İstanbul’un parıltılı gökdelenleri geceleri ışıl ışıl parlar, ama sokak aralarında sefalet ve sessizlik kol gezer. Halk, bir avuç güçlü adamın elinde oyuncak olmuşken, gizemli bir figür karanlıkta dolaşmaktadır. Onun adı Gece Efendisi. Gerçekte ise, deli rolü oynayan zeki ve takıntılı bir adam: Efsan Atabey. Şehir onu alaya alır, “deli” der, korkar ama aynı zamanda fısıltılarla ondan bahseder. Oysa kimse bilmez: deliliğinin ardında sakladığı şey bir intikam planıdır. Ve planın merkezinde artık bir isim vardır: Belediye başkanının kızı, mimar ve model İnci Efsun Bilgiç. Onların ilk karşılaşması sadece bir inci kolye ile başlar. Ama kısa sürede İnci, Gece Efendisi’nin oyunlarının tam ortasında bulur kendini. Babasına duyduğu sadakat ile bu karanlık yabancıya karşı hissettiği merak ve korku arasında parçalanır. Efsan’ın cümleleri delilikle zekânın sınırında dolaşırken, İnci her an “kaçmalı mıyım, yoksa onunla yürümeli miyim?” sorusuyla karşı karşıya kalır. Çünkü bu hikâyede aşk, güvenilmez bir köprü; ve entrika, şehri sarsacak bir yangın. Geceyi seçersen, sabahı kaybedersin. *** NOT: Tüm hakları şahsıma aittir. Kopyalanması ve çalınması kesinlikle yasaktır. @dadaaaa

"Bu kadar işte, hepsi bu." Annem cümleye girdi o kadar az konuşuyordu ki, sesini duymak bir mucizeydi. O konuştuğunda sesini zihnime bir çivi ve çekiçle asmak istiyordum. Bir daha ne zaman duyulacağı belli değildi çünkü. "Kızım sen neden böyle yapıyorsun? Bugüne kadar neyini eksik ettik? Ne istediysen almadık mı?" Duyduğum, duyduğun nice cümle... "Biraz sevin..." sesim öyle kısıktı, bir ben duymuştum. Sesimi karşıya, anneme aktaramadım, babama aktaramadım. Bir ben duydum, hep. Lise üçüncü sınıfa başlayan Mehir, hayatının her zamanki gibi sıradan geçeceğinin kanaatindeydi. Ancak zengin ailesi ve sosyeteyle mücadelesi yaşıyla beraber büyümüştü. Şimdi de başında bu bela vardı. Hacker... Onun kim olduğunu bulabilecek miydi? -LİSE KURGUSU- Kitap kapağını tasarlayan Sevgili: bataklikyakamozu` na teşekkürlerimi sunuyorum.

Basın toplantısının son dakikasında sahnede üzerine dev bir dekor düşmek üzereyken Tolga’nın ani kahramanlığı, medyada yeni bir aşk efsanesi başlatır. Herkes bu anı gerçek sanır, sosyal medya “romantik an” manşetleriyle çalkalanır. Gerçeği yalanlamaya çalışan Ceyda, halkın bitmek bilmeyen “birlikteler” mesajları karşısında itibarını kurtarmak için bu aşk oyununu sahnede oynamaya karar verir. Fakirliği ve ailesinin sorumluluğunun üzerinde olduğu Tolga ise annesiyne ve lise son sınıf öğrencisi kız kardeşine bakmak uğruna sahte nişan teklifini kabul etmek zorunda kalır. Sahte fotoğraflardan gizli kaçamaklara, magazin programlarından komik tesadüflere uzanan bu yolda, “oyun” gitgide gerçeğe dönüşürken aralarındaki çekim herkesi büyüler.

Mavi burslu olarak gittiği okulda yaşadığı sorunlar...

Öfkeyle söylediği bir yalanla bambaşka bir hayatın kapılarını aralamasını konu alıyor. Bir anlık öfkenin ve beyaz yalanın yol açtığı çalkantılı yolculuk, onu beklenmedik bir şekilde tüm ülkenin gündemine taşır. Yalanın gücü ve gerçeğin kayboluşu üzerine düşündüren bir hikaye.

Bir çocukluk aşkı hikayesi "Sen benim sonum sonsuzluğumsun sevda kuşu"

Zaman geçer izi kalır derler ya işte ben tam onu yaşıyordum.Zaman geçmişti ama izleri hayatımda, ruhumda, bedenimde,ellerimde kalmıştı. . . . . Ben Saygın Sayar türkiye`nin hatta dünya`nın sayılı zenginlerinden biriyim . . . . Kim bilebilir ki çöpten bir milyarderin çıkacağını?

" Sevdiğin insanları affedersin Ekru, çünkü sevgi nefretten daha güçlüdür. " Dedi, sesinin tonu fazla dingin ve keskindi. " Benim canımı kumar malzemesi yaptın! Üstelik benim haberim olmadan, benden izinsiz yaptın bunu ! " Burnundan nefesini vererek güldü, komik bir şey mi vardı. " Sana sorsam ne olacaktı Ekru, sanki kardeşin için kendi canını ortaya koymayacakmışsın gibi konuşuyorsun. " Biliyordum kardeşim için her şeyi yapardım ve kahretsin ki bunu oda biliyordu ! Anlaması gereken şey neye bu kadar kırıldığımdı, o sanıyordu ki ben canımı seviyordum oysa yalnızca yok sayılmaktan korkuyordum. " Yanılıyorsun Korkut, en çok sevdiğin insanları affedemezsin şu hayatta, Çünkü en çok onlara kırılırsın, en az onlardan şüphelenirsin. Evet sevgi nefretten üstündür ama araya ihanet girerse sevginin zerresini koklatmazlar sana savaş meydanında."