Bölüm 1: Rüzgârın Taşıdığı Mektup 1904 yılıydı. Ankara`nın taş sokaklarında baharın ilk esintisi dolaşıyordu. Baran, henüz on dokuz yaşında, yüreğinde fırtınalar koparan, gözlerinde uzaklara dair özlemler biriktiren bir gençti. Babasından kalan eski kitapçı dükkânını işletiyor, rafların arasında dolaşan tarih kokusuyla avunuyordu. Hayatı sessiz ve kendi hâlindeydi; ta ki o mektup gelene dek... Bir sabah, dükkânın önüne bırakılmış zarif, küçük bir zarf buldu. Üzerinde “Baran Bey” yazıyordu, zarif bir el yazısıyla. Ne pul vardı, ne de gönderenin adı. Açtığında karşısına çıkan kelimeler, onun yüreğini ilk defa bu kadar kıpırdattı. "Göz görmeden sever mi insan? Ben, bilmediğim bir yüzün hayalini yıllardır içimde taşıyorum. Bu mektubu sana neden gönderdiğimi bilmiyorum belki, ama hissettim... Bir yerlerde birinin, beni duymasını istedim." İmza: Keje Baran, ismi ilk defa duyuyordu. Keje... İçinde yankı bulan bir melodiydi bu. Ve böylece başlamıştı onların hikâyesi. Aylar sürecek mektuplaşmalarla, kelimelerle kurulan bir bağla. Baran Ankara`da, Keje Tekirdağ`da… İki şehir, iki yürek, bir kader.

Ailem o kadar baskıcıydı ki bağzı zaman ölmek için dualar edip öyle uyuyordum evet bu doğruydu bu sitresten kaça bilmek için okul sonları çalışıp para kazanıyordum aile evi deninlen cehennemden kaça bilmek ve ben bu pilanları yaparken 14 yaşındaydım , ben burcu bu benim bı kadının ne kadar güçlü olduğunu anlatan hikayem ( bomba gibi bir hikaye kaçırma derim ) .

Hyunjin: 25 yaşında genellikle kaba ve soğuk kanlı sadece sevdiklerine sıcacık I.N(Jeongin): 23 yaşında genellike saf ruhu barındırır birazcık korkak

Bu dünyada insan sadece bir istekle yaşıyor. Hayallerini gerçekleştirebilmek. Ama hayaller emek ister. Gerçekler ise onları geride bırakan şeydir. Kısa ve öz olarak, bu hayatta insan ancak emek ve inanç ile istediğine ulaşabilir. Ne kadar imkansız gibi olursa olsun....

Bu kitabım da küçük bir kızın ailesi tarafından baskı altında ki zorlu süreçler anlatılmaktadır . Kitabın asıl olayı bu kızın bu yaşadığı hayattan çıkıp 0` dan başlama kararı alıp bu istemini gerçekleştirme çabaları. Umarım beğenirsiniz.iyi okumalar . Yeni bölümler 2 günde bir paylaşılır✨...

Bir futbolcunun hayatı

İlk kitabım ne yazacağımı Bilmiyorumm

Kim bilebilirdiki yıllar geçecek ama içimdeki Ateş hiç azalmayacak alışırsın sözünü çok duydum ama. Ne bedenim nede ruhum alışamadı .....

Kitapta bazı yerler üzücü😮‍💨 bazı yerler ise eğlenceli☺️ iyi okumalar dilerim💖💖

Burada kitabımın konusu her sayfasında her değişik günde yazdığım üzüldüğümde ayrı mutlu olduğumda ayrı normal durduğumda ayrı yazmış olduğum günce tarzı , mani tarzı , şiir tarzı yazılar olucak bunlar benim klasiklerinden Benimle bu gemiye binip yelken açarmısınız bilmem merak etmez isen başka diyarlara yelken açman dileğiyle...

Edebiyat. Tam anlamıyla kendini sorguluyacaksın “ben kimim sorusunu sorucaksın kendine” kendine güveneceksin özgüvenlisin olucaksın kitap sana çok şey katıcak

Okul zorban sana aşık olacak devamı kitapta ihihihiii 🌸🐥

İki aşığın birbirinden vazgeçmeme işi

Elişeva ile Alparslan... Kerpiçten yuva yaptıkları evde annesi ve erkek kardeşiyle hayata tutunmaya çalışan elişeva ... Yazgısıyla yüreğinde yuva kuran Alparslan...

Bu yazılanların kitabiydi ve o kitap asla kimsenin ve kimselerin eline geçmemesi gerekliydi çünkü onun tek sahibi vardı ve onunda tek kelimesi can bahçem sensin demesiydi onun icin

8.sinifta aşık olduğu kızı kaybetmek onunla olan hayalleri..

Başarısızlıktan Aile sorunlarından bıkmış bir çocuğun çözümlerini ve yaşadıklarını okuyacaksınız. İyi okumalarrr!🤗🤗

Hepinize Merhabalar!!!Ben Miran İBB ŞEHİT POLİS MUSTAFA ERDOĞAN O.O`da okuyorum. 6h sınıfındanım. Arkadaşlarımlada iyi anlaşırım. Çoğu sınıftanda arkadaşım var. Teşekkürler ☺️

Başak ve rügârıın sırrı

İki gençlerinden ailesinin boşanması sonucunda aren ve claranın tanışması ancak arenin claradan hoşlanması

belki bir gün beni sever umuduyla yaşarken kendi canımdan "vazgeçtim ama o bana acımadan sıktı o bana ne kadar acı versede ondan vazgeçmedim ve bu düşünce benim canımı her seferinde daha çok yaktı"

Nede olsa herkes yalan

“Bu kitap, birbirinden farklı hikayelerle hayatın içinden kesitler sunuyor. Kimi zaman bir sokakta yürürken, kimi zaman bir kalpte gizlenen duygularda bulacaksınız kendinizi. Her hikaye, insan olmanın derinliklerine bir yolculuk.”

Tutkularımın yönettiği kalbimin, derin düşüncelerimin yönettiği zihnimin yansıması bu kitap.

İnsan… Bir bedenin, bir aklın ve bir kalbin ötesinde, sonsuz çelişkilerle örülü bir varlıktır. Kimi zaman gülerken bile içinden ağlar. Kimi zaman doğruyu söylerken bile kendine yalan söyler. Çünkü insan, yalnızca “olan” değil; aynı zamanda “olamayan”dır. Hem görünen hem gizlenendir. Hem ışık hem karanlıktır. Bu kitap, işte o karmaşanın içinden yürüyen bir yolculuğun adıdır. İnsan Felsefesi, sadece kavramlar, tanımlar ya da teoriler değil… Bir aynadır: okura tutulmuş, samimi, rahatsız edici ve arındırıcı bir ayna. Bu aynada kendini tanımaya, maskelerini fark etmeye, gölgesine bakmaya ve nihayetinde kendine “Ben kimim?” diye sormaya cesaret eden herkes için bir çağrıdır. Kitabın ilk sayfaları seni persona ve gölgeyle tanıştıracak. Yani taktığın maskelerle ve kaçtığın yönlerinle... Ama yol burada bitmeyecek. Çünkü insan yalnızca bir psikoloji konusu değildir; aynı zamanda bir felsefi varlıktır. Duygular, arzular, yalnızlık, ölüm, anlam arayışı, inanç ve özgürlük… Hepsi bu yolculuğun duraklarıdır. Her bölümde belki biraz daha kırılacak, ama her kırılmada kendine biraz daha yaklaşacaksın. Çünkü bu kitap, seni bir yere götürmeyecek. Sadece kendine döndürmek isteyecek. Ve döndüğünde şunu fısıldayacak: > “Sen sandığından daha derinsin. Ve daha gerçeksin.” Erkan Berk