[ fanfiction ] - Etiketin'de Kitap Listesi
devam ediyor 6s önce güncellendi
Brush Against Me (JenLisa)
@tuciepages
Okuma
7
Oy
2
Takip
1
Yorum
0
Bölüm
2
Sanat köşesi, sessizliğiyle bile savaş alanına dönüşebilirdi.
Jennie için tuval fısıltıların diliydi; her renk ölçülü, her çizgi dengeliydi.
Lisa içinse çizim bir çığlıktı; sert, keskin ve kaotik.
Birbirinden farklı iki sanatçı, aynı sergi için aynı tuvalin başına zorla getirildiğinde işler yalnızca sanatla sınırlı kalmayacaktı. Rekabet, küçümseyici sözler ve susturulamayan bakışlar… Hepsi giderek daha karmaşık bir çekime dönüşüyordu.
Peki, fırçaların birbirine değmesi sadece renkleri mi karıştıracaktı, yoksa kalpleri de?
JenLisa fanfiction
tamamlandı 1g önce tamamlandı
Beni Bırakma // Stray Kids
@gecekusud
Okuma
4.25k
Oy
562
Takip
41
Yorum
255
Bölüm
131
Her şey; hayattaki tek varlığımın, biricik kuzenimin öldürüldüğü gece başladı.
Onu kanlar içinde yerde yatarken görüp yanına koştuğumda, vücudundan akan kanın sıcaklığına tezat buz kesen tenine ellerim temas ettiğinde atmayı bıraktı kalbim.
Sonra evin içinde üzerime gelen katilini görünce iflas etti beynim.
Bedenim kaskatı kesilip bir puttan farklı görünmediğinde kayboldu yaşam belirtilerim.
Ölümle yaşam arasında sıkışıp kaldığım an, yaşamak isteyen kalbimin bir polisin kalbine sımsıkı sarılmasıyla başladı serüvenim.
Onun güven veren ellerini tuttu ellerim.
Umudun ışıltısını saçan gözleriyle buluştu gözlerim.
Onun sayesinde güçlü olmak nedir bildi tüm benliğim.
O beni sarıp sarmalarken saatleri esir eden bir psikopatla cebelleşti kaderim.
RM1356DF
tamamlandı 1g önce tamamlandı
Koreli Arkadaşım Bir İdol // SKZ
@gecekusud
Okuma
4.31k
Oy
579
Takip
30
Yorum
181
Bölüm
54
Starlight⭐️:미안 해요.
Starlight⭐️:Özür dilerim.
Yonca🍀: 무엇 때문에?😄
Yonca🍀: Ne için?😄
Starlight⭐️:모든 것을 위해.
Starlight⭐️:Her şey için.
Yonca🍀: 너 나를 두려워하고있어.😓 그게 뭔가?
Yonca🍀: Korkutuyorsun beni.😓Bir şey mi oldu?
Starlight⭐️:사실은 ...
Starlight⭐️:Aslında...
Söyleyecek mi yoksa?! Gerçekten itiraf edecek mi bir idol olduğunu?! Ay,bir heyecan bastı.
Yonca🍀: 사실 ...😕
Yonca🍀: Aslında...
Starlight⭐️:어쨌든 잊어 버려.
Starlight⭐️:Her neyse,unut gitsin.
Starlight⭐️:나는 그 말을 할 준비가되지 않았다고 생각한다.😅
Starlight⭐️:Sanırım bunu söylemeye hazır değilim.😅
Çok az kalmıştı ama ya! Bu haksızlık. Söyleseydin ne olacaktı sanki?!
Yonca🍀: 그래서 확실한 것이 있습니다.😕
Yonca🍀: Yani kesin bir şey var.😕
Yonca🍀: 좋아, 준비 됐으면 말해줘.😊
Yonca🍀: Tamam,hazır olduğun zaman söyle.😊
Starlight⭐️:이해해 주셔서 감사합니다.😊
Starlight⭐️:Anlayışın için sağol.😊
Yonca🍀: 민 민...
Yonca🍀: MinMin...
Yonca🍀: 지치지 마십시오.
Yonca🍀: Çok yorma kendini.
Starlight⭐️:좋아, 성가신 공주님.💙
Starlight⭐️:Tamam,sinir bozucuların prensesi.💙
Yonca🍀: 너는 가장 힘든 감각이야, 너!😣
Yonca🍀: Asıl gıcık sensin,sen!😣
Starlight⭐️:알았어 ,알았어.😂 나에게 화를 내지 마라.😂
Starlight⭐️:Tamam,tamam.😂 Kızma bana.😂
Hem şimdi beni beklediklerinden hem de MinMin`i biraz korkutmak istediğimden bir yalan daha yazmaya başladım.
Yonca🍀: Bir grup videosu çevirisi yapıyorum MinMin. Gitmem gerek.Sonra görüşürüz.👐
Starlight⭐️:Yah! Bekle!
Starlight⭐️:Hangi grup?
Yonca🍀: Ödev olarak verdi hoca. Stray Kids`in videolarının çevirisi. Ama çevirirken ben de izleyip eğleniyorum. Muhteşem bir grup. Özellikle bir çocuk var. Görmen lazım MinMin... Bir çocuk bu kadar mı tatlı olur?😍
Starlight⭐️:Kimmiş o çocuk? Söylesene!
Yonca🍀: İsmi Lee Know. O kadar beğendim ki, bir ara kendisini muhakkak araştıracağım.
Starlight⭐️:아니, 연구하지 마라!😤
Starlight⭐️:Hayır,araştırma sakın!😤
Bir Korece,bir Türkçe konuşuyorduk şimdi. Onun bu hâli o kadar komikti ki. Keşke okuduğu zamanki yüzünü görebilseydim. Kendi ismini vererek şaşırtmıştım tabii çocuğu.
Yonca🍀: Nedenmiş o? Beğendim çocuğu, araştıracağım. Hatta şu an bile bakabilirim.
Starlight⭐️:보지 마!
Starlight⭐️:Bakma!
Starlight⭐️:그래서 ... 음 ...
Starlight⭐️:Yani... Şey...
Starlight⭐️:왜 손아귀를 찾으십니까?
Starlight⭐️:Neden bakacaksın ki elin çocuğuna?
Starlight⭐️:다리를 부러 뜨려 라.
Starlight⭐️:Bacaklarını kırarım.
Yonca🍀: 뭐야? 질투?😏
Yonca🍀: Ne o? Kıskandın mı?😏
Starlight⭐️:헛소리!
Starlight⭐️:Saçmalık!
Yonca🍀: Of MinMin,gidiyorum ben.👋
Yonca🍀: 잘가👐
Yonca🍀: Görüşürüz.
Starlight⭐️:가지마!😤
Starlight⭐️:Gitme!😤
Yonca🍀: Gittim bile😝
Starlight⭐️:그만!
Starlight⭐️:Dur!
Starlight⭐️:나는 너희에게 가지 말라고했다.
Starlight⭐️:Gitme demiştim sana.
Starlight⭐️:바보😣
Starlight⭐️:Aptal😣
Starlight⭐️:백치🙅
Starlight⭐️:Salak🙅
Starlight⭐️:İnsana ağzını bile bozdurtursun sen!
Starlight⭐️:Görüyorsun bunları değil mi?
Starlight⭐️:Sırf bana gıcıklık olsun diye,beni deli etmek için cevap vermiyorsun değil mi?
Starlight⭐️:Yah!
Starlight⭐️:Yonca!
Starlight⭐️:Bunun hesabını sonra dilimleyeceğim senden.
Yonca🍀: Keseceğim diyecektin her hâlde.😂
Starlight⭐️:Gıcığın önde gidenisin Yonca! 😤 Starlight⭐️:Biliyordum gördüğünü.
Starlight⭐️:Omo!
Starlight⭐️:Akıl mı bıraktın sanki insanda? Karıştırmışım. Olamaz mı yani?!😒
tamamlandı 1g önce tamamlandı
Doktor Hanım // Park Jimin
@gecekusud
Okuma
2.51k
Oy
219
Takip
20
Yorum
52
Bölüm
53
"Yine mi sen?!"
Gözlerimi devirerek odanın kapısını kapattım ve muayene yatağına oturmuş Park Jimin`in yanına doğru ilerledim. Elimdeki kahve bardağını masamın üzerine bıraktıktan sonra kollarımı bağlayarak karşısına geçtim.
"Yine neyin var?" diye sordum bezgin bir ses tonuyla. Çünkü bezmiştim artık. Bu neydi canım?! Her gün, her saat insan hasta mı olurdu?!
"Dün karnın ağrıyordu. Önceki gün başın. Ondan önceki gün sözde dizini incitmiştin. Ondan önceki gün de, kolun muydu? Evet, evet sanırım kolumu kırdım diye gelmiştin. Ama hepsinde de gayet sağlıklıydın. Bu sefer neyin var?"
Sordum sormasına lâkin o beni tınlamayarak gözlerime anlamlandıramadığım bir şekilde bakmaya devam etti.
"Yah! Sana sordum. Neyin var senin? Yoksa gerçekten bu sefer hasta mısın?"
Şaşkınlıkla gözlerimi irileştirdim ve gerçekten hasta olduğu düşüncesiyle elimi onun alnına koydum. Ancak tam da bu esnada o, alnındaki elimi tutarak beni hızla kendisine doğru çekti. Bu hareketini hiç beklemiyordum. Oldukça da hazırlıksız yakalanmıştım.
Yüzlerimiz çok yakındı. Alıp verdiği nefesi dahi hissedebiliyordum. Bir an olsun gözlerini gözlerimden çekmedi ve ciddi bir ifadeye büründü. İlk defa onu bu kadar ciddi görüyordum.
Yavaşça yutkundum ve kendimi geri çekmeye çalıştım. Ancak bu hareketimle beni kendisine daha çok çekti. Ne yapmaya çalışıyor bu çocuk Allah aşkına?! Kalbim... Neden bu kadar hızlı atıyorsun şimdi ya?!
Bu esnada Park Jimin tuttuğu elimi yavaşça kendi kalbinin üzerine koydu. Ardından ağzını açarak konuşmaya başladı.
"Kalbimin ritmi seni her gördüğünde değişiyor Doktor Hanım. Yerinden fırlayacakmış gibi atmaya başlıyor. Bazen... Bazen de yırtılacakmış gibi oluyor. Çok canımı yakıyor. Sanırım bu hastalığın adını biliyorum. Her insanın yakalandığı bir hastalıkmış. Adına da `aşk` diyorlarmış. Sevdiğin kişiye kavuşunca tedavini oluyor ve acısından kurtuluyormuşsun. Peki ya ben? Ben ne yapmalıyım? Benim... Benim tek tedavi yöntemim sensin, beni tedavi eder misin? Ya da... Benim tedavim olur musun?"
tamamlandı 1g önce tamamlandı
Baş Belası // Stray Kids
@gecekusud
Okuma
3.99k
Oy
470
Takip
36
Yorum
199
Bölüm
70
Annesini takip eden yavru bir ördek gibi o nereye giderse ben de arkasından oraya gidiyordum. Aynı zamanda çenem de boş durmuyor, sürekli ismini üst üste söyleyip duruyordum.
O ise beni hiç tınlamıyor, yoluna devam ediyordu.
"Minho?"
"Minho?"
"Minho?"
Artık bezsin de arkasına dönsün, yüzüme baksın diye bu gıcıklığı yapıyordum ama ne kadar kırgınsa artık yüzüme bile bakmıyordu. Sanki ben yoktum.
"Minho?"
"Minho?"
"Minho?"
Artık bu yaptığıma ben bile daha fazla dayanamadım.
"Ahh, yeter ama!" diye bağırarak onu takip etmeye devam ettim.
"Hangi tür insan böyle bir işkenceye dayanabilir ki? Nasıl tepkisiz kalabiliyorsun? Ben olsaydım şeytanı dinler, çakardım ağzının ortasına cidden!"
-Der demez durdu. Onun durması üzerine başımı sırtına tosladım.
"Ah!" dedikten sonra anında geri çekildim. Bu sefer bana döndü. Evet, döndü!
Ama nasıl bakıyordu biliyor musunuz?
Tek kaşını havaya kaldırmış bana az önceki söylediklerime nispeten, "Şeytan öyle mi dermiş?"der gibisinden bakıyordu.
Sadece bakışlarından bile bana bunu sorduğu belli oluyordu. Anlayınca hemen sırıttım.
"Aaaa... Şey... Şeytanı dinlememek lazım. Evet evet, kesinlikle şeytanı dinlememeliyiz! Ne öyle ağzına çakmak falan? Onun yerine sakin kalıp, sabredip duymamazlıktan gelmek en iyi- "
Ne diyorum ben ya?
Resmen şu an kendi ağzımla kendime kapak yaptım.
Sustum ama geciktim tabii ki. Başını bir sağa bir sola sallayan Minho derin bir nefes alıp verdi. Bu zamana kadar hiç konuşmamıştı ama nefes verdikten hemen sonra:
"Baş belası." dedi.
Gıcık işte, ne olacak?! O kadar konuşmaya çalıştım ama tek kelime dahi etmedi. Şimdi ağzından çıkan bu iki kelime de neyin nesiydi böyle?
Gözlerimi devirdim ve klasik esprilerden birini yaptım.
"Memnun oldum. Ben de Alya."
"Ciddi olamaz mısın?"
"Olamam ciddi falan. "
"Çocuk gibisin."
Yeter ama artık bu kadar. Benim de sabrımın bir sınırı var ve bu sınırı aşınca her insan gibi ben de sinirleniyorum.
Dayanamadım.
Biraz sesimi yükselttim ve karşımda dikilen Minho`ya bakarak konuşmaya başladım.
"Ben miyim çocuk gibi olan? Seninle insan gibi oturup sadece 2 dakika konuşmak istedim! Seninle konuşup yanlış anlaşılmaları düzeltebilmek için Amerika`dan, babamdan kaçtım! Ama sen... Beni takmıyorsun bile! Sadece 2 dakika ya, 2 dakika! 2 dakika konuşacak kadar dahi hiç mi hatırım yok üzerinde?! Asıl çocuk gibi davranan sensin!"
"Sence de... Sana böyle davranmaya hakkım yok mu Alya? Geçmişimizi, bizi sen mahvettin. Hem de bir hiç uğruna! Yıllar sonra çıkıp geliyorsun ve benimle konuşmak istiyorsun. Neden? Ünlü oldum diye mi?! Ne değişti ha? Söyle!"
"Saçmalama! Ünlü olman beni neden ilgilendirsin?! Babamdan dolayı yeterince şana, şöhrete, paraya sahibim zaten!"
"O zaman neden?!"
Sustum.
Gözlerimden aşağı süzülen gözyaşlarını hisseder hissetmez hızla sildim ve Minho`ya arkamı döndüm.
Bu soruya cevap vermek kadar zor bir şey yoktu şu an hayatımda. Evet, her şeye sahiptim. Ama tek bir şey hariç.
Ölüyorum Minho... Ölüyorum...
Son defa seni görmek için geldim. Belki aramızdaki yanlış anlaşılmayı da düzeltebilirim diye geldim. Ama... Ama yapamıyorum. Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum.
..
BV1356DF
tamamlandı 1g önce tamamlandı
Kore'ye Düşüş
@gecekusud
Okuma
3.4k
Oy
428
Takip
39
Yorum
338
Bölüm
62
🎤 Güney Kore`ye uçakla düşen bir Türk kızı.
🎶 Uçağı bulan,onu kurtaran bir K-pop grubu: Enhypen.
🎵 Uçağın düşüşündeki gizem ve bir türlü çözülemeyen sırlarla dolu hayatlar.
🎧 Türk kızının geçmişinde olan Stray Kids.
🎸Her şey kızımızın uçaktan düşmesiyle beraber hafızasını kaybetmiş olmasıyla başlıyor ve gizem asla peşimizi bırakmıyor.
Kurgumuza hepiniz hoş geldiniz.🫶🏻
CL4680LM
tamamlandı 1g önce tamamlandı
Adaletin Yanında // Stray Kids
@gecekusud
Okuma
2.41k
Oy
702
Takip
23
Yorum
824
Bölüm
75
"Hadi,git! Git ve yüzleş artık. Kız her şeyi anladı!"
Bangchan`ın sesini duymuştu duymasına ama daha bir adım bile atamadan yine durdu.
Çünkü Ha Ra son sürat kendilerine doğru geliyordu.
"Omo! Geliyor! Ben kaçıyorum,bak başının çaresine!"diyen Bangchan âdeta koşarcasına adım atarak uzaklaşmaya başladı.
"Dur-"deyip devamını getiremeyen Lee Know, Bangchan`ın da kaçmasıyla olduğu yerde `mıh` gibi çakılıp kalmıştı.
Saçlarını arkasına savuran rüzgârın verdiği ayrı bir çekicilik ile birlikte Ha Ra, Lee Know`un önüne gelerek 1 adımlık mesafesinde durdu.
Lee Know gözlerini onun gözlerine dikmiş hiçbir tepki vermiyor, sadece izliyordu.
Genç kız konuşmak için ağzını açtı ama açtığı gibi hızla geri kapattı.
Sonra gözlerini sıkıca yumdu ve sinirlerine hâkim olmak istercesine birkaç saniye boyunca kapalı tutup geri açtı.
Daha sonra arkasına, çardak tarafında Soobin`i döven ve hâlâ bu tarafa bakan yabancıya bakıp önündeki adama geri döndü. Bakışları yine onun gözlerini bulduğunda:
"Kimsin sen?"diye hiç beklenmedik bir sakinlikle sordu.
Lee Know da buna bayağı bir şaşırmıştı açıkçası. Hırçın güzelinin burada İsrafil`in görevini devr alıp sûra üflemesini ve kıyameti koparmasını bekliyordu ama yine de bu sakinliğe karşın cevap veremedi.
Sonra birden dengesiz bir şekilde tebessüm etmeye başladı.
Bu âlemi gücü ile 9.0 büyüklüğünde sallamaya gücü yeten Lee Minho bir kızın karşısında çivilenip kalmış, konuşmayı bırak neredeyse kekeleyecekti.
Genç adamın dudağı yukarı doğru kıvrılmış onu aslında daha da çekici göstermekteydi.
"Gülme be adam! Cevap ver bana! Kimsin sen?! Arkadaşımdan ne istedin? O adamı neden üzerimize saldın?!" diye bağırdı bir anda çardaktaki Felix`i göstererek.
Lee Know hâlâ gülüyordu.
Sinirleri daha da gerilen Ha Ra, bir kere daha gözlerini sıkıca yumdu ve içinden saymaya başladı. Ona kadar büyük bir sabırla saymayı başardığında gözlerini yeniden açtı ve hâlâ sırıtan adamın yüzüne baktı.
"Sana- kimsin- dedim?"
Her bir kelimeyi tek tek, üzerine bastıran bastıra söylerken aynı zamanda işaret parmağı ile Lee Know`un göğsüne vuruyordu.
Bu hareket ile Lee Know`un biçimli kaşları çatılsa da sevdiği kızın bu hâllerini izlemek ona gerçekten büyük bir zevk veriyordu.
Ama bu sefer susmadı. Hırçın güzelini daha fazla hırçınlaştırmamalıydı. Tamamen gerçekleri söyleyecekti. E canım az da mafyalık gururu ile hareket etsindi değil mi?
"Sana yıllar öncesinden kafayı takmış, attığın her adımı takip eden manyak biriyim."
🗡
"Hangi devirde yaşıyorsun sen dangalak! Ben sana ait falan değilim! Ben-kimseye-ait-değilim! Olmaya da meraklı değilim!" diye bağırdıktan sonra yine devam etmek için ağzını açtı.
"Defol buradan,defol! Yoksa avazım çıktığı kadar bağırır ve tüm siteyi ayağa kaldırırım!"
İşte Lee Know`un ondan beklediği hareket tam olarak buydu!
Kendisinin bile söylerken tiksindiği laflara karşılık hırçın güzelinin asla suskun kalmayacağını çok iyi biliyordu.
"Ahhh,"diyerek derin bir nefes verdi Lee Know. Yüzüne büyük bir gülümseme yerleştirdi.
"Biraz klişe mafya havasına gireyim dedim ama ben de beğenmedim bunu. İnsan bir mal değildir. Dolayısıyla, elbette kimse kimseye ait değildir. Benim seni sevdiğim doğru ama sen istemediğin müddetçe ne sana yaklaşır ne de zarar veririm. Takıntılı bir pislik değilim. Karşılıklı olsa daha güzel olurdu ancak senden karşılık beklemiyorum. Beklesem bile bu asla zoraki olmaz. Başkasını seversen eğer ve onun da seni sevdiğini anlarsam bir daha karşına çıkmam. Merak etme."
Lee Know, teslim oluyormuşcasına iki elini havaya kaldırdı ve sırıtarak geri geri adım atmaya başladı.
"Bu yüzden teslim oluyorum, Ha Ra hanım."
İsmini bile biliyordu bu yakışıklı serseri. Neyse ki gidiyordu.
Ha Ra, sırtının değdiği ağaca yaslanırken o dengesiz adamın bir daha gelmemesini umdu. Ardından sırıta sırıta aracına binişini izledi.
GA4681KL
tamamlandı 1g önce tamamlandı
Asla Bırakmam
@gecekusud
Okuma
271
Oy
91
Takip
12
Yorum
234
Bölüm
11
Bangchan, beni tam arka bahçeye açılan sürgülü kapıya getirmişti ki odamın kapısının ardından şiddetli sesler gelmeye başladı.
Kapıyı zorluyorlardı. Önündeki eşyalar ise hiçbir işe yaramıyordu. Kapı öne geldikçe ağır eşyalar bile oynuyordu resmen.
Bu sefer dehşet içerisinde kendi kendime fısıldayarak:
"Hayır," dedim.
Hyunjin için deli gibi korkuyordum. Onun için delicesine endişeleniyordum. O benim bu dünyada hiç sahip olmadığım tek kardeşimdi. O benim ailemin en güzel parçalarından biriydi.
Biz durunca Hyunjin de sesleri duyduğu yöne döndü. Sonra yeniden bize doğru dönüp endişe içerisinde bağırdı.
"Gidin artık! Arka bahçeye de her an girebilirler! Onları bizim çıktığımız, gizli geçidimizden çıkar Bangchan! Acele edin! Durmayın! Yalvarırım durmayın."
Yalvarırım durmayın, derken dudakları titremişti. O da bizim için çok korkuyordu. Gözleri dolmuş ve anında kızarmıştı.
Bangchan, Hyunjin`i başıyla onaylayıp beni kuvvetli bir şekilde kolumdan çekiştirmeye devam etti.
Bir ses duydum. Çok... ama çok yakından yükselen bir silah sesi.
Bangchan da duymuş olmalı ki beni çekiştirmeyi bıraktı. Hemen arkasına dönüp baktı. Ama ben... bakmaya cesaret edemedim.
Tahmin ettiğim şeyin gerçekleşmiş olmasından delicesine korktum. Kalbimde... çok derin bir sızı hissetmeye başladım. Nefes alamadığımı hissettim. Boğuluyor gibiydim. Boğazındaki yumru daha çok sertleşmişti ve daha çok canımı yakıyordu.
Gözlerimden boncuk boncuk gözyaşlarım süzülmeye devam ederken ağır ağır arkama döndüm.
Hyunjin... dizlerinin üzerine çökmüştü.
O... Ona bir şey olmuştu!
Kapı...
Kapıda delik vardı!
Kurşun deliği!
Hayır!
Hayır olamaz hayır!
Hyunjin`in de gözlerinden boncuk boncuk gözyaşları bir bir süzülmeye başladı. Ağzı aralıktı. Zor... çok zor nefes alıyor gibiydi.
Aralık olan ağzından yavaşça kırmızı bir sıvı süzülmeye başladı. Ka-ka-kan mıydı bu?!
"Hyunjiiiin!"
Dayanamadı.
Öne doğru düşecekken ellerini yere koydu.
Yerden destek alırken başını kaldırıp bize baktı.
O kanlı, dolu dolu gözleriyle gözlerimin içine derin derin baktı. Son kez yüksek sesle bağırdı.
"Gidin buradaaaaaann! Gidiiiin! Daha fazla oyalanmayın! Gidiiiin! Lanet olsun, gidin!"
Son kelimelerini söylerken hıçkırdı.
Hyunjin... Ağlamaya başladı. Sesli sesli ağlıyor, arada acısından olmalı inliyordu.
Yine de hâlâ kapıyı zorlayanlara karşılık verebilmek için yerde ellerinden ve dizlerinden destek alarak süründü.
Yatağımın arkasına geçti.
Yüzünü acıyla buruştururken sesli sesli ağlamaya devam edip tabancasını sıkıca kavradı. Namlusunun ucunu kapıya yöneltti.
Bangchan da ağlıyordu. Hyunjin`in bu hâli onun da yüreğini parçalıyordu ama ondan aldığı emri yerine getirmek zorundaydı. Bu sebeple beni çok daha kuvvetli bir şekilde çekti. Bahçeye çıktık.
Belki bir işe yarar diye yalvarmayı sürdürdüm.
"Yapma! Yapma lütfen yapma Bangchan! Ben giderim. Onu yalnız bırakma lütfen! Ona bir şey olursa dayanamam. Bangchan! Bangchan yalvarıyorum sana lütfen! Lütfen onu yalnız bırakma!"
Beni hiç tınlamadı bile. O sessiz sessiz gözyaşı döküp ilerlerken ben de içli içli, yüksek sesle ağlamamı sürdürüyor ve devamlı arkama, Hyunjin`e bakıyordum.
"Hyunjiiiin! Hwang Hyunjiiiin!"
Bağırışımı duydu.
Sadece gözleri değil, yüzü de kıpkırmızı olmuştu.
Onun da ağlayışını hâlâ işitebiliyordum.
Bana baktı. Buruk bir tebessüm etti.
"Seni çok seviyorum Mina! Hem de çooook!" diye bağırdı.
Ona karşılık bir cevap dahi veremedim. Gözlerim belki anlatmıştır ne hissettiğimi. Belki gözlerim konuşmuştur.
Son anda Bangchan beni hiç bilmediğim bir yere çekti.
Bahçemizi çevreleyen çalılardan biri meğersem kapıymış. O kapıyı açarak çıktık. Yeniden kapandı. Görünürde tamamen yeşil yapraklı çalıların bir parçasıymış gibi duruyordu.
Bangchan, bir an olsun kolumu bırakmadı.
Aklım da, kalbim de şu an sadece ailem dediğim insanlardaydı.
İçimdeki yangını bu sesli ağlayışlarım ve görünüşteki yıkık hâlim dahi anlatamazdı.
TB4680MN
tamamlandı 1g önce tamamlandı
Camdan Hayaller
@gecekusud
Okuma
488
Oy
197
Takip
11
Yorum
360
Bölüm
31
Yine saat gece yarısı olduğu için kimsecikler yoktu ortada. Asansör için köşeye döneceğim sırada duyduğum seslerle korkarak hemen geri çekildim. Duvara yaslandım.
Gece gece 2 erkek görmek korkutmuştu. Ah, oysa hastanedeyim. Neden korkuyorsam? Kendimi toplayıp çıkmak için hamle yaptım. Ancak bu sefer duymuş olduğum kelimelerin beni ilgilendirdiğini anlayarak yeniden duvara yapıştım. Kulaklarımı kabartıp onları dinlemeye başladım.
Nefes nefese bir genç, sırtı bana dönük olan gencin önünde, elleri dizlerinde hem soluklanıyor hem de anlatıyordu.
"Kameralara bakamadık. Bakamayız da. İçerideki güvenlikler sağlamlar. Koca hastanede nasıl arayacağız o kızı? Ben yüzünü de görmedim. Onu bir tek sen gördün."
Sırtı bana dönük olan genç sinirlendi.
"O kızı ne olursa olsun bulmalıyız. O defteri almamız lâzım."
Karşısındaki onu onaylayarak başını salladı. O genç, bir kere daha söze girdi.
"Bulduğunda yaşatma. Defterdekileri okumuş olma ihtimalini göz ardı edip kendimizi riske atamayız."
Korku içerisinde gözlerimi irileştirdim. Boşta olan elimi ağzıma kapattım. Defter... Kız... Bahsettikleri kız bendim! Resmen öldürme emri vermişti bu manyak!
Minho... Ya ona bir şey yapmaya kalkarlarsa? Defter odadaydı. Ya defteri bulurlarsa ve Minho`nun okuduğunu düşünüp onu öldürürlerse?Hayır!
Arkama döndüm ve temkinlice çekilip bir müddet sonra hızla koştum. İlerideki merdivenlere yönelip birer birer çıkmaya başladım.
Bacaklarım şimdiden iflas etmişti. Odanın olduğu kata çıktığımda artık bacaklarımı hissetmiyordum. Sadece burnumdan nefes almak yetmiyor, ağzımdan da nefes alıyordum. Kalbim ağzımda atıyordu.
Az kaldı diye içimden kendimi tembihleyerek yine hızlandım. Odaya âdeta dalarak girince Minho yatağında hızla doğruldu.
Beni, daha doğrusu hâlimi görünce yüzü düştü.
"Jae Hee! Ne oldu?! İyi misin?!"diye sordu. Korkuyla yanına ilerledim.
Yatağın başına gelerek dizlerimi kırdım. Ellerimle yatağın kenarını tutunup düşmemek için destek aldım. Minho endişeyle bana bakmayı sürdürüyor ve benden bir cevap bekliyordu.
Panik yüzünden ağlamaklı çıkan sesimle anlatmaya başladım.
"Minho polisi aramalıyız! Sanırım başımız dertte. Hatta ben! Benim başım dertte. Gitmeliyim buradan!"
"Jae Hee sakin olup neler olduğunu anlatır mısın?"
"Minho defter! Defterde her ne varsa hiç iyi şeyler değil! Beni ve defteri arıyorlar! Aşağıda onları konuşurken duydum. Beni... Defterdekileri okuma ihtimaline karşı öldüreceklerini duydum! Sadece beni hatırlıyorlar. Seni de riske atamam!"
"N-ne diyorsun sen Ja Hee? Dur bekle! Kuzenim polis benim. Onu arıyorum hemen. Hiçbir yere gitmek yok. Seni bırakmam."
Güzel gözleri bu sefer güven vermek istercesine bakıyordu gözlerime. Ayaklarını sarkıtacağını anladığım an ayağa kalktım. Ayaklarını sarkıttı ve terliğine ayaklarını geçirerek leptobunun yanında olan telefonunu eline aldı. Hızla birini aradı. Çok geçmeden çağrısı cevaplandı ve konuşmaya başladı.
"Hyunjin! Acilen hastaneye gelebilir misin? Ama çok acil. Ölüm kalım meselesi. Gelince görüşürüz. Tamam, bekliyorum. Lütfen çabuk ol."
Telefonu kapatıp eski yerine koydu. Yavaş adımlar atarak karşıma geçti.
Gözleri bu sefer âdeta yalvarıyordu.
"Ağlama ne olur? Seni böyle görmek istemiyorum."
Ağlıyor muydum?
Ellerimi yanaklarıma attığımda hissettiğim ıslaklıkla ağladığımı fark ettim. Hemen ellerimin tersiyle yanaklarımı, gözlerimi sildim.
Uzun koltuğun karşısındaki orta sehpanın üzerine koyduğum defteri elime aldım. Yeniden Minho`nun karşısına geçtim.
"İçinde bu kadar önemli olan ne var bilmiyorum. Ama cebimden çıkan not şaka değildi. O çocuğa bir şey olmuş mudur Minho? Bana çarptıktan sonra gözlerime yalvarırcasına bakmıştı. O bakışlar... O not... Bunu nasıl şaka zannedebilirim ben? Ya ona bir şey olduysa?"
"Korkma Jae Hee, hiçbir şey olmayacak." dediği anda kapı tıklatıldı. Korkuyla ikimiz de kapıya baktık. Kapının arkasından biri seslendi.
"Müsait misiniz efendim, girebilir miyim?!"
Bu ses aşağıda bana sırtı dönük olan, öldürülmem için emir veren kişinin sesiydi!
...
SL6802VW
tamamlandı 6g önce tamamlandı
Stray Kids
@gecekusud
Okuma
10.3k
Oy
1.08k
Takip
56
Yorum
264
Bölüm
85
Sırtım duvarla buluştuğunda çektiğim acıyla ağzımdan ufak bir inleme çıktı.
O ise tuttuğu kolumu bırakmayarak bir elini de duvara yasladı ve beni duvar ile arasına sıkıştırdı.
Daha çok yaklaştı.
"Ne yaptığını sanıyorsun?"
Başımı boyunun uzunluğundan dolayı hafif yukarı kaldırarak gözlerine baktım. Hâlâ gülümsüyordu.
Derin bir nefes alıp verdi.Daha sonra biraz daha eğilerek yaklaştı ve kalbim gümbür gümbür atmaya başlamışken kulağıma tek bir kelime fısıldadı.
"Bekliyordum."
Ürperdim.Resmen tüm vücuduma bir ürperti geldi.Onu benden uzaklaştırmaya çalıştım.Ancak kuvvetliydi ve bu göründüğü kadar kolay değildi.
"Hâlâ direniyorsun.Biliyor musun Yeon Soo?Gerçekten seni bekliyordum.Keşke diyordum... Keşke Yeon Soo gibi cesur,korkusuz,asî ve tabii güzel birisi karşıma çıkıp bana diklense de hedefim olsa. Onunla oynasam. Biliyordum böyle olacağını. Senin dayanamayacağını ve kendini bana yem edeceğini. Şu an ne kadar mutluyum bilemezsin."
Nefretle baktım gözlerine.
"Asla senin oyuncağın olmayacağım!Boş yere ümitlenme."
Bir kere daha kolumu tuttuğu elini bana doğru bastırdı ve sırtımı soğuk duvara sabitledi.
"Göreceğiz Yeon Soo. Ancak elime düştün ve kolay kolay kurtulamayacaksın.Tıpkı şu an olduğu gibi."
"Uzak dur benden!"
"Artık bunun imkânı yok."
Sabrımı taşırmayı başardı.
Boşta kalan elimle kuvvetli bir şekilde kolumu tuttuğu elini tuttum ve sertçe kaldırdım.Ardından onu duvara yapıştıran taraf bu sefer ben oldum.
O da bu hareketi beklemiyordu ve tıpkı az önce bende olduğu gibi hazırlıksız yakalandı.Rolleri değiştik.Az önce benim olduğum yerde Hyunjin,Hyunjin`in olduğu yerde de ben vardım.
Çekik gözleri irileşti.Daha bir şaşkın bakıyordu şimdi.Bunu yapabileceğimi tahmin etmiyordu sanırım.
"Ama kurtuldum Hyunjin.Tıpkı şu an olduğu gibi.Uzak dur benden..."
...
devam ediyor 3h önce güncellendi
Tutsağın İncisi (Draco Malfoy)
@adharablackmalfoy
Okuma
73
Oy
15
Takip
5
Yorum
13
Bölüm
3
Ölüm Yiyenler`in ve Dumbledore`un Ordusu`nun denk düştüğü yerde dengeleri bozacak bir grup büyücü çıkageldi.
Voldemort`a karşı olan bir grup.
Ondan daha güçlü birinin yönettiği bir grup.
İtaat edilecek kişinin Voldemort olmadığını ya da umudun Dumbledore`da olmadığını göstermek için.
Asıl güçlü olanın kendileri olduğunu göstermek için.
"Ya düşersem?" diye sordum. O zaman ne olacaktı? Kaybedersek ne olacaktı? Ya benim yüzümden birilerine zarar gelirse, o zaman ne olacaktı?
Hafifçe eğildi bana doğru. Samimi olmayan ama bana doğru hissettiren bir gülümsemeyle baktı bana. "Ya uçarsan?"
devam ediyor 2a önce güncellendi
THE RED FİLE
@eylulertgr
Okuma
17
Oy
9
Takip
0
Yorum
4
Bölüm
7
Onun öldüğünü sandılar.
O ise hayatta kaldı... ve taraf değiştirdi.
Ha Yoon-seo, bir zamanlar devletin en güvenilir ajanlarından biriydi. Ta ki bir görevde ölü ilan edilene kadar. Yıllar sonra, bir sızıntının izinde yakalanan tek ipucu: onun hâlâ hayatta olduğu.
Şimdi onu durdurmak, onu en iyi tanıyan kişiye emanet edildi - eski partneri ve bir zamanlar sevdiği kadın, Kang Ji-won`a.
Dosyalar açıldıkça sırlar ortaya çıkacak.
Sadakat test edilecek.
Ve aşk, hedef tahtasında ikinci kez ateşlenecek...
devam ediyor 2a önce güncellendi
PAPİLLON • |Jackson Wang|
@matmezelnoir
Okuma
183
Oy
56
Takip
2
Yorum
22
Bölüm
23
"Hiçbir şey senin sandığın gibi değil, izin ver sana neyin ne olduğunu göstereyim," dediğinde sesindeki güven kararlılığımı bir nebze kırdı. Ama hayır güvenemezdim. Başımı hayır anlamında salladım. Gözlerimden benden habersiz yaşlar akmaya devam ediyordu. Bana birkaç adım yaklaştığında elimdeki silahı daha çok sıktım. Namlu göğsüne değdiğinde gözleri hâlâ gözlerimdeydi.
"Şu an burada beni öldürebilirsin." dediğinde ona bakmaya devam ettim.
"Ama inan ya da inanma gerçek sandığından çok daha farklı. Ve bunun için yaşamaya devam etmelisin,"
tamamlandı 3a önce tamamlandı
you're mine || Taekook
@jin_army00
Okuma
11.94k
Oy
630
Takip
109
Yorum
237
Bölüm
51
Kim Taehyung kendi ayakları üzerinde duran bir şirket ceosu kendisi idollerden nefret eder. Onun tam tersi olan Min yoongi çocukluk arkadaşı ise ünlü grup olan bighitten seokjin ile kafayı fene bozmuştur. Konserine gidebilmek için can atar. Tek başına gidemeyeceği içinde çocukluk arkdaşı kim Taehyung ve kuzeni olan aynı zamanda da alt katında oturan jung hooseoku da konsere zorla davet eder ve serüven bu üçlünün konsere gitmesiyle başlar.
KimTaehyung sevgilisi varken nefret ettiği idollerden birine aşık olmuştu.
Semetae
Ukekook
25/06/2021
devam ediyor 3a önce güncellendi
Asalar ve Yaralar (Hogwarts)
@dderin_stories
Okuma
1.32k
Oy
590
Takip
30
Yorum
662
Bölüm
16
Geçmişte yaşadıkları, acıları, kayıpları...Aslında Slorya`yı bugünkü hâline getiren şeyler bunlardı. Soğuk, sert, duygusuz, sessiz, öfkeli. Gizemli ve saygın Parkinson ailesi onu evlat edindiğinden hayatında çok şey değişmişti. Hogwarts`ın büyülü duvarları arasında öğrenim görürken bir yandan kendi iç dünyasıyla da savaş vermek zorundaydı. Ona yardımcı olanlar vardı, tabii düşmanları da vardı. Ama asıl sorun, kimin dost kimin düşman olduğu hiçbir zaman kesin değildi. Her şey tek bir sözle, tek bir büyüyle ya da tek bir karanlık işaretle değişebilirdi...Bir yandan Parkinson ailesinin sırlarını çözmeye çalışırken, bir yandan eski düşmanı olan Draco Malfoy`un neden sürekli hep karşısına çıktığını, onu gözetlediğini anlamak zorundaydı. Bu ani ilgisinin sebebi aşk mıydı? Hiç sanmıyordu. Ama sebebi her ne ise, bunu çok yakında öğrenmeye kararlıydı.
İşbirliği: @teacherspet_kurgu_
Ayşe Gül
@dderin_stories
Derin
devam ediyor 3a önce güncellendi
Flame & Crust (Taekook)
@black_tk7
Okuma
278
Oy
45
Takip
13
Yorum
52
Bölüm
4
Ünlü yemek fenomeni Jungkook,herkesin konuştuğu Artezzo pizza`ya gitti ve şefin özel olarak yaptığı pizzayı tattığında büyülendi.Bunun üzerine,pizzayı yapan kişiyle tanışmak istedi.Başta röportaj bahanesiyle başlayan sohbet,farkında olmadan aralarındaki çekimi açığa çıkardı..