Dünyanın gizemli köşelerinde saklı kalmış sırlar vardır; bazıları keşfedilmeyi bekler, bazıları ise kimseye gösterilmez. Wéris’in Sırrı, tam da bu sırların peşinden giden cesur yüreklerin hikayesini anlatıyor. Kitap, sizi bilinmezliğin derinliklerine çekecek, her sayfasında merakınızı canlı tutacak bir macera sunuyor. Baş karakterimiz, sıradan bir hayat süren bir genç, ancak bir gün hiç beklemediği bir olay zinciri onu Wéris’in gizemli dünyasına sürüklüyor. Burada tanıştığı arkadaşlar, karşılaştığı engeller ve çözmesi gereken bilmeceler, onu hem dış dünyada hem de kendi iç dünyasında bir yolculuğa çıkarıyor. Kitapta yalnızca bir macera değil, aynı zamanda dostluk, cesaret, ihanet ve umut temaları işleniyor. Her kararın, her küçük ipucunun büyük bir anlam taşıdığı bu serüven, okuru hem düşündürüyor hem de kalbine dokunuyor. Wéris’in Sırrı, sıradan bir okuma deneyimi sunmuyor; her bölümüyle okuyucuyu içine çekiyor, nefesini tutmasını ve karakterlerle birlikte gizemleri çözmesini istiyor. Kimse Wéris’in sırlarını çözmeden bölümü kapatmak istemeyecek. Bu kitap, sadece bir macera değil, aynı zamanda kendi sınırlarınızı, cesaretinizi ve hayal gücünüzü keşfetme fırsatı. Hazır olun; çünkü bir kez bölümleri okumaya başladığınızda, Wéris’in dünyasından çıkmak istemeyeceksiniz. Bu sır, sadece kitabın içinde değil, okurun kalbinde de yaşamaya devam edecek.

Yakında sizlerle. Kapak değişecek. İsimde değişecek.

Sevilmeyen dobra kızın bi anda yalan ilgi görmesiyle başlıyor her şey,ama peşindeki katilden habersizlerdi. "Seni izliyorum"

Güneş, hayatı boyunca sevgi ve ilgi eksikliğiyle büyüyen bir kız çocuğudur. Babası tarafından istenmediği ve annesi ilgisiz olduğu için küçük yaşta büyük bir terkedilme acısı yaşamıştır. Kendi değerini kabul ettirmek için çabalar, hatta 7 yaşında erkek kıyafetleri giyerek babasının sevgisini kazanmayı dener. Hayatındaki bu acılar, onun kaderi haline gelir ve Güneş, büyüdüğünde bile kara bulutlar altında yaşamaya devam eder. Bu yaşadığı derin acı, terkedilişin yarattığı kalıcı bir iz olarak zihnine ve kalbine kazınmıştır.

Kore`de çıkan bir hastalık yüzünden insanlar et yiyen bir canlıya dönüştü zombiler hızla dünyayı ele geçirmeye başladı işte o gün insanlığın son gecesiydi

“Kaçış yok. Kurallar tek kişiye ait.” Ailesi yüzünden ölmüş dedesini evinin olduğu “TUHAFLIKLAR KASABASINA” giden genç bir kız, haritada bile zor bulunan bir kasabaya adım atar. Ancak burası sıradan bir yer değildir. Girdiği an çıkışı olmayan, sessizliğin bile tehdit gibi geldiği bir tuzak... Kızın bilmediği bir şey daha vardır: O kasabada normal insan yoktur sadece normal yedi tane erkek vardır. Farklı zamanlarda kaçırılmış yedi yabancı erkek, tıpkı onun gibi buraya hapsedilmiştir. Hepsi bir şeylerden kaçıyordur ama şimdi ortak bir kaderin içine düşmüşlerdir. Kasabanın dört bir yanında, sokak aralarında, terkedilmiş evlerde, bakkalda, okulda hatta camide bile palyaço kostümü giymiş adamlar dolaşır. Ellerinde bıçak, silah, kurşun dolu bakışlar… Hepsi birinin emrindedir: Görünmeyen ama her şeyi kontrol eden, hasta ruhlu bir adam. Bir hata yaparsan, palyaçolar harekete geçer. Emirlere uymazsan, saldırı başlar. Sorgularsan, birini kaybedersin. Bu kasabada güven yok, kaçış yok, ikinci şans yok. Sadece hayatta kalmak var. Ve onun bile bedeli çok ağır. Şimdi , ailesinin zoru ile kasabaya gelen kız, yedi yabancı erkek ve bir görünmeyen canavar arasında ölümüne bir oyun başlar...

Masum bir kız ve ona aşık olan acımasız bir mafia kitabımda ve şiddet bulunacaktır

Eğer derinden etkilenmek istiyorsanız bu kitabı mi bı göz attinnn 💔

"Ah benim güzel bahçem... Sahip olduğum tek şey sensin" Herkesin makineler yardımıyla tekrardan hayata getirilebildiği bir evrende bir anda makineler çalışmayı bıraktı. Son zamanlarda Pin iyi hissetmiyordu...tek ümit kaynağı bahçesiydi IDFB AU fanfictir.

25 SENE ÖNCE; İki hayat vardı, biri hayatının en zor gününü yaşarken, diğeri hayata daha yeni gözlerini açıyordu ikisininde hayatlarını mahveden aynı adamdı, kader onların ağlarını kanla örmüştü. Adamın hayatında yalnızca silahlar, para ve intikam yemini vardı. Aklında ve kalbinde aynı his cirit atarken bir anda hayatına giren ve intikamını alması gereken kadın ona bambaşka şeyler yaptıracak aklında ve kalbinde yalnızca o olacaktı. Kızın hiçbir şeyden haberi yokken kendini bir anda bu kanlar ve silahların doluştuğu hayatta bulmuştu… iki zıt hayat, geçmiş, gelecek, hırs ve duygular. Bakalım aşkmı kazanacak yoksa nefretmi. Okuyup göreceğiz keyifli okumalar. (Pek keyifli olmayacak ama…)

Sadece bir soru soracam gerçekten uyanıkmısın

Paralel evrenlerin kapıları açıldığında, sırlarla dolu bir arkadaş grubu beklenmedik bir yolculuğa sürüklenir. Mira’nın gizemli denemesi, görünmez işaretleri ortaya çıkarır ve herkes, sakladığı sırlarla yüzleşmek zorunda kalır. Kim güvenilir, kim ihanet edecek? Hangi sır hayatları değiştirecek, hangisi yok edecek? Aşk, ihanet ve ölümcül sırların iç içe geçtiği bu yolculukta, gerçek ile hayal arasındaki çizgi silikleşir. Cesur olanlar ayakta kalabilir… ya da her şey bir anda yitip gidebilir. Ve bir sır var ki, hiçbir göz bunu görmeye hazır değil…

13 sınıf arkadaşın kasbada tatil yapmak istemesi fakat arkasında ya da önünde olduğunu bilmedigi kisiler

Keyifli okumalar dileriz. ‘Bu kitapta 2 yazar yer almıştır.

Savcı Alara Serin bıçaklanmış bir şekilde hastaneye kaldırıldığında akıllarda sadece tek bir soru uyanır: "Kim yaptı ve neden?" Doktor Taha Baran Karahan ise hem mesleğinin gerektirdiği soğukkanlılığı korumalı,hem de içsel sorularıyla yüzleşmelidir. CESUR OL, çünkü bu duvarlar seni duyuyor DİKKAT ET, çünkü sırlar seni gölgeleriyle sarar ve son olarak İNAN

Birbirinden gizlice nefret eden ve kin besleyen iki sahte yakın arkadaşın zamanla birbirlerinden hoşlanması başlarına büyük sorunlar getirir.

"Benden ne istiyorsun!?" dedi gözlerime bakarak. Tek bir duygu barındırmadan ona "Öl istiyorum! ÖL!" dedim ama kalbim duracak kadar ağırdı

NOT:Bu kitaptaki kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlarla hiçbir ilgisi yoktur. “kadın şiddet gördü, intikam aldı” anlatılarından uzak. Şiddetin gölgesinde kalan adalet sisteminin işleyişine, toplumun kadına nasıl bakıp onu nasıl yalnızlaştırdığına ve kadınların sadece birbirine değil, kendilerine nasıl yol açtığına odaklanıyor. Arzu bir kahraman değil; ama bir devrimdir—sessiz, gizli, derin.

“Lena, geceleri kaybolanların ve karanlık fısıltıların gölgesinde kalan lanetli bir kasabaya adım atar. Kaçışı olmayan bu yerde, hem kendi korkularıyla hem de kasabanın gizlediği sırlarla yüzleşmek zorundadır.”

Baskıcı bir ailede büyüyen Aden, gerçekleri öğrendiğinde hayal kırıklığına uğrar. Gecenin bir vakti evden çıkar ve kafa dağıtmak için içmeye gider. Ama işler hiçte planladığı gibi gitmez gözlerini açtığında 1.000 kişiyle aynı labirenttedir.

Elzem in hafızasını kaybetmesiyle hayatı tamamen değişir...

KARA MÜHÜR: İNTİKAM PROTOKOLÜ Yıllar önce, bir gece... Melis Karaveli`nin hayatı tek bir mühürle karartıldı. Annesi ve babası, adını kimsenin yüksek sesle anmaya cesaret edemediği Kara Mühür örgütü tarafından vahşice katledildi. O günden beri Melis`in tek amacı vardı: intikam. 13 yaşındaki kız kardeşiyle birlikte bir dağ evinde saklanarak büyüdü. Ama şimdi saklanma vakti bitmişti. Kara Mühür`ün acımasız liderinin oğlu Cihan Demirkalp ile yolları kesiştiğinde, planlar karıştı. Çünkü intikam ile kalp, aynı bedende barınmazdı... ya da öyle mi? Her mühür, bir ölüm fermanıdır. Ve bu kez mühür, sahibini bulacak.

Amelia Adams, ailesini sadece magazin ve gazetelerde görmüş, kendini bildi bileli kuklacı olarak tanımladığı yaşlı bir adamın yanında büyümüştür. 5 yaşından itibaren yaşlı adamın yerine geçebilmek için her türlü zorluğu aşmış ve sonun da kuklacının yerine geçip ailesini bulmayı başarmıştır. Dışarıdan veteriner ve sıradan bir hayatı olduğu düşünülen Amelia Adams, aslında o kadar da masum değildir. Yine sıradan bir günde her ay geldiği kitapçıya gelip kitap almak isteyen genç kadın Amelia, uzun zaman sonra bulabildiği babasından ölesiye nefret eden, düşmanı Cedric Davis ile karşılaşsa neler olabilirdi ki ? THE PUPPETEER.

Bir yetimhanenin en fazla nasıl bir tehlikesi olabilir? İlgisiz bakıcılar? Kötü bir müdür? Zorbalık? Veya, etrafta dolaşan bir seri katil? Şehrin dışında, yetimhane ve ona bağlı özel bir okul olan Gelincik Kurumları, sanıldığı kadar güvenilir değildi. Her ay düzenli olarak ayın 1`inde bir öğrenci kayboluyordu. Hepsinin tek ortak yanı ise, kayboldukları zaman yataklarında siyah bir gelincik çiçeği bulunuyordu. Her ay olduğu gibi, akıllarda tek bir soru, yüreklerde ise tek bir korku vardı: Ölüm şimdi kimi seçecekti?

Sis, sadece yolu değil; kalpleri, anıları ve güveni de örter. Dört genç – Halil, Aden, Turgut ve Furkan – bir gecenin ortasında, kimsenin geri dönmediği bir yola adım atar. Yol onları terk edilmiş köylere, karalanmış defterlere, kırık anahtarlara ve en derin korkularına götürür. Ama en büyük tuzak dışarıda değil, içlerindedir: ihanet. Her adımda sis çökerken, dostluk yerini şüpheye bırakır. Kapılar açılır, ama her kapı bir seçim ister: Bırakmak mı? Hatırlamak mı? Yoksa sonsuza kadar kaybolmak mı? “Sisli Yol” sadece bir gerilim romanı değil; aynı zamanda insanın kendine, geçmişine ve arkadaşlığına dair en karanlık sorularını soran bir yolculuk. Kapıların ardında cevaplar yok… yalnızca yeni sorular var. Ve belki de her yol gibi, bu yolun da ikinci bir kitabı vardır. Ama oraya varabilmek için önce ilkini bitirmek gerekir…