Siz: kıskanmaaaaa Siz: Çalış seninde olurrr Kutay: *fotoğraf* Kutay: Emin ol fazlasıyla çalışıyorum. Siz: Şey Siz: Bak benim amcam daha bugün sabah doğum yaptı. Siz: Ziyarete gidemedim. Siz: Ayıp olmasın ona. Siz: Görüşürüzzzz Kutay: Kaç bakalım kaç Kutay: Maçtada kaçabilicek misin bakalım küçük civciv? Kutay: Görüşeceğiz

Ani bir evlilik yapılması gereken görevler ve sakalanan geçekler

Günlerden Çarşamba, O zamanlar 10 yaşındaydım... İnsanların dünyasını bir toz bulutu üzerinde, yaşanabilir bir yer sanıyordum. 10 yaşındaki bir çocuk nereden bilebilir ki ailesinin ondan nefret ettiğini? Bilemez. Nasıl anlayabilir? Ben anlamamıştım. Kitappad`te bu isimli ilk kitaptır. Konusu bana aittir (ç)alınması durumunda gerekli işlemler yapılacaktır.

"Eğer birgün benim sevgimden şüpheye düşersen güzelim, gözlerimin içine bak. Orada asla yalana yer bulamazsın. Çünkü gözler kalbin aynasıdır." Bu sözlerinin ardından bana biraz daha yaklaştı. Siyah irislerini gözlerimden ayırmadan konuşmasını devam ettirdi. "Seni seviyorum Funda. Sen sevsen de sevmesen de seni seviyorum." Elimi tutup sol yanına, hızla atan kalbinin üzerine koydu. "Bu kalp durana kadar hep senin için atacak." Boşta kalan elimle gözlerimden akan yaşları sildim. Fakat bu birliktelik için yalnızca sevmek yeterli miydi? O ve ben biz olabilir miydik bilmiyordum... Funda ve Seçkin. Bir iş toplantısında karşılaşmaları bütün olacakların yalnızca başlangıcı, habercisi olmuştu. Oysa şimdi biri mum biri ateşti. Biri yandıkça diğeri can buluyor, onun tükenişiyle hayatta kalıyordu...

Afra 21 yıllık hayatı boyunca ailesi sandığı aile tarafından bir çok acıya ve bir çok işkenceye katlanmıştı. Sonunda o aileden kurtulduğunda yavaşça gerçek ailesini tanımaya başladığında ve yeni bir şehire gidip, yeni bir hayata başladığında bu hayatın bu kadar heyecan, aşk, ve kanla dolu olacağını takmin etmişti. //dikkat! bu kitap , korku ve olumsuz örnek içerir.//

"Kalemimden dökülen kelimelerle dünyamı inşa ederken, senin kurallarını yıkarım. Ve işte burada, yazdığım her satırda, kaçınılmaz olanın izleri gizlidir. Sen silahla hükmedersin, ben sözcüklerle. Ama ikimizin de savaşı aynı: kendi karanlığımızla yüzleşmek." dedim. Kelimelerim bir yumruk gibi yüzüne çarptı ve cevap geçikmedi; "Sen sözcüklerinle dünyanı korumaya çalışırken, ben karanlıkta kalanları kontrol ediyorum. Senin kalemin ince bir sızı bırakır belki, ama benim izlerim kalıcıdır. Sözcükler susar, silah konuşur; ama biz ikimizde, sadece karanlığın farklı dillerini konuşuyor

Bir yıldız kaydı ve yıldız bekçisi doğdu

Siz: Sen yüzsüz gibi bana yaz, Siz: Bende seni engelleyeyim. Siz: Nasık fikir? Sıraç: Beni engellemen senin peşini bırakacağım anlamına mı geliyor? (Gönderilmedi) Sıraç: Eğer söylediklerimden bunu anlıyorsan sana kendimi çok yanlış anlatmışım demektir. (Gönderilmedi) Sıraç: İki cihan bir araya gelse bile senden vazgeçmem, vazgeçemem. (Gönderilmedi)

Desteklerinizi bekliyorumm :) ______________________________________________________ Koş kızım koş, yarrağı yedik. Bir yandan motoruma koşuyor bir yandan da Ahmet`i aramayı açmasını bekliyordum. Bu sefer büyük sıçmıştım. "Efendim Lidya" Ahmet tam 5. çalışta açmıştı yani bu da -kısa kes sinirliyim-  demek oluyordu."Ahmet boku yedik Ahmet. Çabuk bizimkilere söyle benim dağ evini hazırlasınlar."dedim. "Yine ne oldu Lidya neden şıçtık?" bunu nasıl açıklaya bilirdim ki, Ahmet yaptığımız silah anlaşmasında silahı alacak kişiler silahı alacak kişiler değillermişmi diyecektim? Ben bunu düşünürken motoruma binmiş ve telefonumu kulaklığa bağlamıştım."Lidya ban cevap ver!" evet bu sefer Ahmet beni ahlatacaktı. "Şimdi şoyle ki Ahmet`ciğim, bizim anlaşma yaptığı-" dememe kalmadı ki Ahmet`in "Lidya senin eve baskın yapmışlar. Kimliğini mi gördüler yoksa?" "Evet..."

Kitap yazmayı seven bir oğlan var mesela dünyada. Bir de sevdiği Hemen yanında. Gülüşüne kurban bu sevdiğin İlhamıdır birbirlerinin.

"Ezgi, sana bir şey söyleyeceğim." Midemde kelebekler uçuşuyordu. Herhalde 100 değil 1000 tane uçuşuyordu. Başka bir açıklaması olamazdı çünkü. Her geçen saniye, midem daha tuhaf olmaya başlamıştı. "Dinliyorum." "Seni şu an öpmeyi o kadar çok istiyorum ki. Öpebilir miyim?"

Yazmakta olduğum kitabım Babasının Kızı 40k okunmaya sahipken sebepsiz yere hiçbir açıklama yapılmadan kitappad tarafından kaldırıldı. dahi yoktu. Kitabımı takip eden okurlarım için… Bu açıklamayı yapmak zorunda hissettim.

YILDIZ: Kimsin? AY: Bir yabancı. YILDIZ: Neden yazdın? AY: Sönmemen için. AY: İyi geceler yıldız. Karanlıktan kaçma. . .

Babasının işi yüzünden Ankaradan istanbul a taşınan kız tıp okuma hayli kurar ancak başına gelcek birçok şeyden habersizdir

siz:eee mafya değil misin? siz: beni kaçırmak ile tehtit etmiycekmisin? siz:filmlerdeki gibi beni kaçırmıycaksan neden yaşıyorum ki mafya:sus artık! siz: ev adresimi buldun mu? İnsan öldürüyormusun? mafya: senin yüzünden birazdan telefonum ölücek. siz: çok havalı (01.12 görüldü)

Görücü Usulü Aşk Romanıdır..

Amedin topraklarından gelen iki genç, ikisi de hırçın ikisi de öfkeli. Bir berdel uğruna birbirine mahkûm edilir ve onlara bir kader çizilirse ne olur? İki genç bu durumu kabullenir mi? Haydi gelin, Amedin topraklarına gidelim ve onlarla bu masalı okuyalım. Elfesya Afran ve Boran Şevranın hikayesi burada başlıyor! 06/05/2022; Başlama tarihimiz 🦋 Töre konulu bir kurgudur! Kuma içermemektedir! (, kan, şiddet, uygunsuz haraket, olumsuz ögeler ve argo kelimeler içermektedir!) 1.25 Milyon okunan kurgumun tüm hakları bana aittir çalınması durumunda tüm işlemler başlatılır.

SELAAAAAMMMM BU DA IKINCI KITABIMIZZ

Bir mafya ve bir edebiyat öğretmeni karşılıklı ceza evlerinde bulunursa ne olur?

Ben sadece normal bir hayatım olsun istemiştim

"sen, beyazlığımdaki tek siyahlık olacaktın ama kan lekesi oldun."

Meriç 12 yaşında anne babasını 14 yaşındada abisini cinayette kaybeder. Yıllar meriçi masum ama bir o kadarda suçlu bir katil ile yüz göz olur.

Bir anda boğazımdaki düğüm daha da sıkılaştı, gözyaşlarımı bastıramıyordum artık. Ne olduğunu anlamadan, tutmaya çalıştığım her şey çözülüverdi, gözyaşlarım akmaya başladı. Özal bunu fark ettiğinde kaşlarını çatarak hafifçe güldü. "O kadar sinirlisin ki ağlıyorsun," dedi alaycı bir sesle. "Cevap ver, Nehir. Başka biri olduğunu düşündüğün için mi üzgünsün?" Yüzümü kavradı. Elinin sıcaklığı buz gibi tenimi yakıyordu. Baş parmağı gözümün hemen altını okşadı. Yaşın bıraktığı ize dokunduğunda içimdeki tüm kırgınlıklar, öfke ve acı daha da derinleşmişti. Sonunda, belki de biraz yumuşamış gibi gözüküyordu; tutuşunu gevşetti ama yüzümden ellerini çekmedi. "Bu yüzden kaçtın demek."

Çok zor zamanlar geçirdim gerçek aşkı arıyorum... Hayır bu kesinlikle böyle bir kitap değil olmaz ne aşkı ben erkek gördümde kaçasım geliyor ya,sadece yeni bir okula başladım ve liseli zorbacıklara ugrasıcam gibi duruyor birde yeni bir aile.Gercekten zor zamanlar beni bekliyor~yazardan sevgilerle

Neler oluyor? Bir oyunmu? Yoksa tuzakmı? Bu hikâye belirsiz kalplere gelsin. İyi ya da kötü olduğu anlaşılamayan kalplere... Bazen insanlar nedensiz yapar kötülükleri, zevk alırlar. Bazense nedenleri olur kötülüklerin, intikam nedenleri. Peki kötülük bulaşıcımıdır? Bir zerre bile girse yayılırmı bütün kalbe? Öyle ya da böyle bütün dünyada kötülük vardır. Önemli olan bunca kötülüğün içinde saf, temiz kalabilmektir. İşte bu hikaye temiz kalan iki ruhu, iki kalbi anlatıyor. Kavuşabileceklermi bunca kötülüğün içinde? Ya da ölümmü kavuşturacak onları? Belkide dost bildikleri tarafından sırtından bıçaklanıcak ikiside. Peki bu bıçaklanmalara rağmen yolun sonunda hâlâ seveceklermi birbirlerini...