Her bedenin benliğinin altında başka bir hikaye yatar. Her hikayenin bir acısı, Her acının bir zaafı vardır. Peki ya zaaflar öldürür mü? Zaaflarını gizleyen, kapalı perdelerin ardına saklayan, hâlâ çocuk olan yetişkinlerin hikayesi. Bir ajan merkezi tarafından çocukluğundan beri ajan olarak yetiştirilen Filiz, bir gün görevi için bir cinayet işler. Her şey yolundadır. Görevinin tamamlandığını sanıyordur. Ta ki iki yıl sonra öldürdüğü adamın çok daha karanlık işleri olduğunu öğrenene dek. İnsanların üzerinde deney yaptıklarını ve bu şekilde bir çeşit ilaç ürettiklerini öğrenen Filiz, ekibiyle birlikte bu çeteyi çökertmek için harekete geçer. Ama bu görevde aşkı bulacağından ve geçmişiyle yüzleşeceğinden habersizdir. "Ya şah sandığımız aslında sadece bir piyonsa?" ŞAH ve MAT Birbirinin kimsesi olmuş, kimsesiz çocukların hikayesi...

Sümeyye, Defne ve Defne`nin kardeşi Elif ile akşam eve dönerken ıssız, tenha olan bir daha sokaktan geçecekken İstanbul`un en güçlü mafyası Aras Demir Taş ile yolları kesişir... Uzun zaman sonra Sümeyye hiç beklemediği bir şekilde babasıyla yaşanan bir durumun onunla ilgisi çıkacağını bilmiyordu... Aşkın yanı sıra çatışmalar yaşanan adrenalin eksik olmayan bir dünyanın içine giren Sümeyye buradan çıkamayacağını bilemezdi... Peki Sümeyye aşkı mı seçecekti yoksa vedayı mı?

Bir mafya babası ve yılbaşı gecesi karşısına çıkan Elmas`ın hikâyesi. Tek bir gece... Tek bir gecede değişen iki hayat. Karanlığa sızan beyaz bir ışık. Beyazı sarmak isteyen karanlık. Karanlık aydınlanırken aydınlık kararır mı?

Gelecek tarihlerde sonradan doğa üstü güçler kazanan ana karakter, Dünyada normal bir insanken kazandığı güçlerle ilgili başından geçen olaylarla içinde bulunduğu evrenden bile ayrıldığı bir yolculuğa çıkma hikayesi.

17 yılım yalan çıktı

Aylarca düşman saflarında bir gölge gibi dolaşan, vatan sevgisi ve sadakatle mücadele eden bir saha ajanı… ta ki deşifre olana kadar. Bir gün gün yüzüne çıkan evlatlık meselesi onu hem duygusal hem de kimlik açısından zorlarken bu duruma alışmaya çalışacak olan Armağan ve ailesinin hikayesi.

Babasının sürekli olan darplarından sonra küçük yaştayken komşularının şikayet etmesi sonucu yetim haneye gönderilen Jisung`u bir aile evlat edilir. Ailede tek çocuk olmayan Jisung`un,bir abisi vardı. Zaman geçtikçe birbirinden nefret eden iki kişi birbirine aşık olur. Aradan geçen 3 yıl sonunda Jisung`un öz annesi Jisung`un izini bulur ve peşine düşüp onu bulmaya çalışır. Uzun uğraşlar sonucunda,Jisung ile yüzleşebilir.

Arka Söz Işıkların altında parlayan bir genç kız, kalabalığın ortasında bile yapayalnız kalabilir. Olga’nın hikâyesi sadece bir gecelik eğlenceden ibaret değil; tutkuların, hayal kırıklıklarının, tehlikeli karşılaşmaların ve yanılsamaların birleşimi. Her bakış bir sır, her söz bir oyun, her dokunuş ise bilinmeyen bir yolun başlangıcıdır. “Yanılsama”, gerçeğin ve hayalin, masumiyetin ve arzunun birbirine karıştığı; aşkın mı yoksa felaketin mi kapıyı çaldığını asla kestiremeyeceğiniz bir yolculuğa davet ediyor sizi. Olga’nın hikâyesinde kendi yansımanızı bulmaya hazır olun. Çünkü bazen en büyük yangın, kalbinizin içinde yanar.

Yalnızlıkla büyüyen, ama içinde hiç sönmeyen bir umut taşıyan bir çocuğun hikâyesi… Naruto Uzumaki, içinde mühürlenmiş güçlü bir canavar yüzünden köyünden dışlanan bir yetimdir. Ama onun en büyük hayali, köyünün lideri Hokage olmak ve herkesin saygısını kazanmaktır. Arkadaşlık, ihanet, acı ve azimle dolu bu yolculukta; Naruto sadece bir ninja olmanın ötesine geçecek, kendi kaderini ve kalbinin gücünü keşfedecektir. Bu sadece bir dövüş hikâyesi değil, inancın ve asla pes etmemenin destanıdır. 🍥🔥

“Beni duyduğunda ağlayacaksan, bir daha adımı bile anma.” Ayağa kalktı, sert bir adım attı geri. “Korkuyorsan, doğru yerdesin.” Dipnot: Okurken, "Burası çok saçma," diyeceğiniz yerler olabilir. Bu kitap, kafa dağıtmak, gülmek ve aynı zamanda cringelik tavan yapsın diye yazılmıştır. Yani ciddiye alıpta, kimseyi linçlemeyin. Teşekkürler...

Zombi istifasından kaçan bir çift Mutlaka bak derim!

Çocukluk arkadaşı Ceylan Altay la çok iyi anlaşan Aras Ulusoy babasının yasa dışı işleri yüzünden liseli yıllarında italya`ya taşınmak zorunda kalırlar 11 yıl sonra babasıyla tartışıp Türkiye`ye gelen Aras Ulusoy 2 yıl sonra kendine ayit bir gece kulübünde uyuşuşturucu baskını yapan polisler tarafından yakalanarak ceza evine alınır ve ilk çıktığı mahkemede hakim sayesinde serbest kalır çünkü o hakim çocukluk arkadaşı Ceylan Altay dır

“Doğru mu?” Yukarı baktım, her zamanki hesaplarımın derdine düşemiyordum. Bir şey yakama yapışmış, yalanımın dudaklarımdan çıkmasını engelliyordu. Ne söylersem inanacak gibi bakan bu adama karşı gerçekleri inkâr edemiyordum. “Yankı, inanırım.” Görüyordu ve buna rağmen yalanımı duymayı diliyordu. Elimi sıkıca tutup beni o salondan çıkarırken sonrasında bana bağırıp çağıracağını sanmıştım. O ise karşımda öyle muhtaç duruyordu ki, bana sunduğu hiç hak etmediğim sevgisi göğsüme oturdu. Gök omuzlarıma çökmüştü. Bıraksa fırtınasında savrulurdum. Dudaklarım aralandı. Kollarımı sıkıca tutan elleri bedenimi sarstı. Kendini kontrol etmekte güçlük çekiyordu. “Yalandı.” Kendi kendine “yalandı” diye tekrarladı. “Uygar sana öfkeliydi, aramızı bozmak istedi.” Hiçbir şey söyleyemiyordum. Canım acıyor muydu? Kollarımı değil de kalbimi avuçlarında sıkıyordu sanki. Girdiğim yolun çıkacağı yerin burası olacağını hiç düşünmemiştim. Nefesim ciğerlerime ulaşıyorsa bile ben anlayamıyordum. “Özür dilerim.”

"Ondan kaçabileceğini mi sandın?" Vücudunun dengesini kontrol edemese bile sözleri gayet gerçekti. "Ondan kimse kaçamaz Adelya! Sevdiklerinle vedalaş!" “Kes sesini!” Koruyucum adamın üzerine yürüyüp sesini kesmesi için bir yumruk daha attığında adam daha çok bağırdı. "Öldür lan beni!" Ağzında biriken kan o bağırdıkça etrafa saçılıyordu. "Onun eline düşeceğime sen öldür!" Kollarımı kendime sardım ve korkuyla ona yaklaştım. “Ne yapacağım?” "Ondan kurtulmak ister misin?" Dedi hevesle başını sallayarak. “Kartal`dan kurtulabilirsin!" "Nasıl?" Dedim çaresiz bir çabayla. Ama aldığım cevap beni daha büyük bir karanlığa hapsetti. "Kafana sık Adelya..." Her ne kadar düşmanım olsa da gözlerindeki ifade gerçekti. "Çünkü ölüm dışında hiçbir şey seni ondan kurtaramaz..." Tüm ülkeyi avucunun içinde tutan bir adamdan nasıl kaçabilirdim ki? Bu, kazanabileceğim bir savaş değildi. Beni istediği andan itibaren ben...Ona aittim.

Baya bı yazım yanlışım var ama duzeltcem

Gece gizlice yarışa gittim ne olabilir ki?

“Duha,anlaşmalı evlilik yaptığı Zahir’e aşık olur.Ancak tek sorun,Zahir ondan nefret ediyordu.Ya da o öyle biliyordu.Nefretten aşka dönüşen ilişkileri,yavaş yavaş anlaşmadan çıkar ve ciddileşir.Adı ‘Zehir’ olarak bilinen mafya liderinin ve mafya liderinin karısı ‘Deli Kadın’ın aşkı tarihe altın harflerle yazılır…” !Dikkat!Bu kitapta olumsuz sahneler,argo kelimeler bulunabilir!

Bu kitap, Helin Ay adlı işitme engelli genç bir kadının İspanya`da bir ruh hastanesinde hemşire olarak yeni hayatına başlamasını ve ilk görev gününü anlatıyor. Helin`in iç dünyası, duymamasıyla mücadelesi, ailesinden (özellikle babasından) gördüğü değersizleştirmenin yarattığı travmalar ve bu zorluklara rağmen mükemmeliyetçi olmayan güçlü duruşuyla şekilleniyor. İş görüşmesi öncesi hazırlıkları, kaybettiği çocukluğundaki yaralı kızı iyileştirme ve başarma azmi vurgulanarak anlatılıyor. Hastaneye geldiğinde, yönetici onu sıradan bir yer olmadığı konusunda uyarır. Helin, ilk hastası Alejandro Fernando ile tanışır. Alejandro`nun tehlikeli olduğu bilinmesine rağmen, Helin`in işaret dili bilmesi ve kendisinin de kardeşinden dolayı işaret dili bildiğini açıklaması aralarında bir bağ kurar. Alejandro, deli olmadığını, kardeşine tecavüz edeni öldürdüğünü ve bu yüzden burada olduğunu söyler. Helin`in cesareti ve korkusuzluğu Alejandro`nun ilgisini çeker. Başhekim, Helin`i uyararak hastasını Carlos Gabriel ile değiştirir ve Helin`e nöbetler için bir oda ve oda arkadaşı verir. Oda arkadaşı Irmak Boyatlı ile tanışır ve Irmak`ın samimi tavırları Helin`e yıllardır eksik olan yakınlığı ve güveni hissettirir. Ancak, bölümün ikinci yarısı, oda arkadaşı Irmak Boyatlı`nın ağzından bir dönüş yaşar. Irmak, aslında ajan/ortak olup, hemşire kılığı altında oradaki iki kişiyi (Alejandro dahil) gözetlemekle görevlidir. Irmak, Helin`e karşı sahte bir masumiyet sergilemekte, onun güvenini kazanmakta ve Helin`i psikopatça oyunlarına dahil etmeyi düşünmektedir. Alejandro`nun Helin`e olan ilgisini ve kıskançlığını fark etmesi de Irmak`ın planlarını daha da tatlandırmaktadır. Bölüm Özeti: "Helin`in Yeni Savaşı" İşitme engelli Helin Ay, ailesinin travmatik gölgesinden ve duymamanın zorluklarından sıyrılıp, hayatındaki yaralı "küçük kızı" iyileştirmek için İspanya`da bir ruh hastanesinde hemşireliğe başlar. İlk günü, sert mizaçlı yöneticinin uyarılarıyla ve sıradan bir hastane olmadığı gerçeğiyle yüzleşir. İlk hastası olan, herkesin tehlikeli bir deli dediği Alejandro Fernando ile tanışır. Alejandro`nun işaret dili bilmesi ve kardeşine yapılan tecavüzün intikamını almak için bir cinayet işlediğini itiraf etmesi, ikili arasında gerilimli ama sıra dışı bir etkileşim başlatır. Helin`in korkusuzluğu Alejandro`nun dikkatini çekerken, başhekim hastasını değiştirip onu Carlos Gabriel ile görevlendirir ve nöbetler için bir oda ve oda arkadaşı verir. Helin, oda arkadaşı Irmak Boyatlı ile tanışır ve Irmak`ın dostane tavırları ona yıllardır özlemini çektiği samimiyeti hissettirir. Ancak, bu arkadaşlık bir yalandır. Irmak Boyatlı, aslında hastanede bulunan iki kişiyi (Alejandro dahil) gözetlemekle görevli bir ajan/ortaktır. Helin`e karşı kurduğu masumiyet maskesi ardında, Alejandro`nun Helin`e duyduğu ilgiyi de kullanarak, her hareketlerini kaydedip planlarının bir parçası olarak masum Helin`i psikopatça oyunlarına dahil etmeyi düşünmektedir. Irmak`ın gözünde, bu görev artık zevk aldığı tehlikeli bir "oyun" haline gelmiştir.

Kendimle savaş verirken asıl kaybedenin ben olduğumu yeni anlamak beni yormuştu neden dedim, neden tanrı sadece masumlara oynardı Ben bu oyunu bozmaya yeminli bir elçiydim sadece. "Dora! Yeter artık" "Neden Teo, neden sadece beni sevmeyi denemedim." " Seni sevmek bir lanetti benim için" Ben tanrıya baş kaldırmak için değil yer yüzünde bir sanatı yaşatmak için vardım.Ölüm sanatı

Bir Sage Taylors Romanı... "Ölümsüzlüğün şifresi çözüldü, ama bedeli ağır olacak." İnsanlığın kaderini değiştirebilecek bir proje ve onu ele geçirmek isteyen güçler arasında sıkışmış iki hayat... Dr. Evelyn Hayes Forester, dünyanın en gelişmiş projelerinden birinin başındaki zeki ve tutkulu bir bilim insanıdır. "Nova" projesi, insanın genine müdahale ederek sinir hücrelerini yenileme ve değiştirme potansiyeline sahip altın bir fırsattır. Diğer yandan bu değerli bilgi, karanlık niyetleri olan insanların da hedefindedir. Logan Carter eski bir özel kuvvetler askeri, Ruslar adına çalışan bir güvenlik ajanıdır. Amacı Dr. Forester`ı kaçırarak projeye erişim sağlamaktır. Başlangıçta sadece bir görev olarak başlayan bu iş, Evelyn ile tanıştıkça karmaşık bir içsel savaşa dönüşecektir. Logan, karanlık bir dünyada doğru olanı seçmeye çalışırken, amaçları ve duyguları arasında bir karar vermek zorunda kalacaktır. "Kod Adı: Nova" aksiyon dolu bir gerilim hikayesinin yanı sıra, sevgi, kayıp ve yeniden doğuşun hikayesidir.

Babasının katilinin kızına aşık olan mafya lideri Mete UYAR... Onu asla istemeyen ve sevmeyen Avukat Eftalya YILDIRIM... Oğlunun mutluluğunu isteyen ama aynı zamanda da kocasının ölümüne sebep olan kişileri öldürmek isteyen Ayla UYAR...

İki çocuk ıssız sokaklarda dolaşıyordu taki çığlık sesi duyana kadar ikisininde sanki ayakları yere mıhlanmıs gibi durdular bir birlerine baktılar aynı ses tekrar çığlık atı genç adam yanındaki kıza bakarak "Sen burda kal ne olduğuna bakıp gelecem"dediğinde küçük kız kafasını iki yana doğru sağladı "Olmaz bende senle gelecem"diyerek genç adamın elini tutu genç adam itiraz etmek için ağzını açmıştı ki çığlık sesi tekrar duyulduğunda başka çaresi kalmadığı içim kızın elini sıkıca tutup "Tamam benle geleceksin ama elimk bırakmak ve arkamdan ayrılmak yok" kız kafasını tamam anlamında oynatı ve ikisi de çığlık sesinin geldiği yöne doğru ilerlemeye başladı.

Eşref, çocuk yaşta yetim kalmanın verdiği yalnızlıkla suç dünyasına itilmiş ve yıllar içinde suç dünyasında hüküm süren bir kimliğe bürünmüş. Onun için yetimler, kaybettiği ailesinin yerine koyduğu kardeşleri. Ancak bu aile, suç dünyasının ortasında var oluyor. Bir yanda yeraltı örgütlerinin başında olmak gibi ağır bir sorumluluk taşıyan Eşref’in diğer yanda hep istediği huzur arayışı bitmiyor. Karşısına beklenmedik bir anda çıkan Nisan ise onu tahmin edilemeyecek bir rüzgarın içine sürükleyecek.

‎Esma Kaya ‎Dışarıdan bakıldığında deli dolu, kahkahasıyla herkesi sinir eden, hiçbir şeyi umursamıyormuş gibi görünen bir genç kız. Ama kimse bilmiyor: onun kahkahalarının altında derin yaralar gizli. Babası Kartal’ın gölgesinde büyüdü. O adamın ona küçükken yaşattıkları, Esma’nın ruhunda kapanmayan yaralar bıraktı. Öyle ki, bu acılar onu beş kez hayattan koparmaya sürükledi… ama her seferinde yeniden nefes almak zorunda kaldı. ‎ ‎Ayaz Karahan ‎Yeraltı dünyasının en acımasız ismi. Buz gibi bakışları, merhametsiz kararları ve kanlı elleriyle herkesin korktuğu adam. Onu bu hale getiren, çocukluğunda ailesinin gözlerinin önünde öldürülmesi. Katilin adı ise: Kartal. Yıllardır yanıp tutuştuğu tek şey intikam… ‎ ‎Ve kader, Esma ile Ayaz’ı aynı masaya oturtuyor. ‎Ayaz, babasının günahlarının bedelini ödetmek için Esma’yı kaçırıyor. Ona işkence ediyor, nefretini üzerine kusuyor. Fakat bilmediği şey şu: Esma zaten yıllardır kendi babasının kurbanı. Onu kırmak için söylediği her söz, aslında Esma’nın içindeki kanayan yaralara dokunuyor. ‎ ‎O, nefretle yaklaşıyor. ‎O, korkusunu kahkahalarıyla gizliyor. ‎Ve zamanla ikisinin de yüreği, acının gölgesinde birbirine dokunuyor. ‎ ‎Ama bu hikâyede aşk bile kolay değil. ‎Çünkü her iki tarafın da geçmişinde öyle derin sırlar, öyle keskin yaralar var ki… ‎Sevgi bile onları kurtarmaya yetmeyebilir. ‎

"Güzel olmuşsun." Dedi düşman aşiretin oğlu Demir Barlas Çaka "Laflarına dikkat et Çaka. Sana bir çakarım kesersin sesini" "Bence böyle laflar Mardin güzeline hiç yakışmıyor."