Kitap hukuk okuyan bir kızı anlatmakta ama bu kızın hukuk okuması üvey babası tarafından hor görülür ve kabul görmez. Ama kız bilmezki aslında babası bir mafya babasıdır.

Mafya içindeki Savaş önce Türkiye ve Amerika da başlamıştır. Türkiye de falliyetlerin arttığı dönemde bütün dünyaya hükmeden güçler birbirleri ile savaş verirken kendilerini, ailelerini ve onurlarını korumaya kararlıdırlar. Bun kirli dünyada saf kalan hiç bir şeye yer yoktur. Ta ki kurtarmaya meraklı avukat gizemli bir adamla tanışana kadar....... İstanbul daki Bir gece Açelya Aksoy, evinde yorgun bir şekilde dururken en yakın arkadaşı Azra Yıldırım, Açelya yı mekan olarak İnfeno ya gitmek için ikna ederken Açelya arkadaşını kırmayarak İnferno denen mekana giderler. Geldiklerinde bir kaç saat eğlenirler. ancak Azra aniden ortadan kaybolur. Açelya Azra yı aramak için ilerleğinde bu sırada omzunda bir el hissederken arkasındaki adama dirsek atarken aslında bu adamın kendi kaderinin başlangıcını yazdığını bilmiyordur. Açelya, kader onu bir baştan diğer başa sürüklediğinde çok daha tehlikeli bir yanının farkına varır. Vahşi hislerin, sınırsız arzunun ve kendisine aç olan karanlık bir ruhun......... Yiğit Uraz Öztürk, Kanto lakabıyla mafya dünyasında anılan, yalnızlığını ceza olarak gören ve kendini lanetli olduğuna inandıran, dünyavi zevklere düşkün olan bir adamdır. Değer verdiği ve sevdiği tek şey ise gözbebeği olan İnfeno dur. karanlık ruhun......Yiğit Uraz, bunların hepsine sahiptir. Fakat onun dünyasında zarar görmeden ya da zarar vermeden bir şeyi sevmek mümkün değildir. "Dünyamdaki tüm karanlığı görüyorsun ama yine de ona çekiliyorsun. Ateşe uçan bir kelebek gibisin kanatların yanacak"

Her şey bir ceza ile başladı~ Beni sevmeye başladı…

Elif ve Toprak kavgası ile başlar.sonra ise cinayet gizem büyü

Yıllar önce hastanede karışmış iki kız çocuğu iki farklı hayatın kesişmesi...

Zorla evlendirilen kızın hikayesi

Her hikâyenin bir başlangıcı vardır. Ama bazıları, sessizce başlar. Bir bakışla değil… Bir çöküşle. Bir fısıltıyla değil… Karanlığın içinden yükselen iç sesle. İnci, hayatını düzene koymaya çalışan, geçmişin kırıklarından kendine bir dünya inşa etmeye çalışan genç bir kadındı. Sessizliği seviyordu. Sıradanlığı. Çünkü sıradan olan incitmezdi. O ise yeterince incinmişti. Bora... Onu kimse tam olarak tanımıyordu. Kimse gözlerinin ardındaki karanlığı anlayamazdı. Güçlüydü, tehlikeliydi, ama aslında tüm o keskinliğin altında bir şey saklıydı: eksik kalan bir parça. Adını koyamadığı bir huzursuzluk. Yıllardır ne kaçtığı, ne de bulabildiği bir his. İkisi, farklı hayatların içinde savruluyordu. Bambaşka şehirlerde, bambaşka savaşlarda. Henüz yolları kesişmemişti. Henüz birbirlerine değmemişlerdi. Ama kader... sabırlıydı. İç içe geçmiş sessizlikleri birleştirmek için en doğru zamanı bekliyordu. Çünkü bazı insanlar birbirini bulmak için yaratılır. Ve bazen karanlık, içinden bir inci çıkar.

Şans eseri tanıştığı ve aşık olduğu çocukla aslında şans eseri tanışmadığını anlar...

26 yaşında ki Yiğit Asil`in ve 29 yaşında ki Zeynep Hüma`nın hikayesi olacak. Kızımız erkek karakterimden büyük olacak. Asil, hukuk son sınıf öğrencisi. Hem çalışıyor hem okuyor. Hüma ise avukatlık bürosu olan, ve ailesiyle beraber adalet arayışında olan insanlara ön açan bu kurumda görevini ifa etmekte. Hüma`nın ailesi varlıklı ve genel olarak hukuk adamlarından oluşan bir aile. Asil`le de orada yolları kesişecek, staj aşamasında. Biraz zengin kız fakir oğlan modunda ilerleyecek, bakalım bu zorlukları aşabilip bir yola çıkabilecekler mi? ikisi çok farklı kültürlere ve inanç hassasiyetlerine sahipler.

"Başkaları için küçük, sizin için herşeyinizi verebileceğiniz bir anda saklıdır mutluluk... " "Onunla renklendim, onunla soldum. Canlanmak için bekliyorum. Çünkü artık elimden birşey gelmiyor. " "Biliyorum hâlâ bir umut var. Bizi bekliyor. Bu sefer doğru zamanda gelmek için. "

Bilinmeyen bir kitap

"yılın starı " adlı belirleme ödülünü her yıl alan sanatçı Viral, ilk defa ödülü başka birine kaptırmıştır. Kaptırdığı kişi ise yeni parlayan Liva"dır. Viral ödülü anlamamanın hırsıyla dolmuş , liva ile aralarında soğuk bir savaş başlamıştı . Nefret güçlü bir duygudur elbet . Peki... Aşk ?

"Bazen en derin acılar üç noktayla başlar" Elif Sema daha yeni lissesini bitirip üniversite sınavına giren bir kızdır. Zaten herşey o üniversite sınavından sonra olur. Girdiği okulda arka sırasında oturan siyahlar içindeki çocuğu görür ama umursamaz yerind geçip oturur sınavın başlamasına 30 dk plduğunu gördüğü için kafasını sıraya yaşlar uyumakla ayıklığın arasında bir yerde kulağına fısıldanan birşeyler duyar ama gözlerini açamaz. Duyduğu şeylerden sadece iki kelimeyi anlar `ÜÇ NOKTA` ve sınavdan sonra hırkasını cebinde bir bir kağıt bulur gülen yüz çizilmiş ve yanına üç nokta konulmuştur. Herşey ondan sonra başlar. `Sessizliğin en çok bağırdığı yerde,kelimelerin sustuğu bir hikeye`

Rina Lews ailesinin istediği gibi doğmaz babası erkek çocuk isterken annesi sağlıklı bir çocuk ister. Fakat ne yazikki ikisininde istediği olmaz Rina kız olarak doğar aynı zamanda bir bacağı olmadan

Kalpleri yakın ama mesafeleri uzak olan iki insan

"Yeni başlangıçlar, bazen bir bitişin ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatır bizlere. İçimizdeki yaralar yok olur, yeni umutlar bizlere yelken olur. İmkânsız dediğimiz şeyler bir gün gerçek olur."

Belki degil daha kara vermedim uahh wijkqm nejj

"bazı insanların bıraktığı yaralar diğerlerindeb daha çok acıtır"

Olaylar silsilesi

-Ben öyle vedalar nedir bilmem ama şunu iyi bilirim ki biz elinde sonunda karşılaşıcağız.Bunu asla unutma ve sana olan sevgim bir gıdım bile düşmeyecek.Seni bir kere sevdim bin kerede sevmeye devam edeceğim.Bu bir veda değil kısa süreli bir görüşmeme.Eğer sana olan sevgim bir gün biterse ki bu asla yaşanmayacak gel ve o gün bana duyduğun bütün nefreti kus güzelim ama sana olan sevgim asla solmayacak. -YAĞIZ EMİR ŞANLI

Lirya Bankara babası öldükten sonra Bankara aşiretin hanımağası oldu ve bütün aşiret bireyleri Lirya yı istemediler ama babası gibi güçlü korkusuz olduğu için kimse birşey diyemedi

Taslak aşamasında O yüzden bölümü yok

"Bir Duvar Ötesi", hayatın görünmez sınırlarını, insanların kalplerindeki duvarları ve bu duvarların ardındaki umutları anlatan derinlemesine okuyucuya aktarıyor. İki farklı karakterin kesişen hayatları üzerinden, modern yaşamın karmaşasında; yalnızlık, iletişimsizlik, toplumsal beklentiler ve bireysel özgürlükler gibi evrensel temaları gözler önüne seriyor.Okuyucunun romanda kendini görebilmesine olanak sağlıyor. Bir yanda kendi dünyasında kalıplara sıkışmış bir adam, diğer yanda özgürlüğü ve mutluluğu arayan genç bir kadın... Aralarındaki görünmez engeller, önyargılar ve korkular, onları gerçek duvarların ötesinde tutuyor. Ancak sevgi, cesaret ve anlayışla örülen köprüler, hayatın zorluklarını aşmanın, farklılıkların bir arada yaşamasının mümkün olduğunu gösteriyor. Bu eser, sadece aşkı değil; insan ilişkilerinin karmaşıklığını, toplumsal rollerin birey üzerindeki etkilerini ve kişisel dönüşümün gücünü sorguluyor. Her sayfasında okuyucuyu düşündüren, duygulandıran ve ilham veren “Bir Duvar Ötesi”, sınırları yıkmak isteyen herkes için bir rehber oluyor.

"Vera..." kulaklarımın dibinden gelen fısıltı tüylerimin diken diken oluşunu hissettim. "Uyan.."

Bir rüzgar geçti hayatımdan ardında derin bir sessizlik bıraktı...