Komiser Asiye’nin hayatı, bir gece ansızın yapılan baskınla altüst olur. Evinde bulunan uyuşturucu paketleri, onu işlemediği bir suçtan sorumlu tutar. Yıllardır omuz omuza çalıştığı meslektaşları bile masumiyetine inanmaz. Suçsuz olduğunu anlatmaya çalışsa da yargının acımasız hükmüyle karşı karşıya kalır: 15 yıl hapis cezası. Bir yılını cezaevinde geçirdikten sonra, İstanbul’daki zengin kuzeninin kefaletiyle serbest kalan Asiye, geride bıraktığı Şırnak’tan ayrılır ve Hakkari’de yeni bir hayata adım atar. Devlete ve teşkilata kırgın olsa da, bağlılığından asla vazgeçmez. Mesleği elinden alınmış bir eski komiser olarak intikam yerine yaralarını sarmayı seçer. Artık bir eczacı olarak kendi ayakları üzerinde durmaya çalışır. Fakat geçmiş, Asiye’nin peşini bırakmaz. Eski silah arkadaşları bir yıl sonra yeniden karşısına çıkar. Kırgınlık ve hayal kırıklığıyla dolu Asiye, bu yüzleşmede nasıl bir yol izleyecek? Adaletin, dostluğun ve sadakatin sınandığı bu hikayede Asiye’nin hakkettiği adaleti arama çabası, okurları derinden etkileyecek.

Stabil geçen bir hayat... Bomba etkisi yaratacak olaylar ve sırları. Aşk ihanet sırlar

Soğuk, sanki canlı bir varlık gibiydi. Kemiklerim sızlıyordu. Kramp giren baldırımda hissettiğim şey acıdan bile beterdi. Kot ceketimin içine gizlediğim bıçağı usulca çıkardım ve avucumun içine aldım. "Kimsin sen?" Kurbanımın sesi endişe dolu çıkmıştı. Hiçbir şey demeden korku ile harmanlanmış yeşil gözlerinin içine baktım. Siyah, asker traşı kestiği saçları savaştan çıkmış gibi dağılmıştı. "Şunu gördün mü?" Sesim fısıltıdan biraz yüksek çıkmıştı ama kurbanımın etrafını bir yorgan gibi saran gecenin tatlı ve yumuşak karanlığını bir bıçak gibi yarıp geçti. "Ne?" Adam sıçyarak başını kaldırdı ve elimde tuttuğum fotoğrafa baktı. Gözlerinden yaşlar bir bir akmaya başladı. "Ben isteyerek yapmadım," dedi. Öfke zehirli bir ok gibi bedenime saplandı ve elimde sımsıkı tuttuğum bıçağı karşımda ağlayan adamın kalbine saplamam için kulağıma fısıldadı. "Lan piç senin bir anlık zevkin için daha on dokuz yaşında  hayatının baharında olan kız öldü. Neden bir şerefsiz ona tecavüz etti sonra da arkasında iz kalmasın diye onu vahşice katletti? Birde karşıma geçmiş isteyerek yapmadım mı diyorsun?" Sesim biraz öncekinin aksine yüksek volde çıkmıştı. Bıçağı havaya kaldırdım. "Dur, yapma!" Kurbanımın sesinden korku akıyordu. O kızında böyle yalvarmış olabileceği gözümün önüne gelince içime dolan öldürme hissi ile bıçağı bedenine sapladım. Acı dolu sesleri bana yanlış bir şey yapmadığımı haykırıyor gibiydi. Omzuna sapladığım bıçağı çıkardım. "Gölge ortaya çıktıysa adaletin kalemi seni seçmiş demektir yabancı." Sesim demir kadar sertti. Bir cinayet işlemiyormuşum gibi soğukkanlıydı. "Sen Ankara sokaklarında dolaşan Gölge lakaplı seri katil misin?" Sesinden akan acıya rağmen benim kim olduğumu sorguluyordu hiçbir şey demeden başımı olumlu anlamda salladım ve bir şey demesine fırsat vermeden havaya kaldırdığım bıçağı bu sefer kalbine sapladım ve bunu dokuz kez tekrar ettim. Öldürdüğünü anlayınca geriye doğru çekildim ve artık cansız bir beden olan kurbanıma baktım. "Evet Ankara sokaklarında geceleri ortaya çıkan Gölge benim." "Gölge." "Öznur!" İki farklı ses duydum biri geceleri kullandığım lakabımı söylerken öteki adımı söylemişti. Elimde tuttuğum kanlı bıçağa baktım. Yavaş ve usulca arkamı döndüm ve önce bu yola beraber çıktığım adamın koyu yeşil gözlerinin içine baktım. Koyu kestane saçları dağılmıştı, dudağının kenarı kanıyordu, kaşı da kanıyordu. Sonra hayatımın aşkı olan adamın çimen yeşili gözlerinin içine baktım. Gözlerinin içinde hayal kırıklığı ve öfke vardı. Elinde tuttuğu silahı bana doğrultmuştu. "Teslim ol Öznur Dağdeviren işlediğin cinayetler kanıtlanmıştır artık kaçacak bir yerin kalmadı." Sesi öfke doluydu tıpkı gözleri gibi. Birkaç saniye bu yola beraber çıktığım arkadaşımın koyu yeşil gözlerinin içine baktım. "Özür dilerim Gölge onu engelleyemedim." Sesi pişmanlık ile çıkmıştı. Gözlerimi kapatıp açtım ve ona fısıldadım. "Kaç Kartal ve Gölge`nin yarım bıraktığı işi tamamla." Dudaklarımı okudu ve koyu yeşil gözleri kocaman açıldı. Ne yapmaya çalıştığımı çok iyi anlamıştı başını iki yana salladı. "Bunu yapamazsın Gölge," diye bağırdı. Murat, Kartal`ın neden bağırdığını anlamadı biraz sonra olacakları o bilmiyordu ama Kartal lakaplı can dostum çok iyi biliyordu. "Bu yola çıkarken bir söz verdik şimdi o sözü tutacağım ama önce şunu bilmeni istiyorum Murat Yüzbaşı benim hayatım hakkında söylediğim birçok şey yalan olabilir ama sana olan sevgim gerçeğin ta kendisiydi." Sesim ilk kez titredi başımı yıldızlarla kaplı gökyüzüne kaldırdım ve karanlığı ışığı ile aydınlatan yıldızlara baktım. Karşımda duran can dostumun soluk alış verişi, ağaçlardaki rüzgar sesi, çalıların hışırtısı, yıldızların melodisi... Ölüme gitmeden önce duyulan en güzel sesler olabilir. "Gölge yanlış bir şey yapmadı sadece sesleri bastırılan kadınların sesi oldu ve Gölge olmaktan pişman değilim." Bu sözler benim son sözlerim miydi, yoksa miladımın sözleri miydi onu zaman gösterecekti? Bu hikaye Dağdevirenlerin biricik kızı Öznur`un nasıl ve neden Gölge olduğundan çok sesini duyurmaya çalışan kadınlara söz veren bir kadının hikayesiydi. Savcı Öznur Dağdeviren değil, Gölge olarak hikayem başladı, Gölge olarak hikayem bitecek.

Arkamda duyduğum adım sesleriyle soluğum kesildi. Olduğum yerde kaldım. Sokağı kaplayan lağım kokusu midemi bulandırmaya yetmişti. Ensemde arkamdaki kişinin nefeslerini hissediyordum.. Ben daha ne olduğunu anlayamadan saçlarımı kavradı ve göz göze gelmemizi sağladı. Gözlerindeki nefreti çok net bir şekilde görüyordum.. Artık eline düştüğüme göre bazı şeyler için çok geçti...

O bir hırsız. Dahası dolandırıcı ve yalancı. O bir profesyonel. Üstelik gerçek bir dâhi. Ve şimdi polisin ona ihtiyacı var.

Ahu’nun babası hayatını kaybettikten sonra babasının kirli hayatı yüzünden yeni hayatı

Kanıt dizisinden esinlenilmiş bir kitap

Kırk Yalan Bir Mum, geçmişin karanlık gölgeleriyle dolu bir dünyada, yalanların ardında saklı gerçekleri açığa çıkarmaya çalışan Dedektif Elena’nın hikâyesini anlatıyor. Wilmington’un kasvetli sokaklarında, yıllar önce kapanmış bir dosya yeniden açılıyor ve Elena, yalnızca suçlularla değil, kendi geçmişinin yankılarıyla da yüzleşmek zorunda kalıyor. Ancak en büyük tehlike, hiç beklemediği bir yerden geliyor: Ona en yakın olan kişiden. Gerçeği bulmak için çıktığı bu yolda, yalanlarla çevrili bir aşkın içinde kaybolacak ve en sonunda onu yok edecek gerçeğe ulaşacak. Ama hangi bedelle?

Bu düzen elbet bozulacaktı. Kırılan her bir parça tekrar yapılacaktı.

“Küçük kızların toz pembe hayalleri olur fakat Leyla hiçbir zaman küçük bir kız çocuğu olamadığı için bedeninden akan kan bile siyaha bulandı”

Restoranta vardılar. Herkes en sevdiği yemekleri söyledi. Çok mutluydular. Afiyetle yemeklerini yiyorlar,büyük bir coşkuyla sohbet ediyorlar,geçmiş davaları anlatıyorlardı. Yaşlı ve tecrübeli polisler gençlere hava atıyordu. Herkes çok mutluydu. Olacaklardan habersiz bir şekilde....

Fikirler söylenir, Oklar ona döner, Ok yaydan çoktan çıkmıştır, Döner, dolaşır, Saplanır. Bilgi Bilgiler Doğru bilgiler... Bilmecede ki anlamı çözemedik bir fikriniz var mı Sayın savcım?” biri ölüyor ve yanına kurtlu kırmızı elma bırakıyor yetmeyip üstüne küçük bir bıçakla not bırakılıyor, notta ise bilmece... Kurbanların yanına kurtlu kırmızı bir elma mı?

Zeynep Koçak. Kendi alanında herkesin imrendiği çok başarılı bir polis Arden Bayer. İnsanların ismini duyduğunda titrediği,herkesin korkulu rüyası o adam... Zeynep`in amiri Sercan`ın verdiği bir görev.. Arden Bayer`i tutuklamak. Zeynep bu görevde kişiliğini bir kenara bırakıp Arden`i kendine çekmesi gerekmektedir. Ama işler umduğu gibi gitmez...

Bir beyin takımının gizemli bir cinayetle karşı karşıya kalması ve bu cinayeti nasıl çözdükleri. Tüylerinizi ürpertecek o korku dolu ve esrarengiz kitap. İyi okumalar canlarrrrrr...

İki kız kardeş normal bir hayat yaşarken bir gün okuldan dönerken WİNSLOW adında bir mafya şirketi tarafından kaçırılır ve cinayet işleyen iki seri katil olmaya zorlanır. Mafya örgütünün lideri olan Lucifer Dean eğer dediklerini yapmazlarsa, aynı zamanda çocukluk arkadaşları olan ekip arkadaşlarını öldürmekle tehdit eder. İsimleri Güneş ve Gece olan iki kız kardeş ilk başta bunu istemesede arkadaşlarını korumak için bunu kabul eder. Ancak ekip arkadaşlarından biri olan Murat`ın aslında kim olduğundan habersizdirler.

Adalet olmayan bir Dünya Adaletsizlik

Naz sarıç akademik bir başarıyla bir polis olmuştur bir gün evinin içine gizlice giren bir yabancının bıraktığı zarf ile gizli bir göreve atılır. Olaylar ya nazın düşünmediği bir şekilde ilerler naz görevini mi yoksa aşkımı seçecek?

"Benden Kurtulamazsın" Sümeyye, sıradan bir öğretmen gibi hayatını sürdürürken, gizemli bir telefonla hayatı sonsuza dek değişir. Her şey bir mesajla başlar: "Şimdi benimle buluş." Bu, onu karanlık bir labirentte sürükleyecek bir oyunun başlangıcıdır. Bir cinayet, korkunç sırlar ve sürekli gelen tehditkar mesajlar, Sümeyye`yi ölümcül bir gizemin içine çeker. Her adımda yeni bir ipucu, ona yaklaşılan bir tuzak gibi görünür. Bir cinayetin izini süren, geçmişin ve geleceğin arasında sıkışan Sümeyye, içindeki korkuyu yenmeye çalışırken, bir başka cinayetle daha karşılaşır. Kendini her geçen gün daha fazla tehlikenin içinde bulan Sümeyye, ardında gizemli bir kişi bırakır: "Benden kurtulamazsın." Ama belki de kurtuluş, her şeyin ötesinde bir oyunla yüzleşmekten geçiyordur. Tüm sırları açığa çıkarma yolculuğunda, Sümeyye`nin ne kadar cesur olduğunu keşfedeceksiniz.

Efsun adında bir haberci, başkalarının haberini yapıp karşılığında alamadığı sempatiyi aklına gelen kurnaz fikirle sağlamaya çalışır. Fikri ise akıl sağlığını isteyerek kaybetmesini sağlayacaktır. yazardan: kitapta bir bireyin kendine çektirdiği psikolojik zulmü ve akıl sağlığının isteyerek zedelemeye çalışmasını okuyacaksınız. Fakat bununla da kalmıyor, zamanla bu zulümler de ona bazı şeyler getirecek, aşk gibi... keyifli okumalar...

Her şeyin anlamını bulmaya çalışırken, doktorun söyledikleriyle birlikte, her şeyin bir zamanlar eski haline döneceğini umuyordum.

Kendi sınıf arkadaşlarımla olan bir kurgu kitabı ve bazıları kurgu karakter(8.sınıf değilim)

Kitabımız babasının şüpheli ölümünden sonra babasının kirli işlerinin başına geçmek zorunda kalan ama aslında işin bundan ibaret olmadığını anlayan Agnes’in hikayesidir.Tüm kurgu şahsıma aittir.

Bir gece Açelya`nın nöbeti bittiği için eve giderken bir grup sarhoş erkek Açelya`nın üstüne yürürler. Açelya`nın arkadaşının abisi ise polis arabası ile oradan geçerken Açelya`yı görür ve sarhoş erkekleri tutuklar.

İşlediği cinayetten sonra hayatı alt üst olan genç kız

`Ya yaşamak istemiyorsa?` `Ya da kendini dipsiz kuyulara atmak istiyorsa?` `Ölüm karışabilir mi? Gerçekleşecek olana...` `Ya da susabilir mi? Bu sır oyunun da...` "Ölümün sessizliğine hoş geldin, oyuncu. Oynamaya hazır mısın? "