Bu kitabın bot versiyonunu emochide silas adında bulabilirsiniz. Karen tamamen içine kapanık olan utangaç bir kız. Güçlerine geç kavuşuyor, hayatına devam ederken ise bu güçleri nasıl kullanacağını öğrenmeye çalışıyor. Kitap özel sahneler ve bazı hassas konulara deginecektir. Lütfen dikkatlice okuyun. Ayrıca noktalama ve yazım kurallarına dikkat etmeyeceğim. Lütfen bu konuda herhangi bir yorum yazmayın. İyi okumalar.

Bazen insanın başka insanları anlaması ve başka insanların hissettiklerini hissetmeye çalışması hatta hissetmesi gerekir. Buna ise Empati denir. Loiran ise tam bunu yapmaya çalışıyor bellide ..

İlkim kendini bildi bileli her konuda en iyisi olması gerektiğini inanmıştır çünkü hayatı boyunca kimse ondan daha azını beklememiştir. Bu yüzden hayatının merkezi olan artistik buz pateni için canın dişine takar, yarışmalarda derece almak amacıyla elimden geleni yapar.

Bı gün yolda giderken bir çocuğa çarptım ve ondan özür dileyerek gittim ama çocuk arkamdan bağırarak küfür ediyordu ama kim bilirdi o çocuğun üvey abimin yani bu hayattaki ilk aşkım olabileceğini

Normal bi hayatı olan Nova bi anda karşılarına çıkan aile avukatı ile annesinin bıraktığı mirası olduğunu öğrenir acaba Nova bu mirasa sahip çıkabilecek mi?

KAPAQ KAPAQ KAPAQ

Solmira, huzurlu olmaktan çok uzaktı. İki farklı ırk artık birbirine tahammül edemez hale gelmişti. Noctis ise gölgelerde bir yerlerde tekrar ortaya çıkabileceği zamanı kolluyordu. Kaos, yıkım ve savaşların arasında Arion ve Volera umutlarını asla kaybetmemek zorundaydı. Güneş tapınağı ve Gece yarısı tapınağı tüm umutlarını ikisine bağlarken umutsuzluk onlar için bir seçenek asla olamazdı...

Cadılar çağlar boyunca varlıklarını sürdürmüş asil yaratılışa sahip özel varlıklardı. Tek sorunları ise her insanın olduğu gibi onların da kötü olanları vardı. Kurunun yanında yaşın yanmadığı bir zaman var mıydı? Asırlar sonunda nesilleri yavaş yavaş yok olan cadılar korkuya kapıldılar. Nesilleri tükenip dünyadan tamamen silinmeden önce deriler üzerine işlenmiş kehanetleri son çare olarak bir araya getirdiler. Onlarca parçaya bölünmüş kehanet bir araya geldiğinde ise doğacak bebeğin doğum tarihini ön görmek bu yetenekli cadılar için zor olmamıştı. Ön görülen tarihte ise yüzlerce cadının ve yaratığın içerisinde o gün sadece bir bebek dünyaya gelmişti. Tanya. Peki, bu sihirli dünya içerisinde, kehanette ki gün gerçekten sadece bir bebek mi dünyaya gelmişti? Öğrenmeye var mısın?

"Oğlum nereye, yoksa yine mi bizi bırakup gideysun?" Kaya evden çıkmadan önce telaşlı anasına dönerek, "Yok ana, bu sefer karımı almaya gidiyorum. " dedi. Pat diye söylediklerine karşı Asiye Hanım`ın eli dudaklarına giderken, "Uyy! " diye bir nida kaçtı. Kaya`nın dudaklarında hafif bir tebessüm belirdi. "Bu sefer gidiyorum, ama tek dönmiyeceğim." "Karım, Ahu`yu almadan dönmeyeceğim memlekete. " 🥀

Ben… Astrid. Astrid Faeloria. Diyarın laneti, Tanrıların borçlu olduğu tek varlık. Sadece doğmakla suçlandım; hiçbir şey yapmamama rağmen yok edilmek istendim. Şimdi… gerçek bir laneti, gerçek bir yıkımı göstereceğim. Çünkü ben, halkı sarsan, kaderi kendi elleriyle yazan, küllerinden doğan tek kızım. Toprağın sesini duyuyorum, suyun hırçınlığını hissediyorum, havanın çırpınışlarını tadabiliyorum, ateşin öfkesini görüyorum... Bundan sonra nefesimi sonlandıranlara nefes aldırmayacağım. Çünkü artık nefes almayı öğrendim...

Geçidin ötesinde, zamanın ve gerçekliğin sınırlarını zorlayan bir dünya… Burada kaderler, güçler ve sırlar birbirine sıkıca dolanmış. Marin, bilmediği bir gerçekle yüzleşmek zorunda kalırken, hayatta kalmak ve sevdiklerini korumak için sınırlarını zorlayacak. Valmorra’nın karanlık sırları, sadece cesurların ışığında açığa çıkacak.

Bir savaş başlamak üzere. O ise bu savaşın kilidini elinde tutuyor. O bir Süveyda. Gizemli mühürler açıldı, kadim dengeler bozuldu. Artık ne şehirler güvenli, ne de var olanlar. Ve içimizde yankılanan o eski ses, yeniden konuşmaya başladı. O, sıradan biri değil. Kanında tanrıdan gelen bir kudreti taşıyor. Cesur, inatçı, korkusuz… ama aynı zamanda kırık. Bir karar verecek. Ve bu karar sadece kendi kaderini değil, tüm evreni etkileyecek. Düşman sadece dışarıda değil; içindeki karanlıkla da savaşmalı. Kendini sınamalı ve kilitleri kırmalı. Çünkü bazı savaşlar silahla değil, gerçeği görmekle kazanılır. Ya da tamamen kaybedilir. Hazır mısın? Savaş başlıyor. Ve yankısı, seni de bulacak.

Kahramanımız, antik bir kötü tanrının varisi olduğunu öğrenir ve bu gücü kendini anlama yolculuğunda, maceralarıyla birlikte ele alan bir serüvene dönüşür. Not: Seri; büyüler, karakter gelişimi, güç ve kaos gibi kavramları içerir.

Kâbusları ve zihinleri yönetebilecek güce sahip olsaydın... ne yapardın? Lyzeth, güçleriyle insan zihnini parçalayan bir Rüya Elfi. Bir Albtraum. Onun dünyasında korku, yalnızca bir duygu değil; en tehlikeli silah. Zihne hükmeden fısıltıları, kralın gölgelerle örtülü sarayında yankılanırken, eski kötülükler uyanır, ihanet gülümser ve okyanusun derinliklerinden bir fırtına yükselir. Gerçek sorunsa hep aynıdır. Uyanmak mümkün mü, yoksa herkes kendi korkusunda kaybolmaya mahkûm mudur?

Bu kitap cinsellik içermez fakat savaş, kan, dövüş sahneleri gibi her okuyucunun kaldıramayabileceği sahneler içerir. Bu yüzden bu uyarıyı göz önünde bulundurarak okuyunuz. Ve ayrıca kitapta 50’den fazla karakter var ve okumayı düşünürseniz not alarak okumanızı tavsiye ederim çünkü serinin ilerleyen kitaplarında bazı karakterleri yeniden göreceğiz. Eğer okuyacaksanız keyifli okumalar dilerim! İş için gittiği topraklardan köyüne yapılan saldırı haberinden ötürü ayrılmak zorunda kalan Maisha’nın evine geldiğinde kayıp oğlunu bulmak için terk ettiği suikastçi kimliğine geri bürünmesi. Ablasının öldürülmesinden sonra köleliğe zorlanan yedi yaşındaki Alex’in hayatta kalma mücadelesi. Ve 857. Boyutun hükümdarı olmak isteyen Rozamid kraliçesi Rosalva Damyanov’un sınırları zorlayarak şeytanın bile aklına gelemiyecek şeyleri başarmasının hikayesi.

"Kahanetin Gölgesi" Elementlerin uyanışıyla yazılmış bir kader... Aetherra — sisler içinde kaybolmuş, büyüyle örülmüş bir ülke. Yıllar süren sessizliğin ardından, büyüsüzlerin ülkesinden gelen bir saldırıyla yeniden alevlenir. Ama hiç kimse, savaşın kaderini belirleyecek kişinin sıradan bir kız olduğunu tahmin etmezdi. Elira, doğada ot toplayıp,iyileştirmekten başka bir amacı olmayan genç bir kızdır. Gücünün ne olduğunu bilmeden yaşarken, kader onu Aetherra`nın güçlü lorduyla karşı karşıya getirir. Onun kim olduğunu bilmeden, ardında bir gizemi takip eder... Fakat her adımı, gerçeğe biraz daha yaklaşmasına sebep olur. Ve gerçek... sadece onun değil, iki ülkenin de kaderini değiştirecek kadar güçlüdür. Şimdi Elira, kendi halkıyla büyülü topraklar arasında bir seçim yapmak zorunda. Ama gözleri hırsla kör olmuş bir ulusa karşı, tek bir kalbin ateşi yeterli olacak mı? Ya da ölümden kurtulabilecek mi?

"Sen benim küçük yılanımsın seni hep kalbimde yaşatacağım sevgilim"

Kitabınızı tanıtıyorum şartlar için ilk bölüme bakın

İnsanlar düzeni bozdu ve tüm büyüyü kendilerine istediler,büyüyü aldılar ama zamanı kaybettiler.Kaybolan zaman ise huzuru bozdu ve topraklar üç adaya ayrıldı.Alderomin,Algedi ve Alkurah.Ve her şeyin sonunda adaların en güçsüzü Alkurah adasından bir kız,tıpkı onun gibi bu düzene karşı bir korsanla zamanı bulmak için yola çıktı.

Bu yol biraz karışktı bizim ekip farklı bir ekiple birleşip bir ekip olucaktık birbirmizi tanımıyorduk. Anlaşabilecek ve birbirimizi sevecekmiydik? Hepsi kafa da bir soruydu biraz karışık ama belki ailem olucak kişilerdi.

Ailesinin baskısı üzerine saraydan çıkmayan Talia, kendisi hakkındaki gerçeği öğrenince yine kalıp taht mücadelesi mi verecekti yoksa gerçeği reddedip yeni bir hayat mı kuracaktı?

Dindar bir ailenin günahkâr ilan ettiği kızları Elisa, istemediği halde ormanın derinliklerinde gizlenen, adı lanetle anılan Lucifer’ın Kilisesi’ne bırakılır. Burada yalnız değildir; onun gibi ailesi tarafından dışlanmış gençlerle birlikte, acımasız papazların ve sessiz rahibelerin gölgesinde, inanca zorlanır, işkencelerle sınanır. Fakat geceleri kilisenin taş duvarları arasında fısıldayan sesler, hareket eden gölgeler ve açıklanamayan olaylar başlar. Elisa neyin gerçek, neyin delilik olduğunu anlamaya çalışırken, günler sonra karşısına çıkan gizemli bir yabancı – Damien – hayatını sonsuza dek değiştirecek sorular doğurur: Bu kilisede kurtuluş mu vardır, yoksa cehennemin kapıları mı aralanmaktadır? Ve Damien… düşman mı, yoksa tek müttefiki mi? Lucifer’ın Kilisesi, korku, gizem ve yasak bir aşkın sınırlarında dolaşan, insanın inançla özgürlük arasındaki mücadelesini anlatan karanlık bir hikâye.

İdam edildikten sonra bir hata yüzünden başka bir dünyada yeniden doğan Emrih hin hikayesi

Shion, monoton bir hayata sahip sıradan bir lise öğrencisiydi. Günlerini derslerle ve ödevlerle geçiriyor, akşamları ise en sevdiği romanı okuyarak rahatlıyordu. Bu roman, büyü ve sihir dolu bir dünyada geçen epik bir macerayı anlatıyordu. Ancak bir sabah, gözlerini açtığında kendini tanımadığı bir yerde buldu. Etrafına bakındığında, her şeyin ona çok tanıdık geldiğini fark etti: Okuduğu romanın içindeydi. Fakat işler daha da tuhaflaştı, çünkü Shion romanın en nefret edilen karakteri Raul`un bedenindeydi.

Yekruh, bir kimlik arayışının, gizli mirasların ve karşı konulamaz kaderlerin dünyasında geçen, unutulmaz bir fantastik yolculuk.