Konu : İstanbul… Geceleri sessiz, ama morgları hiç susmayan bir şehir. Cesetler konuşamaz sanılır. Oysa bazıları bağırır: “Beni kim öldürdü?” Adli Tıp Uzmanı Dr. Neva Karaca, mesleğini bir görev değil, bir adalet mücadelesi olarak görmektedir. Onun neşteri, sadece ölü bedenleri açmaz; yalanları da keser. Ama bir gün, otopsi masasındaki sıradan bir ceset, onu karanlık bir ağın içine çeker. Bu sadece bir cinayet değildir. Bu, yıllar önce faili meçhul kalmış kardeşinin ölümüne uzanan bir zincirin halkasıdır. Cinayet Büro’nun zeki ve kuralları esneten başkomiseri Harun Öztürk, bu davaya atanır. Ancak dosyadaki detaylar, onu da geçmişiyle yüzleştirir: eski eşinin gizemli ölümü ve çözülememiş bir adli rapor. İki yaralı zihin, bir araya gelir. Deliller siliniyor. Raporlar sahte. Ve her şeyin ardında "Kuzgun" adında kimliği bilinmeyen bir katil vardır. Neva ve Harun, gerçeğe adım adım yaklaşırken, geçmişin gölgeleriyle de savaşmak zorunda kalırlar. Ama bu savaşta kanıtlar saklanmış, kurbanlar susmuş, adalet gecikmiştir. Ta ki... onlar bulana dek.

İç Anadolu’nun tenha bir bozkır köyünde ardı ardına işlenen gizemli cinayetler, bölgeyi derin bir korku ve merak girdabına sürükler. Köye görevlendirilmiş dedektif Baran Eymir, köyün sakin ve kapalı yapısına adım attığında, karşılaştığı olayların yalnızca sıradan cinayetler olmadığını hisseder. Her bir kurban, geçmişte karanlık bir ritüele tanıklık etmiş ya da dahil olmuş kişilerdir ve bu gizemli bağlantı, Baran’ı daha da derinlere çeker. Köyde eski bir şamanın etkisi altında olduğu söylenen gizli bir kült, lanetin kaynağıdır. Baran’ın yanı sıra eski arkadaşı Cemal’in çelişkili tavırları ve köy halkının sessizliği işleri daha da karmaşıklaştırır. Bu arada, Baran’ın iç dünyasında da mücadeleler başlar; karanlık geçmişi, mistik olaylarla iç içe geçer. Roman, doğaüstü öğelerle işlenmiş polisiyeyi, Anadolu’nun zengin mitolojisiyle harmanlayarak, okuyucuyu hem gerilim hem de mistik atmosferle sarar. Baran ve hocası Harun’un çözüm arayışı, beklenmedik ihanetler ve gizemli ayinlerle örülü bir ağda ilerlerken, gerçekler gün yüzüne çıkar. Ancak Baran, lanetin merkezinde olduğunu fark ettiğinde işler bambaşka bir boyuta taşınır. ‘Bozkırın Kasveti’, sadece bir cinayet hikayesi değil; geçmişle hesaplaşma, doğayla yüzleşme öyküsüdür. Okuyucuya adım adım ilerleyen, katmanlı bir gizem sunarken, Anadolu’nun kadim mitlerini modern bir dille anlatır.

Karanlıkta Mahsur Kalanlar – Bir Hayatta Kalma Kabusu Lüks ve güvenli sanılan bir apartmanda, gece yarısını vuran korkunç bir patlama her şeyi değiştirir. Elektrikler kesilir, kapılar mühürlenir, telefonlar çalışmaz. Apartman sakinleri, karanlıkta yankılanan ürkütücü sesler ve gizemli bir tehdit karşısında dehşete kapılır. Hoparlörden gelen metalik bir ses, onların her adımını izlediğini ve tek tek canlarını alacağını ilan eder. Kim bu acımasız düşman? Neden burada mahsur kaldılar? Ve en korkuncu… Hayatta kalmak için aralarından birini kurban etmek zorundalar mı? Gerilim ve korkunun her satırına işlediği bu roman, okuyucuyu kapana kısılmış hissiyle baş başa bırakırken, gizem dolu atmosferiyle son sayfasına kadar nefesleri kesiyor. Cesaret mi, ihanet mi? Hayatta kalmak için ne kadar ileri gidebilirsiniz?