[ skz ] - Etiketin'de Kitap Listesi
tamamlandı 23s önce tamamlandı
Beni Bırakma // Stray Kids
@gecekusud
Okuma
4.25k
Oy
562
Takip
41
Yorum
255
Bölüm
131
Her şey; hayattaki tek varlığımın, biricik kuzenimin öldürüldüğü gece başladı.
Onu kanlar içinde yerde yatarken görüp yanına koştuğumda, vücudundan akan kanın sıcaklığına tezat buz kesen tenine ellerim temas ettiğinde atmayı bıraktı kalbim.
Sonra evin içinde üzerime gelen katilini görünce iflas etti beynim.
Bedenim kaskatı kesilip bir puttan farklı görünmediğinde kayboldu yaşam belirtilerim.
Ölümle yaşam arasında sıkışıp kaldığım an, yaşamak isteyen kalbimin bir polisin kalbine sımsıkı sarılmasıyla başladı serüvenim.
Onun güven veren ellerini tuttu ellerim.
Umudun ışıltısını saçan gözleriyle buluştu gözlerim.
Onun sayesinde güçlü olmak nedir bildi tüm benliğim.
O beni sarıp sarmalarken saatleri esir eden bir psikopatla cebelleşti kaderim.
RM1356DF
tamamlandı 23s önce tamamlandı
Koreli Arkadaşım Bir İdol // SKZ
@gecekusud
Okuma
4.31k
Oy
579
Takip
30
Yorum
181
Bölüm
54
Starlight⭐️:미안 해요.
Starlight⭐️:Özür dilerim.
Yonca🍀: 무엇 때문에?😄
Yonca🍀: Ne için?😄
Starlight⭐️:모든 것을 위해.
Starlight⭐️:Her şey için.
Yonca🍀: 너 나를 두려워하고있어.😓 그게 뭔가?
Yonca🍀: Korkutuyorsun beni.😓Bir şey mi oldu?
Starlight⭐️:사실은 ...
Starlight⭐️:Aslında...
Söyleyecek mi yoksa?! Gerçekten itiraf edecek mi bir idol olduğunu?! Ay,bir heyecan bastı.
Yonca🍀: 사실 ...😕
Yonca🍀: Aslında...
Starlight⭐️:어쨌든 잊어 버려.
Starlight⭐️:Her neyse,unut gitsin.
Starlight⭐️:나는 그 말을 할 준비가되지 않았다고 생각한다.😅
Starlight⭐️:Sanırım bunu söylemeye hazır değilim.😅
Çok az kalmıştı ama ya! Bu haksızlık. Söyleseydin ne olacaktı sanki?!
Yonca🍀: 그래서 확실한 것이 있습니다.😕
Yonca🍀: Yani kesin bir şey var.😕
Yonca🍀: 좋아, 준비 됐으면 말해줘.😊
Yonca🍀: Tamam,hazır olduğun zaman söyle.😊
Starlight⭐️:이해해 주셔서 감사합니다.😊
Starlight⭐️:Anlayışın için sağol.😊
Yonca🍀: 민 민...
Yonca🍀: MinMin...
Yonca🍀: 지치지 마십시오.
Yonca🍀: Çok yorma kendini.
Starlight⭐️:좋아, 성가신 공주님.💙
Starlight⭐️:Tamam,sinir bozucuların prensesi.💙
Yonca🍀: 너는 가장 힘든 감각이야, 너!😣
Yonca🍀: Asıl gıcık sensin,sen!😣
Starlight⭐️:알았어 ,알았어.😂 나에게 화를 내지 마라.😂
Starlight⭐️:Tamam,tamam.😂 Kızma bana.😂
Hem şimdi beni beklediklerinden hem de MinMin`i biraz korkutmak istediğimden bir yalan daha yazmaya başladım.
Yonca🍀: Bir grup videosu çevirisi yapıyorum MinMin. Gitmem gerek.Sonra görüşürüz.👐
Starlight⭐️:Yah! Bekle!
Starlight⭐️:Hangi grup?
Yonca🍀: Ödev olarak verdi hoca. Stray Kids`in videolarının çevirisi. Ama çevirirken ben de izleyip eğleniyorum. Muhteşem bir grup. Özellikle bir çocuk var. Görmen lazım MinMin... Bir çocuk bu kadar mı tatlı olur?😍
Starlight⭐️:Kimmiş o çocuk? Söylesene!
Yonca🍀: İsmi Lee Know. O kadar beğendim ki, bir ara kendisini muhakkak araştıracağım.
Starlight⭐️:아니, 연구하지 마라!😤
Starlight⭐️:Hayır,araştırma sakın!😤
Bir Korece,bir Türkçe konuşuyorduk şimdi. Onun bu hâli o kadar komikti ki. Keşke okuduğu zamanki yüzünü görebilseydim. Kendi ismini vererek şaşırtmıştım tabii çocuğu.
Yonca🍀: Nedenmiş o? Beğendim çocuğu, araştıracağım. Hatta şu an bile bakabilirim.
Starlight⭐️:보지 마!
Starlight⭐️:Bakma!
Starlight⭐️:그래서 ... 음 ...
Starlight⭐️:Yani... Şey...
Starlight⭐️:왜 손아귀를 찾으십니까?
Starlight⭐️:Neden bakacaksın ki elin çocuğuna?
Starlight⭐️:다리를 부러 뜨려 라.
Starlight⭐️:Bacaklarını kırarım.
Yonca🍀: 뭐야? 질투?😏
Yonca🍀: Ne o? Kıskandın mı?😏
Starlight⭐️:헛소리!
Starlight⭐️:Saçmalık!
Yonca🍀: Of MinMin,gidiyorum ben.👋
Yonca🍀: 잘가👐
Yonca🍀: Görüşürüz.
Starlight⭐️:가지마!😤
Starlight⭐️:Gitme!😤
Yonca🍀: Gittim bile😝
Starlight⭐️:그만!
Starlight⭐️:Dur!
Starlight⭐️:나는 너희에게 가지 말라고했다.
Starlight⭐️:Gitme demiştim sana.
Starlight⭐️:바보😣
Starlight⭐️:Aptal😣
Starlight⭐️:백치🙅
Starlight⭐️:Salak🙅
Starlight⭐️:İnsana ağzını bile bozdurtursun sen!
Starlight⭐️:Görüyorsun bunları değil mi?
Starlight⭐️:Sırf bana gıcıklık olsun diye,beni deli etmek için cevap vermiyorsun değil mi?
Starlight⭐️:Yah!
Starlight⭐️:Yonca!
Starlight⭐️:Bunun hesabını sonra dilimleyeceğim senden.
Yonca🍀: Keseceğim diyecektin her hâlde.😂
Starlight⭐️:Gıcığın önde gidenisin Yonca! 😤 Starlight⭐️:Biliyordum gördüğünü.
Starlight⭐️:Omo!
Starlight⭐️:Akıl mı bıraktın sanki insanda? Karıştırmışım. Olamaz mı yani?!😒
tamamlandı 23s önce tamamlandı
Baş Belası // Stray Kids
@gecekusud
Okuma
3.99k
Oy
470
Takip
36
Yorum
199
Bölüm
70
Annesini takip eden yavru bir ördek gibi o nereye giderse ben de arkasından oraya gidiyordum. Aynı zamanda çenem de boş durmuyor, sürekli ismini üst üste söyleyip duruyordum.
O ise beni hiç tınlamıyor, yoluna devam ediyordu.
"Minho?"
"Minho?"
"Minho?"
Artık bezsin de arkasına dönsün, yüzüme baksın diye bu gıcıklığı yapıyordum ama ne kadar kırgınsa artık yüzüme bile bakmıyordu. Sanki ben yoktum.
"Minho?"
"Minho?"
"Minho?"
Artık bu yaptığıma ben bile daha fazla dayanamadım.
"Ahh, yeter ama!" diye bağırarak onu takip etmeye devam ettim.
"Hangi tür insan böyle bir işkenceye dayanabilir ki? Nasıl tepkisiz kalabiliyorsun? Ben olsaydım şeytanı dinler, çakardım ağzının ortasına cidden!"
-Der demez durdu. Onun durması üzerine başımı sırtına tosladım.
"Ah!" dedikten sonra anında geri çekildim. Bu sefer bana döndü. Evet, döndü!
Ama nasıl bakıyordu biliyor musunuz?
Tek kaşını havaya kaldırmış bana az önceki söylediklerime nispeten, "Şeytan öyle mi dermiş?"der gibisinden bakıyordu.
Sadece bakışlarından bile bana bunu sorduğu belli oluyordu. Anlayınca hemen sırıttım.
"Aaaa... Şey... Şeytanı dinlememek lazım. Evet evet, kesinlikle şeytanı dinlememeliyiz! Ne öyle ağzına çakmak falan? Onun yerine sakin kalıp, sabredip duymamazlıktan gelmek en iyi- "
Ne diyorum ben ya?
Resmen şu an kendi ağzımla kendime kapak yaptım.
Sustum ama geciktim tabii ki. Başını bir sağa bir sola sallayan Minho derin bir nefes alıp verdi. Bu zamana kadar hiç konuşmamıştı ama nefes verdikten hemen sonra:
"Baş belası." dedi.
Gıcık işte, ne olacak?! O kadar konuşmaya çalıştım ama tek kelime dahi etmedi. Şimdi ağzından çıkan bu iki kelime de neyin nesiydi böyle?
Gözlerimi devirdim ve klasik esprilerden birini yaptım.
"Memnun oldum. Ben de Alya."
"Ciddi olamaz mısın?"
"Olamam ciddi falan. "
"Çocuk gibisin."
Yeter ama artık bu kadar. Benim de sabrımın bir sınırı var ve bu sınırı aşınca her insan gibi ben de sinirleniyorum.
Dayanamadım.
Biraz sesimi yükselttim ve karşımda dikilen Minho`ya bakarak konuşmaya başladım.
"Ben miyim çocuk gibi olan? Seninle insan gibi oturup sadece 2 dakika konuşmak istedim! Seninle konuşup yanlış anlaşılmaları düzeltebilmek için Amerika`dan, babamdan kaçtım! Ama sen... Beni takmıyorsun bile! Sadece 2 dakika ya, 2 dakika! 2 dakika konuşacak kadar dahi hiç mi hatırım yok üzerinde?! Asıl çocuk gibi davranan sensin!"
"Sence de... Sana böyle davranmaya hakkım yok mu Alya? Geçmişimizi, bizi sen mahvettin. Hem de bir hiç uğruna! Yıllar sonra çıkıp geliyorsun ve benimle konuşmak istiyorsun. Neden? Ünlü oldum diye mi?! Ne değişti ha? Söyle!"
"Saçmalama! Ünlü olman beni neden ilgilendirsin?! Babamdan dolayı yeterince şana, şöhrete, paraya sahibim zaten!"
"O zaman neden?!"
Sustum.
Gözlerimden aşağı süzülen gözyaşlarını hisseder hissetmez hızla sildim ve Minho`ya arkamı döndüm.
Bu soruya cevap vermek kadar zor bir şey yoktu şu an hayatımda. Evet, her şeye sahiptim. Ama tek bir şey hariç.
Ölüyorum Minho... Ölüyorum...
Son defa seni görmek için geldim. Belki aramızdaki yanlış anlaşılmayı da düzeltebilirim diye geldim. Ama... Ama yapamıyorum. Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum.
..
BV1356DF
tamamlandı 23s önce tamamlandı
Asla Bırakmam
@gecekusud
Okuma
271
Oy
91
Takip
12
Yorum
234
Bölüm
11
Bangchan, beni tam arka bahçeye açılan sürgülü kapıya getirmişti ki odamın kapısının ardından şiddetli sesler gelmeye başladı.
Kapıyı zorluyorlardı. Önündeki eşyalar ise hiçbir işe yaramıyordu. Kapı öne geldikçe ağır eşyalar bile oynuyordu resmen.
Bu sefer dehşet içerisinde kendi kendime fısıldayarak:
"Hayır," dedim.
Hyunjin için deli gibi korkuyordum. Onun için delicesine endişeleniyordum. O benim bu dünyada hiç sahip olmadığım tek kardeşimdi. O benim ailemin en güzel parçalarından biriydi.
Biz durunca Hyunjin de sesleri duyduğu yöne döndü. Sonra yeniden bize doğru dönüp endişe içerisinde bağırdı.
"Gidin artık! Arka bahçeye de her an girebilirler! Onları bizim çıktığımız, gizli geçidimizden çıkar Bangchan! Acele edin! Durmayın! Yalvarırım durmayın."
Yalvarırım durmayın, derken dudakları titremişti. O da bizim için çok korkuyordu. Gözleri dolmuş ve anında kızarmıştı.
Bangchan, Hyunjin`i başıyla onaylayıp beni kuvvetli bir şekilde kolumdan çekiştirmeye devam etti.
Bir ses duydum. Çok... ama çok yakından yükselen bir silah sesi.
Bangchan da duymuş olmalı ki beni çekiştirmeyi bıraktı. Hemen arkasına dönüp baktı. Ama ben... bakmaya cesaret edemedim.
Tahmin ettiğim şeyin gerçekleşmiş olmasından delicesine korktum. Kalbimde... çok derin bir sızı hissetmeye başladım. Nefes alamadığımı hissettim. Boğuluyor gibiydim. Boğazındaki yumru daha çok sertleşmişti ve daha çok canımı yakıyordu.
Gözlerimden boncuk boncuk gözyaşlarım süzülmeye devam ederken ağır ağır arkama döndüm.
Hyunjin... dizlerinin üzerine çökmüştü.
O... Ona bir şey olmuştu!
Kapı...
Kapıda delik vardı!
Kurşun deliği!
Hayır!
Hayır olamaz hayır!
Hyunjin`in de gözlerinden boncuk boncuk gözyaşları bir bir süzülmeye başladı. Ağzı aralıktı. Zor... çok zor nefes alıyor gibiydi.
Aralık olan ağzından yavaşça kırmızı bir sıvı süzülmeye başladı. Ka-ka-kan mıydı bu?!
"Hyunjiiiin!"
Dayanamadı.
Öne doğru düşecekken ellerini yere koydu.
Yerden destek alırken başını kaldırıp bize baktı.
O kanlı, dolu dolu gözleriyle gözlerimin içine derin derin baktı. Son kez yüksek sesle bağırdı.
"Gidin buradaaaaaann! Gidiiiin! Daha fazla oyalanmayın! Gidiiiin! Lanet olsun, gidin!"
Son kelimelerini söylerken hıçkırdı.
Hyunjin... Ağlamaya başladı. Sesli sesli ağlıyor, arada acısından olmalı inliyordu.
Yine de hâlâ kapıyı zorlayanlara karşılık verebilmek için yerde ellerinden ve dizlerinden destek alarak süründü.
Yatağımın arkasına geçti.
Yüzünü acıyla buruştururken sesli sesli ağlamaya devam edip tabancasını sıkıca kavradı. Namlusunun ucunu kapıya yöneltti.
Bangchan da ağlıyordu. Hyunjin`in bu hâli onun da yüreğini parçalıyordu ama ondan aldığı emri yerine getirmek zorundaydı. Bu sebeple beni çok daha kuvvetli bir şekilde çekti. Bahçeye çıktık.
Belki bir işe yarar diye yalvarmayı sürdürdüm.
"Yapma! Yapma lütfen yapma Bangchan! Ben giderim. Onu yalnız bırakma lütfen! Ona bir şey olursa dayanamam. Bangchan! Bangchan yalvarıyorum sana lütfen! Lütfen onu yalnız bırakma!"
Beni hiç tınlamadı bile. O sessiz sessiz gözyaşı döküp ilerlerken ben de içli içli, yüksek sesle ağlamamı sürdürüyor ve devamlı arkama, Hyunjin`e bakıyordum.
"Hyunjiiiin! Hwang Hyunjiiiin!"
Bağırışımı duydu.
Sadece gözleri değil, yüzü de kıpkırmızı olmuştu.
Onun da ağlayışını hâlâ işitebiliyordum.
Bana baktı. Buruk bir tebessüm etti.
"Seni çok seviyorum Mina! Hem de çooook!" diye bağırdı.
Ona karşılık bir cevap dahi veremedim. Gözlerim belki anlatmıştır ne hissettiğimi. Belki gözlerim konuşmuştur.
Son anda Bangchan beni hiç bilmediğim bir yere çekti.
Bahçemizi çevreleyen çalılardan biri meğersem kapıymış. O kapıyı açarak çıktık. Yeniden kapandı. Görünürde tamamen yeşil yapraklı çalıların bir parçasıymış gibi duruyordu.
Bangchan, bir an olsun kolumu bırakmadı.
Aklım da, kalbim de şu an sadece ailem dediğim insanlardaydı.
İçimdeki yangını bu sesli ağlayışlarım ve görünüşteki yıkık hâlim dahi anlatamazdı.
TB4680MN
tamamlandı 23s önce tamamlandı
Camdan Hayaller
@gecekusud
Okuma
488
Oy
197
Takip
11
Yorum
360
Bölüm
31
Yine saat gece yarısı olduğu için kimsecikler yoktu ortada. Asansör için köşeye döneceğim sırada duyduğum seslerle korkarak hemen geri çekildim. Duvara yaslandım.
Gece gece 2 erkek görmek korkutmuştu. Ah, oysa hastanedeyim. Neden korkuyorsam? Kendimi toplayıp çıkmak için hamle yaptım. Ancak bu sefer duymuş olduğum kelimelerin beni ilgilendirdiğini anlayarak yeniden duvara yapıştım. Kulaklarımı kabartıp onları dinlemeye başladım.
Nefes nefese bir genç, sırtı bana dönük olan gencin önünde, elleri dizlerinde hem soluklanıyor hem de anlatıyordu.
"Kameralara bakamadık. Bakamayız da. İçerideki güvenlikler sağlamlar. Koca hastanede nasıl arayacağız o kızı? Ben yüzünü de görmedim. Onu bir tek sen gördün."
Sırtı bana dönük olan genç sinirlendi.
"O kızı ne olursa olsun bulmalıyız. O defteri almamız lâzım."
Karşısındaki onu onaylayarak başını salladı. O genç, bir kere daha söze girdi.
"Bulduğunda yaşatma. Defterdekileri okumuş olma ihtimalini göz ardı edip kendimizi riske atamayız."
Korku içerisinde gözlerimi irileştirdim. Boşta olan elimi ağzıma kapattım. Defter... Kız... Bahsettikleri kız bendim! Resmen öldürme emri vermişti bu manyak!
Minho... Ya ona bir şey yapmaya kalkarlarsa? Defter odadaydı. Ya defteri bulurlarsa ve Minho`nun okuduğunu düşünüp onu öldürürlerse?Hayır!
Arkama döndüm ve temkinlice çekilip bir müddet sonra hızla koştum. İlerideki merdivenlere yönelip birer birer çıkmaya başladım.
Bacaklarım şimdiden iflas etmişti. Odanın olduğu kata çıktığımda artık bacaklarımı hissetmiyordum. Sadece burnumdan nefes almak yetmiyor, ağzımdan da nefes alıyordum. Kalbim ağzımda atıyordu.
Az kaldı diye içimden kendimi tembihleyerek yine hızlandım. Odaya âdeta dalarak girince Minho yatağında hızla doğruldu.
Beni, daha doğrusu hâlimi görünce yüzü düştü.
"Jae Hee! Ne oldu?! İyi misin?!"diye sordu. Korkuyla yanına ilerledim.
Yatağın başına gelerek dizlerimi kırdım. Ellerimle yatağın kenarını tutunup düşmemek için destek aldım. Minho endişeyle bana bakmayı sürdürüyor ve benden bir cevap bekliyordu.
Panik yüzünden ağlamaklı çıkan sesimle anlatmaya başladım.
"Minho polisi aramalıyız! Sanırım başımız dertte. Hatta ben! Benim başım dertte. Gitmeliyim buradan!"
"Jae Hee sakin olup neler olduğunu anlatır mısın?"
"Minho defter! Defterde her ne varsa hiç iyi şeyler değil! Beni ve defteri arıyorlar! Aşağıda onları konuşurken duydum. Beni... Defterdekileri okuma ihtimaline karşı öldüreceklerini duydum! Sadece beni hatırlıyorlar. Seni de riske atamam!"
"N-ne diyorsun sen Ja Hee? Dur bekle! Kuzenim polis benim. Onu arıyorum hemen. Hiçbir yere gitmek yok. Seni bırakmam."
Güzel gözleri bu sefer güven vermek istercesine bakıyordu gözlerime. Ayaklarını sarkıtacağını anladığım an ayağa kalktım. Ayaklarını sarkıttı ve terliğine ayaklarını geçirerek leptobunun yanında olan telefonunu eline aldı. Hızla birini aradı. Çok geçmeden çağrısı cevaplandı ve konuşmaya başladı.
"Hyunjin! Acilen hastaneye gelebilir misin? Ama çok acil. Ölüm kalım meselesi. Gelince görüşürüz. Tamam, bekliyorum. Lütfen çabuk ol."
Telefonu kapatıp eski yerine koydu. Yavaş adımlar atarak karşıma geçti.
Gözleri bu sefer âdeta yalvarıyordu.
"Ağlama ne olur? Seni böyle görmek istemiyorum."
Ağlıyor muydum?
Ellerimi yanaklarıma attığımda hissettiğim ıslaklıkla ağladığımı fark ettim. Hemen ellerimin tersiyle yanaklarımı, gözlerimi sildim.
Uzun koltuğun karşısındaki orta sehpanın üzerine koyduğum defteri elime aldım. Yeniden Minho`nun karşısına geçtim.
"İçinde bu kadar önemli olan ne var bilmiyorum. Ama cebimden çıkan not şaka değildi. O çocuğa bir şey olmuş mudur Minho? Bana çarptıktan sonra gözlerime yalvarırcasına bakmıştı. O bakışlar... O not... Bunu nasıl şaka zannedebilirim ben? Ya ona bir şey olduysa?"
"Korkma Jae Hee, hiçbir şey olmayacak." dediği anda kapı tıklatıldı. Korkuyla ikimiz de kapıya baktık. Kapının arkasından biri seslendi.
"Müsait misiniz efendim, girebilir miyim?!"
Bu ses aşağıda bana sırtı dönük olan, öldürülmem için emir veren kişinin sesiydi!
...
SL6802VW
devam ediyor 3g önce güncellendi
LYCORİS RADİATA / MinSung
@rainrainrinn
Okuma
668
Oy
167
Takip
23
Yorum
197
Bölüm
11
Odanın sol tarafından koyu tonlarda bir tane sandalye getirdim ve tam karşısına yerleştim. "Kendini tanıt, sarışın."
Başını yerden kaldırıp saniyesinde, "Senin gibi katilllerin yakalanmasına yardımcı olan, bir dedektifim." diye yanıtladı.
ꕥ ꕥ ꕥ
Neden yapıyorsun bunları?" diye sordu. Sesi öfke ve çaresizlikle doluydu.
"Sanat için, dedektif," diye yanıtladım sakin bir şekilde. "Her bir cinayet, karanlık ve güzelliğin eşsiz birleşimi. Sizler sadece birer araçsınız... Bu gösterinin bir parçasısınız." dediğimle gözlerini sıkıca yumdu.
...
°Seul`ün en iyi dedektiflerinden, Han Jisung. Güney kore`nin acımasız seri katili, Lee Minho.
°°Bu fic argo sözler, küfür, kışkırtıcı unsurlar ve 🔞 içerikler vb. İçermektedir.
°°°dark romance
(Lycoris Radiata, Japonya başta olmak üzere çoğu ülkede ölümü temsil eden çiçek olarak bilinir. Kırmızı örümcek zambağı veya Lycoris Radiata olarak bilinir.)
tamamlandı 6g önce tamamlandı
Stray Kids
@gecekusud
Okuma
10.3k
Oy
1.08k
Takip
56
Yorum
264
Bölüm
85
Sırtım duvarla buluştuğunda çektiğim acıyla ağzımdan ufak bir inleme çıktı.
O ise tuttuğu kolumu bırakmayarak bir elini de duvara yasladı ve beni duvar ile arasına sıkıştırdı.
Daha çok yaklaştı.
"Ne yaptığını sanıyorsun?"
Başımı boyunun uzunluğundan dolayı hafif yukarı kaldırarak gözlerine baktım. Hâlâ gülümsüyordu.
Derin bir nefes alıp verdi.Daha sonra biraz daha eğilerek yaklaştı ve kalbim gümbür gümbür atmaya başlamışken kulağıma tek bir kelime fısıldadı.
"Bekliyordum."
Ürperdim.Resmen tüm vücuduma bir ürperti geldi.Onu benden uzaklaştırmaya çalıştım.Ancak kuvvetliydi ve bu göründüğü kadar kolay değildi.
"Hâlâ direniyorsun.Biliyor musun Yeon Soo?Gerçekten seni bekliyordum.Keşke diyordum... Keşke Yeon Soo gibi cesur,korkusuz,asî ve tabii güzel birisi karşıma çıkıp bana diklense de hedefim olsa. Onunla oynasam. Biliyordum böyle olacağını. Senin dayanamayacağını ve kendini bana yem edeceğini. Şu an ne kadar mutluyum bilemezsin."
Nefretle baktım gözlerine.
"Asla senin oyuncağın olmayacağım!Boş yere ümitlenme."
Bir kere daha kolumu tuttuğu elini bana doğru bastırdı ve sırtımı soğuk duvara sabitledi.
"Göreceğiz Yeon Soo. Ancak elime düştün ve kolay kolay kurtulamayacaksın.Tıpkı şu an olduğu gibi."
"Uzak dur benden!"
"Artık bunun imkânı yok."
Sabrımı taşırmayı başardı.
Boşta kalan elimle kuvvetli bir şekilde kolumu tuttuğu elini tuttum ve sertçe kaldırdım.Ardından onu duvara yapıştıran taraf bu sefer ben oldum.
O da bu hareketi beklemiyordu ve tıpkı az önce bende olduğu gibi hazırlıksız yakalandı.Rolleri değiştik.Az önce benim olduğum yerde Hyunjin,Hyunjin`in olduğu yerde de ben vardım.
Çekik gözleri irileşti.Daha bir şaşkın bakıyordu şimdi.Bunu yapabileceğimi tahmin etmiyordu sanırım.
"Ama kurtuldum Hyunjin.Tıpkı şu an olduğu gibi.Uzak dur benden..."
...
devam ediyor 1h önce güncellendi
Anxiety
@blueneptune
Okuma
134
Oy
56
Takip
8
Yorum
77
Bölüm
5
Hırsız & Ögrenci
Okulda zorbalığa uğrayan Han Jisung`un, bodrumda ağlarken yanına gelen birisi, onun hayatını nasıl değiştirebilir?
Peki ya evine giren hırsızın, bodrumda onun yanında bulunan kişi olması?
devam ediyor 2h önce güncellendi
Know
@blueneptune
Okuma
25
Oy
11
Takip
5
Yorum
2
Bölüm
1
Mafya & Müzisyen
Han Jisung ya da sahne adı ile J.one, yer altı dünyasını eleştiren genç bir rapçidir. Sert sözleri ve güçlü rapi ile büyük bir kitleye ulaşmıştır. Fakat bir gün ülkenin bilindik mafyası hakkında bir şarkı yazar ve bu oldukça ünlenir. Bu şarkı, ünlü mafya babası Lee Know`un kulağına gider.
tamamlandı 2h önce tamamlandı
Sunshine~Hyunlix
@linoww
Okuma
746
Oy
209
Takip
26
Yorum
101
Bölüm
17
Çakıl taşları çıplak ayaklarıma temas ederken hissettiğim acı umurumda değildi. Bir elimi havaya kaldırıp başımı doğrulttum
"Tıpkı Felix`inkiler gibi" Öyle miydi?
Hayır, hayır diye geçirdim içimden
"Hiç bir şey senin o Çillerinden parlak olamaz Felix."
devam ediyor 1a önce güncellendi
Gece Mızrağı, Minsung
@nvuusa
Okuma
719
Oy
174
Takip
32
Yorum
115
Bölüm
14
Polisin bile çözemediği bir tehtit ve o tehtiti çökertmeye çalışan devasa bir birlik. Minho ve Han lise yıllarında tanışan yakın arkadaşlardı. Bu arkadaşlık Minho`nun sırra kadem basması ile bir anda biter. Uzakta olan Han ise hayatına devam etmekten başka birşey yapamaz.
Bir gece ise aniden evine giren 3 adam ile hayatı bir anda değişir. Minho`nun hayatını yakından görür. Neden gitmek zorunda kaldığını anlar ve olayların yani tehlikenin tam merkeze yerleşir. Minho ise onu korumak için herşeyi yapacaktır. Gerekirse hayatından gerçekten çıkacaktı. Peki sonunda ne olacak? Her hikaye gibi mutlu mu bitecekti yoksa farklı bir son mu olacaktı?
•
Sessizlik.
Ev tamamen karanlık. O sırada dışarıdan ayak sesleri geldi. Düşman çok yakındı. Dışarıdaki sesler bir süre durmuştu ve sonra ses kesilmişti. Şimdilik güvendeydik ama o anda koridorda biri beliriyor. Elinde bir sopa vardı.
Karanlıkta benimle göz göze geldi. Bir anlığına sopalı adam donup kalmıştı. Bu bir yabancı değildi ve şimdi silahımı doğrultmuş ona bakıyordum.
Silahımı kaldırmıştım ama tetiğe basmayacaktım. Jisung`da elindeki sopayı daha sıkı kavramıştı.
Sessizliği bozan ilk kişi bendim. "Sen."
Jisung kaşlarını çatılmış bize bakıyordu. Belli ki bunu hayal bile etmemişti. Kim bilir kaç kez sohbet etmiştik ama bir gün aniden mesajlar kesilmişti. Bir anda ortadan kaybolmuştum. Şimdi ise onun evinin ortasında, kanlar içindeki adamlarımla duruyordum.
Angst Değildir