Hayatın her anında terk edilenler, kalbinin yerinde kocaman bir boşluk olanlar, daima seçim yapmak zorunda kalanlar… İçini büyük bir öfke kaplayıp etrafını kırıp dökenler… Hayat hep acımasız değil mi zaten? En kötü anın, kendini en yalnız hissettiğin andır. O an bazen bir mucize bekler, umut edersin… ama gelmez. Umudunu kaybedersin. Ama hayat daima iyilere bir yol gösterir. Hayatta tutunacak bir dalın olmalı; yoksa yaşamak neredeyse imkânsızdır. İşte bu kitap, hayat boyunca terk edilmenin verdiği acıyı, içte biriken öfkenin yavaş yavaş sevgiye dönmesini, seni seven insanları kaybetme korkusuyla yapılan hataları anlatıyor. Bu kitap, yaralarını sarmana, sevgiye, empatiye ve insan olmanın karmaşıklığına dair bir yolculuk sunuyor. Bu maceraya katılmaya, kendini keşfetmeye ve duygularınla yüzleşmeye hazır mısın?

" çok merak iyi değildir küçük hanım." Dedi sert mizacına nazaran alaycı bir ifade ile dudakları yana kıvrıldı ve ekledi, "Sonuçları ağır olur." Ne demekti bu ?

Her beden, bir gün kendine ait olan ruha dönecektir. Denilene göre, her insan, bir ruh ve bedenden ibarettir. Eğer doğru kişiyi bulduysan, o ruh sana aittir. "Her ruh, bir gün bedenine döner."

Kaderinizi geçmişiniz belirler ama bazılarımız geçmişini bilmez. Hayatlarımız bize aittir ama bazıları onlara sahip olmak ister. Büyüler, cadılar ve büyüleyici aşıklar.

Onu öldürmek isteyen bir adamdan kaçarken kaza geçiren Gece, gözlerini açtığında hafızasını kaybettiğini farkeder. Kendini bir anda sindirilmiş bir kaosun ortasında bulduğunda ise zihninde yavaş yavaş canlanan anılar ona kendini koruması gerektiğini hatırlatır. Peki hafızasını kaybetmesine sebep olan bu olay gerçekten kaza mıydı? "Zihnimizdeki yaşanmışlıklar bize doğruyu ve yanlışı öğretirdi. Peki ben nasıl yaşayacaktım? Zihnim kayıptı benim, hatıralarım benden alınmıştı."

Her insan kendi mahzeninde kaybolur ..