Nefes alışverişleri birbirine karışmış, bir bütün olmuştu gecenin karanlığında. Kırmızı gözleri yeniden parlayan alfa, karşısındaki perinin her bir zerresinde gezdirdi irislerini. Bembeyaz teni, çekik ve kahverengi gözleri vardı. Minicik yüzünün tersine olan ve Momo`nun sabaha kadar tatmak istediği dolgun dudakları, alfanın kalbini tekletmeye yetmişti.

Farklı bir platformda 600bine yakın okumaya ulaşan kitabımı şimdi farklı platformlarda da yazmaya başladım. Düzenlenmiş yeni hali ile BTS`in Sekizinci Üyesi sizlerle. BTS`in Sekizinci Üyesi bir kız olursa ne olacak? Peki bu kız Türk olursa... Antiler... ARMY`ler... ödüller... sevinçler... üzüntüler... Yedi erkek ve bir kız... Ün, şan, şöhret... Afra(Choa)`nın BTS ile maceralarını okumaya hazır olun.

“seni çok özledim jimin”

Berk babasının yaptıklarına artık dayanamıyordu. Annesinden ayrılmış, Suzan Hanım ile birlikteyken ani bir kararla onu terk etmiş ve şimdi de gitgide Berk`ten uzaklaşıyordu. Berk Aybike ile konuşamıyordu, Aybike`nin sözleri onu teselli etmeye yetmiyordu. Doruk ise ayrılığa rağmen ilgili bir babaya sahipti, onu asla anlayamazdı. Hoş, Doruk onu anlamaya çalışmıyordu da. Annesi ise ayrılığın derdine düşmüş ve Berk`i gözü görmüyordu. Berk birileri tarafından anlaşılmak istiyordu ve okulun anonim sohbet grubuna bir mesaj attı kendini belli etmemek için. Bağımsız: Hiç yalnız bırakıldınız mı? Zorla, istemeden? Hem de kendi babanız tarafından, kendi aileniz tarafından?

Gellert Grindelwald`ın Çoğunluğun İyiliği sloganıyla başlattığı Büyücülük Savaşı umulmadık şekilde kötüye gitmektedir. Ta ki, sıcak bir Ağustos günü ıssız bir ormanda, olağandışı bir oğlan çocuğu ile tanışana dek.

“Halletim Rhino… hallettimde iki tanık var. Onları ne yapalım?” Telefondaki ses azda olsa işitiliyordu. “Buraya getirin abi.” “İndirelim mi orada?” Hızla Felix’e baktım. Yanıma çömelmişti. Ölecek miydik yani! Kahretsin… (Yan shipler-> Hyunlix, Chanmin, Jeonbin)

ilk günün!Koridorda yemek salonuna koşuyorsun karisina bir grup cikti sltherinin unlu grupu (Lorenzo,regulus,mattheo,theodore,Tom,blaise ve draco"karşılaşmak değilde carpiyorsun

2 gün sonra... O katliam gününün hemen ertesi günü halkımdan haber alabildim. Çok fazla can kaybı yaşamamış olsalar da maddi açıdan oldukça sıkıntıya düşmüşlerdi.

Bütün kapılar kapandı, dışardayımAtilla İlhan - Gecenin Kapıları  

Efsaneye göre, aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite, bakana güzellikten başka bir şey göstermeyen sihirli aynasını kaybetmiş. Kaybolan sihirli aynayı fakir bir çoban çocuk bulmuş. Aphrodite, oğlu Eros'a gidip aynayı almasını söylemiş. Ancak aynadaki görüntüsü karşısında büyülenen çocuk aynayı vermeye gönüllü olmamış. Bu yüzden aynayı zorla almaya çalışan Eros yanlışlıkla aynayı kırmış ve ayna binlerce parçaya bölünmüş. Aynanın parçalarının düştüğü her yerde de çan çiçeği yeşermiş.

Dışarıdan duyulan sadece sessizlikti. Herkesin kapısında birileri bekliyordu fakat Süsen'in kapısında kimse yoktu. Süsen bu yalnızlığını gidermek için her şeyi ama her şeyi yapmıştı. Yalnızlık korkusuyla işlediği suçlarının cehennemindeydi ve o an ona kimse yardım edemezdi.

Pınar Ali'nin onu aldattığını söyler ama Ali bir kadına görev için bilgi almak amacıyla yaklaşmaktadır. Bu esnada gizli görevde olduğu için diğerlerine bilgi vermesi yasaktır. Zaten Pınar ile arası bozuk olduğu içinde haber verme gibi bir isteği de yoktur. Ama hala Pınar'ı sevmektedir ve ekibi düşünmektedir. Hüsnü'lerin operasyonu esnasında birkaç kişiyi destek olarak göreve çağırmışlardır. Ali Hüsnü'leri gördüğü için şaşırır, adamları indirir ve kendini gizler. Hüsnü Ali'yi görmüştür ama diğer kişileri görmemiştir. Tek bir nişancının geldiğini sanmaktadır. Ali'nin ekipteki diğer arkadaşıyla gizlenmek için konum değiştirdiğini görmemiştir. Ali'nin ekip arkadaşı vurulur ve Hüsnü Ali'nin arkadaşının Ali'nin önceki konumunda olduğu için Ali'nin vurulduğunu zanneder. Ceset yandığı için yüzü gözükmemektedir, teşhis edemezler ve onun Ali olduğunu düşünürler. Ali'nin eşyalarının orada olmasının sebebi o'dur. Ali'nin Pınar'ı aldattığı söylenmesine rağmen cüzdanında hala onun resminin olmasının sebebi de onu aldatmaması, kadına görev icabı yaklaşmasıdır.

AkınBaşından aşağı suyun dökülmesiyle kendine geldi şerefsiz. Bu muymuş Kulkan, bunun mu peşinden koştular o kadar. Bu mu benim çukuruma zarar veriyor. Ele geçirmesi basit oldu.''Uyandın mı sonundaa? Kendine geldin mi?''

Selim söylediklerini söylemiş ve bombayı bırakmış, çıkacak karmaşayı dinlemeden Karaca'nın odasına çıkmıştı. Akın uyuyor ve Karaca onu izliyordu. Selim gülümsedi. İki çocuğunu yan yana görmek gerçekten güzeldi. Karaca'nın yanına gitti ve başını okşadı. Karaca babasına baktı ve oturduğu yerden kalktı.''Baba, neler oluyor?''

Vartolu yanındaki Celasun'a işaret etti kapıda beklemesi için. Kahveye girdi ve İdris Koçovalı'nın karşısına oturdu. Sağ yanında hemen biricik oğlu Kahraman, diğer yanında Emmi vardı. Yanlarındaki masada ise Yamaç ile Selim vardı.

Koğuşun içinde büyük bir kaçış. Elinde balta olan adamın önüne geleni gözünü kırpmadan kesmesi herkesin koşuşturup ondan uzaklaşmaya çalışmasına sebep olmuştu. Evet, belki bir araya gelseler bu adamı durdurabilirlerdi, adam sonuçta insandı, öyle herkesi alt edebilecek bir gücü yoktu.

''Derde deva gelen ellerle''Fuat feat. Toygar Işıklı - Çukur'dan Kaçıs Yok  

Kerem de böbrek yetmezliği/ karaciğer yetmezliği var. Bombay kan grubuna sahip, bu yüzden nakil zor. Nalan adında birine aşık olacak. Partner Olasılığı - Ecem Çalhan - Helin Kandemir - Gözde Türker - Ecem Sena Bayır - Çağla Şimşek - Hafsanur Sancaktutan - Yasemin Yazıcı - Eda Şölenci - Deniz Işın

''Çık dışarı! Hemen!''Cumali kendisine bağıran Vartolu ile afallamıştı. ''Hemen çık ve bizden kim varsa onları da çıkar! Ben ve onlar da birazdan geliyoruz!'' dedi ve açıklamadan Cumali'yi yaka paça odadan atıp kapıyı kilitledi.

Cumali Koçovalı ve Sultan Koçovalı'nın kızı. Vartolu'nun kuzeni. Koçovalı Brothers'ın hem kardeşi hem kuzeni oluyor, çarpık aile ilişkisi. İdris'in de aynı zamanda hem yeğeni hem de üvey kızı oluyor.

''Ve güldün; rengarenk yağmurlar yağdı.''  

Vartolu Baykal ile düşman çünkü Baykal ona abisini öldürtmeye kalkıştı. Vartolu ise öldüreceği kişinin Kahraman olduğunu bilmiyordu, sadece mekan verilmişti ona. O da mekana gitti, uzak ve karanlık olduğu için vurduğu kişiyi görmedi. Bir atış yaptı ve yaklaştığında Kahraman'ı vurduğunu gördü, onu alıp tedavi etti. Ama onun yerine başka bir düşmanını işkenceye öldürdü, ceset tanınmaz haldeydi. Bu yüzden herkes Kahraman sandı, o da Kahraman'ı tedavi ettirdi. Kendisine öz abisini öldürtmeye çalışan Baykal'a kin duydu. Zaten Baykal ile çok samimi dostta değillerdi, sadece beraber uyuşturucu işi yapıyorlardı. Ve Baykal'ın sağlam papuç olmadığının da farkındaydı ama bu denli bir şey yaşayacağını, Baykal yüzünden kendi abisine sıkacağını tahmin etmemişti.

Medet Vartolu'nun koluyla ilgilenmişti. Neyse ki ciddi bir şeyi yoktu. Terastaki herkes onların olduğu yere gelince Vartolu da duruşunu düzeltti. Şimdi uzun uzun konuşmanın sırası değildi, icraatın sırasıydı.

(Not: Selim rolünde Burak Çelik)Işıklar tekrar yerine geldiğinde herkes tekrar kendi işine odaklanırken birbiriyle bakışan dörtlü orada kalmıştı. Tekrar bir arada olmak, karşı karşıya olmak ne kadar sevindirse de içlerindeki yangını körüklemiş, acıyı, kayıpları hatırlatmıştı.Çiğdem ve Kürşat'a birkaç çekingen adım ile yaklaştı Doruk. Selim ise Doruk'a kıyasla kendine güvenle yaklaştı.