Daniel Black herkesin olmak istediği çocuktu. Zeki, yakışıklı ve popülerdi. Ama dışarıdan parlayan hayatının altında karanlık bir sır gizliydi. O, zamanı dolmak üzere olan bir bombaydı. Ve o bomba… en beklenmedik anda patladı. Okulun yıl boyunca hazırlandığı, önemli konukların ağırlandığı büyük bir etkinlik sırasında Daniel’in cansız bedeni bulundu. Tüm okul dehşet içindeydi. Herkes bunun bir intihar olduğunu sandı. Ta ki ölümünden sonra, Daniel’in yakın arkadaşlarına gizemli bir mesaj ulaşana kadar. Peş peşe gelen mektuplar, şifreli mesajlar ve geçmişe gömülmüş sırlar… Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Kim suçlu, kim masum? Daniel gerçekten öldü mü? Yoksa bu sadece oyunun ilk hamlesi miydi? “Gerçekler saklanmaz, gizlenmez… Ama ortaya çıkması için bazen büyük bir bedel ödenir.

Isabella Bennett, küçük bir sahil kasabasında kendi hâlinde bir çiçekçidir. Renkli dükkanı, nazik tavırları ve sessiz yaşamı ile çevresindekilerin sevdiği bir insandır. Ancak geçmişte yaşadığı trajik bir olay yüzünden insanlara olan güvenini yitirmiştir ve yalnızlığı tercih eder. Kasabanın huzuru, peş peşe gelen şüpheli yangınlar ve kaybolan bir genç kızla sarsıldığında, soruşturmayı yürütmek üzere şehirden gelen Dedektif Aaron Mercer kasabaya gönderilir. Soğuk, mesafeli ve kurallara bağlı Aaron, küçük kasabanın sıcaklığına ve dedikodu dolu atmosferine yabancıdır. Üstelik ilk gününde yolu Isabella`nın çiçekçisine düşer ve aralarında ani bir gerilim oluşur: Aaron onu şüpheli, Isabella onu kibirli ve fazla burnu havada bulur. Ancak Isabella`nın kayıp kızla olan eski bir bağ, istemeden onu soruşturmanın merkezine çeker. Aaron, şüpheleri ve mesleki sezgileri yüzünden onu takip ederken; Isabella, istemediği hâlde kendini bu huysuz dedektifle sürekli yan yana bulur. Sert sözler, soğuk bakışmalar, ama bir o kadar da merak dolu anlar arasında istemeden bir bağ oluşmaya başlar. Isabella`nın çiçeklerin diliyle kurduğu duygusal dünya ile Aaron`un mantık ve kurala dayalı düzeni çarpıştıkça, ikisi de kendi içlerindeki eski yaraları fark eder. Aaron, yıllar önce çözemediği bir dava yüzünden suçluluk duyar; Isabella ise geçmişte yaşadığı kaybın hâlâ içinde yankılandığını itiraf edemez. Soruşturma derinleştikçe, kasabanın görünen yüzünün altındaki sırlar gün yüzüne çıkar. Ve Aaron, Isabella`ya duyduğu duygunun artık şüpheyle değil, koruma ve sevgiyle şekillendiğini fark eder. Ama aşkları, yalnızca kasabanın karanlığına değil, birbirlerine söyledikleri yalanlara da dayanmak zorundadır...

Bir şehir. Bir cinayet. Ve ardında kalan derin bir sessizlik. Başkomiser Okan’ın peşinde olduğu sırlar, suskunluk içinde örülen bir ağ gibi. Susmak bazen zorunludur, ama susturulan sesler mutlaka duyulur. Ve bazen en yakın dostun bile gölgesinde, gerçekler en soğuk yüzünü gösterir. Bu hikâye, kaybolanların ve unutturulanların öyküsü. Sayfalar ilerledikçe, gerçekler bulanıklaşır, şüpheler artar, karanlık büyür. Gerçeği arayanlar için bu yol kolay değil. Çünkü her cevap, yeni bir soru getirir. ⸻ Gazeteci Devrim İplikçi’nin ölümü, sadece bir cinayet değil; şehrin en karanlık sırlarını ortaya çıkaran bir kapı aralıyor. Başkomiser Okan, doğudaki güçlü bir çetenin gölgesinde, sessizliğin ve korkunun içinde gerçekleri açığa çıkarmaya çalışıyor. Şehrin üstü örtülmüş sırları, dostlukların ardındaki ihanet ve susturulmuş sesler, gerçeğin peşindekiler için tehlikeli bir yolculuğun başlangıcı. Devrim’in hayatı ve ölümü, bu yolun hem anahtarı hem de uyarısıdır.

Dedektif Luna nın Çözemiyeceği dosya yok

Herkesin sandığı iyilik, bir gün yalan çıkarsa bunun adı hayal kırıklığı olur. Yıllar önce yaşanmış bir hayal kırıklığının sebep olacağı bir yıkımın tek bir kurbanı asla olmaz. Asıl mesleği gizli bir dedektif olan Alara Elçin Kaya bir seri cinayeti araştırırken elinde ki tek şüpheli ülkenin en ünlü oyuncusu Aden Yıldırım`dır. Alara`nın elinde tek bir ip vardır. Bu hikayenin sonunda o ip ya düğüm olacak ya da kopacaktır.

Odanın sol tarafından koyu tonlarda bir tane sandalye getirdim ve tam karşısına yerleştim. "Kendini tanıt, sarışın." Başını yerden kaldırıp saniyesinde, "Senin gibi katilllerin yakalanmasına yardımcı olan, bir dedektifim." diye yanıtladı. ꕥ ꕥ ꕥ Neden yapıyorsun bunları?" diye sordu. Sesi öfke ve çaresizlikle doluydu. "Sanat için, dedektif," diye yanıtladım sakin bir şekilde. "Her bir cinayet, karanlık ve güzelliğin eşsiz birleşimi. Sizler sadece birer araçsınız... Bu gösterinin bir parçasısınız." dediğimle gözlerini sıkıca yumdu. ... °Seul`ün en iyi dedektiflerinden, Han Jisung. Güney kore`nin acımasız seri katili, Lee Minho. °°Bu fic argo sözler, küfür, kışkırtıcı unsurlar ve 🔞 içerikler vb. İçermektedir. °°°dark romance (Lycoris Radiata, Japonya başta olmak üzere çoğu ülkede ölümü temsil eden çiçek olarak bilinir. Kırmızı örümcek zambağı veya Lycoris Radiata olarak bilinir.)

Gerçekler bazen ay ışığında saklanır. Liya, geçmişinin sessizliğiyle baş etmeye çalışırken kendini bir cinayet soruşturmasının tam ortasında bulur. Yanında, geçmişin yükünü omuzlarında taşıyan Atlas ve her detayı çözmeye ant içmiş Gece vardır. Üçü birlikte, soğuk bir ay ışığında işlenmiş esrarengiz cinayetleri araştırırken sadece kurbanların değil, kendi sırlarının da gölgesine çekilirler. Bu sadece bir cinayet değil. Bu, karanlıkla yüzleşmenin, dostlukla sınanmanın ve gerçekle başa çıkmanın hikâyesi. Ay ışığı altında hiçbir sır sonsuza dek saklı kalmaz. Ay Işığındaki Cinayet, karanlık sırlar, geçmişten gelen hayaletler ve gökyüzüne yazılmış bir adalet öyküsü...

Türkiye`nin en ünlü ve başarılı dedektifi Mahperi Seçkin, anneannesinin de arasında olduğunda yüz bir kayıp kişi vakası için İstanbul`a gelir. Suçluyu bulmak için araştırmalara başlayan dedektifin geçmişinden kopup gelen biri vardır: Arel Duman. Arel Duman, eski düşmanının torunu ve mafya patronu olsa da dosyayı çözmek için müttefik olurlar ve bu müttefiklik zamanla aşka dönüşür. Bu sırada dedektif dosyada ilerledikçe yeni gizemler, geçmişin tozlu raflarında unutulmaya yüz tutmuş gerçekler ortaya çıkar. Sırlar, asla sonsuza dek sır olarak kalmaz.

Bir kasabada en fazla ne olabilir ki?...

Sadece kadınları öldüren bir seri katil ve seri katili arayan bir dedektif...

Chris, 5 yıl önce cadılar bayramında yaşanan olay yüzünden cadılar bayramına ve hayata küsmüştü. taki her şeyi unutmaya karar verene kadar. yine bir cadılar bayramında hayata dönmeye karar veren Chris`in işleri istediği gibi ilerlemez. her şeyi unutmaya karar verilen bir cadılar bayramında ortaya çıkan katil, bir adım uzağımızdadır

"Ben görüyordum onun ruhunda bir iz vardı." İzmir`de meydana gelen bir kaos vardır. Bu kaos bir çok kişinin ölmesine neden olan bir seri katilin var olmasıydı. Bu zamanlar için yetiştirilen 6 ünlü dedektifler bir araya gelir ve aynı çatı altında toplanır. Ancak bu dedektiflerin başları hiç bir zaman beladan eksik olmaz. 6 ünlü dedektiften biri olan Efnan bu dedektiflerin içinde çocukluk arkadaşı Uraz`ı bulmayı ummuyordu. Öte yandan Uraz`ın himayesi altında olduğunu da bilmiyordu. Gelen tehditler, suikastlar ve baskınlara rağmen bir arada olmayı başaran bu ekip işler çığrından çıkmaya başlayınca nasıl kendi hayatlarını ve şehri kurtaracağını düşünmeye başlar. Artık ölüm kalım meselesi durumuna dönüşen bu olay karşısında bir çok kez ölümden dönen olsada bazıları onlar kadar şanslı değildi.

Bir,iki ,üç gözlerini yum ve sakin arkana bakma. Dört, beş, altı kaç dediğimde koşmaya başla.ve sakın arkana bakma. Yedi, sekiz, dokuz... Tehlike anında koşmaya başla baktın kazanıyorsun o zaman yerinde dur çünkü o zaman sayı on olacak ve ben yanında olacağım. Gözlerini yum çünkü sezgilerin seni ayakta tutacak

Bazen birine karşı nefret kusmamak gerekir çünkü bambaşka şeylere dönüşebilir. Aşk gibi. --------------------------------------------------- Bir dağın tepesinde işlenen bir cinayet ve ardında hiç iz bırakmayan bir katil, ünlü dedektifler Mevsim Yazgı ve Çağan Aydın bu gizemli cinayeti çözmek için görevlendirilirler. Mevsim ve Çağan dağın tepesindeki bu evde araştırma yaparlarken deprem olur ve zaten eski olan bu eve olan bütün çıkışlar yıkılır. Mevsim ve Çağan birbirinden nefret ederlerken evde mahsur kalırlar. Yaşam mücadelesi verirlerken gizemli katılın bilmeceleri işleri iyice karıştırır.

### Geçmişin sırlarından bihaber olan Bade ve Alparslan, ortak tanıdıklarının cenazesinde karşılaşır. Bu karşılaşma aslında eskiye dair kapılardan birinin kilidini çoktan açmıştır. ###

Zamanı durduramazsın. Ama izini sürebilirsin. Saat tam 01:55. Kurbanların kalpleri o dakikada duruyor. Olay yerlerinde bulunan eski saatler hep aynı zamanı gösteriyor: 01:55. Dedektif Ada Yaman, şehirdeki gizemli cinayetlerin izini sürerken, bir saat ustasının ardında bıraktığı eski bir cep saatiyle karşılaşır. Fakat bu saat sıradan değildir. İçinde yalnızca zamanı değil, geçmişin gömülü görüntülerini barındıran bir şifre gizlidir. Ve her şifre çözüldüğünde, yeni bir ölüm kapıdadır. Gördüğü her şey, çözümün bir adım öncesi değil, bedelin bir adım sonrasıdır. Birini kurtarmak için bir başkasını feda etmesi gerekebilir. Ve her seçimde zaman biraz daha kanar. Şifre çözülüyor. Geri sayım başladı. Saat 01:55. Hazır mısın “Sıradaki kurban kim diye sorma… Saatin çaldığında zaten bileceksin.” sosyal medya tanıtım yazısı ⏱ Her şey saat 01:55’te başladı. Ve her kurban... o dakikada öldü. Dedektif Ada, eline geçen eski bir cep saatinin yalnızca zamanı değil, geçmişin sırlarını da sakladığını fark eder. Ama her çözüm, yeni bir ölüm getiriyor. Ve şifre gittikçe daha kişisel hale geliyor. "Zamanı izlemeyi bırak. Çünkü o seni çoktan izliyor." 📘 Şifre 01:55 📍 Yeni bir polisiye. Yeni bir kurban listesi. Ve zamanla yarışan bir dedektif.

🔥 GECE DOSYALARI 🔥 Gündüzleri beyaz önlüğüyle hayat kurtaran bir hemşire… Geceleri ise, adaleti kendi elleriyle yazan bir gölge. Lina, sistemin susturduğu seslerin yankısını duyan biri. Adı konulmamış cinayetler, örtbas edilen suçlar, kayıplar… Hepsi onun gizli defterine bir dosya olarak düşüyor. “Gece Dosyaları.” Adaletin karanlık sayfaları... Ama bir gece, her şey değişiyor. Bir dava, bir çocuk, bir iz... Ve karşısına çıkan gizemli bir adam: Karan. Onun da karanlıkta yürüdüğü yollar var. Ama yöntemleri... Lina’nınkinden çok daha acımasız. Peki ya geçmişte ikisini birbirine bağlayan o sır ne? Aşk mı? İntikam mı? Adalet mi? Yoksa sadece... Karanlıkta kaybolmuş iki ruhun çırpınışı mı? Gece Dosyaları, vicdanla intikam arasındaki ince çizgide yürüyen bir kadının, adaletin karanlık yüzüyle hesaplaşmasını anlatıyor. Ve bazen... Adaletin bedeli, can almaktır.

"Aşk bir oyunsa, bu oyun şah ile mat arasında." Zekânın kanla buluştuğu, geçmişin bugünü zehirlediği, aşkın ise ölümle sınandığı bir oyuna hoş geldiniz... O, herkesin "Satranç Katili" dediği gölgelerin adamı: soğukkanlı, planlı ve acımasız. Kurbanlarını birer satranç hamlesiyle yere seriyor. Her cinayet, geçmişe yapılan bir hamle; her ölüm, bir çocukluk çığlığının yankısı. Ve o kadın... Soğukkanlı bir dedektif, bastırılmış travmalarla dolu bir zihin, ama gözlerinde hâlâ sönmemiş bir ateş: Nehir. Onun görevi cinayetleri durdurmak... Ama karşısında duran kişi, geçmişinin en karanlık köşesinden gelen biri: Bir zamanlar “Papatyam” diyen, şimdi ise sadece “Dedektif” diye fısıldayan biri. Her karşılaşmaları yeni bir hamle. Her bakışları bir açmaz. Ve her sır, bir çöküşün habercisi. Satranç tahtasında sadece taşlar değil, hayatlar da yer değiştiriyor. Kimi zaman bir hamle, bir kalbi durduruyor. Kimi zaman bir bakış, yıllar süren bir sırrı ortaya çıkarıyor. Bu hikâyede ne aşk saf kalıyor, ne de adalet beyaz. Çünkü bu oyun… Şah ile Mat arasında.

Seul, geceleri uyumaz. Bazıları için bu şehir bir umut ışığıyken, bazıları için karanlığın başladığı yerdir. Bazı masumiyetlerin bir bedeli vardır. Ve bazen en çok sevdiklerin… seni en derin yaralayanlardır.

Aşkım Lüks, soyadını taşıyan son aile üyesi tarafından Lüksemburg’a davet edilir. Bu yolculuk sadece soyadının kökenini keşfetmesini sağlamaz, aynı zamanda Osmanlı`da hafiyelik yapan dedesi Cevher ve onun sadık yardımcısı Balaban’la da tanışmasına vesile olur. Dedesi ve Balaban’ın maceradan maceraya koşan hikâyelerini dinledikçe, Aşkım kendisini giderek bu geçmişin içinde bulur. Ancak tüm bu anlatılanların sonunda, onu bekleyen büyük bir sürpriz vardır

Efnan ve Arın`ı okuyalım mı bir az?¿

Alden Grey, soğukkanlı bir dedektif, yıllar önceki karanlık geçmişiyle barışmaya çalışan bir adam. Zihninde ağır suçlar ve unutulması zor anılarla, günümüzde adaletin peşinden koşan bir dedektif olarak görevine devam ediyor. Ancak, ona bir oyun oynanmak üzeredir. Şehirde ardı ardına işlenen cinayetler, her biri bir bulmaca gibi sunulur. Cinayetlerin ardındaki ipuçları, Alden’i sadece bir katili bulmaya değil, aynı zamanda kendi geçmişiyle yüzleşmeye zorlayacaktır. Her cinayet, bir adım daha derine inmesini ve karanlık bir hesaplaşmaya yaklaşmasını sağlar. Fakat, cinayetleri çözmek bir şeydir; Alden, geçmişindeki suçlularla yüzleşirken, her adımı daha da tehlikeli bir hale gelir. Alden Grey, soğukkanlı bir dedektif olmaktan çok daha fazlasıdır. Bir oyun oynanmaktadır, ama bu oyun Alden’in hayatını değiştirecek kadar büyük olacaktır. Kim, kiminle oynuyor?

“Bazı gülüşler kalbe dokunur… bazılarıysa kalbi paramparça eder.” Elara Vildan, hayattan beklentilerini çoktan bir bavula sığdırmış, geçmişin izleriyle susmayı öğrenmiş bir genç kadındır. Hayatına dair tek arzusu huzurlu bir nefesken, bir gecede tüm dengesi altüst olur. Bir hata, bir rastlantı… ve karanlığın içinden çıkan bir adam: Deyan Rivas. Duyan herkesin korkuyla bahsettiği bu adamın sessizliği, Elara’nın içinde susturduğu tüm çığlıkları uyandırır. Deyan, karanlığın içinden geçerek onu bulur. Ama her dokunuşunda Elara, biraz daha kaybolur. Aşk, bazen bir sığınak değil; bir savaş alanıdır. Ve bazı savaşlar… sadece kazananı değil, herkesi yaralar.

Bir kişiyle yanyanaydım yeni gözlerimi açmıştım kafamdan darbe almıştım kafam acıyordu. polis siren sesi geliyordu yanımdaki kişiye baktım en yakın arkadaşım mertti ağzından kan gelmiş yatıyordu nabzına baktım nabzı yoktu olaylar şimdi aklıma geliyordu mertin yanına gitmiştim o sıra evde Mert yardım istiyordu kapı açıktı kapıdan girdiğimde maskeli bir adam merti öldürmüştü . Adam kaçmak için balkona çıkacağı zaman eliyle çektim . Bileğinde akrep dövmesi vardı adam saksılardan birini vurup bana kaçmıştı polisler kapıdan girdiğinde elimde bıçağın olduğunu farkettim katili ben olarak göstermişti polis “ ellerinizi havaya kaldırın “ dedi. Benim hikayem burda başlıyordu

§ Livia Nox, kayıp kızların izini süren, egosu yüksek, şakalarıyla ortamı dağıtan bir gazeteci. Ama bu kez içine düştüğü olay, şakaya gelmeyecek kadar karanlık. Mafyanın içine sızan bir ajan, yeraltı dövüşçüsü, tehlikeli bir bilim insanı ve gölgelerden dünyayı yöneten bir mafya lideri… Livia, bu kaosun ortasında hem gerçeği bulmaya hem de hayatta kalmaya çalışıyor. Ama soru şu: Gerçek, gerçekten öğrenmek istediği bir şey mi? §