(Hiç bir şekilde kimseden çalıntı değildir isimde dahil kendi şahsıma dahildir) Nur öldü. Kafamda hâlâ onun çığlıkları çınlıyor. Altan korumaya çalışıyor, Turan anlamaya, Duman ise karıştırmaya geliyor. Gökyüzüne her bomba düştüğünde, ben biraz daha dağılıyorum. Birini kaybettim. Kendimi bulmam gerek. Ya da tamamen kaybolup.... Kaybolmamı sağlayan larla savaşacağım.

Susturulmuş kalpler, bastırılmış duygular, tehditkâr bir geçmiş... Hazal hem kalbinin sesiyle, yani ayrılmak zorunda kaldığı çocukluk aşkı Eray`la hem de peşinde ki takıntılı adamla savaşmalıdır. Çünkü artık kaçmak değil, savaşmak zorunda... Ve bu savaş; bir aşkı, bir hayatı ve bir kadının var oluş mücadelesini anlatacak...

"Bir hayat, kayıplarla şekillenir; ama gerçek güç, kaybettiklerimizle değil, geriye kalanlarla ileriye adım atabilmekte yatar."

Hayata dair anlamadığım pek çok şey vardı çoğunu zamanla anlamış ve öğrenmiştim ama sonsuza kadar öğrenemeyeceğim tek bir şey herkezin bir babası varken benim babamın olmamasıydı

Adım Defne ve sıradan bir üniversite öğrencisiyim. Hayatım, annem ve babamın ani ölümüyle alt üst oldu. Yetim kaldığımda, uzak bir akrabamız olan teyzem beni yanına aldı. Teyzemin yaşadığı eski ve gizemli konakta, geçmişin gölgeleri peşimi bırakmadı. Bu konak, karanlık sırları ve trajik olaylarıyla ünlüydü. Teyzemin oğlu Bora, gizemli ve çekici bir genç adamdı. O, konaktaki gizemlerin peşindeydi ve ben de onun yanında yer aldım. Bora ile geçirdiğim zamanlarda, kalbimde filizlenen aşk ve konağın karanlık sırları arasında sıkışıp kaldım. Bir yandan kalbimdeki aşkı keşfederken, diğer yandan geçmişin gölgeleri ve korkularıyla yüzleşmem gerekiyordu. Konakta yaşanan garip olaylar, ailemin ölümüyle ilgili sırlar ve Bora`nın gizemli geçmişi, beni her adımda daha da derine çekti. Aşk, korku ve gizem dolu bu yolculukta, ailemin ölümünün ardındaki gerçeği ve konağın karanlık sırlarını çözmek zorundaydım.