Dize Ecmel Sayar Savcı Dize Ecmel Sayar 17 yaşında yaşadığı aşkından kazık yemiş aşka inanmayı bırakmış ve doğduğu şehirden,ablasından bu ihanet üstüne vazgeçmiştir.Masum bir duygu beslemenin yanlış olduğuna inanmışdır.Ancak bu aşkı onu yeniden bulduğunda yada hiç bitmeyen duygular yeniden içine sığmayacak dereceye geldiğinde artık her şey kontrolu dışındadır.

Ben kıdemli üsteğmen buse Bozkurt ailemden şiddet görsem bile vatanım için çalışıp asker oldum......

Küçük kız, ve Bazı yarım kalmış hayaller.

Uçaklardan korkan 14 yaşındaki küçük kız çocuğu o gün gördüğü f16`lara hayran hayran bakarken günün birinde o jetlerden birinin pilotu olmayı aklının bir köşesine yerleştirir. ... O an tepelerinde yüksekçe bir ses yankılandı. Türk f16`ları nizami uçuşlarında tepelerinde süzüldü. Doğukan gururla kabarttı göğsünü. Askeri lisede okuyordu. Daha önce çokça işledikleri jetlerdi onlar. "F16 onlar," dedi. "Türklere ait savaş uçakları." "Bende onlardan kullanabilir miyim?" Başını salladı. "Kullanabilirsin tabi. Ama okulunu okuman ve eğitimini alman gerek." Asiye "o zaman bende savaş uçağı pilotu olcam."

Bir hatıranın çiçeğe dönüşmesi… ---

Çocukluğunda kaçırılıp hayatı zindan edilen Asena avcı büyüdü hayalini gerceklestirip asker oldu. Kıdemli Üsteğmen asena avcı herkesin degimiyle "dişi kurt" diye anılıyordu. Kıdemli üsteğmen Asena avcı gittiği gorevde yaralanır ve bu yaralanma sonucu gerçek ailesine kavuşur bu süreçte Asena avcı sadece ailesini değil çocukluk aşkı Talha bozkurt ile aynı timde olduğunu farkeder.

Bazen Savaş Cephede Değil Kalbinin En Derinliklerinde Verilirmiş...

Neden herşey bu kadar zor olmak zorunda ? Kaybettiğimiz herşey için neden güçlü olmak zorundayız ? İnsanlar neden bu kadar acımasız olmak zorunda? _ "Ama sen acımasız olmak zorunda değilsin" dedi kahve gözleriyle ona bakarken. O kahverengi gözleri bana bakarken masumdu , aşıktı . EVET! O kahverengi gözleri ona aşk ile bakıyordu . _ Ona yaklaştı ve sarıldı içini bir sıcaklık bastı bu sıcaklık 11 yıl önce babasına sarıldığındaki sıcaklıkla eş değerdi. 11 yıl önce son kez babasına sarıldığında ki sıcaklık hissini yıllar sonra tekrar yaşayacağını düşünmemişti. O sırada gözlerinden bir damla yaş aktı. Sevdiği kadının kolları arasında ağlamaya başladı . Yıllardır duygularını gizlemişti ve artık dayanamayarak duygularını dışa vurdu... Kadın ona karşılık verdi ona sarıldı . Kolların arasında sevdiği adam ağlıyordu ve teselli etmek için ona sarıldı . _ Adamı yüzüne kendi yüzüyle karşı karşıya getirdi. Gözyaşlarını sildi ve cebinden bir çikolata çıkardı adama bakarak "çikolata " dedi. Adam ona bakarak güldü ve çikolatayı aldı..

Göründüğü kadar kolay mıydı mutluluk? . . Ya da bir insanın gözlerine sığar mıydı? . . Hayal kurmaya, ömrünü vermeye değer miydi? . . Bilinç altında mıydı mutluluk, yoksa bir çift çakırda mıydı?

Küçük yaşta ailesinden şiddet gören kız, gerçek ailesi olmadıklarını öğrenir.

Gelişimle başladı ama onun gidişiyle bitmesinden korkuyordum.

Küçüklüğünden beri beraber olan iki arkadaşlardı. Aynı lojmanda karşılıklı binalarında otururlardı.Kurt`un en büyük hayaliydi asker olmak .Bilmediği şey ise Askeri okula gittiğinde ise arkasında bıraktığı o küçük kız çocuğunun aslında ondan ne kadar hoşlandığı ve onu daima bekleyeceğiydi.Fakat kızın da bilmediği bir şey vardı.

Yüzbaşı Tuncay Tanalp ve Üsteğmen Seyde Gül Yaman`ın hikayesi…

Bir yüzbaşı Ayaz Türkoğlu ve beden hocası Lara Öztürk`ün aşkı... 0532*******:Pişt yakışıklı 0532*******:Şuan görevdesin cevap veremezsin biliyorum ama sana bir şey demem lazım. 0532*******:Uzun zamandır seni seviyorum ayaz. 0532*******:Mesajları görünce kimsin diye soracaksın ama söyleyemem... 0532*******:Neyse sonra görüşüz sağ salim gelirsiniz inşallah amin 🤲 3 gün sonra Ayaz:kimsin? Ayaz:Numaramı nereden buldun. Ayaz:Ve en önemli soru,asker olduğumu görevde olduğumu nerden biliyorsun... 0532*******:Ben senin hakkında herşeyi biliyorum ayaz. 0532*******:Şuan sana kim olduğunu söyleyemem. (Kitap yazmada pek iyi değilim çok yeteneğim yok nasıl olmuş güzel mi değil mi yazarsanız sevinirim)

İkimizde tetiğe basıyoruz. Birimiz öldürürken birimiz ölümsüzleştiriyoruz. ~ "Bazen bir bakarsın ki bir fırtına hayatını yıkmak için değil de yollarını temizlemek için gelir." Sus dedi gönlüne Dicle. Alıp başını bilmediği akıntılara götürüyordu bu sevda onu. Çekilmek istedi inci olup bir kabuğa... Onu o derin yerden nefesi yeten çıkarsın yüzeye istedi. Suskun bir şekilde durdu Fırat. Biliyordu bir yerlerde Dicle ve Fırat`ın birleşeceğini. Hikaye belliydi ama imtihanları nasıl olacaktı bilmiyordu. Belki de imtihan dedikleri nasipten öte değildi. İkisi de birbirlerine gurbetti...

Yazar Muhammet Emre BOZKUŞ ŞEHİTLERİMİZİN ANISINA YAZILMIŞ BİR KİTAPTIR 🇹🇷 Bu kitap, yalnız bir savaşın değil, bir milletin direnişinin hikâyesidir. Dağların ardında, sınırların ötesinde, karakol nöbetlerinde, evlatlarını toprağa veren anaların dualarında yazıldı. Her satırı, Türk Silahlı Kuvvetleri`nin, emniyet güçlerinin ve bu topraklarda yaşayan milyonların ortak mücadelesine adandı. 1978`de Diyarbakır`ın Fis Köyü`nde başlayan bir ihanet tohumu, yıllar içinde binlerce ocağa ateş düşürdü. Ama her ateşin küllerinden bir bayrak yeniden doğdu. Bu millet hiçbir zaman diz çökmedi - çünkü bu vatan, şehit kanıyla sulanmış bir emanetti. "Kurşunun Gölgesinde: Türkiye" yalnızca terörün tarihini değil, devletin kararlılığını, askerin vakarını, milletin sabrını anlatır. Her bölüm, Türkiye`nin bir dönemine ışık tutar; bazen bir dağ köyünde, bazen bir şehir sokağında, bazen de diplomasi masasında verilen sessiz savaşları hatırlatır. Burada kahramanlık destanları kadar acılar da var. Çünkü bu kitabın amacı ne kin, ne siyaset, ne öfke... Bu kitap, gerçeği anlatmak, şehitlerimizin hatırasını yaşatmak ve gelecek nesillere tek bir gerçeği hatırlatmaktır: "Vatan, bedeli ödenmiş bir mirastır." Türk askeri, bu bedeli kanıyla, sabrıyla, onuruyla ödemiştir. Bu kitap, o onurun sessiz yankısıdır. Ve her sayfasında şu cümle yankılanır: > "Şehitler ölmez, vatan bölünmez." Muhammet Emre Bozkuş "Kurşunun Gölgesinde: Türkiye" (Resmî belgeler ve tanıklıklara dayalı belgesel anlatı)

Askerdeydi bir kadın. Küçükkende asker olmak istiyordu, ama işlerin bu noktaya geleceğini düşünmemişti...

"Böyle susmaya devam mı edeceksin? Ben bunca yıl sesine hasret kalmışken." "Bu sese sen kendi kendini hasret bırakmışken ben neden konuşayım ki?"

Mahalleye yeni gelen melek ve Yakup`un hikayesi

Beklemediği anda kasıklarına tam isabetle çarpan dizim ile acı dolu bir nida döküldü dudaklarından. Nefesinin kesilmesini fırsat bilip onu çevirip tam üstüne oturdum. Bir elim boğazını sararken dağılmış saçlarımla üstten baktım. "Sana gardını ne olursa olsun düşürmemeni söylemiştim, Yüzbaşı..." "Tüm geleceğimi baltaladın!" dedi can çekişir bir tonda. "Üzgünüm, kaşındın..." Sırıtışımı gizleyemiyordum. Yerim de rahat olsa gerek hiç kalkasım gelmiyordu sanırım hâlâ oturduğuma göre... "Ulan... Tüm neslimin amına koydun... Hâlâ kaşındın diyorsun!" Kahkahamı bastıramadım. Bu kadar çaresizken gerçekten çok güzel görünüyordu. "Böyle işin ızdırabını..." Neyse ki kalkmak aklıma geldi. O ise hâlâ yerdeydi. Ben kalkmak için hareket edecekken beni kolumdan yakalamasıyla neye uğradığımı şaşırdım. Tutup tek hamlede üstüne çekti. Şimdi yüzlerimizin arasında milimetre vardı. "Senin yüzünden hiçbir hemcinsin tarafından kabul edilmezsem, ömür boyu kâbusun olurum, Kara!" dedi sıkılı dişlerinin arasından. "Ne yapabilirsin ki? Hakkımla dövüştüm ve kazandım." Aramızdaki mesafeye rağmen mantıklı cümleler kurabildiğime inanamıyordum. "Eğer öyle bir şey olursa az önce bineceğin dalı kestin demektir, Kara!" 03.09.2024 ™©Tüm hakları tarafımca saklıdır. Hiçbir şekilde başka amaçlar için kullanılamaz, çoğaltılamaz ya da ticari amaç güdülerek iznim dışında basılamaz ve başka ortamlarda paylaşılamaz.

Sonya kiracısı olduğu evde boru patlayınca yanlışlıkla ev sahibine değil ev sahibinin abisine yazar babasından kalan evi kiraya vermek istemeyen Alp Tekin kendinden habersiz evin kiralandığını öğrenince olaylar başlar Sonya ise istemsizce kendini bir aile kavgasının ortasında bulur

2 Aydır teröristler tarafından esir tutulan Poyraz`la, operasyonda küçük bir ihmarkarlıktan dolayı pusuya düşen Kumsal`ın yakalanmasıyla, uzun zamandan sonra tesadüfen karşılaşma hikâyesi.... Fakat birbirlerini ilk görüşte hatırlayacaklar mı? Yoksa sadece çocukluğun verdiği heyecan mıydı? onların arasındaki bağ....

Herşeyin bittiğini düşündüler hayır onlar bitti demeden bitmezdi bitemezdi son nefeslerine kadar savaştılar bunu vatana borçlulardı dışarısı hala çok soğuk kalpleri ise oldukça sıcaktı onlar bir aileydi öylece duruyorlardı sessizce ama derinden...

Olmayan kalbimi fark eden herkese bir ıslık çalıyorum çünkü beynim kalbimi ıslıkla yendi

Eğer o dolunay gecesi o beni kurtarmasaydı, o kıyafet dolabında teroristler beni öldürseydi Herşey o dolunay gecesi bartu’nun beni kurtarmasıyla başladı… Sonra ise uluslararası bir rus terörist olan Vladimir Barsukov onların başına bela oldu. Hem bu savaşıniçinden sağ salım çıkmaya çalışan Eftal ve Bartu kendilerini bir anda aşkın içinde buldu...