Bir mafya olduğunuzu düşünün. Genç yaşta elini kana bulamış , geçmişini hiç açmamak üzere kilitli bir kutuya kapatmış hatta artık geçmişini hatırlayamayan , kalbinde en ufak bir sevgi kırıntısı bile kalmamış bir mafya... Ve bir gün kızın biri geçmişinizi size bir hançer gibi saplıyor unutmak istiyorsunuz ama geçmişin izlerini takip etmekten kendinizi alıkoyamıyorsunuz. Kendi kendinize geçmişinizi hatalarınızı ve hatalarınızın sebeplerini araştırırken içinde bulunduğunuz suç dünyasından sıkılacak mısınız yoksa karanlık sularda yüzmeye devammı ediceksiniz , birine güvenebilecemisiniz , tekrar masummiyet kazanabilecekmisiniz ? Bu kabustan uyanabilecekmisiniz ?

Bazı geceler vardır... sabahı olmaz. Bazı insanlar vardır... affetmek için yaratılmamıştır. Ela, on bir yaşındayken bir gecede her şeyini kaybetti. Ailesi, evi, hayatı hepsi bir yangının içinde yok oldu. Yetimhanede geçen yıllar, sessizlikle, korkuyla ve kinle örüldü. Herkes bu yangını kader sandı. Ama Ela, gerçeği biliyordu: Bu bir infazdı. Yıllar sonra, o küçük kızın küllerinden başka biri doğdu. Sert, keskin, planlı... ve tamamen soğukkanlı. Gerçek adını ardında bırakıp “Vesta” oldu. Tanrılar gibi hükmetmeye değil, tanrıları yakmaya geldi. Hedef belliydi: Ailesini yok eden karanlık örgüte sızmak. Adım adım yükselmek. Sırları ortaya dökmek. Ve herkesin yanışını izlemek. Ama hesapta olmayan biri vardı: Dante. Sessizliğiyle tehdit eden bir adam. Soğukkanlı, dokunulmaz ve tehlikeli. Onu çözmek imkânsız. Ondan kaçmak... daha da imkânsız. İlk karşılaşmaları bir testti. Sonraki her gece ise bir sınav. Ela, Dante’nin karanlığına ne kadar yaklaşırsa, kendi içindeki boşluk da o kadar yankılandı. Bu bir aşk değildi. Bu bir savaş da değildi. Bu, tutkunun ve intikamın aynı bedende çatışmasıydı. Ve Ela, artık neyi yok etmek istediğini bilmiyordu: Geçmişi mi, Dante’yi mi, Yoksa kendi içindeki o korkunç arzuyu mu? İntikamla başlayan bu yol, arzu ve teslimiyetin cehennemine dönüşecekti.

Görev için evlenen Sera ve Ateşin mafya ile karşılaşması bakalım mafyanın oğlunu görünce ne olucak

Defne bara arkadaşıyla eğlenmeye gider. Eğlenir de ama mutluluğu eve dönene kadar..

Bu kitabı okuyan kişi seni çok seviyorum

Genç bir kızın hikayesi

Beşiktaş sahilinde bir ceset bulunur. Yanında siyah, yapay bir lale. Komiser Mert Karaçay olay yerine vardığında geçmişle de yüzleşmek zorundadır. Çünkü oradadır: Hira Öztürk. Yıllar önce kaybettikleri aşk, şimdi bir katilin izinde yeniden kıvılcımlanır. Cinayet mi daha tehlikeli, aşk mı? Siyah Çiçek — Polisiye ve aşkın İstanbul sokaklarında buluştuğu bir hikâye...

Bu dünya için fazla masumdun Asya ama aynı zamanda bu dünya için fazla kötü

Zilale nin lgs senesi olup hayatındaki bütün gerçekleri ögrendigi , en yakın arkadası ve asık olduğu kişinin okuduğu liseyi kazanma çabası. Zilale büyük bir aşiretin kızı olduğundan hayatında belirli kurallarla yasaması ciddi hastalıklarla savasıp hayatında karsılasacagı en iyi aşk ve en iyi arkadaşlarla tanısması lisedeki kavgalardan dolayı itiraflara çıkıp İzmir`e tasınması.

YETİŞKİN İÇERİKLİDİR! "Bazı aşklar kalplerin değil, kurşunların arasından doğar."

Karan Alp yıllar önce ölmüş annesini intikamını almak için baş düşmanının kızının hayatını mahvetmek için ona eziyet eder ama ona karşı bir şeyler hisseder. Duru çalıştığı barda bir gün bir adam görür ve o günden sonra hayatı hiç düzene giremez. Çünkü adam onu intikam uğruna kaçırmıştı.

küçük yaşta anne ve babasını kaybeden elisa kardeşiyle yaşar ve bir gün kendisine gizli mesaj gelir ve hayatı değişir.

Aşkı sevmem,aşka inanırım

Aşk bazen bir bakışta başlar, ama her zaman bir sırla sınanır. Alara Asiltürk… Gündüzleri bale eğitmeni, geceleri ise loş ışıkların altında adını unuttuğu bir kadına dönüşen bir dansçı. Onun zarafeti yalnızca bedeninde değil, sakladığı acılarla biçimlenmiş ruhunda gizli. Alihan Gümüşsoy… Gündüz adaletin temsilcisi bir Cumhuriyet savcısı; geceyse karanlık sokakların görünmeyen efendisi. Soğuk bakışlarının ardında yılların suskunluğunu taşıyan bir adam. İstanbul’un taş sokaklarında, rastlantı gibi görünen bir karşılaşmayla başlayan bu hikâye; tutkuyla, tehlikeyle ve çözülmemiş sırlarla örülü. Her bakış bir yemin, her temas bir kırılma. Bu iki yabancı birbirlerine yaklaştıkça, geçmişin küllerinden yeniden doğan bir gerçeğin içine çekiliyorlar. Bazı aşklar yalnızca kalpte değil, gölgelerde yazılır. Ve bazı sırlar, dudaklardan değil, bedenlerden dökülür.

Lara, avukattır ve meslektaşları arasındaki en yakın arkadaşı olan mert onu yemeğe davet ederi ve yeni yurt dışından dönmüş olan abisi bora ise o gün o yemekte olucaktır. Asıl bilinmeyen sır geçmiştedir.

Zorla evlilik aşiret🙃

Bazen bir bina gibi yıkılmak istersin ya yorulursun böyle hayattan, sıkılırsın. Sonra biri gelir hayatına "merhaba" dersin o kişiye,sarıp saçmalarsın güvenirsin ona. Ama oda günün sonunda diğerleri gibi seni terk eder. Ben Dolunay Siyam, bende terk edildim,bende yoruldum, bende durmak istedim ama durmadım. Çünkü sadece kendimi sevdim bu dünyada başkasını değil.

Ben imkansız bir sevdaya tutuldum ama kim senin içim de kor gibi yanan bu sevdadan haberi yok ... Başım yerde sordum sevdiğim adama var mı gönlünde biri ? Benim ona olan duygularımdan habersiz beni bin parçaya bölen o sözleri sarf etti . Var Hümeyra sevdiğim hatta deliler gibi aşık olduğum biri var .

Umarım kitabımı beğenirsiniz iyi okumalar🫶

Yetimhanede büyüyen Serenay hayatında hiç sevgi görmemiş kimsesiz bir kızdır ta ki okulunda düzenlenen bir etkinliğe kadar…

"Bu şehir, sırlarını kanla saklar. Alara, hayatının en karanlık gölgesinin peşinde olduğunu fark ettiğinde, yolu Boranla kesişir. Onunla yaşamak, ateşe dokunmak gibidir: Acı verir, yakar ama vazgeçmek imkansızdır. Aşk, intikam ve ihanetin keskin çizgisinde, hayatta kalmak için kimin yanında duracaksın?"

Açelya odasına kapalı ve sürekli dışlanan bir kızdı, fakat bu Araz ile tanıştığı anda son buldu, ama bu normal bir ilişki değildi tamamen saçma bir ilişkiyi. VE AÇELYA İLE KARYA AYNI SINIFTA OLAN FAKAT BİRBİRLERİNİ TANIMAYAN İKİ İNSANDI

--- KÜL VE GECE Yazan: Adanur Kaya Zarif bir intikam. Karanlık bir sır. Ve küllerden doğan bir kadın… Alara, yedi yıl önce geçmişini ve acılarını geride bırakıp kaçtı. Geri döndüğünde artık o eski kırılgan kız değildi. Gözlerinde ateş vardı. Dudaklarında suskunluk. Kalbinde ise derinlere gömdüğü, kimsenin bilmediği bir acı... Damien, İstanbul’un yeraltı dünyasında hüküm süren tehlikeli bir adam. Soğukkanlı, karizmatik ve ölümle iç içe yaşamayı alışkanlık haline getirmiş. Ama Alara’yı görünce, bütün dengesi altüst olur. Çünkü o, geçmişin en büyük günahını saklamaktadır. Bir fotoğraf… Bir isim… Ve yaşayan bir hayalet: Marc Moreau — Damien’in öldü sandığı kardeşi. Alara’nın amacı sadece geçmişi öğrenmek değil. Gerçeği ortaya çıkarıp Damien’in karanlığını aydınlatmak… ya da onunla birlikte o karanlıkta tamamen kaybolmak. Tutkulu bir aşk. Unutulmuş ihanetler. Ve ölümle sınanan bir güven. "Kül ve Gece", aşkın, acının ve affedilmeyen hatıraların külleri arasında yanıp tutuşan bir hikaye.

Her aşkta bir acı vardır ve eren ve sevda nın aşkında da bir acı vardır elbet.

Nilsu 3 ay önce anne ve babasını kaybetmiştir ve zorlu dönemlerden geçiyordur. Bir gün Anne ve babasının öldürüldüğü ormana gider ve bir malikanede alaz diye bir adamla tanışır. Nilsu bir gece bara gider ve alazla karşılaşırız ama bu karsıona seçim tercihi sunar. Ve nilsu bu tercihlerde hangisini seçecek?