık uçurumun ardında saklıdır.*

Elgrayli varisi Prenses Lila, geçmişinden kaçmak için saçlarını, kimliğini ve kaderini gizleyerek Kraliyet Akademisi’ne adım atar. Ancak yeni başlangıçlar, eski sırları gömmeye yetmez. Yedi krallığın varisleri arasında yapılan eş seçiminde, kader onu buz gibi bir prensle — Raivalian’ın gölgeli varisi Prens Damian’la — karşı karşıya getirir. Güç, ihanet ve gizemle örülü bu okulda, her bakış bir tehdit, her dostluk bir sınav, her sır bir savaştır. Peki ya en büyük sır... Lila’nın kendisi midir? "Tahtlar kaderle değil, cesaretle kazanılır."

Katil orman da

Her yıldızın gölgesinde bir sır gizlidir... Unutulmuş geçmişler, mühürlenmiş gerçekler ve yitirilmiş ruhlar şimdi yeniden uyanıyor. Kırılmış bir zaman çizgisi, birbirine dokunan bütün evrenler ve tüm dengeleri altüst eden gizemli bir güç... Karanlık yaklaşırken, kim olduğumuzu hatırlamak bile bir savaş haline gelir. Gücün bedeli ağır, yolun sonu belirsiz. Ama bazen bir kıvılcım, sonsuzluğu değiştirmeye yeter. Gözlerini kapat yada kapatma... Çünkü bu sadece bir başlangıç.

Evrende var olan yedi gezegenin birşelişimi

Bana bu kitabı yazarken destek veren ebrar kesimoğluna çok teşekkürler

Acılar yarıştırılmazdı ama acım var diyenler onun yaşadıklarını dinledikçe başlarını önlerine eğdiler. Onunki acının en saf haliydi. Hiç olmaması gereken birine aşık olmuştu ilk başta.Zamanla aşkın yerini hırslar,ızdıraplar,intikamlar aldı. Bu zamana kadar hep acı çeken taraf olmuştu. Bundan sonra acı çeken değil acı çektiren taraf olacaktı. İntikamın en ateşli haliydi onun hikayesi.

Serel, Alkarin Ormanı’nın yamacında, sisin içinde yürürken ayaklarının altında ezilen kuru dalların sesi dışında hiçbir şey duyulmuyordu. Uykusunda bir çığlıkla uyanmıştı. Ama bu sıradan bir çığlık değildi. Tanımadığı bir erkek sesi, boğuluyor gibi... acıyla yankılanmıştı zihninde. Gözlerini açtığında elleri kana bulanmıştı. Kasaba halkı sabah, terk edilmiş Werthe Malikanesi’nde bir ceset buldu. Boynunda iki derin delik. Kanı tamamen çekilmişti. Ve Serel, gece rüyasında aynı evi, aynı kanlı duvarı ve aynadaki yazıyı görmüştü: “Uyanış bașladı. Kanını çağırıyoruz.” O sırada kasabaya yeni taşınan biri daha vardı. Siyah paltolu, gözleri gece gibi karanlık, gülüșü tüyleri diken diken eden bir yabancı: Valen. Ve Valen, Serel’e ilk kez baktığında, aralarında görünmeyen bir şey kıpırdadı. Ama kasaba henüz bilmiyordu. Bu sadece ilk kurbandı.