sahil kıyısında sevgilimden evlenme teklifi alacağımı zannederken aldattıldığımı öğrendiğim yere tekrar geldim bu sefer intaharıma adımlıyordum kan bulaşmış beyaz elbisemle ve aslında ölmek istemiyorum ... BEN GÜNEŞ SABAHTAN NEFRET EDEN GÜNEŞ , Sahil kıyısında kurtar beni Deniz

“Kimi insanlar güneş gibidir… Doğar, yakar, ama en güzel hâlleri batarken olur.” 🌅 Hare, Çeşme’nin o alışıldık yaz sabahlarına uyanmaya alışkındı. Güneş erkenden doğar, rüzgar denizden esmeye başlar, hayat yavaş yavaş ritmini bulurdu. O da aynı sokaklarda yürümeye, denizin aynı sahile çarpmasına, çiçeklerin kokusuna alışmıştı. Heyecanı severdi, kendi akışında akıp giden hayatını da. Ta ki o çocuk çıkagelene kadar. Yan eve taşınan, umursamaz, yakışıklı, her şeyin doğrusunu bilen bu çocukla Hare`nin anlaşması tam anlamıyla imkansızdan bile öteydi. Onunla aynı sahilde yürümek bile sıkıcı geliyordu Hare`ye. Ama bazen kelimeler susar, bakışlar konuşur. Ve insan tam da o anda, en çok kaçtığı şeye hızlıca yenilir. 🌅 Bu hikâye, güneşin altında yavaş yavaş filizlenen bir bağın, tuz kokan rüzgârların arasında savrulurken gerçekliğe dönüşme hikâyesi. Ne tamamen romantik, ne tamamen komik. Ama her satırı gençliğe, sıcaklığa ve unutulmaz bir yaz akşamına ait. 🌅 Başlangıç: 17 Haziran 2025 ESERİMİN TÜM HAKLARI SAKLIDIR YANİ; Kurgumda yer alan olayların, karakterlerin, olay örgüsünün veya içeriğinin benden izinsiz kullanılması, çoğaltılması, kopyalanması yasal yollarla sonuçlanır. Bu gibi şeyleri fark edersem asla es geçmeyeceğim. Ve sizde, herhangi bir yerde bu gibi şeylerle karşılaşırsanız benimle iletişime geçin. Anlayışınız için teşekkürler.

bir kadının bir adama asık olma hikayesi

Adalet İsteyen bir kadın…

Ahu`nun ergenlik dönemini kapsayan bir hikaye kitapta ters köşeler, arkadaşlıklar ve sevgililer de yer alıyor aynı zamanda,katil,mafya olaylarıda var.

Evlilik dışı doğan bir kız çocuğuydu Gece. Farklı olduğu için annesi tarafından terk edilen, ölülerle iletişim kurabilen, üç dünyanın varlığı olarak anılan bir kız çocuğu... O kız çocuğu büyüdü ve tüm ülkenin Gölge adıyla tanıdığı bir kehanetçi oldu.

Papatyalara büyüyen kızın küçük yaşta kuzeninden ayrılıp bir süre sonra tekrar karşılaşmaları. Fakat bu karşılaşma normal değil. Kız gece arkadaşlarıyla birlikte eğlenerek araba sürerken karılarına çıkan motorcu adama çarpanları ve hayatlarının devamı.

Aile baskısı ve sahte arkadaş ortamından bunalan Asel kuzeniyle yeni eve çıkar…

ben sadece sevdiğim çocuğa ev olmaya çalıştım onda`da başarılı olamadım ama derler ya "pes etttiğin gün gelir sana gün ışığı" bizdemi böyleyiz imkansız sevgilim? Bu hikayeyi çok seveceksiniz! Bir bölüm okuyup kaçmayınn.

Her gece aynı masal… Aynı sorular, aynı gözyaşları. Gamze, sevgi arayan bir çocuğun, suskun bir genç kızın ve içinden kopamayan bir evin hikâyesini anlatıyor. Ve belki de en çok, “Bir gün her şey geçer mi?” sorusunun cevabını arıyor. Bu hikâye; büyürken kırılanların, sessizce haykıranların ve “Ben buradayım” diyemeyenlerin sesi.

Kızlar Çetesi kurgularını okurken aklıma gelen bir kurguydu. Ben de neden yazmayı denmeyeyim dedim ve şu an bu kurguya bağlanmış vaziyetteyim. Kitabı kısaca özetlersek.

Beğenirseniz devamı gelir.

Urfalı bir adama tutkun

Hayatının gittiği yolun bulamayan ve böyle zorlu bir yasam içerisindeyken güçlü kalmaya çalışan Karsu tam tükendim derken onu kurtaran Aras ile tanışır... "Ben Karsu hayatının bir dava içinde başlayıp bir dava ile son bulan o kadınım."

27 yaşında Hava Kuvvetlerinde kadın bir Yüzbaşının yeni bir hayata başlamak için İzmir`e gitmesiyle başlayan öykümüz ardından gelişen olaylarla karmaşıklaşıyor.

Mina ve Bade, yazın en güzel gecesinde Adanın evinde buluşur. Kahkahalar, uçuk fikirler ve beklenmedik bir plan… O gece, birini “işletmek” üzere harekete geçerler. Eğlence dorukta, ama hayat her zaman planlandığı gibi gitmez. Çünkü üst katın yeni sakini Pamir Çevik, çok geçmeden onların hayatına dahil olur. Gizemli, mesafeli ama bir o kadar da dikkat çekici. Üstelik o gece tanıştıkları adamın ta kendisidir. Bir yaz tatilinde başlayan bu hikaye; dostluk, sürprizler ve kalbe dokunan anlarla dolu. “Üst Komşum”, seni sıcacık bir yazın tam ortasına, unutulmaz bir maceraya davet ediyor. "KAPIYI DEĞİL DE KALBİMİ ÇALIYOR OLABİLİR Mİ?"

"Bazı çarpışmalar kaderin oyunudur." Okulun ilk günü öncesi, sessiz bir gece... Uzun saçlarını rüzgâra bırakıp bisikletine binen Kamelya, sadece biraz nefes almak isterken hiç tanımadığı bir çocukla çarpışır. İkisi de yere düşer, dizlerinde kan, kalplerinde aniden beliren bir tuhaf his... Yaralarını sararken göz göze gelirler. Ve ertesi sabah, aynı sınıfta karşılaştıklarında hikâye asıl o zaman başlar. Kamelya ve Tuna arasında yavaş yavaş filizlenen bu hikâye, sadece bir çarpışmanın değil, kalplerin birbirine dokunuşunun da öyküsü...

Keşke demek zorunda kalınmasaydi her şey kolay olsaydı bu hayat hiç var olmazdı.

Bazı hikâyeler tesadüfle başlar, bazılarıysa bir iz bırakmak için kanla yazılır. Bir arayış, bir karşılaşma ve birbirine dokunan iki farklı hayat…

Bir kadının en büyük kâbusu sevdiği adamın afedemiyeceği kadar büyük bir hata yapmasıdır

okuldaki zorbalık,baskı yüzünden intahar eden bir kızın yerine ikizi geçer ve toplum içine karışır.

İlk görüşte aşk mı hadi canım. Hemde küçücük bir konuşmayla. Bende inanmazdım ama oldu ben ilk defa o sınavda gördüğüm birine aşık oldum.

Konuşmayan kalp ne saklar? Ve sessizliğini eşiğinde duran biri, neyle yüzleşir? Merih, cevapları hep gözlerde aradı. Ama bazı bakışlar bile eksikti... Mersa, dünyaya kelimesiz bakan sessizlikti. Ve o sessizliğin ardında, kelimelerden daha fazla şey vardı. Birinin sustuğu, birinin anlamaya çalıştığı bu hikayede, bazen en büyük bağlar hiç konuşulmadan kurulur Ve bazen bir eşik, sadece bir adım kala geçilir.

Durgun bir gün her zaman fırtınayı mı getirir? Birine güvenmenin bedeli hep acıyla mı sonlanır? Her bölgenin kralları kendi adaletini mi sağlar? Peki kraliçenin adaleti ne zaman devreye girer?

gecenin yükselen, sesleri sabaha yaklaşıyordu kuş sesleri bakış sesleri ile oluşan gün yine herzamanki gibiydi yada değildi..